Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/445 E. 2022/1453 K. 06.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/445
KARAR NO : 2022/1453
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/380 Esas, 2019/553 Karar
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, söz konusu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin kızı …’ın 19/02/2016 tarihinde … plaka sayılı ve … isimli şahsın idaresindeki araçta yolcu olarak bulunurken aracın kaza yapması neticesinde vefat ettiğini, söz konusu aracın ZMMS ‘sinin davalı … tarafından yapıldığını, müvekkilinin yaşlı bir kadın olup kızının desteği ile hayatını idame ettirdiğini, müteveffanın vefat etmeden önce yeni bir iş anlaşması yaptığını, bir diş kliniğinde 2.500,00 TL ücretle çalışmak için anlaşma yaptığını, öte yandan vefat etmeden yaklaşık bir ay önce iş şartlarında anlaşamadığı için işinden ayrıldığını, işten ayrıldığında 2.200,00 TL maaş aldığını, bu nedenlerle aktüerya hesabı yapılarak destekten yoksun kalma tazminatının tespiti ile, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.000,00 TL ‘sinin 28/10/2016 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalı şirketten alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen karar ile; “Tüm dosya kapsamından; Davacı tarafça müvekkilinin kızı …’ın 19/02/2016 tarihinde … plaka sayılı ve … isimli şahsın idaresindeki araçta yolcu olarak bulunurken aracın kaza yapması neticesinde vefat ettiği, söz konusu aracın ZMMS ‘sinin davalı … tarafından yapıldığı, müvekkilinin yaşlı bir kadın olup kızının desteği ile hayatını idame ettirdiği, müteveffanın vefat etmeden önce yeni bir iş anlaşması yaptığı, bir diş kliniğinde 2.500,00 TL ücretle çalışmak için anlaşma yaptığı, öte yandan vefat etmeden yaklaşık bir ay önce iş şartlarında anlaşamadığı için işinden ayrıldığını, işten ayrıldığında 2.200,00 TL maaş aldığını, bu nedenlerle aktüerya hesabı yapılarak destekten yoksun kalma tazminatının tespiti ile, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.000,00 TL ‘sinin 28/10/2016 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalı şirketten alınarak tahsili için destekten yoksun kalma tazminat davası açılmış olduğu, aynı trafik kazası nedeniyle …’ın kızı … tarafından İstanbul ….. ATM ‘ce destekten yoksun kalma tazminat talebi ile dava açıldığı, dosyanın karara çıktığı ancak istinaf edildiği ve istinaf sonucunun dönmemiş olduğu anlaşılmıştır. Söz konusu bu dosyaya bilirkişi raporu sunan bilirkişi mahkememizcede …….. aktüerya bilirkişisi olarak atanmak suretiyle kendisinden destek tazminatı hesaplaması yapılması istenmiş, davalı tarafından davacıya 23.196,81 TL ödeme yapıldığı, bu miktarın güncellenmesi sonucunda bakiye destek tazminat miktarının 44.113,01 TL olduğu, daha önce sunulan bilirkişi raporları arasındaki miktar farklılığının; raporun tanziminden sonra asgari ücretlerdeki artıştan kaynaklı olduğu, keza daha önceki bilirkişi raporlarında destek tazminatı talebinde bulunan anne olduğu halde evlenme şansı indirimi yapıldığı hususları gözönünde bulundurularak 12/06/2019 tarihli bilirkişi raporu dosya kapsamına usul ve esasa uygun olup bu rapor mahkeme hükmüne esas alınmış, yine hatır taşımacılığının mevcut olması, 19/02/2016 tarihli mağdur ……’un jandarmada verdiği açık ifadesinde ölen … da dahil araç kullanan şoföründe alkol almak suretiyle seyahat ettikleri; desteğin TBK 52.maddesi gereğince mütefarik kusuru gözönünde bulundurularak; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin yerleşmiş içtihatları gereği toplamda % 40 oranında indirim yapılmak suretiyle Davacı tarafın davasının Kısmen Kabulü ile; 44.113,01 TL tazminattan BK 52.Maddesi gereğince hatır taşımacılığı ve sürücünün alkol aldığını bilerek araçta seyahat etmesinden dolayı mütefarik kusuru nedeniyle % 40 oranında indirim yapılarak 26.467,80 TL’nin 01/11/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesi” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafça ilk ve ikinci bilirkişi raporuna itiraz edilmediği ve bir talepte bulunulmadığını, mahalli mahkeme tarafından dosya resen rapora gönderildiğini ve müvekkili davacı aleyhine bir rapor alındığını, alınan bu rapora itiraz ettikleri halde itirazlarının dikkate alınmadığını, aleyhe alınan rapor esas alınarak usule ve yasaya aykırı hüküm verildiğini, hukuk mahkemelerinde taraflarca getirilme ilkesi hakim iken, talep ve itiraz olmadan mahalli mahkemenin bu yönde ara karar kurarak aleyhlerine işlem yapmasının açıkça hukuka aykırı olduğunu, ilk rapor sonrasında raporun hatalı olduğunu, müteveffanın kızının İstanbul da açmış olduğu davanın raporu yine taraflarınca dosyaya sunularak itiraz edildiğini ve sağlıklı bir rapor alınması için ek rapor istenildiğini, dosya karara çıkarılırken 14.11.2018 tarihli ek rapor dikkate alınarak karar verilmesi gerektiğini, hiç bir itiraz olmadığı halde usule ve yasaya aykırı olarak tazminatta indirim yapıldığını, usulü kazanılmış hakları olmasına rağmen mahalli mahkemenin davalının vekilini aratmadığını, talep olmadığı halde resen hareket ettiğini, aleyhlerine topladığı deliller ile hüküm kurulduğunu, hukuk mahkemelerinde böyle bir uygulamanın kabulü mümkün olmadığını, müvekkilin tazminatından hatır taşımacılığı ve mütefarik kusur nedeniyle indirim yapıldığını, ancak yapılan bu indirimin usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira davalı taraf ne dava dilekçesine ne ıslah dilekçesine cevap vermediğini, bu itibarla davanın son aşamasında hatır taşımacılığına ve mütefarik kusur savunması yapılmasın savunmanın genişletilmesi yasağına girdiğini, öte yandan taşınan kişinin eş, akraba gibi yakınlık ilişkisi bulunan kişiler olması halinde bu durum ahlaki bir görev olduğu için hatır taşımacılığı indirimi yapılamayacağını, aracı süren şahıs ile … isimli şahısların ikisi d askeri personel olup yakın arkadaş olduklarını, müvekkilinin kızı olan müteveffanın … isimli şahısla saygı ve sevgi çerçevesinde birbirlerini tanıma amaçlı görüştüklerini, araçta vefat eden diğer kadının ise vefat eden diğer erkek şahıs ile arkadaşlığı olduğunu, bu itibarla iş bu olayda hatır taşımacılığından söz edilemeyeceğini, kız arkadaşlarını gezmeye götüren şahısların, vefat eden kızların menfaatine değil ortak menfaat için hareket ettiklerini, bu itibarla hatır taşımacılığı indirimi yapılamayacağını, öte yandan hatır taşımacılığına ilişkin indirim yapılmaması, yapılacaksa da bunun makul oranda %5 ile %10 oranında olması gerektiğini belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yolun başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut olayda; sürücü … idaresinde bulunan … plakalı aracın içerisinde yolcu olarak bulunan davacının kızı …’ın 19/02/2016 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında vefat ettiği, … plakalı aracın davalı … nezdinde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesinin düzenlendiği, kaza dolayısıyla davalı … tarafından bir miktar tazminat ödemesi yapıldığı, ilk derece mahkemesince yapılan yargılamada yukarıda yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği, davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin usuli kazanılmış hakka ilişkin istinaf itirazı yönünden yapılan değerlendirmede;
Usuli kazanılmış hak kurumu, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin yada tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Bilirkişi raporuna itiraz etmeyen taraf yönünden raporun kesinleşeceğine yönelik Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 05/06/2017 gün ve 2016/801 E.-2017/9091 K. Sayılı kararında özetle; “…Davanın taraflarınca itiraz edilmeyen uzman bilirkişi raporu her iki taraf yönünden de kesinleşir ve kesinleşen rapor hakimi de bağlar. Taraflardan birinin rapora itiraz etmesi, diğer tarafın itiraz etmemesi halinde ise rapor itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir ve itiraz eden taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Bu ilkenin sonucu olarak, itiraz üzerine yeniden yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda verilen raporun önceki rapora göre itiraz eden taraf aleyhine olması halinde, kazanılmış hak ilkesi dikkate alınarak önceki raporda belirtilen kusur oranı, zarar miktarı vs. esas alınarak hükmedilecek miktar belirlenir. İlk rapora itiraz etmeyen ve o raporda belirtilen miktarlara razı olan tarafın lehine olacak şekilde sonraki rapora göre karar verilemez…” denilmektedir.
Somut uyuşmazlıkta; 07/11/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda eksik hususlar belirtilerek tazminat miktarı 94.748,19 TL olarak hesaplanmış, 15/11/2018 havale tarihli ek raporda tazminat 87.942,72 TL olarak tespit edilmiştir. Her iki bilirkişi raporuna karşı da yasal süresi içerisinde davalı itiraz dilekçesi sunmamıştır. Davacı vekili tarafından rapor kabul edilerek dava 87.942,72 TL olarak ıslah edilmiş, mahkemece resen alınan 12/06/2019 tarihli bilirkişi raporu uyarınca hüküm tesis edilmiştir.
Bu durumda, 15/11/2018 havale tarihli aktüer bilirkişi raporuna davalı tarafça itiraz edilmediğinden davacı lehine usulü kazanılmış hak oluşmuştur. Bu nedenle yargılama sırasında bilirkişi raporuna itiraz etmeyen davalı … yönünden bu raporun kesinleştiği ve davacı taraf yönünden usuli kazanılmış hak oluştuğu gözönünde bulundurularak karar verilmesi gerekirken 12/06/2019 tarihli rapora itibarla hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Davacı vekilinin hatır taşımacılığı ve müterafik kusur yönünden istinaf itirazları yönünden yapılan değerlendirmede;
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığından, bu gibi taşımalarda BK.nun 43. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmakta ise de bu indirimin yapılabilmesi için davalının savunmasında bu hususu ileri sürmesi icap eder. Davalı … vekilinin yasal süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmamış olduğu, hatır savunmasında bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu halde mahkemece ileri sürülmeyen hatır taşımacılığı olduğu belirtilerek resen % 40 indirim yapılması isabetli görülmemiştir.(Y.17.H.D., 2017/916 E.- 2019/3445 K., Y.17.H.D., 2016/3454 E.- 2019/224 K. )
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu’nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52) düzenlenmiştir. Zarar görenin kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Somut olayda, davacı desteği birlikte alkol aldığı arkadaşının sürücülüğünü yaptığı araca binmiş ve meydana gelen trafik kazası sonucunda vefat etmiştir. Buna göre, BK.’nun 44. maddesi (TBK. md. 52) uyarınca maddi tazminattan %20 oranda müterafik kusur indirimi yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekli olup, bu hususun mahkemece resen göz önüne alınması gerektiği dikkate alınarak, mahkemenin müterafik kusun yönünden yaptığı değerlendirmede isabetsizlik görülmemiştir.
O halde, Mahkemece, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda aktüer bilirkişi raporuna davalı tarafça itiraz edilmemesi dolayısıyla davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gözetilerek 15/11/2018 havale tarihli bilirkişi raporu ile belirlenen 87.942,72 TL destekten yoksun kalma tazminatından, müteveffanın müterafik kusuru nedeniyle %20 oranında indirim yapılarak, 70.354,17 TL destekten yoksun kalma tazminatı yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b.2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına, yeniden tesisine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
I-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 03/12/2019 tarihli, 2017/380 Esas ve 2019/553 Karar sayılı kararın HMK’nın 353/(1)-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
II-KALDIRILIP DÜZELTİLEN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“1-Davanın kısmen KABULÜ ile; 70.354,17-TL destekten yoksun kalma tazminatının poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere 01/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alınması gerekli 4.805,89-TL harçtan, peşin ve ıslah ile alınan 1.501,84-TL’nin mahsubu ile bakiye 3.304,05-TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça karşılanan 1.533,24-TL harcın davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 900,00-TL bilirkişi ücreti, 324,70-TL posta gideri olmak üzere toplam 1.224,70-TL yargılama giderinin davanın kabul red oranına göre 979,75-TL’sinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tarihinde geçerli AAÜT gereğince 11.256,66-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Karar tarihinde geçerli AAÜT gereğince 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,” şeklinde YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
III-Davacıdan alınan istinaf karar peşin harcının davacıya iadesine,
IV-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 148,60-TL başvuru harcı, 58,90-TL dosya masrafı olmak üzere toplam 207,50-TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
V-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
VI-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 06/09/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.