Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/48 E. 2022/755 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/48
KARAR NO : 2022/755
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/11/2019 (Karar)
NUMARASI : 2016/665 Esas, 2019/487 Karar
DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)|İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sonucunda verilen karara karşı yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı … Bankası A.Ş Erzurum Sanayi Şubesi ile sözleşme ilişkisi içerisinde olduğunu, bankacılık işlemlerini davalı banka ile sürdürdüğünü, davalı bankanın sözleşme ilişkisini kötüye kullanarak gerek asli edim gerekse yan edim ve yasal olarak yüklenmiş olduğu koruyucu yükümlülüklerini ihlal ederek müvekkilinin hilafına işler yaptığını, müvekkilini zarara uğrattığını, müvekkil şirketinin bilgisi, talimatı ve onayı olmadan müvekkil adına krediler kullandırıldığını, kullandırılan kredilerin müvekkil adına açılmış başka hesaplara aktarıldığını, müvekkili adına adına 50.000,00-TL tutarındaki kredi 21/05/2010 tarihinde kullandırıldığını, yine 21/05/2010 tarihinde davacı adına açılmış başka hesaba aktarıldığını ve hesaptan çekildiğini, bu kredinin dışında 70.000,00-TL tutarındaki kredinin 26/05/2010 tarihinde kullandırıldığını ve 26/05/2010 tarihinde davacı adına açılmış başka hesaba aktarıldığını, ve o hesaptan çekildiğini, müvekkilinin bu durumu öğrenmesi akabinde davalı bankadan usulsüzlüğün giderilmesini istediğini, … Bankası Erzurum Sanayi şubesinde müfettişlerle yaptığı görüşmeden sonra hesaplarını ayrıntılı olarak inceleme yapıldığını ve müvekkilinin hiçbir onayının olmadığını belgelerin ya sahte imza kullanılarak düzenlendiği ya da hiç imza olmadığını, söz konusu kredi işlemleri gerçekleştirmediğini ve işlem sonunda davalı bankadan kredi miktarlarını almadığını, bankanın çalışaknlarının neden olduğu bu zarardan sorumlu olduğunu, sicillerinin bozulmaması için ödeme yapmak zorunda kaldıklarını, bu nedenlerle davacı müvekkilinin 110.865,00-TL’den borçlu olmadığının tespitini, yapılan ödemelerin istirdatını talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarını kabul etmediğini, müvekkilinin iyiniyetli kaidelerine uygun davrandığını, davanın şartlarının oluşmadığını, davacının bankadan alacağı bulunmadğını, aksine kullandığı kredilerin geri ödenmesinden dolayı borcu olduğunu, kredi taksitlerini yapılandırdığını itirazi kayıt ileri sürmediğini, davacının davayı açmakta menfaati bulunmadığını, davacının hesap üzerinde yapılan işlemlerden haberi olmamasının olası olmadığını, 22/01/2013 tarihli … nolu idari soruşturma raporuna göre asıl davalı bankanın zarara uğradığını, soruşturma raporunda ise 1-Firma bir mali yılını tamamlamamış olmasına rağmen müvekkil banka mevzuatına aykırı olarak şube yetkisinde kredi tahsis edildiğini, 2-PTEK firma tanıtım bilgileri ekranına firmanın işyerinin kendi mülkü olduğunu, işyeri ve stok sgortalarının bulundu yönünde bilgi girilmesine rağmen kredi dosyasında doğrulayıcı herhangi bir belge bulunmadığnın, 3-Firma ile ilgili olarak 31/12/2009 döneminde ilişkin şube dosaysına herhangi bir mali veril bulunmamasına karşı bilanço bilgileri ekranına 12.500,00 TL özkaynak ve hazır değer girişinin yapıldığının, davacı ile iki ayrı Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiğini, iki Genel Kredi Sözleşmesinin de tutar içermediğinin, 28/12/2009 tarihli olan GKS’de …’ün tarihsiz olan diğer GKS de de …ve …’un kefil sıfatıyla imzalarının olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; “Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı şirketin davalı … Bankası ile sözleşme ilişkisi içerisinde olup bankacılık işlemlerini sürdürdüğü, bu süre zarfında davalının sözleşme ilişkisini kötüye kullanarak, müvekkil şirketi zarara uğrattığı, davacının bilgisi dışında hesabından nakit paralar çekip, şirket adına kredi kullandırıp çeşitli ödemeler yaptığı, davalı bankanın sözleşme ilişkisini kötüye kullanarak gerek asli edim gerekse yan edim ve yasal olarak yüklenmiş olduğu koruyucu yükümlülüklerini ihlal ederek müvekkilinin hilafına işler yaptığını, müvekkilini zarara uğrattığını, müvekkil şirketinin bilgisi, talimatı ve onayı olmadan müvekkil adına krediler kullandırıldığından bahisle borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, Grofoloji Uzmanı bilirkişi raporunda bir kısım dekont-makbuzlardaki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığı yönünde rapor tanzim edilmiş ise de talimat mahkemesince aldırılan bilirkişi heyeti raporunda sahte imza ile çekilen 50.000 TL ve imzasız dekontla çekilen 70.000 TL çekilen kredi hesabından 143.800 TL kredi kullandırıldığı, bu krediden 120.000 TL’ye davacı itiraz ederken bakiye borca itirazının bulunmadığı, bu krediye ilişkin olarak davacı tarafça hesaba 125.400 TL yatırıldığı ve usulsüz çekildiği iddia edilen kredinin ödenmiş olduğu, ……………….. nolu hesapta yapılandırılan borçların ……………..nolu hesapta yapılandırıldığı, dolayısıyla bu hesapta yapılandırılan bu tutarın davacının itirazı bulunmayan kredi ödemelerinden kaynaklanan ……….. nolu hesapta yapılandırılan kredi borcunun ödenmeyen kısmından ibaret olduğu, davacının ………….. nolu hesaba yaptığı ödemelerin itirazı bulunmayan kredi kullanımlarından kaynaklandığının rapor edildiği, yukarıda sayılan emsal kararlarda da belirtildiği üzere davacının ticaret şirketi olup usulsüz olarak kullandırıldığı iddia edilen ve çekilen kredilerin şirket yetkilisi dışındaki kişilere ödendiği iddiasının kabulüne imkan bulunmadığı, davacının banka hesaplarını sürekli olarak kontrol edebileceği, usulsüz çekildiği iddia edilen kredinin davacının talebi üzerine yapılandırıldığı, dekont-makbuzlardaki imzanın şirket yetkilisi dışındaki kişilere ait olması durumunda da aradan geçen uzun zamana ve banka hesaplarında uzun süre işlem yapıldıktan sonra davacının bu imzalara sessiz kalmasının davacının bu işlemlere icazet verdiğini gösterdiği anlaşılmakla davacının borçlu olmadığı yönündeki iddiasının yerinde olmadığı ” gerekçesi ile karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; denetime elverişli olmayan bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, Davalı banka şubesi olan … Bankası Sanayi Şubesinde müvekkille birlikte onlarca müşteri hakkında benzeri işlemler yapıldığını, bu müşteriler adına izinsiz ve onaysız krediler kullandırıldığını, hesaplarından nakitler alındığını, benzeri birçok usulsüzlük yapıldığını, müvekkili firma yetkilileri gerek müfettişlere gerekse banka çalışanlarına dava konusu işlemleri kabul etmediklerini başından beri belirtildiğini, müvekkili firmanın devamlı olarak ihalelere girmekte ve birçok işlemini bankalar aracılığıyla gerçekleştirmekte olduklarını, doğal olarak sicillerinin bozulmaması için ödeme yapmak zorunda kaldıklarını, müvekkili firma ödeme yapmamış olunsaydı bankalarda sicili bozulacak ve iflas aşamasına gelineceğini, müvekkili şirket ……….. Temizlik Taşımacılık Bilgisayar İnşaat Otomotiv Gıda San. Tic. Ltd. Şti. davalı … Bankası A.Ş Erzurum Sanayi şubesi ile sözleşme ilişkisi içerisinde bulunduğunu, Müvekkilimizin bankacılık işlemlerini davalı banka ile sürdürdüğünü, Davalı banka, bu zaman zarfında, sözleşme ilişkisini kötüye kullanarak , gerek asli edim yükümlülüklerini gerekse yan edim ve yasal olarak yüklenmiş olduğu koruyucu yükümlülüklerini ihlal ederek müvekkili şirket tilafına işler yapıp, müvekkili şirketi zarara uğrattığını, Davalı Banka yetkilileri ve çalışanları hakkında davalı banka tarafından idari soruşturma yapılıp, çalışanların görevlerinden uzaklaştırıldığını, ancak davalı banka müfettişleri tarafından açıkça bu usulsüzlüklerin tespit edilmesine rağmen mağduriyetlerin giderilmediğini, davalı bankanın kendi çalışanlarının kusurunun doğurduğu zararları, müvekkili ile birlikte diğer müşteriler üzerine yıkma gayreti içerisine girdiğini, Oysa davalı bankanın öncelikle adam çalıştıranın sorumluluğu ilkesi gereğince hareket etmesi gerektiğini, zira davalı bankanın bu ilke gereğince kredi çalışanlarının 3.kişilere verdiği zararlı sonuçlardan sorumlu olduğunu, davalı bankanın bu sorumluluktan kaçmasının iyi niyetli bir davranış olmadığını, diğer yandan Banka sözleşmeleri, güven ilişkisine dayanılarak ve süreklilik arz eden sözleşmeler olduğunu, doktrinde ve uygulamada bankanın dikkat ve özen yükümlülüğünün objektif sorumluluk esasına dayandırıldığını, kararında bankaların bir güven kurumu olduğunu, bankaların tacir olduğunu ve basiretli bir tacir gibi davranmaları gerektiğinin vurgulandığını, Davalı banka tarafından sözleşme ilişkisinin kötüye kullanılarak müvekkili şirketin zarara uğratıldığını, tüzel kişilerin iş ve eylemlerinden dolayı üçüncü kişilere vermiş oldukları zararlardan dolayı sorumlu olduklarını, bu yönde, gerek Türk gerekse İsviçre doktrindeki görüşlerle beraber, tüzel kişi orgarımın vermiş olduğu zararlardan dolayı tüzel kişinin sorumluluğunun ilk olarak İsviçre Ferdaral Mahkemesinin JdT 1980 | 374 sayılı kararında uygulamada da yerini bulmaya başladığını, zira burda banka çalışanının başkasının imzasını taklit ederek üçüncü kişiye vermiş olduğunu, zararın tazminine hükmedildiğini, iddialarımızla aynı yönde yüksek mahkeme içtihatlarının da paralellik gösterdiğini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, usulsüz olarak davacı adına çekilen krediler nedeniyle menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
İstinaf talebinde bulunan davacı vekilinin ileri sürdüğü sebepler kapsamında yapılan inceleme sonucunda, dosya içerisindeki 17.06.2019 tarihli bankacı-müfettiş, bankacı-hukukçu ve muhasebe ve finansman öğretim üyesi bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen bilirkişi raporu, banka kayıtları ve tüm dosya kapsamı incelendiğinde; davacı tarafından davalı bankaya ödenen ve istirdadı talep edilen usulsüz olarak çekilen kredi geri ödemesi nedeniyle, kredi hesaplarına 125.400,00 TL yatırılarak zimmete geçirilen 120.000,00 TL’lik tutara karşılık iade yapılarak geri ödendiği ve davacının zararının oluşmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olduğu, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmadığı, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İlk derece mahkemesinin hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 80,70-TL harçtan başlangıçta alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davacı tarafça bu aşamada yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirmesine,
6-Kararın kesinleştirme ve gider avansı ikmali/iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 10/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.