Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/461 E. 2021/1538 K. 28.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/461
KARAR NO : 2021/1538
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/11/2018 (Karar)
NUMARASI : 2015/300 Esas, 2018/411 Karar
DAVA : Kooperatif (Genel Kurulun Yenilenmesi Talepli)|Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)|Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)|Alacak (Kooperatif Yönetim Ve Denetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 28/12/2021
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle asıl davada davanın reddine, birleşen davada davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı birleşen davada davalılar … ve … vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin davalı kooperatife 22/02/2010 tarihinde üye olduğunu ve ödemelerini düzenli olarak yaptığını, bugüne kadar 118.750,00 TL ödeme yaptığını, yönetimce kendisine borcu yoktur belgesi verildiğini, 17/05/2015 tarihli Genel Kurul’da 8.500,00 TL daha ödeme yapılmasının istenildiğini, müvekkilinin anılan Genel Kurul Toplantasına katılmadığını, kooperatiflerde üyelerin hak ve vecibelerinde eşit olduğunu, kooperatif üyelerinin her birinin ödeme miktarlarının tespit edilmesi ve borçlarının ödenmesinin sağlanması, ardından diğer üyelerin ödeme yapması yönünde karar verilmesi gerektiğini, kooperatif yöneticilerinin akrabalarına bedelsiz üyelik sağladıklarını, Genel Kurul Toplantısının 2 gün önce duyurulduğunu, hesap tetkik komisyonunu gerektiği gibi çalışmadığını, ayrıca ek ödemeye ilişkin kararların bütün ortakların 3/4 ‘ünün rızasının gerekli olduğunu ancak bu sayının toplantıda sağlanmadığını, 17/05/2015 tarihli Genel Kurul ‘da alınan kararların eşitlik ilkesine, iyiniyet kurallarına aykırı olması, toplantı yeter sayı sağlanmadan ve uygun çağrı yapılması nedeniyle, Genel Kurul kararının iptaline karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir. talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde, müvekkil kooperatifin 21/03/2015 tarihinde yeni yönetim kurulu oluşturulduğunu ve kooperatif işlerinin yeni yönetim ve başkana bırakılmasına oy birliği ile karar defterine işlemek suretiyle karar alındığını, yeni yönetim kurulu üyeleri yapılan çalışmalar ve incelemeler neticesinde eski yönetim ile alakalı büyük yolsuzluklar tespit edildiğini, Eski Kooperatif başkanı … ve muhasip üye …’ın kooperatif hesabından çıkış yapılan bazı meblağların gerekçesi ve nereye ve nereye kullandığı hakkında genel kurul kararı olmadan ve karar defterine işlenmeden şahsi tasarrufları ile farklı hesaplara kooperatifin kendi parasını virman yaptıklarını, davalıların yöneticilik yaptıkları … Konut Yapı Kooperatifi ve … Konut Yapı Kooperatifi hesaplarına müvekkil kooperatif hesabından para aktarıldığını, bu nedenlerle öncelikle davalıların gayrimenkul araç ve banka hesaplarına müvekkil kooperatifin daha fazla zarar uğramaması adına ihtiyati tedbir konulmasına, müvekkil kooperatifin ödemiş olduğu 291.992,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren hesaplanacak aylık kanuni faiz ile birlikte davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretininde davalılara yükletilmesine karar verilmesini mahkememizden talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Asıl davada davalı vekili, davacının Genel Kurul Toplantısına katılmadığından, alınan kararlara karşı iptal davası açmaya hakkı olmadığını, kooperatif eski yönetiminin 30’da fazla üyeye borcu yoktur yazısı verildiğini, bu nedenle eski yönetim hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, yapılan Genel Kurul’da ödemelerin bir daha yapılması için alınmış bir karar olmadığını, toplam borcun metrekare esasına göre üyelere paylaştırıldığını, kooperatifin yeni yönetiminin 21/03/2015 tarihinde seçildiğini, davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir. savunmuştur.
Birleşen davada davalılar vekili, kooperatif adına yönetim kurulunca açılan davanın genel kurul kararı olmadan yetkisiz açılması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, davanın zorunlu diğer dava arkadaşlarına ikame olunmaması sebebiyle dava şartı yokluğundan usulden reddine, aksi kanaat hasıl olursa zorunlu dava arkadaşlarının davacı tarafça davaya dahil edilmesine, davacı tarafın ihtiyati tedbire ilişkin talebinin yasal koşulları oluşmaması sebebiyle reddine, yargılama harç ve giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini mahkememizden talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince, ” Tüm dosya kapsamından; Mahkememizin birleşen 2016/456 Esas sayılı dosyasında kooperatif tarafından … ‘a yönelik açılan davada mahkemiz dosyasından tefrik edilerek görevsizlikle Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir verilen karardan bir örnek dosya içine katılmıştır. Yine mahkememizin 2017/64 ve 2017/65 Esas sayılı dosyaları bu dosyadan tefrik edilerek usul ekonomisi ve yargılamanın sürüncemede kalmaması gözetilerek her iki dosya mahkememiz dosyasından tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmiştir.
Mahkememizin 2015/300 Esas sayılı dosyasında; Davacı tarafın toplamda 118.750,00 TL ödeme yaptığını yönetimce kendisine borcu yoktur belgesi verildiğini, 17/05/2015 tarihli genel kurulda ise 8.500,00 TL daha ödeme yapılmasının istendiğini, bu nedenle bu tarihli genel kurul kararının eşitlik, iyi niyet, toplantı yeter sayısı sağlanmama ve uygun çağrı yapılmadan 17/05/2015 tarihli genel kurul kararının iptali istemi ile dava açmış olduğu,
Mahkememizin birleşen 2015/1 Esas sayılı dosyasında; davacı vekilince müvekkili kooperatifte 21/03/2015 tarihinde yönetimin değiştiğini, yeni yönetim kurulunun çalışmaya başladığında pek çok olumsuzluklar tespit ettiğini, davalıların yöneticisi oldukları diğer kooperatiflere usulsüz para aktarıldığını, bu nedenle kooperatifin uğramış olduğu zarar miktarı olan 291.992,00 TL ‘nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. İlgili kooperatifin genel kurul tutanakları, yine kooperatifin…Katılım Bankası A.Ş.’nin göndermiş olduğu iki adet dekont örneğinde söz konusu dekontlarda … Konut Yapı Kooperatifi ile … Konut Yapı Kooperatifi’ne ait olduğu, yine bankadan getirilen hesap ekstreleri sonucunda, davacı kooperatif hesabından … Konut Kooperatifine 192.494,21 TL para aktarıldığı, davacı kooperatif hesabına ise 18.460,00 TL gelmiş olduğundan, 174.034,21 TL para aktarılmış olduğu, … Konut Yapı Kooperatifi’ne ise 69.361,09 TL para aktarıldığı, sonuç itibari ile her iki kooperatife davacı kooperatif hesabından 243.395,30 TL para aktarımı yapılmış olduğu, ancak davalılar tarafından para aktarımının niçin yapıldığına ilişkin herhangi bir kayıt ve delil sunulmadığı, … Konut Yapı Kooperatifi’nin 2006 yılından 2010 yılına kadar davalı olarak gösterilen … ‘nin başkan …’in de muhasip olduğu, bu dosyada davacıların sadece bu iki davalıyı davalı gösterdiği, her iki davalının da kooperatifteki görev ve sorumlulukları gereği kooperatifin hesap, idare yönetiminden sorumlu oldukları, yargılama devam ettiği süreç boyuncada kooperatife ait hesaplardan başka kooperatiflere geçen miktarlar yönünden herhangi bir açıklamada bulunmadıkkları gibi para aktarımı ile ilgili herhangi bir beyan, gerekçe ve delil sunmadıkları anlaşılmakla 243.395,30 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken-müteselsilen davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, Mahkememizin birleşen 2015/300 Esas sayılı dosyasında, 18/06/2018 tarihli bilirkişi raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere; Davacı tarafça davanın bir aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı, davacının davet edilmesine rağmen toplantıya katılmadığı, muhalefet şerhi olmadığı, genel kurulda alınan kararların mutlak butlanla malul olduğu iddiasının yerinde olmadığı anlaşılmakla, davacı tarafın davasının reddine karar vermek gerekmiştir. ” gerekçesiyle ” MAHKEMEMİZİN 2015/300 Esas SAYILI DOSYASINDA; Davacı tarafın davasının REDDİNE, 4-)MAHKEMİZ BİRLEŞEN 2015/1 ESAS SAYILI DOSYASINDA; Davacı tarafın davasının KISMEN KABULÜNE, 243.395,30 TL ‘nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken – müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ :
Birleşen davada davalılar … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davanın sorumluluk davası olması sebebiyle kooperatif genel kurulunca eski yöneticilere dava açılması yönünde karar alınmadan davanın açılmış olmasının usulden reddinin gerektirdiğini, sorumluluk davasının görülebilmesi için TTK’nın 341. maddesi gereğince genel kurulun bu yönde karar almasına bağlı olduğunu, müvekkillerinin kooperatif yöneticilikleri ilgili konularda genel kurulda ibra edilmiş olduklarını, mahkemece bu hususların göz ardı edildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporlarının eksik inceleme dayalı ve birbirleri ile çelişmekte olduğunu, kooperatifin gelir-gider durumu incelendiğinde zarara uğramadığını, zorunlu dava arkadaşlarının davaya dahil edilmesi yasaya aykırılık taşıdığını, bilirkişi raporuna karşı itirazlarının mahkemece kabul görmüşken sonraki celsede gerekçesiz olarak reddedildiğini ve karar verildiğini, mahkemece verilen kararın kaldırılması talebi ile istinafa başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Asıl dava kooperatif genel kurul kararının iptali birleşen dava kooperatif yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin tazminat davasıdır.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar birleşen davaya ilişkin verilen karar olup, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; asıl davada davacı vekilinin kooperatif genel kurul kararının iptaline karar verilmesini talep ettiği, asıl davada davalı vekilinin davanın reddini isteği, birleşen davada davacı Kooperatif vekilinin davalıların yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde usulsüzlükler yaptığını, yöneticisi oldukları dava dışı kooperatiflere para aktarımı yapıldığını, genel kurul kararı bulunmadığını, şahsi tasarrufları davacı kooperatif parasını dava dışı farklı kooperatif hesaplarına aktarılması nedeniyle kooperatifi zarara uğrattıklarını ileri sürerek 291.992,00 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ettiği, davalılar vekilinin kooperatifin zarara uğratılmasının söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini isteği, mahkemece iddia, savunma yapılan yargılama toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Birleşen davalılar vekili, davalılar hakkında sorumluluk davası açılmasına yönelik genel kurul kararı bulunmadığına ve tüm yönetim kurulu üyelerine karşı birlikte dava açılması gerektiğine yönelik istinaf nedenleri ileri sürmekte ise de 17/05/2015 tarihli Genel Kurul Toplantı Tutanağının 2. Sayfasında 4. Gündem maddesinde hesap tetkik komisyonu raporunun okunarak eski yönetim kurulu üyelerine karşı dava açılması yönünde tasfiye kuruluna yetki verildiği, Hesap Tetkik Komisyonu Raporunun 12. sayfasında da kooperatif hesabından yapılan virmanların belirtildiği görülmekte olup, davalılar vekilinin davalılar hakkında sorumluluk davası açılmasına yönelik genel kurul kararı bulunmadığına yönelik istinaf nedeni doğru değildir.
Diğer taraftan davalılar ile diğer yönetim kurulu üyeleri arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığından diğer yönetim kurulu üyelerinin davaya dahil edilmesi gerektiğine yönelik istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. (Y. 23. HD 29/01/2016 tarihli ve 2015/3403 E. – 2016/542 K. sayılı ilamı)
Davalılar vekili davalıların kooperatifin tasfiye sürecine girdikten sonra 21/08/2011 tarihinde ibra edildiğini, bu hususun hiç irdelenmediğini ileri sürmektedir.
“1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi yollamasıyla uygulanması gereken, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 380. maddesi “ Bilançonun tasdikine dair olan umumi heyet kararı, aksine sarahat olmadığı takdirde, idare meclisi azalariyle müdürler ve murakıpların ibrasını tazammun eder. Bununla beraber bilançoda bazı hususlar belirtilmemekte veyahut bilanço şirketin gerçek durumunun görülmesine mani yanlış bir takım hususları ihtiva etmekte ise, idare meclisi azalariyle müdürler ve murakıplar, bilançonun tasdikiyle ibra edilmiş olmazlar.” hükmünü içermektedir. Buna göre ibra, kooperatifin gerçek durumunu yansıtmalıdır. Bilanço ve gelir gider tablosu tüm ayrıntıları ile açıklanıp irdelenmişse, genel kurulca verilen ibra kararı, gerçek anlamda borçtan kurtarma ve aklama niteliğini taşır. İbra, sadece genel kurulun bilgisine sunulan işlemleri içerir. Açıklanmamış, belgeye dayandırılmamış ve vasat yetenekli bir ortağın anlayamayacağı konularda ibra yok sayılır.” (Y.23. HD 04/11/2015 tarihli ve 2014/8955 E. 2015/7034 K. sayılı ilamı) Kooperatifin 21/08/2011 tarihli genel kurul toplantı tutanağının; 3. Maddesinde; “hesap bilançosu … tarafından okundu faaliyet raporu ve hesap bilançosu müzakere edildi.” 4. Maddesinde; “Denetim kurulu raporu … tarafından okundu. Müzakere edildi. Akabinde yönetim ve denetim kurulu raporları ayrı ayrı oylanarak oy birliği ile ibra edildi.” denilmekte olup, görüldüğü üzere genel kurul tarafından davaya konu farklı koopratif hesaplarına yapılan para aktarıma yönelik virman işlemlerinin bu genel kurul toplantısında irdelenmediği anlaşılmaktadır. Bu itibarla davaya konu virmanlar yönünden davalıların ibra edildiği kabul edilmez. Bu yöne ilişkin davalılar vekilinin istinaf itirazı yerinde değildir.
Davalılar vekilinin davaya konu virmanların hangi yönetim kurulu üyesi tarafından verilen talimatla yapıldığının belli olmadığı halde davalıların sorumluluğunun kabul edilmesinin hatalı olduğunu istinaf nedeni olarak ileri sürmektedir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 59/3 maddesinde; “Yönetime veya temsile yetkili şahısların kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatif sorumludur” hükmüne yer verilmiş, 62/1. maddesinde ise yönetim kurulu üyelerinin görevleri belirtilmiş, yönetim kurulunun, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesi ve ortakların çıkarlarının korunması ile ilgili olarak yasalara, anasözleşme hükümlerine ve genel kurul kararlarına göre işleri titizlikle yürütecekleri ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda gereken çabayı göstermekle görevli oldukları açıklanmıştır. 62/3 maddesinde ise; “Yönetim Kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar” hükmüne yer verilmiştir.1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 62/3. maddesi uyarınca yönetim kurulu üyeleri, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludur. Anılan yasanın 98. maddesi hükmüne göre ise, özel yasada açıklık bulunmayan hallerde Türk Ticaret Kanunu’nun anonim şirketlere ilişkin hükümleri uygulanır. Dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’ nun 309 ve 336. maddelerinde yönetim kurulu üyelerinin şirket veya üçüncü kişilere verdikleri zararlar nedeniyle sorumluluk halleri düzenlendiği gibi, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK nun 553. maddesinde de bu sorumluluğun esasları düzenlenmiş olup yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidilebilmesi için kusurlarının olması gerektiği vurgulanmıştır.Anasözleşmesi’nin 48. maddesi de “… Yönetim kurulu üyeleri kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan müteselsilen sorumlu olup, kooperatife tazmin etmekle yükümlüdür. Kusurlu olmadığını ispat eden üyeler ile karara muhalif kalıp durumu hemen denetim kuruluna yazılı olarak bildiren veya özürü nedeniyle toplantıda hazır bulunmayan üyeler sorumluluktan kurtulur. Görevi sona eren üyenin iş gördüğü zamana ait sorumluluğu ayrılış tarihinden itibaren beş yıl devam eder.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Davalılar vekili davacı kooperatifin uğramış olduğu gerçek bir zarar bulunmadığını ileri sürmekte ise de davacı kooperatif hesaplarından dava dışı iki adet farklı kooperatif hesaplarına virmanlar yapıldığı bu kooperatiflere neden bu virmanların yapıldığı hususunun açıklığa kavuşturulamadığı gibi davalıların yapılan para aktarımları nedeniyle davacı kooperatifin menfaatinin olduğu hususlarında somut bilgi ve belge sunamadığı görülmektedir.
Ancak, mahkemece hükme esas alınan 05/06/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; “Kooperatifin hesap ekstresinin incelenmesinde; …Konut Yapı Kooperatifi hesabına toplamda 192.494,21 TL, … Konut Yapı Kooperatifi Hesabına 78.905,58 TL aktarıldığı tespit edilmiştir. Ancak bu para transferlerinin ne gerekçeyle yapıldığına dair dosyada bir kayıt bulunmamakta, buna karşılık bu transfer işleminin hangi yönetim kurulu üyesi tarafından yapıldığı da anlaşılmamaktadır.” denilmekte olup, yapılan bu saptama sonrasında mahkemece kooperatif kayıtlarında ve virman işlemlerine ilişkin banka kayıtları üzerinde ayrıntılı inceleme yaptırılarak virman tarihleri itibariyle yönetim kurulu üyeleri arasında iş bölümü yapılıp yapılmadığı hususları ile virman talimatlarının verilmesine yönelik banka kayıtlarının da getirtilerek yeterli inceleme yaptırılmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla kooperatif kayıtları ile banka kayıtlarında bu yönlere ilişkin inceleme yaptırılarak verilen virman talimatları yönünden davalıların sorumluluklarının olup olmadığı hususu açıklığa kavuşturularak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiğinden bu yöne iliştin davalılar vekilinin istinaf isteğinin kabulü ile ilk derece mahkemesine kararının kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Birleşen davada davalılar … ve … vekilinin istinaf isteminin KISMEN REDDİ KISMEN KABULÜ ile, yerel mahkeme kararının, HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dava dosyasının HMK’nın 353/(1)-a maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davalılar tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının yatıran tarafa iadesine,
4-İstinaf başvurusu aşamasında davalılar … ve … tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Gerekçeli kararın tebliği, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 28/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.