Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/163 E. 2022/892 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/163
KARAR NO : 2022/892
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/11/2018 (Karar)
NUMARASI : 2016/1003 Esas, 2018/451 Karar
DAVA : Tazminat (Kooperatif Üyeliğinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … ‘ın davalı kooperatifin 05/02/2004 tarihli Kooperatif Olağan Genel Kurul kararı gereğince …. blok, ….. Kat, … No’lu daireyi Kooperatif Yönetim Kurulunun 10/09/2004 tarih ve ……numaralı kararı şartları dahilinde 16.750,00 TL’yi davalı kooperatifin ……hesabına 10/09/2004 16.750,00 TL dekont yatırdığını, ayrıca 2006/6 Kooperatif Olağan Üstü Genel Kurul Kararı doğrultusunda Erzurum …… Noterliğinin 08/05/2006 tarih ve …… yevmiye numaralı ihtarname doğrultusunda 2007 yılında dairenin teslim edileceği şartıyla …….. eliyle 5.000,00 TL ödemek zorunda kaldığını, davacıya bugüne kadar dairenin teslim edilmediğini, müvekkilin peşin olarak satın almış olduğu …… blok, ……Kat ….. nolu dairenin kooperatif tarafından hiç yapılmadığını, bedelinin de müvekkiline ödemediğini, bu nedenlerle davalı kooperatiften peşin olarak parasını ödeyerek satın almış olduğu dairenin müvekkiline tahsis edilmemesi nedeniyle dava tarihi itibari ile dairenin rayiç bedelinin temerrüt faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı taraf cevap dilekçesi sunmamıştır.
YEREL MAHKEME KARARI;
Mahkemece, “… Tüm dosya kapsamından; Davacı tarafça müvekkili … ‘ın davalı kooperatifin 05/02/2004 tarihli Kooperatif Olağan Genel Kurul kararı gereğince …… blok, …… Kat, ……. No’lu daireyi Kooperatif Yönetim Kurulunun 10/09/2004 tarih ve ……. numaralı kararı şartları dahilinde 16.750,00 TL’yi davalı kooperatifin …….. hesabına 10/09/2004 16.750,00 TL dekont yatırdığını, ayrıca 2006/6 Kooperatif Olağan Üstü Genel Kurul Kararı doğrultusunda Erzurum ……. Noterliğinin 08/05/2006 tarih ve ……yevmiye numaralı ihtarname doğrultusunda 2007 yılında dairenin teslim edileceği şartıyla …… eliyle 5.000,00 TL ödemek zorunda kaldığını, davacıya bugüne kadar dairenin teslim edilmediğini, müvekkilin peşin olarak satın almış olduğu ….. blok, …… Kat …… nolu dairenin kooperatif tarafından hiç yapılmadığını, dairenin davacıya tahsis edilmediğini bu nedenle müvekkilinin kooperatiften peşin olarak satın aldığı ancak teslim edilmeyen dairenin dava tarihi itibariyle rayiç bedelinin temerrüt faizi ile birlikte ödenmesi talebi ile dava açtığı, ilgili kooperatifin 08/02/2004 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağının 6. maddesinde ” İnşaatın 5.katlarının satılmasına karar verilmesi, satış sözleşme hususunda genel kurul tarafından yönetim kuruluna tam yetki verildiği” aynı karar defterinin 10/07/2004 tarih …… nolu kararında ise ” …..blok ……nolu dairenin …’a satışının sigorta, su, elektrik aboneliği, çevre düzenlenmesi ve tapu masrafları alıcıya ait olmak üzere ” satıldığı daire bedeli 16.750,00 TL miktarın ……… Kurumu’nun kooperatif hesabına 10/09/2004 tarihli dekontla yatırılmış olduğu, 06/02/2005 tarihinden sonra kooperatif genel kurul hazirun listesinde yer aldığı ve kooperatif üyesi olduğu, 30/01/2010 tarihli genel kurul tutanağının 6.maddesinde “……bloktaki dairelerin 60.000,00 TL’den aşağıya satılmaması hususunda yönetim kuruluna yetki verildiği, …… blok için de aidatın aylık 1.000,00 TL olarak belirlendiği ” 15/09/2013 tarihinde yapılmış olan olağan genel kurul toplantı tutanağının 6.gündem maddesinde ” ……bloğun yapılacağı yeni parselin ……… ‘e 500.000,00TL-610.000,00 TL’den satışı için yönetim kuruluna oy birliği ile yetki verildiği,yönetim kurulu faaliyet raporunda bir kısım üyelere ödenecek miktarın belirtildiği, istifa dilekçesi alınarak haklara ödenecek 6 üyeden birinin davacı … olup, 24.000,00 TL ödeme yapılacağının yazılı olduğu, bu yönetim kurulu üyelerinin tasfiye kurulu görevini de yapacağının belirtildiği” …… ada, …… nolu parselin tasfiye halinde … adına kayıtlı olduğu ve arsa vasfında olduğu, ……. ada, ……. nolu parselin ise sırası ile ……. ve …… ‘a satılarak devredildiği, bu parsel üzerinde bina yapılarak kat mülkiyetine geçildiği, taşınmaz üzerinde yapılan keşifte söz konusu dairenin 2016 yılı arsa dahil rayiç bedelinin bedelinin 125.000,00 TL olduğu belirtilmiştir. Söz konusu satılan ve halen mevcut olan arsaların …… blok için tahsis edilmiş yer olduğu, bu blok için ortak olanların kooperatife ödemiş olduğu paralar ile alınmış olduğu, dolayısıyla bu ortakların sahibi olduğu yerler olduğu, 15/09/2013 tarihli genel kurulda ” Davacı tarafa verilmesi planlanan ….. blok ……nolu dairenin de bulunduğu, ……. blok inşaatın yapılmaması, arsanın satılması, üyelere ödemiş oldukları paylarının geri ödenmesi oy birliği ile ” kabul edilmiştir. ……. sayılı Kooperatifler Kanunu 83.maddesinde ” Tasfiye haline giren kooperatifin bütün borçları ödendikten ve ortak pay bedelleri geri verildikten sonra, konut yapı kooperatifleri Tip Ana Sözleşmesinin 87/4. Maddesinde, tasfiye memurları göreve başladıkları zaman kooperatifin dağılma kararının verildiği tarihteki durumunu inceleyerek; varlıkları, alacakları, borçları gösterir bir envanter defteri ile açılış blançosu hazırlar ayrıca kooperatifin mevcut ortakları ile bunların alacak ve borç durumlarını gösterir bir defter tanzim edir, kooperatifin borçlarının ve pay bedellerinin ödenmesinden sonra, kalan miktar dağılma anında kayıtlı ortaklar ve hukuki talepleri arasında eşit olarak dağıtılır ” hükmü gereği mevcut dosya kapsamına göre davacının kooperatifle ortaklık hakları çerçevesinde ilişkilerinin sürdürülmüş olduğu, kooperatife ait arsanın satılması kararının alınmasının ortakların kararı olduğu, davacının ödemiş olduğu payının da kooperatifin tasfiye süreci devam etmekte olup, tüm alacaklarının tahsil edilip, gayrimenkulleri satılarak elde edilecek gelirinden ödediği ortaklık payı oranında, kendisine iade yapılabileceği dolayısıyla davacı tarafından açılan erken bir dava niteliğinde olduğu gözönünde bulundurularak davacının açtığı davada dava şartı eksikliği nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir.” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kooperatifin hiçbir zaman üyesi olmadığını, davalı kooperatifin hazirun cetvelinde gösterilmiş olmasının müvekkilinin üye olduğu anlamına gelmeyeceğini, müvekkilin yurt dışında yaşaması nedeniyle hiçbir toplantıya katılmadığını, sadece dairenin teslimatı ile müvekkilinin bir yakını olan ……….’ın bazı genel kurullara katıldığını, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğu yönündeki tespiti kabul etmediklerini, müvekkilinin üye olmadığını, bu nedenle istifasının da söz konusu olmadığını, mahkemeye hiçbir bilgi, belge ve tutulması zorunlu olan defter sunulmadığını, müvekkiline peşin değer üzerinden satışı yapılan dairenin yapılacağı arsanın 3. şahıslara satışının yapıldığı ve bu nedenle müvekkilinin dairesinin tesliminin fiilen imkansız hale geldiği halde erken dava açıldığı gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiş olmasının tam bir hukuksuzluk olduğunu, mahkeme üyesinin muhalefet şerhinde belirttiği müvekkilinin kooperatif üyesi olduğu şeklindeki görüşü dışındaki tüm beyanlarına katıldıklarını, tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, davacı ile davalı kooperatif arasındaki daire satım sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde davacının dava dilekçesinde, davalı kooperatiften 16.750,00 TL’lik peşin para karşılığı kooperatif tarafından yapılması planlanan binadan 1 adet daire aldığını ayrıca kooperatif genel kurul kararı gereği 5.000 TL ödeme yaptığını buna rağmen binanın henüz yapılmadığı gibi yapılmasının da mümkün olmadığından satım konusu dairenin rayiç bedelinin ödenmesi isteminde bulunduğu, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacının kooperatif üyesi olduğu ve kooperatifin tasfiye aşamasında olması nedeniyle de tasfiye aşaması tamamlanmadan ödediği paranın iadesini talep edemeyeceği gerekçesiyle dava şartı yokluğu nedeniyle usulden red kararı verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının yurtdışında yaşayan birisi olduğunu, kooperatiften peşin para karşılığı yapılması planlanan daireyi satın aldığını, hiçbir zaman kooperatif üyesi olmadığını, dairenin tamamlanma ihtimali bulunmadığından dairenin rayiç bedeli üzerinden paranın iadesine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
Davacı peşin ödemeli ortak olduğunu, hiçbir zaman kooperatife üye kaydının yapılmadığını iddia etmiş olup, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının kooperatif üye kayıt defterine kaydedildiği ve genel kurul hazırun listesinde de adının yer alması nedeniyle davacının kooperatif üyesi olduğundan çıkma alacağının bulunduğu belirtilmiştir.
Taraflar arasında peşin ödeme ile daire satışının yapıldığı ve dairenin tamamlanmasının da mümkün olmadığı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık konusu olan husus, davacının kooperatif üyesi olup olmadığı, kooperatif üyesi ise çıkma payı alacağının bulunup bulunmadığı, kooperatif üyesi değil ise daire için yapmış olduğu bedelin iadesini talep etme hakkının bulunup bulunmadığı ve miktarının ne kadar olacağına ilişkindir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 10. maddesinde; Her ortağın kooperatiften çıkma hakkı bulunduğu, 12. maddesinde; Çıkmanın ancak bir hesap senesi sonu için ve en az 6 ay önceden haber verilerek yapılacağı, kooperatif anasözleşmesinde daha kısa bir süre belirtilip hesap senesi içinde çıkışa müsaade edilebileceği, 13. maddesinde; Yönetim kurulunun, anasözleşmeye uygun olarak yapılacak isteğe rağmen, bir ortağın kooperatiften istifasını kabulden kaçınması halinde, ortak çıkma dileğini noter aracılığı ile kooperatife bildirdiğinde, bildirim tarihinden itibaren çıkmanın gerçekleşeceği düzenlenmiştir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 17. maddesinde ise “Kooperatiften çıkan veya çıkarılan ortakların kendilerinin yahut mirasçılarının kooperatif varlığı üzerinde hakları olup olmadığı ve bu hakların nelerden ibaret bulunduğu anasözleşmede gösterilir. Bu haklar, yedek akçeler hariç olmak üzere, ortağın ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanır. Kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikteki iade ve ödemeler, anasözleşmede daha kısa bir süre tespit edilmiş olsa bile genel kurulca üç yılı aşmamak üzere geciktirilebilir. Bu durumda kooperatifin muhik bir tazminat isteme hakkı saklıdır. Çıkan veya çıkarılan ortaklar ile mirasçılarının alacak ve hakları bunları istiyebilecekleri günden başlıyarak beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Çıkan veya çıkarılan ortağın sermaye veya mevduatından kısmen veya tamamen yoksun kalacağı hakkındaki şartlar hükümsüzdür.” hükmü yer almaktadır.
Kooperatif üyeliğinden ayrılan ortak, ödemiş olduğu aidatların tamamını değil, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 17/1.maddesi ve anasözleşmenin 15/1.maddesi gereğince, ayrıldığı yıl sonu bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiye kalan miktarı talep hakkını haiz olup, ayrıldığı yıl sonu bilançosunun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ayın sonunda bu alacak temerrüt ihtarına gerek kalmaksızın muaccel olur ve talep edilebilir hale gelir. Aynı Kanun’un 17/2.maddesi uyarınca kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği gerekçesiyle ödemelerin 3 yıla kadar geciktirilmesine ilişkin karar alınması da mümkündür, böyle bir kararın, aynı genel kurulda alınması gerekmektedir. Kooperatif tip anasözleşmesinin 15/2.maddesinde “Ortaklığı sona erenlerin yerine ortak alınması halinde eski ortağın 21.madde uyarınca ödediği gider taksitleri derhal ödenir.” hükmü yer almaktadır. Ayrılan ortağın doğrudan üyelik payı yerine yeni ortak alınması halinde eski ortağın yapmış olduğu ödemelerin derhal iade edilmesi gerekmektedir. Bu durumda, ödemenin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği gerekçesiyle erteleme kararı alınmış olsa dahi kooperatif bu karardan yararlanamayacaktır.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 19/11/2018 tarihli 2016/2366 E. 2018/5362 K. sayılı ilamı; “…Kooperatiften istifa eden veya ihraç edilen ortaklarla hesaplaşma, çıkmanın gerçekleştiği yılın bilançosunun genel kurulda onaylandığı tarihten itibaren 1 ay sonra muaccel hale gelmesiyle yapılır. Somut olayda çıkmanın 05/03/2012 tarihinde gerçekleştiği, davanın da 20/12/2012 tarihinde açıldığı anlaşıldığından, muaccel olmayan alacak için dava açılmış olup erken açılan bu davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulü doğru görülmemiştir…”,
Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 22/03/2012 tarihli 2012/977 E. 2012/2270 K. sayılı ilamı; “…Dava, ortaklığı sona eren davacının, kooperatife yaptığı ödemelerin iadesi istemine ilişkindir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 17’nci ve Kooperatif Anasözleşmesi’nin 15’inci maddeleri gereğince, kooperatiften ayrılan ortağın çıkma payı alacağı ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanır ve bilançonun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay geçtikten sonra bu hak talep edilebilir. Somut olayda davacı 02/11/2010 tarihinde istifa ettiği ve istifa ettiği yıl bilançosu kesinleşmeden dava açıldığına göre, dava tarihi itibariyle çıkma payı alacağı muaccel hale gelmediği gerekçesiyle erken açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, dava tarihinden sonra yapılan genel kurulda davacının talepleri karşılandığı gerekçesiyle davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir…” şeklindedir.
Mahkemece davacının kooperatif üyesi olduğuna karar verilmiş ise de bu karanın eksik incelemeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır. Davacı vekili, davacının hiçbir zaman üye olmak yönünde talebinin olmadığını, yurt dışında yaşadığını ve hiçbir zaman kooperatif toplantılarına katılmadığını ve üyelik için hiçbir belgeyi imzalamadığını iddia etmiş olduğundan mahkemece bu husus üzerinde durularak davacının kooperatif üyesi olup olmadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, üye olduğunun tespit edilmesi halinde ise yukarıda belirtilen mevzuat ve içtihatlar uyarınca davacının alacağının çıkmanın gerçekleştiği yılın bilançosunun genel kurulda onaylandığı tarihten itibaren 1 ay sonra muaccel hale geleceğinden erken açıldığı anlaşılan davanın reddine karar verilmesi, davacının kooperatif üyesi olmadığının anlaşılması halinde ise denkleştirici adalet ilkesi gereğince davacının ödemiş olduğu bedelin iadesine karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak ve kooperatif tasfiye aşamasının tamamlandıktan sonra davacının alacağını talep edebileceğine dair hatalı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi yerinde olmadığından davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü gerekir.
HMK.’nun 353/1-a-6. maddesinde “…Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması” bölge adliye mahkemesince başvuruya konu kararın esası incelemeden kaldırılmasına karar verilmesi gereken haller arasında sayılmıştır. Somut olayda, yukarıda ayrıntılı biçimde izah edilen yargılamadaki eksiklikler uyuşmazlığın esasının çözümü için olmazsa olmaz niteliktedir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında uyuşmazlığın esasının çözümü için olmazsa olmaz nitelikte delillerin usulüne uygun biçimde toplanılıp değerlendirilmediği, toplanılan bir kısım dellilerin hükme esas alınamayacak derecede yetersiz olduğu, tarafların iddia ve savunmalarının karar gerekçesinde değerlendirilmediği anlaşılmakla; HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca davanın esası incelenmeksizin kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile, mahkemece verilen hükmün HMK’nın 355, 353/(1)-a-6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dava dosyasının HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kaldırılması nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin karar harcının başvuru sahibine iadesine,
4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesinde verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin yerel mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliğiyle HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 26.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.