Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1619 E. 2022/2280 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/1619
KARAR NO : 2022/2280
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/10/2020 (Karar)
NUMARASI : 2019/249 Esas, 2020/313 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın reddine dair verilen karara karşı yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ………Turizm Taş. Oto İnş. Mak. Teks. … Ltd. Şti. Üzerine kayıtlı … sevk ve idaresindeki müvekkil şirkette sigortası bulunan ………. plakalı araç, 03/04/2017 tarihinde sürücünün direksiyon hakimiyetin kaybetmesi sonucu tek taraflı ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, bu kazanın oluşumunda ………. plakalı aracın sürücüsü … KTK 52/1-b maddesini ihlal ederek kazaya sebep olduğu için %100 kusurlu olduğunu, kazaya neden olan aracın kaza tarihinde gerekli olan taşıma belgelerinin hiçbirine sahip olmadığını, usulüne uygun olmayacak şekilde yolcu taşıyan işbu araç nedeni ile rücu şartları oluştuğunu, kaza nedeniyle hayatını kaybeden …………..’ün destek alacaklıları vekilleri aracılığı ile müvekkil kuruma başvuru yapıldığını, müvekkil kurumun tüm dosya kapsamında yapılan değerlendirmeler neticesinde 05/12/2017 tarihinde Mirasçılar vekiline ait olan banka hesabına 175.000,00 TL tazminat ödemesi yapıldığını, yapılan ödeme davalılardan talep edildiği ancak davalıların hiçbir şekilde ilgili ödenen tazminatı tazmin etmediğini, bu kapsamında davalılar aleyhine Erzurum …… İcra Müdürlüğünün 2018/……… Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalıların borca ve yetkiye itiraz ettiğini, bu nedenlerle davalı borçlular aleyhine başlatılan icra takibine yapılan itirazların ayrı ayrı iptalini, takibin her iki borçlu için devamına, her iki borçlu için takibin devamına ve %20 sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan usulen davanın reddi gerektiğini, davalı araç sürücüsü ve davalı … şirketinin sorumluluğunun aynı maddi olaydan kaynaklandığını ve tek zarar olmakla davaların birlikte görülmesinin zorunlu olduğunu, bütün talepler yönünden ihtilafın özel mahkeme olan Asliye Ticaret Mahkemesince çözüme kavuşturulması gerektiğini ayrıca rücu şartları bulunmadığından davanın reddi gerektiğini, dava konusu aracın taşıma belgesinin olduğunu, dilekçesi ekinde sunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
YEREL MAHKEME KARARI;
Mahkemece, “… Tüm dosya kapsamı ve delillerin birlikte değerlendirilmesinde, rücu hakkının düzenlendiği sigorta genel şartlarının, B.4-b) maddesi “Tazminatı gerektiren olay, aracın ilgili mevzuat hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan veya geçerliliğini yitirmiş sürücü sertifikasına sahip ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi veya trafik kurallarının ağır kusur ile ihlali sonucunda meydana gelmiş ise,” B.4-ç) maddesi ise “Tazminatı gerektiren olay, yolcu taşımaya ruhsatlı olmayan araçlarda yolcu taşınması veya yetkili makamlarca tespit edilmiş olan istiap haddinden fazla yolcu veya yük taşınması veya patlayıcı, parlayıcı ve tehlikeli maddeleri taşıma ruhsatı bulunmayan araçlarda, bu maddelerin parlama, tutuşma ve infilakı yüzünden meydana gelmiş ise,” şeklinde düzenlenmiştir. Davacının rücu hakkı sigorta genel şartlarının B.4 maddesindeki hallerden özellikle b ve ç bentlerinde eksiklik olması halinde mümkün olabilecektir ki, davacı da dava dilekçesinde kazaya karışan aracın yolcu taşıma belgelerinin usulüne uygun olmadığını bu nedenle rücu hakkı nedeniyle başlatılan takibe yapılan itirazın iptalini talep etmiştir. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı …… Bölge Müdürlüğü’nün yukarıda belirtilen yazısı, Erzurum İl Emniyet Müdürlüğü’nün yazısı ve kaza tespit tutanağı dikkate alındığında, kazaya karışan aracın kaza tarihinde yolcu taşıma belgesinin bulunduğu, istiap haddinden fazla yolcu taşınmadığı ve davalı sürücünün aracın kullanılması için gereken ehliyetnameye sahip olduğu anlaşıldığından ve sigorta genel şartlarında aranan rücu sebepleri mevcut olayda gerçekleşmediğinden davanın reddi yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle “Davanın REDDİNE,” şeklinde karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı … adına kayıtlı davalı …’in sevk ve idaresindeki müvekkil şirkete sigortalı ………. plakalı araçta sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi nedeniyle tek taraflı ölümlü, yaralanmalı ve maddi hasarlı kaza meydana geldiğini, bu kazanın oluşumunda araç sürücüsü davalı …’in %100 kusurlu olduğunu, davanın açılmasına bizzat davalının neden olduğunu, poliçe özel ve genel şartlarına açık ve net bir aykırılık olduğunu, bu nedenle davalının tazminattan sorumlu olması gerektiğinin açık ve net olduğunu, davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece yapılan son duruşma zaptında miktarın 100.000,00-TL’nin altında kaldığından bahisle basit yargılama usulünden bahsedilmiş ise de; dava değerinin 100.000,00-TL’nin üzerinde olduğunun dikkate dahi alınmadan eksik ve yanlış inceleme neticesinde dosya kapsamı dikkate alınmadan kanuna aykırı bir şekilde karar verildiğini, AAÜT’nin 13. maddesine göre mahkemece hükmedilen vekalet ücretinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle öncelikle tehir-i icra taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava; karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigortasından kaynaklanan rücuen tazmin istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Somut olayda davacı şirket, davalı şirketin işleteni olduğu aracın zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası ile sigortalandığını, araç diğer davalının kullanımında iken davalının tam kusurlu olarak tek taraflı olarak kazaya sebep olması nedeniyle araçtaki yolculardan birinin vefat ettiğini bir kısmının yaralandığını ve zarar gören hak sahiplerine tazminat ödemek zorunda kaldığını, sürücünün tam kusurlu olması ve aracın yolcu taşıma belgesine sahip olmaması nedeniyle ödediği bedelin davalılardan rücuen tazmini şartlarının oluştuğunu ileri sürmüş, mahkemece rücu şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dava dilekçesinde davacı vekilince her ne kadar dava konusu aracın kasko sigortası ile sigortalandığı ileri sürülmüş ise de ………….poliçe numaralı sigorta sözleşmesine istinaden rücu talebinde bulunulduğu ve bu poliçe numarasına istinaden zorunlu koltuk ferdi kaza sigorta poliçesi sunulduğundan davacı … ile davalı şirket arasında dava konusu araca ilişkin karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigorta poliçesi düzenlendiği, diğer davalının ise aracın sürücüsü olduğu ihtilafsız olup istemin bu poliçeden kaynaklandığı anlaşılmıştır.
Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartlarının Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigorta Ettirene Rücu Hakkı başlıklı A.7. Maddesinde sigorta şirketinin rücu hakkı düzenlenmiş olup buna göre;
Sigorta ettirene başlıca şu nedenlerle rücu edilir: Tazminatı gerektiren olay;
a) Sigorta ettirenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmişse,
b) 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanununda yasaklanan hallerden, sigorta ettirenin bu kanun ve ilgili yönetmelikteki yükümlülüklerini yerine getirmemesinden doğmuşsa,
c) Taşımacının yetki belgesinde kayıtlı olmayan taşıtlarla yapılan veya yetki belgesi olmadan yapılan taşımalar sonucu meydana gelmişse,
d) Taşıtın, mevzuatın gerektirdiği teknik şartlara uygun olmamasından, nitelikli şoför ve hizmetli personeli olmadan sefere çıkarılmasından; güzergah mesafesini dikkate alarak yeteri kadar sürücü bulundurulmamasından meydana gelmişse,
e) İkram edilen yiyecek ve içecekler ile diğer maddelerin sağlık şartlarına uygunluğunun sağlanmaması, yolcuların sağlığının olumsuz etkilenmemesi hususunda taşımacının yükümlülüklerini yerine getirmemesinden doğmuşsa,
f) Gerekli ilk tıbbi yardım malzeme ve ilaçların taşıtta bulundurulmaması veya bunlardan derhal istifade edilmesi imkânının sağlanmamış olmasından meydana gelmişse,
g) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve ilgili diğer mevzuata göre, taşıtın, gerekli sürücü belgesine sahip kişiler tarafından sevk edilmemesi sonucunda olmuşsa,
h) Sürücülerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olmasından veya alkollü içki almış olarak aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından meydana gelmişse;
i) Yetkili makamlarca saptanan istiap haddinden fazla yolcu veya yük taşınmasından veya taşıtın işletilmesine ilişkin diğer yasaklanan hallerden doğmuşsa,
j) Sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusuru neticesinde aracın çalınması veya gasp edilmesi sonucunda meydana gelmişse ve sigorta ettirenin rizikonunun gerçekleşmesi halinde B.2. maddesinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmemesi nedeniyle, artan zarar miktarı ile sınırlı olmak kaydıyla, zarar miktarında bir artış olmuşsa sigorta ettirene rücu edilir. düzenlemesi yer almaktadır . Yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca sigortanın teminat dışı kaldığı ve rücu şartlarının oluştuğu hususunda ispat külfeti sigorta şirketindedir.
Somut olayda davacı şirket araç sürücüsünün tam kusurlu olarak kazaya sebebiyet verdiğini ve dava konusu aracın yolcu taşıma belgesine sahip olmaması nedeniyle rücu şartlarının oluştuğunu ileri sürmüştür.
Mahkemece yapılan araştırmada aracın genel şartların A.7.-c maddesine göre yolcu taşıma belgesine sahip olduğu ve sürücünün de yeterli ehliyet belgesine sahip olduğu da anlaşılmaktadır. Davalı sürücü kazada tam kusurlu ise de genel şartların A.7.-a maddesine göre rücu şartlarının oluşması için kazaya kasti bir hareketi ile sebep olması veye yerleşik Yargıtay kararları uyarınca kasta yakın bir şekilde ağır kusurunun bulunması gerektiği, somut olayda sürücünün kasta yakın ağır bir kusurunun bulunduğu da davacı tarafından kanıtlamadığından Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartlarına göre davacı şirketin davalı sigortalıya karşı rücu hakkı bulunmadığı gibi, davalı sürücü ile davacı arasında bir sözleşme bulunmadığı, yine erleşik Yargıtay kararları uyarınca sigorta şirketinin sigorta poliçesine istinaden ancak kendi akidinden rücuen tahsil talep edebileceğinden davalı sürücüye karşı da rücu şartlarının oluşmadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesinde yasaya uymayan yön bulunmadığından istinaf talebinin reddi gerekir.
Yukarıda yapılan tüm bu açıklamalara göre, davacının istinaf dilekçesinde belirttiği nedenler ve kamu düzenine ilişkin hususlara yönelik yapılan inceleme sonucunda kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacının istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf aşamasında alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından başlangıçta alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın kesinleştirme ve gider avansı ikmali/iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
6-Gerekçeli kararın taraflara tebliği ile harç tahsil müzekkeresi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. ve İİK’nın 364. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere ……… tarihinde oy birliği ile karar verildi.