Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/278 E. 2022/1174 K. 27.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/278
KARAR NO : 2022/1174
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/10/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/613 Esas, 2019/432 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sonucunda verilen karara karşı yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 01/04/2016 tarihinde iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri sözleşmesinin imzalandığını, iş sağlığı ve güvenliği sözleşmeleri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bildirildiğini, davalı tarafça böyle bir sözleşmenin icra edilmediğinin iddia edilemeyeceğini, sözleşmenin bakanlık kayıtlarında yer aldığını, sözleşme hükümlerinin yerine getirildiğini ancak 2016 yılından kalan cari hesap alacağının ödenmediğini, bu nedenle eksik ödenen hizmet bedeli için davalı aleyhine Erzurum …. İcra Müdürlüğünün 2017/… Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi yapıldığını, davalı süresinde borca itiraz ettiğinden takibin durduğunu, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenle davalıların Erzurum …. İcra Müdürlüğünün 2017/… Esas sayılı dosyasına yatığı borca itirazın anapara miktarı olan 5.208,20 TLiçin iptaline, bu miktar alacağın takip tarihinden itibaren işleyece ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle %20 den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarf dava dilekçesinde sadece iki tarafa borç yükleyen 01/04/2016 tarihli sözleşmeye dayandığını, buna göre davacının sözleşme ile kararlaştırılan hizmetleri müvekkiline sunduğunu, davacı tarafın edimlerini yerine getirdiğini ispatlaması gerektiğini, dava dilekçesinde hizmet sunduğu hangi ayların bedellerinin ödenmediğinin bile açıklanmadığın, buna göre davacı tarafın öncelikle 2016 yılının hangi aylarının ödemesini tahsil edemediğini açıklaması gerektiğini, iddia ettiği aylara ilişkin sözleşme ile kararlaştırılan hizmetleri verdiğini ispat etmesi gerektiğini, davacının talep ettiği alacağın miktaı sözlemede kararlatırılan bedelle hiçbir şekilde örtüşmediğini, davanın reddinin gerektiğini, asıl alacak miktarının % 20’sinden az olmamak kaydıyla belirlenecek kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “Tarafların tüm delillerinin ikamesini müteakip, dosya ve davacı tarafın ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması için Konya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi Başkanlığı’na talimat yazılmasına karar verildiği, dosyanın Serbest Muhasebeci Mali Muşavir …’a tevdi edildiği, bu bilirkişi tarafından düzenlenen 20/08/2019 tarihli raporu dosyaya ibraz edildiği anlaşılmıştır. Bilirkişi raporlarında özetle ” Davacı firmanın incelemeye sunulan 2017 yılı ticari defterlerini açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun ve süresinde yapıldığı tespit edilmiştir, davacı firmaya ait incelenen ticari defterelinde davalı firma ile ilgili işlemlerin 120.10,768 nolu hesapta takip edildiği, bu hesabın en son işlem tarihi olan 03/02/2017 tarihinde 5.208,20 TL borç bakiyesi verdiğini, daha sonra bu bakiyenin 128.10.768 şüpheli alacaklar hesabına aktarıldığı tespit edildiği, davacının ticari defterlei kendi içinde birbirini doğruladığı, kayıtların muhasebe usul ve esaslarına göre tutulduğu açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, bu nedenle defterlerin sahibi lehine delil olma özelliği taşıdığı tespit edildiği, davalı firma ile ilgili işlemlerin 120.10.768 nolu hesapta takip edilddiği, davacı firma ticari detelerine göre davacı firmanın takip tarihi itibarı ile davalı firmadan 5.208,20 TL alacaklı olduğu tespit edildiği ” yönünde görüş beyan edildiği görülmüştür.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, davalı tarafça rapora itiraz edilerek sözleşme hukukunda uzman bilirkişiden rapor aldırılması talep edilmiş ise de itirazlarının soyut nitelikte olduğu, raporun dosya içeriğine uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, delillerin takdirinin ve hukuki nitelemenin Mahkememize ait olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin talebinin reddine karar verilmiştir.
HMK 222.maddesinde Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Düzenlemesi yer almakta olup,
Tarafın belgeyi ibraz etmemesi başlıklı HMK 220/3. Maddesinde “Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkar eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” hükmü yer almaktadır.
Davalı tarafa verilen kesin süre içinde ticari defter ve belgeler ile işçi sağlığı ve güvenliğine ilişkin belgeler ibraz edilmediği, usulüne uygun olarak tutulan davacıya ait ticari defterleri üzerinde alınan bilirkişi raporuna göre davacının takip konusu alacak tutarında alacağının bulunduğu, sözkonusu ticari defterlerin sahibi yani davacı lehine delil olduğu anlaşılmakla davanın kabulü ile; icra takibine vaki itirazın iptaline, takibin devamına, asıl alacağın %20’si tutarındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı taraf dava dilekçesinde tüm edimlerini yerine getirdiğini, fakat müvekkilin 2016 yılı içerisindeki bir kısım ödemelerini gerçekleştirmediğini iddia ettiğini, davacı tarafça 2016 yılının hangi aylarının ücretlerinin ödenmediğinin açıklanmadığını, davacı şirketin kendisine yüklenen edimini yerine getirmesi yani ücreti ödenmeyen aylarda iş güvenliği eğitimi verdiğini ispat etmesi gerektiğini, bilirkişi raporu incelendiğinde talebin dışına çıkılarak 01/01/2015 tarihinden önce de 2.171,20 TL davacı şirketin alacaklı olduğu varsayılarak hesaplama yapıldığını, davacı şirket dahi bu tarihten önce bir alacağın olduğuna dair herhangi bir iddia ortaya koymamışken bilirkişinin bu yönde hesaplama yapmasının kabul edilemez olduğu nedenleri ile istinaf itirazlarının kabulü, davacının davasının reddi, talep edilen asıl alacak miktarının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak müvekkile ödenmesi, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, iş güvenliği sözleşmesi nedeniyle davalıya verilen hizmetin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
İstinaf talebinde bulunan davalı vekilinin ileri sürdüğü sebepler kapsamında yapılan inceleme sonucunda, mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olduğu, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmadığı, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İlk derece mahkemesinin hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 355,77-TL harçtan başlangıçta alınan 94,50-TL harcın mahsubu ile bakiye 261,27-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davalı tarafça bu aşamada yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Gerekçeli kararın taraflara tebliği ile harç tahsil müzekkeresi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
6-Kararın taraflara tebliği ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 27/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.