Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1626 E. 2022/2483 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/1626
KARAR NO : 2022/2483
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/09/2020 (Karar)
NUMARASI : 2019/171 Esas, 2020/278 Karar
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın reddine dair verilen karara karşı yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait kimliğin müvekkilinin bile bilmediği şahıslar tarafından sahte olarak üretildiğini, sahte nüfus cüzdanı haline getirildiğini, sahte nüfus cüzdanı kullanılmak suretiyle …… Tekstil İnş…. Ltd. Şti adı altında şirket kurulduğunu, şirket adına davalı bankadan çek hesapları açılarak birçok çek karnesi alındığını, bu çeklerden dolayı çeklerin karşılıksız çıkması nedeniyle karşılıksız çek suçundan birçok ceza davası açıldığını, müvekkilinin tüm bu ceza davalarından beraat ettiğini, davalı bankanın çek hesabı açtıran şahsın kimlik bilgilerine ilişkin belgelerin asıllarını incelemeden sosyal ekonomik durumu hakkında gerekli araştırmayı yapmadan çek karnesi verdiğini, bu nedenle davalı bankanın dava dışı üçüncü kişiye çek verirken gerekli özeni ve basireti göstermediği için müvekkilini onarılmayacak derecede maddi ve manevi zarara uğrattığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek en yüksek faiz ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazında bulunarak davanın yetkili Büyükçekmece mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, davanın zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığından esasa girilmeden reddiğinin gerektiğini, davacının meyadana gelen zararında müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, hesap açılırken ve ve çek karnesi verilirken devletin resmi kurumları olan İTO, Noter, Vergi Dairesi ve Muhtarlık Kayıtları esas alınarak işlemler yapıldığını, devletin resmi kurumlarının kayıtlarına güvenerek işlem yapıldığını, çek karnesi verildiği dönemde söz konusu şirketin ortak ve müdürlerine ilişkin herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını, bu nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini savunmuştur.
YEREL MAHKEME KARARI;
Mahkemece, “… Tüm dosya kapsamı ve delillerin birlikte değerlendirilmesinde; haksız fiil sorumluluğundan söz edebilmek için gerekli beş koşul, eylem, hukuka aykırılık, zarar, illiyet bağı ve kusurdur. Somut olayda bankanın özen yükümlülüğüne aykırı davranıp davranmadığı tespit edilmeli, hukuka aykırılık unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeli, bankanın eyleminden dolayı kusurun olup olmadığı tartışılmalı ve bu kusur ile davalının zararı arasında illiyet bağı olup olmadığı ortaya konulmalıdır. Hukuka aykırılık unsurunun tespit edilebilmesi için dayanak olacak madde, davalı bankanın özen yükümlülüğünün düzenlendği çek hesabının açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 3167 sayılı yasanın 2.maddesidir. Bu madde kapsamında bankalar çek hesabı açarken çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklılık ve engel durumunun bulunup bulunmadığını araştırmalı ve bu hususta gerekli dikkat ve özeni göstermelilerdir. Davalı vekili cevap dilekçesinde …… Tekstil İnş. Ve Day. Tük. Mal. Paz. San. Dış Tic. Ltd. Şti adına çek hesabı açılırken İstanbul Ticaret Odası’nın, noterin, vergi dairesinin ve muhtarlığın kayıtlarına istinaden gerekli araştırmayı yaptıklarını, sorumluluklarını yerine getirdiklerini, resmi kayıtlardan anlaşılacağı üzere, davacının, şirket ortağı ve şirket müdürü olmadan önce, söz konusu şirket adına çek hesabı açıldığını belirtmiştir. Eldeki dava açısından davalı banka nezdinde söz konusu şirket adına çek hesabının açıldığı tarih 06.07.2006’dır. Çek karnesinin en son teslim edildiği tarih ise 29.05.2007’dir. İstanbul Ticaret Odası ve Büyükçekmece ….Noterliği’nin kayıtlarından anlaşılacağı üzere davacının şirkete ortak olması ve şirkete müdür olarak atanması işlemi 06.11.2007 ve 07.11.2007 tarihleridir. Bu takdirde davalı bankanın çek hesabı açtığı tarihlerde davacı …….hakkında bir araştırma yapması gerektiği ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı düşünülemeyeceğinden, bankanın haksız fiil sorumluluğu için aranan hukuka aykırılık unsuru, kusur unsuru ve eylem ile zarar arasındaki illiyet bağı unsurunun gerçekleşmediği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde davanın reddine karar verilmiştir.” gerekçesiyle “Davanın REDDİNE,” şeklinde karar verilmiş karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin kendisine ait olan kimliğin müvekkilinin kim olduğunu dahi bilmediği şahıslar tarafından sahte olarak üretildiğini, fotoğrafı değiştirilerek sahte nüfus cüzdanı haline getirildiğini, sahte kimlik kullanılarak …… Tekstil İnşaat ve Dayanıklı Tüketim Malları Pazarlama Sanayi Dış Ticaret Limited Şirketi adı altında bir şirket kurulduğunu ve bu şirket adına davalı bankadan çek hesapları açılarak bir çok çek karnesi alındığını, çek karnelerinin karşılıksız çıktığı ve müvekkili hakkında ekte bir kısmını sunduğu karşılıksız çek suçundan 600 adet ceza davası açıldığını, müvekkilin takip edebildiği ve haberdar olabildiği tüm ceza dosyalarında atılı suçtan beraat ettiğini, ancak öncesinde bir çok dosyada mahkumiyet kararı verildiğini, müvekkilinin pek çok kez tutuklandığını ya da gözaltına alındığını, her defasında infazın durdurulması neticesinde bu davaların da beraat ile sonuçlandığını, müvekkilinin fotoğrafını değiştirmek suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunu işleyen şahıslar hakkında Konya ….. Ağır Ceza Mahkemesinde 2018/…….Esas sayılı dosya ile dava açıldığını, sahte kimlik kullanılmak suretiyle açılan söz konusu şirket nedeniyle ileride müvekkili aleyhine bir çok icrai ve cezai işlemin yapılacağının da muhtemel olduğunu, müvekkilinin bu olaydan dolayı bütün mal varlığının elinden çıktığını, birçok borca battığını, adeta hayatının mahvolduğunu, yaşanan olayların müvekkilini borca soktuğu gibi işinden de çıkarılmasına neden olduğunu, müvekkilin sürekli gözaltına alınması ya da tutuklanması nedeniyle sürekli çalıştığı yerlerde işten çıkarıldığını, kendisi ve ailesinin büyük sıkıntılar yaşadığını, hatta müvekkilinin tutuklu olduğu bir dönemde müvekkilinin eşinin evlerini satarak borcu kapattığını ve müvekkilinin bu şekilde özgürlüğüne kavuşabildiğini, müvekkilinin manevi ve psikolojik bir çöküntü yaşadığını ve bu sorunların an itibari ile devam ettiğini, günlük hayatının korku ve stres altında geçtiğini, bir keresinde müvekkilin kardeşinin düğününde gözaltına alındığını, bu durumun büyük yankı uyandırdığını, müvekkilinin aile büyüklerine, akrabalarına ve komşularına mahcup olduğunu, mahkemenin bankanın sorumlu olmadığına ilişkin gerekçesinin kabul edilemez olduğunu, bankaların 3167 sayılı yasanın 2 ve 3. maddelerinde belirtilen gerekli özen ve basireti göstermeleri gerektiğini, davalı bankanın TTK’nın 18/2. maddesine göre basiretli bir tacir gibi davranmayıp sahte kimlikli şahsa çek karnesi vererek müvekkilinin onarılamaz maddi ve manevi zararına sebep olduğunu, müvekkilinin hayatını sosyal ve ekonomik bakımdan sürdüremeyecek noktaya geldiğini, tüm dosya kapsamında iş bu durumlar sabit iken mahkemece davalı bankanın kusurunun olmadığından bahisle davanın reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, davacının kimliğinin bilgisi dışında dava dışı kişiler tarafından kullanılarak şirket yetkilisi yapılması ve davalı bankanın şirkete vermiş olduğu çeklerin karşılıksız çıkması nedeniyle, karşılıksız çek keşide etme suçlarından açılan ceza davaları nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut olayda davacı, kimliğinin bilgisi ve izni olmadan 3. Şahıslar tarafından kullanılarak ve resmi makamların da kandırılmak suretiyle kendisinin …… Tekstil İnşaat ve Dayanıklı Tüketim Malları Pazarlama Sanayi Dış Ticaret Limited Şirketinin ortağı ve yetkilisi haline getirildiğini, davalı bankanın adı geçen şirkete vermiş olduğu çok sayıda çekin karşılıksız çıkması nedeniyle hakkında çok sayıda karşılıksız çek suçundan kaynaklı ceza davası açıldığını ve bir çok kez tutuklandığını ve bu nedenle uzun süre hiçbir işte çalışamadığından maddi ve manevi zarara uğradığını, zararın meydana gelmesine davalı bankanın …… Tekstil isimli şirket hakkında hiçbir araştırma yapmadan çok sayıda çek vermek suretiyle sebep olduğunu ileri sürmüş, mahkemece davalı banka tarafından çeklerin şirkete verilmesinden sonra davacının şirket yetkilisi haline geldiği, bankanın çekleri verdikten sonra şirket hakkında bir araştırma yapması ve davacının bilgilerinin kontrol etmesinin sözkonusu olamayacağından davalı bankanın kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı bankanın şirkete çekleri verirken gerekli araştırmayı yapmaması nedeniyle kusurlu olduğunu, mahkemece bu hususta bir araştırma yapmadan karar verildiğini ileri sürmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının kimliğinin 3. Şahıslar tarafından kullanılmak suretiyle şirket yetkilisi haline getirilmesi ve davalı bankanın vermiş olduğu çeklerin karşılıksız çıkması nedeniyle davalı bankanın kusurunun ve oluşan zarardan sorumluluğunun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Davacı, 07/11/2007 tarihinde …… Tekstil isimli şirketin ortak ve yetkili haline gelmiş olup, davalı banka tarafından ise adı geçen şirkete 17/08/2006 tarihinde 25 adet, 21/01/2007 tarihinde 25 adet ve 29/05/2007 tarihinde 25 adet olmak üzere toplam 75 adet çek verildiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafından sözkonusu çeklerin banka tarafından gerekli araştırma yapılmadan verilmesi nedeniyle oluşan zarardan sorumlu olduğu ileri sürülmüştür.
Bankaların çek hesabı açtırmak isteyen kişiler hakkında yapması gereken araştırmaya ilişkin düzenlemeye olay tarihinde yürürlükte bulunan mülga Çek Kanununun 2. maddesinde yer verilmiş olup, bankaların çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklılık ve engel durumu bulunup bulunmadığını Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca, bankalara yapılan duyurular çerçevesinde her birinin kendi nezdinde oluşturduğu kayıtlardan araştıracakları, ayrıca bu kişinin ekonomik ve sosyal durumu gibi hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni göstermekle yükümlü oldukları açıklanmıştır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E: 2010/14430 , K: 2012/5641)
Mahkemece davalı Banka’nın değinilen Yasa kapsamında yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğine yönelik bir araştırma yapılmamıştır. Bu durumda, mahkemece davalı banka’nın çek karnesi verirken Çek Kanunu’nun 2. maddesinde belirtilen hususları yeterince ve gerekli ölçüde araştırıp araştırmadığı, şirketin ekonomik durumu, çevrede bilinirliği gibi unsurların yeterince değerlendirilip değerlendirilmediği, yine banka tarafından farklı tarihlerde olmak üzere 25 adetten toplam 75 adet çek verildiği dikkate alındığında ilk olarak verilen 25 adet çek ödendikten sonra mı diğer çeklerin verildiği yoksa banka tarafından çeklerin ödenip ödenmediği dikkate alınmaksızın tüm çeklerin verilip verilmediği hususlarının araştırılıp tereddüte yer olmayacak şekilde belirlendikten sonra olayda davalı bankanın yanı sıra davacının da kusurunun bulunup bulunmadığının belirlenmesi, davalı bankanın kusurlu olduğu kanaatine varılması halinde de davalı banka tarafından şirkete verilen çeklerden hangilerinin karşılıksız çıktığı ve karşılıksız çıkan çeklerle ilgili olarak davacı hakkında herhangi bir ceza soruşturması ve dava açılıp açılmadığı, herhangi bir takibata uğrayıp uğramadığı, bu çeklerle ilgili maddi-manevi zarara uğrayıp uğramadığı, davacı tarafından davalı banka dışındaki bir çok banka tarafından da gerekli araştırma yapılmadan şirkete çekler verildiği ileri sürüldüğünden diğer bankalar tarafından davacının zararlarının karşılanıp karşılanmadığının araştırılması ve netice itibariyle davacının gerçek anlamda maddi ve manevi zararının tespit edilerek oluşacak kanaate göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden davacı vekilinin istinaf talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
HMK.’nun 353/1-a-6. maddesinde “…Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması” bölge adliye mahkemesince başvuruya konu kararın esası incelemeden kaldırılmasına karar verilmesi gereken haller arasında sayılmıştır. Somut olayda; yukarıda ayrıntılı biçimde izah edilen yargılamadaki eksiklikler uyuşmazlığın esasının çözümü için olmazsa olmaz niteliktedir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında uyuşmazlığın esasının çözümü için olmazsa olmaz nitelikte delillerin usulüne uygun biçimde toplanılıp değerlendirilmediği, toplanılan bir kısım dellilerin hükme esas alınamayacak derecede yetersiz olduğu, tarafların iddia ve savunmalarının karar gerekçesinde değerlendirilmediği anlaşılmakla; davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile, mahkemece verilen hükmün HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dava dosyasının HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf kanun yolu başvurusu sırasında alınan peşin harcın başvuru sahibine iadesine,
4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesinde verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin yerel mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliğiyle HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere ….. tarihinde oy birliğiyle karar verildi.