Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/446 E. 2022/1528 K. 09.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/446
KARAR NO : 2022/1528
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/11/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/115 Esas, 2019/551 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, söz konusu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davalılardan …’nun maliki ve sürücüsü bulunduğu … plakalı dorsenin … plakalı çekiciyle seyir halindeyken sürücüsü ve maliki …’ın … plakalı aracına çarpması sonucu … plakalı araçta yolcu konumunda bulunan müvekkillerin murisi …’in vefat ettiğini, Pasinler CBS ‘nin 2017/… soruşturma sayılı dosyası ile kazaya sebebiyet veren araç sürücüsü hakkında soruşturma açıldığını, davalı …’nun asli kusurlu olduğunu, … ‘in olayda kusursuz olduğunu, davalı … sigorta şirketine 14/12/2017 tarihinde müracaat edildiğini, davalı sigorta şirketi müvekkiller lehine 161.695,00 TL ödeme yapıldığını ancak eksik ödeme olduğunu, hayatını kaybeden murisin geride 2 çocuk ve 1 eş bıraktığını, bu nedenlerle eşi … için 100.000,00 TL maddi tazminat, kızı … için 50.000,00 TL maddi tazminat, oğlu … için 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi itibariyle işleyecek yasal en yüksek reeskont faizi ile birlikte sigorta şirketi dışında kalan davalılardan tahsilini, yine eş … için 1.000,00 TL, … için 1.000,00 TL, … için 1.000,00 TL maddi tazminatın daha sonra çıkacak gerçek değer üzerinden artırılmak üzere, kaza tarihi itibariyle işleyecek en yüksek banka reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir .
CEVAP:
Davalı …’ya usulüne uygun tebligat gönderilmesine rağmen davaya cevap vermediği görüldü.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesi ile özetle; dava konusu alacak ödendiğinden ve ibraname karşılığında ödenen tutar ile zarar arasında bariz fark söz olmaması nedeniyle KTK 111 gereği davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; ” Davalılardan …’nun maliki ve sürücüsü bulunduğu … plakalı dorsenin … plakalı çekiciyle seyir halindeyken sürücüsü ve maliki …’ın … plakalı aracına çarpması sonucu … plakalı araçta yolcu konumunda bulunan …’in vefat etmesi neticesinde mahkememizde maddi – manevi tazminat davası açıldığı, kusur durumunun tespiti için Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan rapora göre davalı sürücü …’nun %75 oranında kusurlu olduğu, dava dışı sürücü …’ın %25 oranında kusurlu olduğu, aktüer hesabı yapılmak üzere aktüer hesap uzmanı bilirkişiye dosyanın tevdi edildiği, her ne kadar aktüer bilirkişi tarafından her iki davalı yönünde ayrı iki hesaplama yapılmış ise de, davacı tarafından dava dilekçesinde açıkça kazaya karışan … plakalı aracın sürücüsü … ile söz konusu aracın ZMMS sigorta şirketi … sigorta şirketinden müştereken ve müteselsilen tazminat talebinde bulunulduğu, sigorta şirketi tarafından 05/01/2018 tarihinde davacılara düzenlenen ibraname karşılığında 161.695,00 TL ödeme yapıldığı, müşterek ve müteselsiliyet sorumluluğu gereği sigorta şirketinin yaptığı bu ödemenin toplam tazminatttan düşülmesi gerektiği, sigorta şirketinin de kaza tarihi 27/11/2017 tarihi itibariyle toplam teminat miktarının 330.000,00 TL olduğu bu miktardan daha önce ödenen rakam düşüldükten sonra garameten yapılan tazminattan yine sorumlu olduğu, ancak kaza nedeniyle toplam tazminat miktarının ( sigorta şirketince yapılan 161.695,00 TL düşüldükten sonra kalan miktardan gerçek kişi davalının tazminat sorumluluğunun devam etmekte olduğu anlaşılmış) yine bilirkişi raporunda kaza tarihi dikkate alındığında TRH 2010 hesap tablosuna göre hesaplama yapılması gerektiği ve yapılan hesaplamaya göre sigorta şirketi tarafından yapılan ödemelerin diğer davalı tarafından yapılacak ödemelerden düşülmesi gerektiği, bu kapsamda yapılan ödemeler düşüldüğünde davalı ………ödemesi gereken miktarın … için 171.488,87 TL, … için 47.072,05TL, … için 59.636,15TL olduğu, sigorta şirketinin yapması gereken ödemenin … için 40.899,12 TL, … için 18.252,76 TL, … için 23.687,16 TL olduğu, sigorta şirketi yönünden ilk ödeme 05/01/2018 tarihi olduğundan sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihinin 05/01/2018 olduğu, bu nedenle faiz başlangıç tarihinin sigorta şirketi yönünden 05/01/2018 olduğu, gerçek kişi yönünden kaza tarihi olduğu gözönünde bulundurularak, bu tarihten itibaren yasal faize hükmetmek gerekmiştir. Davalılar ile davacıların ekonomik ve sosyal durumu ve kazaya karışan tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı ve paranın satın alma gücü dikkate alınarak manevi tazminat yönünden davacının davasının kısmen kabulüne, davacı eş … için 60.000,00 TL desteğin çocukları …. için 30.000,00 TL, …için 30.000,00 TL tazminatın gerçek kişi ……..dan kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacılara ayrı ayrı ödenmesi” gerekçesiyle davanın kısman kabulüne karar vermiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müteveffanın yaşı itibari ile oldukça genç biri olduğunu, ayrıca olayda kusursuz olduğunu, hükmedilen manevi tazminat rakamlarının oldukça düşük olduğunu, ailenin çekirdek aile olduğunu, çocuklarının babasız büyüyecek olduğunu, hükmedilecek manevi tazminatta davalı tarafın bir zararının olmayacağını, KASKO poliçesinde de ayrıca manevi tazminat klozu bulunduğunu, yerel mahkemenin bilirkişi raporuna göre hareket etmediğini ve maddi tazminat alacakları yönünden kusurlu karar verdiğini, ıslah dilekçesi ile talep edilen maddi tazminat istemleri bilirkişi raporuna göre yapılmış olduğunu, talep edilen rakamların tamamının kabul görmesi gerekirken maddi tazminat yönünden hatalı karar verildiğini, sigorta şirketi lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, sigorta şirketinden maddi tazminat taleplerinin kısıtlı tutularak davalarını ıslah ettiklerini, talep edilen rakamların tamamının sigorta şirketi yönünden kabul gördüğünü, fakat hatalı olarak sigorta şirketi lehine vekalet ücretine hükmedildiğini, belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta; davalı …’nun maliki ve sürücüsü bulunduğu … plakalı dorsenin … plakalı çekiciyle seyir halindeyken, sürücü …’ın idaresinde bulunan … plakalı araca çarpması neticesinde … plakalı araçta yolcu olan davacıları murisi …’in vefat ettiği, Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 07/02/2019 tarihli raporuna göre kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü …’nun %75 oranında kusurlu olduğu, dava dışı sürücü …’ın %25 oranında kusurlu olduğu, … plakalı çekicinin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinin davalı … Sigorta A.Ş. tarafından düzenlendiği ve kaza dolayısıyla sigorta şirketi tarafından 05/01/2018 tarihinde davacılara ibraname karşılığında 161.695,00 TL ödeme yapıldığı, ilk derece mahkemesince alınan aktüer raporunda araç sürücüsü ve maliki olan olan davalı …….yönünden PMF yaşam tablosu esas alınarak, sigorta şirketi yönünden TRH yaşam tablosu esas alınarak her iki davalı yönünden ayrı hesaplama yapıldığı, rapora karşı taraf vekillerinin itirazının bulunmadığı, davacı vekili tarafından bilirkişi raporundaki hesaplama dikkate alınarak davanın ıslah edildiği, ilk derece mahkemesince TRH 2010 yaşam tablosuna göre hesaplama yapılması gerektiği gerekçesi ile yukarıda yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği ve karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/8471 Esas, 2022/7679 Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi; ” Hak sahiplerinin bakiye ömür süreleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF 1931” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.” denildiği, bilirkişi raporunda sigorta şirketi yönünden TRH 2010 yaşam tablosu uyarınca hesaplama yapıldığı ve yapılan hesaplamaya tarafların itirazının bulunmadığı, bu nedenle ilk derece mahkemesince TRH 2010 yaşam tablosu uyarınca belirlenen tazminat miktarı doğrultusunda hüküm tesisinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Manevi tazminata yönelik olarak yapılan incelemede; Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi hükmüne göre hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Bu ilkeler kapsamında, olayın gerçekleşme zamanı, manevi tazminatın sebepsiz zenginleşme ve fakirleşme aracı olmaması, tarafların sosyal ekonomik durumları, hak ve nesafet kaideleri birlikte değerlendirildiğinde davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının ulaşılmak istenilen manevi tatmin için yeterli olacağı sonuç ve kanaatine ulaşılmış ve davacı istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacılar vekili ıslah dilekçesinde davalı sigorta şirketi yönünden davasını ıslah ederken, poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla davacı … için 40.899,12 TL, … için 18.252,76 TL, ……. için 23.687,16 TL ‘den sorumlu olmak kaydıyla ıslah etmesine ve ilk derece mahkemesince davalı sigorta şirketi yönünden talep gibi karar verilmesine rağmen, davalı sigorta şirketi lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiş olup, bu itibarla davacı vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Ne varki, HMK.’nın 353/(1).b-2 maddesinde yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kararın olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verileceği belirtilmiş olup, anılan yasal düzenleme uyarınca davacılar vekilinin yukarıda açıklanan vekalet ücretine yönelik istinaf kanun yolu başvurusunun kabulüne, sair istinaf itirazlarının reddine, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
I-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE, Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesinin 29/11/2019 tarih, 2018/115 Esas, 2019/551 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, sair istinaf itirazlarının reddine,
II-KALDIRILIP DÜZELTİLEN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“Davacı tarafın davasının Kısmen Kabulü ile;
A-) Maddi Tazminat isteminde;
-… için 171.488,87-TL tazminatın ( davalı sigorta şirketinin 40.899,12 ‘den sorumlu olmak üzere)
-… için 47.072,05-TL tazminatın ( davalı sigorta şirketinin 18.252,76 ‘den sorumlu olmak üzere)
-… için 59.636,15-TL tazminatın ( davalı sigorta şirketinin 23.687,16 ‘den sorumlu olmak üzere) sigorta şirketi yönünden 05/01/2018, davalı gerçek kişi yönünden kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken – müteselsilen tahsili ile davacılara ayrı ayrı ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
1-Maddi tazminat yönünden alınması gereken 19.003,64-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.460,25 TL (PH+IH) ‘nin mahsubu ile bakiye noksan kalan 17.543,39-TL harcın davalılardan müştereken – müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
2-)Davacılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre hesap ve takdir olunan 41.947,59-TL’ nin davalılardan müştereken – müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
B-)Manevi Tazminat istemlerinin Kısmen Kabulü ile; Kazanın meydana geliş şekli, tarafların kusur durumu, mali ve sosyal durumları gözönünde bulundurularak takdiren;
-Davacı eş … için 60.000,00-TL
-Çocuklar….. ve …….için ayrı ayrı 30.000,00 TL olmak üzere tazminatın gerçek kişi ………dan kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacılara ayrı ayrı ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
1-)Alınması gereken 8.197,20-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 683,10 TL ‘nin mahsubu ile bakiye noksan kalan 7.514,10-TL harcın davalı …’dan alınarak hazineye gelir kaydına,
2-)Davacılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre hesap ve takdir olunan 19.00,00-TL’ nin davalı …’dan alınarak davacılara verilmesine,
Yargılama Giderleri
1-)Davacı tarafından yapılan 2.179,25 TL ilk yargılama gideri ( I.H.+ PH.+ B.H), 400,00TL bilirkişi ücreti, 314,00 TL ATK fatura bedeli, 285,30 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.178,55 TL ‘nin 1.409, 58 TL ‘sinin davalılardan müştereken müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, 810,69 TL ‘sinin davalı …’dan alınarak davacılara verilmesine, kalan kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
2-)Davacı tarafından yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine, ” şeklinde YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
III-Davacıdan alınan istinaf karar peşin harcının davacıya iadesine,
IV-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 121,30TL başvuru harcı, 82,70-TL yargılama gideri olmak üzere toplam 204,00-TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
V-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
VI-Gerekçeli kararın taraflara tebliği ile harç tahsil müzekkeresi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
VII-Kararın kesinleştirme ve gider avansı ikmali/iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 09/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.