Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/391 E. 2021/1066 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/391
KARAR NO : 2021/1066
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/09/2015 (Dava), 17/10/2018 (Karar)
NUMARASI : 2015/663 Esas, 2018/375 Karar
DAVA : Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 20/10/2021
Taraflar arasında görülen Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sonucunda verilen karara karşı yasal süresi içerisinde davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK 352. madde uyarınca dosya üzerinden ön inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı banka şubesinin kredi müşterisi olup zaman içinde kredi kullandığı ve kredilerin vadelerinde geri ödemelerinin yapıldığını, müvekkilleri aleyhine davalı banka tarafından 156.234,00-TL nakit borçları olduğu gerekçesiyle ihtarname çekildiğini, ihtarname konusu olan ve kredi sözleşmesinden kaynaklandığı iddia edilen alacağın gerçekte, davalı bankanın şube müdürü …’in müvekkillerinin kredi hesabını kendi adına kullanmasından kaynaklandığını, şirket tarafından kullandığı iddia edilen krediye ait sözleşmenin hukuken geçerli olmadığını, banka müdürünün yaptığı işlemlerin müvekkilerinin bilgisi dışında yaptığını belirterek müvekkillerinin davalı bankaya borçlu olmadığının tespitini talep ve dava emiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirkete, müvekkili banka şubesi tarafından 150.000,00-TL’lik kredi kullandırıldığı ve şirketin vadesiz mevduat hesabına aktarıldığını, aktarılan bu miktar ile firma yetkilisi …’in vadesiz hesabından 60.000,00-TL’nin Şube Müdürü …’e borç alacak ilişkisi çerçevesinde verildiğini, …’in söz konusu ilişki çerçevesinde 3.000,00-TL ödeme yaptığını, tüm bu işlemler ile ilgili davacı şirketin yetkililerinin haberdar olup belgeleri bizzat imzaladığını, davacıların basiretli bir tüccar gibi davranmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; “Toplanan tüm deliller,tarafların beyanları, bilirkişi raporları bir bütün olarak değerlendirildiğinde Sayıştay denetçilerinden oluşan bilirkişi heyetinin sunduğu 08/06/2018 tarihli raporun dosyayı tereddüte yer vermeyecek şekilde aydınlattığı usul ve yasaya uygun olduğu, davalı ……. tarafından davacı tarafa 5 adet toplam 173.250,00TL lik genel kredi sözleşmesi ile kredi kullandırıldığı, diğer davacı ve firma yetkilisi …’in Genel Kredi Sözleşmesine müteselsilen kefil olduğu,ceza dosyası,müfettiş raporu ve Savcılıkta alınan bilirkişi raporlarındaki tespitlerle de sabit olduğu üzere davalı şirketin krediden haberdar olduğu ve kredinin kullanıma ilişkin dekonttaki imzanın şirket temsilcisine ait olduğunun açıkça kabul edilmesi, davacı tarafın çok sıklıkla banka hesaplarında işlem yaptığı, davacıların basiretli bir tüccar gibi davranarak özen yükümlülüğüne uygun olarak şirket menfaatlerini dürüstlük kuralı çerçevesinde gözetmeleri gerekirken bunu yapmayarak şirket menfaatlerine aykırı işlemler yaptığı anlaşılmakla davacıların dava konusu krediden dolayı borçlu oldukları ve yaptıkları ödemenin istirdadını talep edemeyecekleri sonucuna ulaşılmış” gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporlarının yetersiz olduğunu, imzalı boş dekontlar haricinde müvekkilinin bu krediden haberdar olmasının mümkün olmayacağını, kredi için ne bir talep formu ne de şirket ortaklarının imzasının bulunmadığını, kredi müvekkilinin sürekli kullandığı hesaptan değil, varlığından haberdar bile olmadığı hesaptan kullandırıldığını, müvekkilin böyle bir kredi kullanma niyeti olsa her zaman kullandığı hesaptan kredi çekmemek için her hangi bir sebebi bulunmadığını, bilirkişi raporun da bankanın alacağını ve davacı-davalı taleplerinde olmamasına rağmen çek ödemeleri hesabı yapıldığını, bilirkişilerin mahkemenin yerine geçerek müvekkili banka müdürü ilişkisini ticari ilişki olarak nitelendirdiğini, oysa mağduru müvekkil olan bir ceza davasının devam ettiğini, bilirkişilerin 2007-08-09-10 yıllarına alt kredi Sözleşmeler toplamı üzerinden firmanın kredisini 173.250-TL olarak belirlemesinin tamamen yanlış olduğunu, müvekkili şirketin haberi olmadan kullandırılan kredinin, firma kredi limitlerinin çok üstünde olduğunu, 2012’ye ait kredi sözleşmesi bulunmadığı belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, bankacılık işlemlerinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta; davacı … …….. İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. ile davalı banka arasında toplam tutarı 173.250,00 TL olan 5 adet Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, davacı …’in genel kredi sözleşmelerinde müteselsil kefil olduğu, davalı bankanın Beşiktaş ……. Noterliğinin 19/05/2013 tarihli, …….. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile, kredi sözleşmelerinden kaynaklı 156.234,00 TL nakdi alacağın ödenmesi için davacı tarafa süre verdiği anlaşılmıştır. Davacı vekilinin müvekkillerinin bankaya borçlarının bulunmadığını, banka müdürü …’in müvekkillerinin hesabını kendi adına kullandığını, müvekkillerinin hiçbir kredi kullanmadığını ve hiçbir kredi ödemesi yapmadığını iddia etmiş, davalı vekili ise davacıların basiretli tacir gibi davranmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine dair karar verilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama da 3 ayrı bilirkişi heyetinden rapor alınmış, 17/02/2012 tarihli şube kayıtlarında davacı …’in boş banka dekontuna imza attığının tespit edildiği, ilgili işlemlerden haberdar olduğu, banka dekontlarında davacı …’in imzası bulunduğundan aksi kanıtlanmadıkça kredilerin rızası dışında çekildiği ve kullanıldığının tespit edilemeyeceği kabul edilmiştir. Dosya da aslı bulunan 12/03/2012 tarihli 150.000,00 TL bedelli, 17/07/2012 tarihli 60.000,00 TL bedelli dekontlarda davacı …’in imzasının bulunduğu ve davacı tarafça imzaların inkar edilmediği anlaşılmaktadır.
Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığının 25/05/2016 tarihli, 2012/…………. soruşturma numaralı iddianamesinde, davacı …’in müşteki olduğu, davalı banka müdürü … ve banka çalışanı … hakkında “Bankacılık Zimmeti” suçundan cezalandırılmalarının talep edildiği ve sanıklar hakkında Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/…….E. Sayılı dosyasında yargılamaya devam edildiği anlaşılmaktadır.
O halde; söz konusu ceza dosyasının incelenerek, ceza mahkemesinin olası bir mahkumiyet kararının Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi uyarınca hukuk hâkimini bağlayıp bağlamayacağının değerlendirilmesi ve gerekirse söz konusu ceza davasının sonucunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 165/1 hükmü uyarınca bekletici mesele yapılması gerekir.
Açıklanan bu nedenlerle davacılar vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın esası ve diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin hükmün HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 17/10/2018 tarih ve 2015/663 Esas, 2018/375 Karar sayılı kararının, dava dosyasının esası incelenmeksizin HMK’nın 355, 353/(1)-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dava dosyasının HMK’nın 355, 353/(1)-a maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacılar tarafından yatırılan istinaf peşin harcının davacılara iadesine,
4-İstinaf başvurusu aşamasında davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna davacılar yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Gerekçeli kararın yerel mahkemece taraflara tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 20/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.