Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/282 E. 2022/1279 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/282
KARAR NO : 2022/1279
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/216 Esas, 2019/493 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen karara karşı yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 11/08/2016 tarihinde ……-……….. karayolunda meydana gelen trafik kazası neticesinde müvekkillerinden …’in eşi ve aynı zamanda …’in babası …’in vefat ettiğini, olaya ilişkin trafik kazası etspit tutanağı irdelendiğinde, araç sürücüsü …’nin kusurlu olduğunu, müteveffanın ölümüne neden olan …’ye ait … plakalı araca ZMMS poliçesi düzenlendiğini, müvekkillerinin …’in vefatı sonucu derin üzüntüler yaşadıklarını, ayrıca müvekkillerinin geliri olmayıp, çalışmadığını, başkalarına muhtaç olarak şuan hayatlarını idame ettirdiklerini, bu nedenlerle davalı … adına kayıtlı … plakalı araca tensiple birlikte ihtiyati tedbir konulmasına, maddi tazminat için şimdilik 1.000 TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, … için 30.000 TL manevi tazminatın … için 20.000 TL manevi tazminatın ise olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte … ve …………………. müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı taraf cevap dilekçesi sunmamıştır.
YEREL MAHKEME KARARI;
Mahkemece, “… Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; 11/08/2016 tarihinde ………….-………… karayolunda meydana gelen trafik kazası neticesinde …’in vefat ettiği, davacılar tarafından mahkememizde maddi ve manevi tazminat davası açıldığı, Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Kurulundan aldırılan 01/02/2019 tarih ve ……. sayılı raporda; sürücü …’nin % 10 oranında kusurlu olduğu, sürücü …’in % 90 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, Ceza dosyasında bulunan kaza tespit tutanağı, kusur tespitine yönelik alınan bilirkişi raporu ve ATK raporu ile dosyamızda alınan ATK raporu arasında çelişki bulunmaması nedeniyle davacı vekilinin yeniden rapor aldırma talebinin reddine karar verildiği, … bilirkişisi tarafından sunulan 01/05/2019 tarihli bilirkişi raporuna göre davacıların bakiye destekten yoksun kalma tazminatı alacaklarının bulunmadığı tespitinde bulunulmakla, davalılar ile davacıların ekonomik ve sosyal durumu ve kazaya karışan tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı ve paranın satın alma gücü dikkate alınarak manevi tazminat yönünden davacının davasının kısmen kabulüne ve maddi tazminat yönünden davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle “Maddi tazminat davası yönünden davanın REDDİNE; Manevi tazminat davası yönünden; Davanın Kısmen Kabulü İle; … için 10.000,00-TL, … için 8.000,00.-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 11/08/2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ayrı ayrı ödenmesine; davacıların fazlaya ilişkin isteminin reddine,” şeklinde karar verilmiş karara karşı davalılar … ve … ile davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı … istinaf dilekçesinde özetle; dosyada mevcut Adli Tıp Kurumu raporu ve kaza tespit tutanağında belirtilen kusur durumları nazara alındığında hükmedilen tazminatın hakkaniyet açısından oldukça fazla ve hukuka aykırı olduğunu, manevi tazminat talebi açısından yaşanan üzüntülerin ne olduğu ve neye göre manevi tazminat talep edildiğinin açıklanması gerektiğini, her vefatın her birey için aynı şekilde bir hüzne yol açmayacağını, davacıların kendi üzüntüsünün büyüklüğünü ve fark yaratacak nitelikteki detayları paylaşmamış olmaları ile manevi tazminat taleplerinin miktarının tamamen rastgele talep edilmiş gibi bir intiba uyandırdığını, davacıların çalışmamasının sebebinin açıklanmamış olması ve davayla bir bağlantısının bulunup bulunmadığının belli olmadığını, davalıların işsizlik durumun faturasının kendisine kesilmesinin hakkaniyet bakımından hukuka uygun olmadığını, davalı … açısından hükmedilen tazminatın da haksız olduğunu, kendisinin de sorumluluğunun olmadığını, asli sorumluluk yok ise müteselsilen ve müştereken sorumluluğun olamayacağını, tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … istinaf dilekçesinde özetle; dosyada mevcut Adli Tıp Kurumu raporu ve kaza tespit tutanağında belirtilen kusur durumları nazara alındığında hükmedilen tazminatın hakkaniyet açısından oldukça fazla ve hukuka aykırı olduğunu, manevi tazminat talebi açısından yaşanan üzüntülerin ne olduğu ve neye göre manevi tazminat talep edildiğinin açıklanması gerektiğini, her vefatın her birey için aynı şekilde bir hüzne yol açmayacağını, davacıların kendi üzüntüsünün büyüklüğünü ve fark yaratacak nitelikteki detayları paylaşmamış olmaları ile manevi tazminat taleplerinin miktarının tamamen rastgele talep edilmiş gibi bir intiba uyandırdığını, davacıların çalışmamasının sebebinin açıklanmamış olması ve davayla bir bağlantısının bulunup bulunmadığının belli olmadığını, davalıların işsizlik durumun faturasının kendisine kesilmesinin hakkaniyet bakımından hukuka uygun olmadığını, kendi hakkında hükmedilen tazminat miktarında indirime gidilmesi gerektiğini, şöyle ki zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurunun araç işletenin ve zarar görenin zararı arasındaki illiyet bağını kestiğini, bu nedenle hakkında hükmedilen tazminatın haksız olduğunu, tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … 16/07/2021 tarihli müşterek dilekçelerinde özetle; istinaf haklarından ve sürelerinden açıkça feragat ettikleri yönünde beyanda bulundukları anlaşılmıştır.
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mevcut bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, maddi tazminat yönünden verilen hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemenin tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını ve kusur oranlarını dikkate aldığını gerekçe göstererek tesis ettiği hükmün müvekkillerini derinden yaraladığını, aile reislerini sonsuza kadar kaybeden müvekkillerinin duyduğu elem ve ıstırap ortadayken manevi tazminat davasının ne amaçla kısmen kabul edilmediğini anlamadıklarını, bu yönüyle hükmü eksik bulduklarını, genç bir insanın sırf bir yere yetişme endişesiyle ihlal edilen kurallar sonrası hayattan koparıldığını ve yetmezmiş gibi çocuğunun 11 aylıkken yetim kaldığını, nitekim ne verilen cezalar ne de alınan tazminatların bu ailenin yüreğini soğutmayacağını ve yetim kalan bir bebeğin babasının yerini doldurmayacağını, davalı tarafın istinaf gerekçelerini kabul etmediklerini, tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davalarının üst sınırdan kabul edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde, 11/08/2016 tarihinde meydana gelen kazada , davacıların desteğinin davalı sürücünün kusuru ile hayatını kaybettiğini ileri sürüp destekten yoksun kalma ve manevi tazminat isteminde bulunduğu, mahkemece tarafların kusur oranlarına göre davalı sigorta şirketince yeterli ödeme yapılmış olması nedeniyle maddi tazminat davasının reddine, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından davalı sürücünün kazada aşırı süratli olduğundan davalının kusurunun daha fazla olduğu, kusur raporuna yapılan itirazların mahkemece değerlendirilmediği ve manevi tazminatın kısmen reddedilmesinin hatalı olduğu ileri sürülerek istinaf talebinde bulunulmuş, davalılar … ve … ise istinaf taleplerinden feragat etmişlerdir.
Somut olayda, kaza nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma dosyasında aldırılan bilirkişi raporunda ve ceza yargılamasında mahkemece aldırılan ATK raporunda davalı sürücünün asli, davacıların desteğinin ise tali kusurlu olduğu yönünde görüş bildirildiği ve soruşturma ve ceza dosyaları da birlikte değerlendirilmek üzere mahkemece dosya kapsamında aldırılan bilirkişi raporunda ise davalı sürücünün tali kusurlu olup kusur oranının %10, desteğin ise asli kusurlu olup kusur oranının %90 oranında olduğu yönünde görüş bildirildiği anlaşılmaktadır. Yine trafik kaza tespit tutanağında da davacıların desteğinin ilk geçiş hakkını davalı sürücüye vermemesi nedeniyle asli , davalının ise tali kusurlu olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.
Kaza tespit tutanağı ile birlikte üç raporda da davalının azami hız limitine uymamakla kusurlu hareket ettiği, davacıların desteğinin ise olay yeri kavşakta trafik ışıklarına riayet etmemesi ve ilk geçiş hakkını davalıya vermemesi nedeniyle kusurlu olduğunun belirtildiği ve tüm raporlarda da davacıların iddiası olan davalı sürücünün hız limitlerini aşacak şekilde süratli olduğu hususunun irdelenip değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Davacı vekilince davalının aşırı süratli olması nedeniyle kazanın meydana geldiği ileri sürülmüş ve yargılama aşamasında İstanbul ATK İhtisas dairesinden yeniden rapor alınması talep edilmiş ise de dosyada yer alan raporlar arasında bir çelişki bulunmadığı gibi davacının iddialarının hükme esas alınan ATK raporunda değerlendirildiği, İstanbul ATK İhtisas dairesinin İstanbul ATK İhtisas dairesine nazaran bir üstünlüğünün bulunmadığı anlaşıldığından mahkemece yeniden rapor aldırılması talebinin reddine karar verilmesi usul ekonomisine uygun olduğundan davacının kusur raporuna yaptığı itirazlarının yerinde olmadığı, mahkemece belirlenen %10 kusur raporuna göre hesaplanan aktüer bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olduğu, davalı sigorta şirketince dava tarihinden önce yeterli ödemenin yapılmış olması nedeniyle mahkemece maddi tazminat davasının reddine karar verilmesinde yasaya uymayan bir yön bulunmadığından davacının bu yöne ilişkin istinaf talebi yerinde değildir..
Hakimin manevi tazminat adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. 22/06/1996 günlü ve …./….. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Diğer yandan hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Yine manevi tazminat tutarının belirlenmesinde olay tarihindeki Ülkenin ekonomik koşulları ve paranın satın alma gücünün de dikkate alınması gerekir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin E:2021/17318, K: 2021/3767 sayılı kararı)
Somut olayda; kaza tespit tutanağı, soruşturma ve ceza dosyasında aldırılan raporlarda davalının tali kusurlu, mahkemece aldırılan ATK raporuna göre ise davalının %10 kusurlu olduğunun belirtildiği, olayın gelişim şekli, tarafların kusur oranları, davacıların eşi ve babasının kazada kaybetmiş olmaları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olay tarihi ve olay tarihindeki ülkenin ekonomik koşulları ve paranın satın alma gücü ile yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde desteğin eşi lehine hükmedilen 10.000,00 TL, desteğin çocuğu lehine hükmedilen 8.000,00 TL manevi tazminatın makul olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebinin de yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda yapılan tüm bu açıklamalara göre, davalı vekilinin istinaf dilekçesinde belirttiği nedenler ve kamu düzenine ilişkin hususlara yönelik yapılan inceleme sonucunda kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalılar … ve …’nin istinaf kanun yolu başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 349/2. maddesi uyarınca feragat nedeniyle AYRI AYRI USULDEN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
3-Davalılar … ve …’den peşin alınan harcın adı geçen davalılara iadesine,
4-Davalılar … ve … tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf aşamasında alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından başlangıçta alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30-TL harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına,
6-İstinaf başvurusu sırasında davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
8-Kararın kesinleştirme ve gider avansı ikmali/iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
9-Gerekçeli kararın tebliği ve harç ikmali/iadesi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 29.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.