Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/527
KARAR NO : 2022/48
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/01/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/402 Esas, 2019/6 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 11/01/2022
Taraflar arasında görülen tazminat davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sonucunda verilen karara karşı yasal süresi içerisinde davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacılar vekili asıl dava dilekçesinde özetle; 16/08/2017 tarihinde müteveffa kazazede …, Çocukları ile birlikte eşi, …’in kullandığı … plaka sayılı otomobil ile seyehate çıktıklarında Erzincan-Sivas Karayolunda seyir halinde … plaka sayılı araç arkadan çarptığını davacıların araçtan inerek yardım beklediklerini esnada … plaka sayılı araç önünde seyretmekte olan sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı kamyona arkadan çarpmış, çarpmanın etkisi ile savrulan kamyon ise emniyet şeridinde park halinde bekleyen davacıların aracına çarpmış, davacıların aracı olan … plakalı araçta yardım için bekleyen …, …, …, …’i altına aldığını, kaza sonrası araç altında kalan bu kişiler hastaneye kaldırılarak tedavilerine başlanmış ise de, tedaviye cevap vermeyen …’in vefat ettiğini meydana gelen kaza nedeniyle davacılardan sağ kalan eş … için 1000 TL, küçük … için 1000 TL ve küçük … için 1000 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen 2018/439 Esas sayılı dosyasında dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin kızı olan …’in 16/08/2017 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası nedeniyle hastaneye kaldırıldığını, ancak tedaviye cevap vermeyen …’in vefat ettiğini, daha önce mahkememizin 2018/402 Esas sayıllı dosyası ile davalı Sigorta şirketi aleyhine müteveffanın eşi ve çocukları adına tazminat davası açıldığını, açılan davada sehven anne Mübeyyen Türk adına tazminat talep etmediklerini, bu nedenlerle taraf teşkili sağlandıktan sonra iş bu dava ile 2018/402 Esas sayılı dosyanın birleştirilmesine, davanı annenin nihai destekten yoksun kalma tazminatının tespitine, davacının destekten yoksun kalma tazminatı nedeniyle şimdilik 1.000,00.-TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı sigorta vekili asıl ve birleşen dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; “…davacı vekili’nin 09/01/2019 tarihli celsedeki beyanlarında; sigorta şirketi ile sulh olduklarını, ibraname ve sulh anlaşması imzaladıklarını, her iki tarafında yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinden vazgeçtiğini, her iki dosya açısından da sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili tarafından ibranamenin incelenmesinde; taraflarca karşı vekalet yahut yargılama gideri taleplerinin olmadığından yargılama gideri ve vekalet ücreti hüküm kurulmamasını yönünde karar alındığı, ancak ibraname ve sulh anlaşmasında davalı… Sigorta Şirketi’nin temsilcisi veya vekilinin imzasının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde, davacı vekilinin talebi doğrultusunda açılan dava sulh nedeniyle konusuz kaldığından, konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği ve her iki dava yönünden davalı lehine 2.725,00.-TL maktu vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya ödenmesine dair karar verildiği, davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin, tarafların dava dışı sulh olduğunu kabul ettiğini ve davanın konusuz kaldığına hükmettiğini, yerel mahkemenin ibraz edilen sulh ve ibra sözleşmesini kabul ettiğine göre, hukuk mantığına göre bu belge içeriğinde yer alan “tarafların vekalet ücreti talep etmeyeceği” yönündeki anlaşmayı da kabul etmiş sayılması gerektiğini, yerel Mahkemenin hukuk mantığı açısından, davalı tarafça imzalanmayan belgeyi ya geçersiz yada geçerli sayacağını, geçersiz sayar ise bu durumda sulh nedeniyle davanın konusuz kaldığına karar veremeyecek, geçerli sayar ise bu durumda vekalet ücretine hükmedemeyeceğini, ibraz ettikleri sulh ve ibra sözleşmesinin hukuken geçerli ve tarafları bağlayıcı olduğunu, sigorta şirketi tarafından sulh teklif edildiğini ve taraflarınca yazılı belge olarak gönderildiğini bunin Türk Borçlar Kanunu anlamında bir öneri (icap) olduğunu, davalı sigorta şirketinin önerisinin taraflarınca kabul edildiğini ve imzalanarak sigorta şirketine gönderildiğini, davalı sigorta şirketinin de sözleşmede mutabık kalınan ödemeyi taraflarına yaptığını, yerel Mahkemenin Borçlar Hukukunun sözleşmelere ilişkin temel ilkelerini görmezden gelerek, sözleşmenin bir kısmını geçerli, bir kısmını geçersiz saymasının usul ve yasaya tamamen aykırı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının hüküm kısmının 4.numaralı “davalı sigorta şirketi lehine 2.750,00 TL vekalet ücreti ödenmesine” yönelik kararının kaldırılmasına, kaldırılan hüküm yerine “Taraflar vekalet ücreti ve yargılama gideri talep etmediğinden bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına” şeklinde veya benzeri şekilde yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi istemi ile istinaf talebinde bulunulmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklı maddi tazminat talebi ile açılmıştır.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde, asıl ve birleşen dosya davacılar vekili tarafından sunulan ibraname ve sulh anlaşması başlıklı belgeye istinaden tarafların mahkeme dışı sulh oldukları gerekçesiyle yerel mahkemece davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, ancak ibraname ve sulh anlaşması belgesinde davalı şirket vekiline ait imzanın bulunmadığı gerekçesiyle davalı lehine asıl ve birleşen dosya için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesine karar verildiği, davalı vekilince karar tarihinden sonra sunulan dilekçe ile belge içeriğinin kabul edildiği ve tarafların sulh olduklarından bahisle vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesi talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Davaya son veren taraf işlerinden olan sulh, HMK 313-315 maddeleri arasında düzenlenmiş olup 313/1. Maddesi “Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Davacı vekilince taraflar arasında düzenlendiği beyan edilerek mahkemeye sunulan ibraname ve sulh anlaşması başlıklı belgenin incelenmesinde, tarafların davaya konu alacağın ödenmesi ve yargılama gideri konusunda hüküm kurulmaması yönünde anlaştıkları ve davaya bu şekilde son vermek istedikleri görülmektedir. Söz konusu belge mahkemenin de kabulünde olduğu üzere niteliği itibariyle HMK 313. Maddesinde düzenlenen belge niteliğindedir. Sulh anlaşması her ne kadar mahkeme huzurunda yapılması gerekmekte ise de mahkeme dışında yapılmış olan sulh sözleşmesini tarafların mahkeme huzurunda kabul etmeleri de aynı sonucu doğurur.
Mahkemece davanın sulh anlaşmasının HMK 313. Maddesine uygun olduğu kabul edilerek davanın konusunun kalmadığı kabul edildiği halde, bu durumda tarafların sulh anlaşmasındaki talepleri doğrultusunda yargılama giderleri hakkında da anlaşmaya göre karar verilmesi gerekirken sulh sözleşmesinde davalı vekilinin imzasının bulunmadığı gerekçe gösterilerek davacılar aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı olmuştur.
Ne var ki HMK 314/2 maddesinde yer alan “Sulh, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince sulh doğrultusunda ek karar verilir.” düzenlemesi gereğince, davalı vekilinin karar tarihinden sonra sunmuş olduğu beyan doğrultusunda, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile davalı lehine hükmedilmiş olan vekalet ücretine dair hükmün kaldırılmasına karar verilmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, ; Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 09/01/2019 tarih ve 2018/402 Esas, 2019/6 Karar sayılı hükmün HMK 353/(1)-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2- KALDIRILAN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
A- Asıl Davada;
“a)Taraflar sulh olduklarından ve davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
b) Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
c) Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
ç) Taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
d) Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesine müteakip yatıran tarafa iadesine,
B- Birleşen 2018/439 Esas sayılı davada;
“a)Taraflar sulh olduklarından ve davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
b) Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
c) Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
ç) Taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
d)Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesine müteakip yatıran tarafa iadesine, ŞEKLİNDE HÜKÜM TESİSİNE,
3-Davacılar tarafından istinaf kanun yolu başvuru sırasında yatırılan istinaf karar harcının davacılara iadesine,
4-Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılanyargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf yoluna başvuran taraflar lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Gerekçeli kararın taraflara tebliği, kararın kesinleştirme, harç ve gider avansı ikmali/iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 11.01.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.