Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/530 E. 2021/1292 K. 29.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/530
KARAR NO : 2021/1292
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/05/2015 (Dava), 06/12/2018 (Karar)
NUMARASI : 2015/106 Esas, 2018/474 Karar
DAVA : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 29/11/2021
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sonucunda verilen karara karşı yasal süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; özetle; ………. Elektrik Taah. Tİc. Ltd. Şti ………Erzurum adresinde ulusal çapta hizmet alım işi yapan bir firma olduğunu, 02/05/2015 tarihinde davalı bankanın müvekkili şirket müdürü …’a bankalarına ödemesi gereken senetlerin olduğunun söylendiğini, davaya konu senetlerin 30/04/2015 vadeli, 24.500,00.-TL, 05/05/2015 vadeli 28.000,00-TL, 22/05/2015 vadeli 27.500,00.-TL tutarındaki üç adet senet olduğunu, ancak sözü edilen ve halen … bankası Erzurum Şubesinde bulunan senetlerin müvekkili ile hiçbir alakasının olmadığını, senetlerin sahte olarak düzenlendiğini ve tahsile konulduğunu, davalı …’e kredi kullandırılırken kredi teminatı olarak aldığı senetler hakkında sorgulama yapmayan davalı …Bankasının da sorumlu ve kötüniyetli olduğunu, sözü edilen senetlerin protesto edilmesi halinde müvekkilinin ticari itibarının da zarar göreceğini, davaya konu senetlerin 30/04/2015 vadeli, 24.500,00.-TL, 05/05/2015 vadeli 28.000,00-TL, 22/05/2015 vadeli 27.500,00.-TL tutarında halen …bankası Bartın Şubesi’nin krdi teminatı olarak elinde bulunan (Tahsil için …bankası Erzurum Şubesine gönderilen) 3 adet senedin sahte olarak düzenlendiğini, müvekkilinin borçlu bulunmadığının tespitine, senetlerin protesto edilmemesi ve icra takibine konulmaması ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalıların % 20’den az olmamak kaydı ile tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı …Bankası vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkememizin yetkisiz olduğunu, söz konusu senetlerin incelenmesinde yetkili mahkemenin Bartın Mahkemeleri olması gerektiğini, müvekkili bankanın davalı …’e kredi kullandırdığı, kullandırılan krediye istinaden senetlerin teminat olarak verildiğini, senetteki keşide tarihleri ile fatura tarihinin birbiri ile uyumlu olduğunu, bununda davacı ile … arasında ticari ilişki olduğunu gösterdiğini, müvekkili bankanın senedi alırken, diğer davalı …’e kullandırmış olduğu krediyi teminat altına almak gayesi ile hareket ettiğini, müvekkili bankanın kötü niyetli olarak davranmasının söz konusu olmadığını, bankanını yaptığı işlemde aykırılık bulunmadığını, bu nedenlerle davacının açmış olduğu davanın usul ve yasaya aykırı olduğundan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı … davaya cevap vermemiş, duruşmalara da katılmamıştır.
YEREL MAHKEME KARARI;
Mahkemece, “…. Dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinden; davacının davaya konu 30/04/2015 vadeli, 24.500,00.-TL, 05/05/2015 vadeli 28.000,00-TL, 22/05/2015 vadeli 27.500,00.-TL tutarındaki senetler nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile birlikte senetlerin iptaline yönelik taleple birlikte dava açıldığı, yine davaya konu senetlerin İstanbul Adli Tıp Kurumu Fiziki İhtisas Kurulu incelemesinde; İnceleme konusu senetlerdeki borçlu imzaları ile …’ın mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat bulunmadığına yönelik tespitte bulunulduğu, davalı taraflarca davacının iddiasını haksız çıkaracak başkaca delil sunulmadığı, davacının bu nedenle söz konusu senetler nedeniyle davalı taraflara borçlu olmadığının tespitine yönelik mahkememizce karar verilmiş, her ne kadar davacı tarafça tazminat talebiyle birlikte senetlerin iptali talep edilmiş ise de, söz konusu senetlerde …’in cirosunun olduğu ve teminat amaçlı olarak davalılardan …Bankasına verildiği anlaşılmakla, kambiyo senetlerinin vasfı gereği iyi niyetli üçüncü kişilerin hukuki durumu gözetilerek senedin iptali talebi reddedilmiş ve davacı tarafa yönelik bir icra takibinin yapılmamış olduğunun tespitiyle tazminat talebinin reddinin gerektiği ” gerekçesiyle ………Endeks Okuma Elektrik Taah. Tic. Ltd. Şti tarafından düzenlendiği iddia olunan 30/04/2015 vadeli, 24.500 TL; 05/05/2015 vadeli, 28.000 TL; 22/05/2015 vadeli, 27.500.-TL senetler nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine, Davacı tarafın senetlerin iptali ve % 20 tazminat taleplerinin reddine dair karar verilmiş karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; senetlerdeki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığının imzanın sahte olduğu belirlenmesine rağmen senetlerin iptalinin yanı sıra iptaline de karar verilmesi gerektiği, ayrıca davalıların kötüniyetli olarak sahte senet tanzim etmiş olmaları nedeniyle de tazminata hakmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılması istemiyle istinaf talebinde bulunulmuştur.
Davalı ………. vekili istinaf cevap dilekçesinde özetle; davalı bankanın iyiniyetli hamil olduğunu, diğer davalının kullandığı kredi nedeniyle davalı tarafından bankaya teslim edildiğini, bankanın imzanın kime ait olduğunu bilmesinin mümkün olmadığından kararın hukuka uygun olduğu belirterek davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, icra takibinden önce açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Dosya kapsamı ve davanın niteliği gereğince HMK 353/b-3 maddesi gereğince istinaf incelemesinin dosya üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde davaya konu 3 senette keşideci olarak davacı şirketin bilgilerini taşıyan kaşenin ve imzaların bulunduğu, davacı şirketin senetteki imzaları inkar ettiği, mahkemece yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda imzaların davacıya ait olmadığının tespit edilmesi üzerine senetler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, senetlerin iptali ve tazminat talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 677. maddesi hükmü gereğince; “Bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez.”Anılan hükme göre, ticari senetteki geçersiz imza sadece kendisi yönünden hükümsüzlük sonucu doğurur. Senetteki her imza diğerlerinden bağımsız olarak sadece imza sahibini bağlar. İmzaların bağımsızlığı ilkesi, poliçeye atılı her geçerli imzanın (keşidecinin, cirantanın, avalistin, kabul eden muhatabın imzası gibi) sahibini bağladığını, geçersiz imzaların sahiplerinin sorumlu tutulmamasına rağmen poliçenin geçerliliğini ortadan kaldırmadığını ifade eder. Geçerli imzaların sahipleri, başkasının imzasının geçersiz olduğunu ileri sürerek kambiyo sorumluluğundan kurtulamazlar. Geçersiz bir imza sahibini bağlamaz ise de, ciro zincirini de koparmaz.
Poliçeler bakımından getirilmiş olan bu ilke 6102 sayılı TTK’nun 778/2-d maddesi yollamasıyla bonolar hakkında da uygulanmakta (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2015/29918 E- 2016/10773 K sayılı kararı) olup buna göre keşideci imzasının sahte olması diğer imzaların ve bononun sıhhatine zarar getirmeyeceğinden senetlerin geçerli olarak hukuki varlıklarını koruduğu anlaşıldığından senetlerin iptali talebinin reddine ilişkin kararın yerinde olduğu anlaşılmıştır.
İİK 72/4. Maddesinde “Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” düzenlemesi yer almakta olup buna göre borçlu lehine tazminata hükmedilebilmesi için borçlu aleyhine haksız ve kötü niyetli olarak bir icra takibinin yapılmış olması gerekir. Somut olayda davacı hakkında bir takip başlatılmadığından davacının talebinin yasal dayanağı bulunmadığı ve tazminat talebinin reddi kararının yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle ve HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından, davacılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Başvuru sırasında peşin alınan harcın mahsubu ile 14,90 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı ikmali/iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1, HMK’ nun 362/1-a. bendi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda kesin olmak üzere 29/11/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.