Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/373 E. 2022/1480 K. 07.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/373
KARAR NO : 2022/1480
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/11/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/301 Esas, 2019/526 Karar
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden
Kaynaklanan (İtrazın İptali)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, söz konusu karara karşı asıl ve birleşen dava davacısı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın … Şubesi ile dava dışı borçlu … Turz.İnş. Gıda Paz. Tarım Hay. San ve Tic. Ltd. Şti. Arasında imzalanan Kredi Genel Sözleşmesine istinaden adı geçen dava dışı borçluya ticari krediler kullandırıldığını, davalı borçluların ise 29/11/2011 tarihli 400.000,00 TL bedelli Kredi Genel Sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığından borcun tamamından ve işleyecek temerrüt faizi ve ferilerinden müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, müvekkil banka şubesinden kullandırılan kredilerin sözleşme hükümleri uyarınca geri ödenmemesi üzerine, kredi sözleşmelerinin müvekkiline verdiği yetkiye istinaden borçlunun kullanmış olduğu bütün kredi hesaplarının 28/06/2017 tarihinde kat edilerek müvekkil bankanın alacağının muaccel hale getirildiğini ve kat tarihi itibariyle tespit edilen 185.689,17 TL borç bakiyesinin ödenmesi için Erzurum …….. Noterliği’nin 30/06/2017 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı borçlu kefillere ihtar edildiğini, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine, banka alacaklarının tahsilini temin amacıyla Erzurum …….. İcra Müdürlüğünün 2017/… Esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibine başlanıldığını, ancak davalıların itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiğini, davalıların itirazlarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu takibi sürüncemede bırakmaya yönelik olduğunu, bu nedenlerle Erzurum …….. İcra Müdürlüğünün 2017/… Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine karşı yapılmış olan itirazın iptali ile takibin devamına ve davalılar aleyhinde dava konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dava da, davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 2018……. Esas sayılı numarası ile itirazın iptali davası açıldığı, dava dilekçesinde sehven …’ün davalı olarak gösterilemediğinden ilgili hakkında dava açılamadığı, zira dava dilekçesinde davalı taraf olarak …’ün mükerrer olarak yazıldığı, Müvekkil bankanın … Şubesi ile dava dışı borçlu … Turz. İnş. Gıda Paz. Tarım Hay. San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan Kredi Genel Sözlemesine istinaden adı geçen dava dışı borçluya ticari krediler açıldığı ve kullandırıldığı, davalı borçlu ise 29/01/2011 tarihli 400.000,00 TL bedelli Kredi Genel Sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığından borcun tamamından ve işleyecek temerrüt faizi ve ferilerinden müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, dava dışı borçlu … Turz. İnş. Gıda Paz. Tarım Hay. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ ne ………… Risk numarası ile 15/02/2014 tarihinde 48 ay vadeli 225.225,00 TL tutarında İşletme İhtiyaç Kredisi kullandırıldığı, Borçlu 23 taksiti ödediği 15/11/2016 tarihli ve devamındaki taksitleri ödemediği, bu nedenle Erzurum ……… İcra Müdürlüğünün 2017/… Esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibine başlanıldığı davalı tarafça takibe itiraz edildiği ve takibin durduğunu, bu nedenlerle davalının takip dosyasına yapmış olduğu yasal dayanaktan yoksun mesnetsiz itirazlarının iptalini, borç miktarının tamamından ve takip tarihinden yürütülecek %39 faiz ve ferilerinden davalı borçlunun müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, takibin takip talepnamesindeki şartlar dahilinde devamını, muteriz borçlunun takibi uzatmaya yönelik itirazlarında haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra-inkar tazminatının davalıdan tahsiline yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine, dosyanın mahkememiz 2018/301 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olaya dayanak gösterilen sözleşmenin geçersiz olduğu ve herhangi bir takibe konu olamayacağını, sözleşmenin geçerli olması için gerekli olan unsurların sözleşmede bulunmadığını, bu nedenlerle haksız açılan davanın reddine, ilamsız takibin iptaline ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dosya davalısı davaya cevap vermemiş, davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; “Asıl ve birleşen davanın konusu, davacı banka tarafından dava dışı …….. Turz… Şti’nin genel kredi sözleşmesine istinaden kullanmış olduğu ticari krediye davalıların kefil olduğu iddiasıyla davalılar ve adı geçen şirket aleyhine girişilen takipte davalıların yapmış olduğu itirazının iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Dosya aslı celp edilen Erzurum …… İcra Müdürlüğünün 2017/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinden, alacaklısının ………. Bankası T.A.O, borçlusunun …, …………, … Turz… Ltd. Şti., ……….. ve … olan, takip miktarının 151.923,54 TL asıl alacak, 36.600,06 TL işlemiş yıllık faiz, 1.830,00 TL temerrüt faiz, 392,06 TL masraf olmak üzere toplam da 190.745,66 TL olduğu, borcun sebebi olarak kredi üyelik sözleşmesi, ihtarname, hesap özeti 151.923,54 TL’nin bildirildiği, düzenlenen ödeme emrinin borçlulara tebliğini müteakip borca ve faize itiraz ettiklerinden takibin durduğu ve alacaklı vekilince de yasal sürede itirazın iptali davasının açıldığı görülmüştür.
Davalıların icra dosyasına yaptıkları itirazlarında banka ile aralarında ticari bir ilişki ve borçlarının bulunmadığından bahisle borca ve ferilerine itiraz ettikleri görülmüştür.
Dava konu genel kredi sözleşmesinin incelenmesinde mülga 818 sayılı 484. Maddesine uygun olarak davalıların sözleşmeye müşterek borçlu ve müteselsil kefil oldukları ve sözleşmenin 40. Maddesinde müşteri ve kefillerin adres değişikliklerini noter aracılığıyla bankaya bildirmedikçe adreslerine yapılan bildirimlerin kendi şahıslarına yapılacağını kabul ettikleri anlaşılmıştır.
Kat ihtarnamelerinin asıl dosya davalılarına 05/07/2017 günü tebliğ edildiği, birleşen dosya davalısı ……….’a gönderilen tebligatın ise 05/07/2017 tarihinde bila tebliğ iade edildiği görülmüş olup, davalı …….. tarafından adres değişikliğinin bankaya bildirildiğine dair herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığından taraflar arasındaki sözleşmenin 40. Maddesi uyarınca davalı …….’a tebligatın 05/07/2017 tarihinde yapılmış olduğu anlaşılmış ve tüm davalıların 05/07/2017 tarihinde temerrüde düşmüş olduğu görülmüştür.
Davacı tarafça her ne kadar temerrüt faizinin %26 olarak uygulanması gerektiği iddia edilmiş ise de bu faiz oranın fiilen uygulandığına dair bir bilgi ve belge sunulmadığından ve davaya konu taksitli kredi sözleşmesinde akdi faiz oranı % 14,40 olarak belirlenmiş olup, genel kredi sözleşmesinde temerrüt faizinin bu faiz oranının %50’si uygulanması kararlaştırıldığından temerrüt faizinin %21,60 olarak uygulanması gerektiği anlaşılmıştır.
Tarafların tüm delillerini ikamesini müteakip, dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, dosya Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiş, Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesince dosya Mali Müşair- Bankacı Bilirkişisi ……….’a tevdi edilmiş, bu bilirkişi tarafından düzenlenen 10/08/2019 tarihli raporun dosyaya ibraz edildiği görülmüş olup bilirkişi raporunda özetle; akdi faiz oranı % 14,40 ve temerrüt faizinin %21,60 olarak uygulanması durumunda davacı bankanın alacağının 151.425,91 TL asıl alacak, 3.827,57 TL gecikme faizi, 12.883,63 TL işlemiş akti faiz, 853,56 TL BSMV ve 392,06 TL ihtarname masrafları olduğunun rapor edildiği görülmüştür.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş olup, raporun dosya içeriğine uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, rapora yapılan itirazların soyut nitelikte olup raporu değersiz kılacak nitelikte olmadığı anlaşılmıştır.
Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davanın genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan ticari krediye kefil olan davalıların itirazları üzerine açılan itirazın iptali davasına ilişkin olduğu, kefalet sözleşmesinin mülga 818 Sayılı Borçlar Kanunu hükümlerine uygun olduğu ve davalılara kat ihtarlarının usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ve temerrüde düştükleri, bilirkişi raporunun dosya içeriğine uygun olduğu anlaşılmakla asıl ve birleşen dosyanın kısmen kabulüne karar verilmiş, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin E:2019/61, K:2019/2673 ve E:2017/3768, K:2018/6154 sayılı kararlarında da belirtildiği itiraz edilen asıl alacak likit nitelikte olmakla asıl alacağa haksız itirazları nedeniyle davalılar aleyhine inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Yerleşik Yargıtay kararları uyarınca asıl ve birleşen dosyalar yönünden ayrı ayrı hüküm kurulmasının gerekmesi nedeniyle iki dosya hakkında da ayrı hüküm kurulmuş olup, her ne kadar asıl alacak üzerinden takdir olunan bir tane %20 icra inkar tazminatından asıl ve birleşen dosya davalıları müştereken sorumlu olup kısa kararda inkar tazminatı hakkında tahsilde tekerrür olmamak ibaresi yazılması gerekli ise de bu husus sehven eksik bırakılmış olup gerekçeli karar ile kısa karar arasında çelişki olması mümkün olmadığı” gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Asıl ve birleşen dava davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin takip konusu alacağa % 14,4 akdi faiz ve % 21,6 oranında temerrüt faizi uygulaması usul ve yasaya aykırı olduğunu, sözleşmeye göre temerrüt durumunda bankaca kredilere uygulanan en yüksek faiz oranının % 50’sinin ilavesi suretiyle bulunacak oran üzerinden temettü faizi uygulanmasını ve bir bu şekilde hesaplanacak faiz kabul edilebileceğini, kredinin cari faiz oranı %26 olduğu için temerrüt faizi de bu oranı %50 ‘sinin ilavesi suretiyle %39 olarak tespit edildiğini, bankaca ticari kredilere uygulanan genel faiz oranları genelge ile duyurulduğunu, genelgeye göre ticari kredilere genel faiz oranı %26 ticari kredilerde genelgede faiz oranın % 50 fazlası olduğunu, sözleşmeye bağlılık ilkesi doğruluk ve dürüstlük kuralanın bir gereği olarak sözleşme hukukun temel ilkesi olduğun, belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Asıl ve birleşen dosyada davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilamsız takibe dayanak olan sözleşmenin geçersiz olduğunu, sözleşmenin geçerli olabilmesi için gerekli olan unsurların çoğunun bu sözleşmede olmadığını, asıl alacaklı ve kefillerin neye imza attıklarını bilmedikleri gibi söz konusu borcun limiti, vade tarihi hakkında herhangi bir ibare bulunmadığını, davacı bankanın öncelikle asıl borçluya müracaat etmesi gerektiğini, sonra kalan kısım için takip yapabileceğini, davacı vekilinin aynı tarihte ve aynı miktarlar üzerinden tamamen kötü niyetle ilamsız takip yolu ile tek bir takip açtığını, Yargıtay kararları da İİK ‘nın 45. Maddesi uyarınca alacaklının öncelikle ipoteğe müracaat etmesi ipotek fazlası varsa ayrıca ilamsız takip yapmasının mümkün olabileceğinin belirtildiğini, Yargıtayın bazı içtihatlarında alacaklının B.K md. 487 den doğan hakkını kullanmasının M.K 2. Maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılmasını niteliğinin taşıdığının belirtildiğini, B.K md. 487 dayanarak sırf kefili güç durumuda bırakmak ve icra inkar tazminatı elde etmek amacıyla kefile karşı cebri icraya başvurulmasının hakkın kötüye kullanılmasını teşkil edebileceğini, takibe bakıldığında tıpkı borç itirazlarında belirtildiği gibi borcun o kadar olmadığını faiz hesaplamalarında ciddi hatalar olduğunu, belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosya kapsamı itibariyle, davacı vekili dava dilekçesinde dava dışı … Turz. İnş. Gıda Paz. Tarım Hay. San. Ve Tic. Ltd. Şti. Tic. Ltd. Şti. ile müvekkili banka arasında genel kredi sözleşmesi düzenlendiğini ve dava dışı şirkete ticari kredi kullandırıldığını, davalıların da bu sözleşmeye müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla taraf olduklarını ve borçtan sorumlu olduklarını, dava dışı şirketin borcunu ödememesi üzerine hesabın kat edildiğini, davalı borçlulara hesap kat ihtarnamelerinin tebliğine rağmen banka alacağının ödenmemesi üzerine muaccel hale gelen alacağın tahsili amacıyla Erzurum ……… İcra Müdürlüğü’nün 2017/… esas sayılı dosya ile ilamsız icra takibi yapıldığını, davalıların borca itiraz etmeleri nedeniyle takibin durduğunu beyanla davalıların itirazının iptali ile takibin devamını talep ettiği, davalılar vekilinin sözleşmenin geçersiz olduğu, gerekli unsurları taşımadığı, öncelikle asıl borçluya müracaat edilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini talep ettiği, ilk derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne karar verildiği, iş bu karara karşı davacı ve davalılar vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Davalıların müteselsil kefil olarak yer aldıkları genel kredi sözleşmesinin 19. maddesinde temerrüt durumunda, temerrüt faizinin, bankaca kredilere uygulanan en yüksek faiz oranına bu oranın %50 ‘sinin ilavesi suretiyle bulunacak oran üzerinden uygulanmasının hükme bağlandığı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 13/01/2015 tarih 2014/14648 esas 2015/137 karar sayılı emsal içtihadı ve diğer emsal içtihatları gereğince davacı bankanın alacağına uygulanacak temerrüt faiz oranının davacı bankaca fiilen uygulanan faiz dikkate alınmak suretiyle hesaplanması gerektiği, dosya kapsamından davacı bankanın dava konusu kredi alacağı için fiilen uyguladığı akdi faiz oranının yıllık %14,40 olduğu, ispat yükü kendisinde olan davacı bankanın davalıların temerrüt tarihinde aynı tür krediler için fiilen daha yüksek oranda akdi faiz uygulandığına ilişkin dosyaya yeterli bilgi ve belge sunmadığı, bu durumda davacının davalıların temerrüt tarihinde uyguladığı en yüksek kredi akdi faiz oranının %14,40 olduğu, bu oranın %50’sinin ilavesi suretiyle uygulanması gereken temerrüt faiz oranının ise %21,60 olduğu, mahkemece yargılama aşamasında alınan denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporunda yer alan terditli hesaplamalardan Yargıtay uygulamasına uygun nitelik taşıyan %21,60 temerrüt faiz oranı esas alınmak suretiyle davacının takip tarihi itibarıyla davalılardan alacaklı olduğu tespit edilen miktar üzerinden hüküm kurulmasında usul ve yasaya aykırılık görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Davacı banka ile asıl borçlu dava dışı şirket ve müteselsil kefil olan davalılar arasında imzalanan sözleşmenin geçerli olup, gerekli unsurları taşıdığı, davalıların neye imza attıklarını bilmedikleri yönündeki iddianın dosya kapsamı itibariyle ispatlanmamış olduğu, davacı bankanın kredi borçlusu ile birlikte kefil olan davalılara karşı icra takibi başlatmış olup, davalıların kefaletinin müteselsil kefalet olduğu, sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan BK’nun 487.maddesine göre kefil, borçlu sıfatıyla borcun ifasını üstlenmiş olduğu takdirde alacaklı, asıl borçluya müracaat ve rehinleri nakde tahvil ettirmeden önce kefil hakkında takip yapmak yetkisine sahip olup, mahkemece verilen karar da bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından davalılar vekilinin yerinde bulunmayan istinaf isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan nedenler ile, davacı ve davalılar vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk derece mahkemesinin hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan asıl ve birleşen dava davacı vekilinin ve asıl ve birleşen dosya davalılar vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında birleşen dava davacısı banka harçtan muaf olduğu için harç alınmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına
3-İstinaf başvurusu aşamasında alınması gereken 80,70-TL karar harcından peşin alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30-TL harcın asıl ve birleşen dosya davalılarından alınarak hazineye irat kaydına,
4-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan taraflarca bu aşamada yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Gerekçeli kararın taraflara tebliği ile harç tahsil müzekkeresi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
7-Kararın kesinleştirme ve gider avansı ikmali/iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. ve İİK’nın 364. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 07/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.