Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/329 E. 2021/887 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/329
KARAR NO : 2021/887
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/12/2016 (Dava), 24/10/2018 (Karar)
NUMARASI : 2016/983 Esas, 2018/390 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 30/09/2021
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sonucunda verilen karara karşı yasal süresi içerisinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK 352. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
DAVA;
Davacı tarafından mahkememize sunulan 14/12/2016 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından Erzurum ………… İcra Müdürlüğü nezdinde ……………Esas sayılı icra dosyası ile davalı ……………..Nak….Ltd. Şti aleyhinde ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme emri’nin 19/07/2016 tarihinde davaya tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine konu olan borca itiraz ettiğini, ancak davalının itirazının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davalı ile aralarında var olan ticari ilişki kapsamında cari hesap kayıtlarına göre davalıdan 47.732,41.-TL alacaklı olduklarını, davalı taraf ile yapılan 24.04.2013 tarihli satış sözleşmesi gereği, ödemelerin ödeme günündeki … döviz satış kuru alınarak yapılacağının hüküm altına alındığını, davalı şirket tarafından 436.629,93.-TL çeklerin ödeme günündeki vadelerine göre Euro karşılığı 143.263,28 Euro olduğunu, oysa müvekkili şirketin asıl alacağının 161.070,00 Euro olduğunu, bu nedenle kalan bakiye bedelinin ödenmesi gerektiğini, davalı tarafın ödemesi gereken bedeli, ödenmesi gereken kur üzerinden gerçekleştirmediği için edimini eksik ifa etmiş olduğunu, davalı taraf ile yapılan sözleşme gereği davalıya kesilen faturalarda ödemenin çeki ile Euro para birimi ile yapılması yapılamıyor ise fiili ödeme günündeki … döviz satış kuru üzerinden ödeme gerçekleşeceğinin açık hüküm altına alındığını, imzalanan sözleşmeye göre sözleşme ve faturada belirtildiği üzere çekin vade tarihi olmakla bu tarihteki kur üzerinden borcun hesaplanmaması gerektiğini, alınan çeklerden 02/01/2014 vade tarihli çeke ilişkin kura göre 110.743,31 Euro, 29/01/2014 tarihli çeke ilişkin kura göre 35 528,97 Euroya karşılık geldiğini ve toplamda 146.263,28 Euro’ya denk gelen ödeme yapıldığını, alacakları olan 161.070,00 Euro’nun tamamının ödenmediğini, ödemelerin vade tarihlerindeki kur üzerinden yapılması gerektiğini, TTK’nun 1530 maddesi 2 fıkrası gereği borçlunun ihara gerek kalmaksızın temerrüde düştüğünü, borcun alacaklıya karşı muaccel olduğunu, bu nedenlerle davacının haksız ve hukuka aykırı yapıldığı iddia edilen itirazının iptaline ve borçlunun % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatın mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili tarafından mahkememize sunulan 02/01/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı ile yapılan sözleşmeye göre ticari malın teslim tarihi olan 23/05/2013 tarihi olduğunu, davacı beaynlarında ise kendi edimlerini 27/11/2013 tarihinde yerine getirdiklerini, malın tesliminde satıcı davacının temerrüdü olduğunu, davacının çekleri 22/10/2013 tariinde teslim aldığını malın teslim tarihinden itibaren ilk çekin 65 gün içerisinde ödenmesinin gerçekleştiğini, ödemelerin çekle yapılmış olduğunu çekin bir ödeme aracı olduğunu, alacaklıya çek teslimi yapıldığında ödemenin gerçekleşmiş olduğunu, satıcının kıymetli evrakı aldıktan sonra devam eden ticari işlemlerde kullanmış olduğunu, çeklerin en yüksek kur üzerinden hesap yapılarak kabul edildiğini, sözleşmeye uygun olarak 22/10/2013 tarihindeki kur üzerinden hesaplama yapıldığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Tüm dosya kapsamından davacı tarafca davalı-borçlu aleyhine Erzurum …….. İcra Müdürlüğü’nün ………………E sayılı dosyasından başlatılan takibe itiraz üzerine duran takibin devamına yönelik 1 yıllık hak düşürücü sürede itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların iddia ve beyanlarında geçen delilleri toplanmış, davalı ……………….. Ltd. Şti’nin 2014 yılı resmi defterleri, davacı ………………….. Ltd. Şti’nin ticari defterleri banka kayıtları, davalı tarafından düzenlenen taraflar arasındaki satış sözleşmesi, Erzurum …………. İcra Müdürlüğü’nün ……………… Esas sayılı dosyası dosyamız arasına celp olunmuş, mali müşavir bilirkişisinden rapor aldırılmıştır.
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişisi ……………….. tarafından sunulan 12/07/2017 havale tarihli bilirkişi raporunda; Davalı ……………………. Temz. Tic. ve Ltd. Şti’nin 2013 ve 2014 yılı resmi defterlerinin açılış ve kapanış tasdikleri T.T.K ve VUK’nun kanuni süresinde usulüne uygun yaptırmış olduğunu, davalının taraflar arasında düzenlenen 25/04/2013 tarihli sözleşmede sabit döviz kuru belirlenmemiş, bunun yerine ödeme tarihindeki T.C. Merkez Bankası döviz kuru kabul edilmiş olduğu, ödeme tarihlerinin ise TTK madde 795 gereği davalı tarafından düzenlenen çeklerin keşide tarihleri olarak kabul edilmesi gerektiğini, davacının dava dilekçesinde EURO cari hesap olarak kayıt altına almış olduğu 14.806 EURO alacak bakiyesinin imzalanan sözleşme gereği doğru olduğunu tespit ve rapor edilmiştir.
Davalı şirketin ticari defterleri incelendikten sonra davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi için İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış, dosyanın mali müşavir bilirkişisine tevdi edilmesi istenmiştir.
Mali Müşavir Bilirkişisi …………… tarafından sunulan bilirkişi raporunda özetle; davanın itirazın iptali davası olduğunu, taraflar arasında yazılı bir sözleşmeye dayalı ticari ilişki bulunduğu hususunda bir uyuşmazlığın bulunmadığını, davaya konu ihtilafın, davacı şirketin davalı yandan takip konusu yaparak talep ettiği alacağının varlığı ve varsa miktarı hususlarında toplandığı, dosya kapsamı ve davacı şirketin ticari defter ve kayıtları ile dayanak belgeleri üzerinden yapılan incelemeler sonucunda; davacı şirketin satıcı davalı şirketin alıcı sıfatıyla, 25/04/2013 tarihli 01-130573-0A0 nolu, KDV dahil 161.070,00 EURO bedelli, satış sözleşmesi (EUR) imzalandığı, sözleşmenin iş bu davayla sınırlı yapılan incelemesinde; “Döviz kuru; Euro olup, ödemelerin yapıldığı tarihteki … Döviz Satış Kuru esas alınacaktır.” şeklinde hükme yer verildiğinin tespit edildiği, taraflar arasında akdedilen 25/04/2013 tarihli sözleşmeye göre davacı şirketçe davalı şirkete 27/11/2013 tarihinde teslim edilen mal için ödenecek bedelin 161.070,00 Euro olduğu ve davalı şirkete teslim edilen mal karşılığında davalı şirketçe davacı şirkete 22/10/2013 tarihinde 02/01/2014 keşide tarihli, 325.525,66 TL ve 29/01/2014 keşide tarihli 110.104,27 TL olmak üzere toplam 435.629,93 TL olan iki adet firma çeki keşide edildiği hususlarında taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamakta olup, tarafların incelenen ticari defter kayıtları da bu durumu tevsik etmektedir. Sözleşme kapsamında davalı şirkete teslimi yapılan mallara ilişkin olarak, davacı şirketçe davalı şirket adına düzenlenen 27/11/2013 tarihli, …………… nolu satış faturasının, sözleşmede belirlendiği üzere “136.500,00 EURO mal bedeli + 24.570,00 Euro KDV= 161.070,00 EURO şeklinde düzenlenmiş olup, faturada sözleşmede belirlenmiş olan hüküm doğrultusunda; “iş bu fatura 26/01/2014 tarihinde çekle Euro olarak veya ödeme tarihindeki … satış kuru üzerinden ödenecektir.” şeklinde ibareye yer verildiğinin görüldüğünü, fatura sözleşmenin yapılması değil, yerine getirilmesi ile ilgili bir belge olup, bu bakımdan fatura akdin şartlarını tespit eden değil, tespit edilmiş olan şartların bir kısmını gösteren ve bunları belirli şartlarla tevsik eden bir belgedir. Davacı şirketçe düzenlenen davaya konu faturada sözleşmede yer alan mal bedeli ve faturanın ödeme koşulu belirlenmiş olup, sözleşmeye uygun bu ibareye faturada yer verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatinde olduğunu, bu kapsamda davalı şirketin 161.070,00 EURO olarak düzenlenen faturaya ilişkin olarak davacı şirkete keşide etmiş olduğu ileri vadeli çekleri, sözleşme hükmü gereği fiilen ödeme tarihindeki … tarafından Euro Döviz Satış Gösterge Kurlarıyla değerlendirildiğinde; … Web Sitesi Verilerinden tespit edilen gösterge niteliğindeki Euro Döviz Satış Kurlarının; 02/01/2014 tarihi için (31/12/2013 T. Saat: 15:30 açıklanan) 1€=2.9397 TL, 29/01/2014 tarihi için (28/01/2014 T. Saat: 15:30 açıklanan) 1€=3.0990 TL şeklinde oldukları görülmüş olup, bu kurlar esas alınarak yapılan hesaplama sonucunda; davacı şirketin takip ve dava tarihi itibarıyla, 27.11.2013 T. / … nolu fatura bakiyesinden kaynaklanan 14.806,72 € asıl alacağı bulunduğu sonuç ve kanaatine varıldığını, dava dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile davacı şirketin ticari defterlerindeki kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucuna göre, davacı şirketin 14.806,72 € asıl alacak üzerinden itirazın iptali istemi ile davalı şirket aleyhine ikamet etmiş olduğu iş bu davada, davacı şirketin takip ve dava tarihi itibarıyla davalı şirketten talebi gibi 14.806,72 € asıl alacağının olacağı tespit ve rapor edilmiştir.
6098 sayılı BK 1. maddesine göre sözleşme tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur,irade açıklaması açık ve örtülü olabilir. Yine Erken ifa başlıklı 96. maddesinde”Sözleşmenin hükümlerinden veya özelliğinden ya da durumun gereğinden tarafların aksini kasteddikleri anlaşılmadıkça borçlu,edimini sürenin sona ermesinden önce ifa etse de kanun veya sözleşme ya da adet gereği olmadıkça borçlu erken ifa da bulunması sebebiyle indirim yapamaz.
Tüm dosya kapsamı toplanan deliller ve usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu karşısında taraflar arasında imzalanan 25. 04.2013 tarihli satış sözleşmesinin toplam bedelinin 161.070,00EURO olduğu,ödemelerin yapıldığı tarihteki TC Merkez Bankası satış kurlarının esas alınacağının hüküm altına alındığı , davacı şirketçe 27/11/2013 tarihinde teslim edilen mal karşılığında davalı şirketçe davacıya 22/10/2013 tarihinde 02/01/2014 keşide tarihli, 325.525,66 TL ve 29/01/2014 keşide tarihli 110.104,27 TL olmak üzere toplam 435.629,93 TL olan iki adet firma çeki keşide edildiği toplam çek bedellerinin 435.629,93TL olduğu,bu miktarın ödendiği tarihte sözleşmede belirlenen Euro değerini karşılamadığı, sözleşme kapsamında davalı şirkete teslimi yapılan mallara ilişkin olarak, davacı şirketçe davalı şirket adına düzenlenen 27/11/2013 tarihli, …………. nolu satış faturasının, sözleşmede belirlendiği üzere “136.500,00 EURO mal bedeli + 24.570,00 Euro KDV= 161.070,00 EURO şeklinde düzenlenmiş olup, faturada sözleşmede belirlenmiş olan hüküm doğrultusunda; “iş bu fatura 26/01/2014 tarihinde çekle Euro olarak veya ödeme tarihindeki … satış kuru üzerinden ödenecektir.” şeklinde ibareye yer verildiği,davaya konu faturada sözleşmede yer alan mal bedeli ve faturanın ödeme koşulunun belirlendiği sözleşmeye uygun bu ibareye faturada yer verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı ,bu kapsamda davalı şirketin 161.070,00 EURO olarak düzenlenen faturaya ilişkin olarak davacı şirkete keşide etmiş olduğu ileri vadeli çekleri, sözleme hükmü gereği fiilen ödeme tarihindeki … tarafından Euro Döviz Satış Gösterge Kurlarıyla değerlendirildiği” gerekçesiyle açılan davanın kabulüne, karar verilmiş, verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf eden davacı vekili dilekçesinde; likit ve muayyen olmayan ilamsız bir takibe yapılan itirazları nedeniyle aleyhlerine icra inkar tazminatı hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosyada her iki tarafın ticari defterlerinin bilirkişi tarafından incelendiğini, incelemeyi yapanın mali müşavir olduğunu, borç miktarı, yapılan ödemeler konusunda bir itilaf olmadığını, karara hiçbir etkisi söz edilemeyecek bilirkişi raporuna dayanarak hüküm kurulmasının usule ve esasa aykırı olduğunu ileri sürerek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasında yapılan sözleşme gereğince cari hesap bakiyesinin alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine ilişkin itirazın iptali davasıdır.
6100 Sayılı HMK’nun 355. Maddesi gereğince kamu düzeni ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede;
Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/10/2018 Tarih ve 2016/983 Esas 2018/390 Karar sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılamada, icra dosyasının getirtilerek incelendiği, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde ayrı ayrı bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, alınan bilirkişi raporlarının denetime ve hüküm vermeye elverişli olduğu, bilirkişi raporlarına göre her iki tarafın da ticari defter ve belgelerinin usulüne göre tutulmuş olduğu, ödemelerin taraflar arasındaki sözleşme gereğince çekle ve ödeme tarihindeki … kurları esas alınarak yapılması gerektiği ve bu kapsamda davacının davalıdan 14.806,72-Euro alacağının tespit edildiği anlaşılmakla mahkemece davanın kabulü ile takibin devamına ve %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile gerekçeli kararın beşinci maddesine ” 100,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine ilişkin olarak kurulan hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu ve çekle yapılan ödemelerde çekin bir ödeme vasıtası olduğu da dikkate alınmak suretiyle çeklerin teslim edildiği tarihteki döviz kurlarına göre yapılan ödeme ile borcun sona erip ermediği noktasında toplandığını, bu sorunun hukuki bir değerlendirmeye muhtaç olduğunu, her iki tarafın tacir olması sebebiyle birbirlerine yapacakları ihtarların belirli şekil şartlarına tabi olduğunu ve bu anlamda davacı tarafın usulüne göre bir ihtarla kendilerini temerrüde düşürmediklerini ve bu sebeple doğmamış bir alacak için takip başlattıklarını, yine çek ile yapılan ödemelerde o günkü kur üzerinden hesaplama yapılarak küsuratlarına kadar çek bedeli olarak yazıldığı ve bunlara bir ihtirazi kayıt da konulmadığı ve tüm bu nedenlerle kararın kaldırılmasını gerektiğini ifade etmiştir.
İstinaf dilekçesine cevap veren davacı vekili; davalı yanın bilirkişi raporuna dayanarak hüküm tesis edildiği iddiasının yersiz olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince eksik ödeme nedeniyle davacının zarara uğradığını, temerrüt ihtarının yapıldığını, çekin ödeme günün vade günü olduğunu ve eksik ödemenin söz konusu olduğunu, icra inkar tazminatına da ayrıca hükmedilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu ve neticeten kararın onanmasını talep etmiş, 18/07/2019 tarihli dilekçe ile de gerekçeli kararın hüküm fıkrasına icra dosya numarasının yanlış yazıldığını ve düzeltilmesini talep etmiştir.
İstinaf sebepleri ve kamu düzeni ile ilgili olarak yapılan incelemede; her iki tarafında ticaret şirketi olduğu taraflar arasında 25.04.2013 tarihli sözleşme yapıldığı, sözleşme bedelinin Euro cinsinden döviz olarak belirlendiği ve “ödemelerin yapıldığı tarihteki T.C. Merkez Bankası Döviz Satış Kurunun esas alınacağı”nın düzenlendiği, yine ödeme şekli olarak da 25/04/2013 tarihinde %30 oranında siparişte nakden ve defaaten ödeme, 24/07/2013 tarihinde %52 oranıda makbuz karşılığı çek ile ve yine 23/08/2013 tarihinde %18 oranında makbuz karşılığı çek ile ödeme yapılacağının belirlendiği ve kur farkı ile ilgili bir hükmün sözleşmede yer alamadığı anlaşılmıştır.
Yargılama sırasında dosyaya fotokopileri sunulan ve 22/10/2013 tarihinde teslim edilen çeklerin TL cinsinden tanzim olunarak birinin 110.104,27-TL bedelli, diğerinin ise 325.525,66-TL bedelli olduğu görülmüştür.
Yine yargılama sırasında her iki tarafın ticari defter ve kayıtları incelenmiş, her ikisinin de usulüne göre tutuldukları tespit edilmiş, davacının ticari defter ve kayıtlarına göre 14.806,72-Euro alacaklı olarak göründüğü, davalının ticari defter ve kayıtlarına göre borç görünmediği anlaşılmıştır. Davacının cari hesabında görünen bakiyenin çekle yapılan ödemelerde ileri tarihli çek sebebiyle fiili ödeme günündeki kur ile çek teslim tarihindeki kur farkından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla esasında icra takip dosyası ile faturalandırılan ve talep edilen alacak kur farkı alacağıdır. Kur farkı alacağının olması için taraflar arasında bu konuda açıkca bir anlaşmanın olması gereklidir. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 18/01/2021 Tarih ve 2020/4821 Esas, 2021/65 Karar sayılı kararında; “Dava, kur farkı alacağından kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan bedel yabancı para cinsinden olup davacı alacağının tahsili için davalı tarafından verilen çekleri teslim almıştır. Çek bir ödeme vasıtası olup döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olduğu gibi bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek de doldurulabilir. Buna rağmen ödemeyi Türk Lirası üzerinden çek olarak kabul eden davacının bu aşamadan sonra kur farkı isteyemeyeceğinin kabulü gerekirken…” denilmek suretiyle bu husus ifade edilmiştir. Yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 08/12/2020 tarih ve 2020/2682 Esas, 2020/5731 Karar sayılı kararında “Dava, kur farkı ve cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan bedel yabancı para cinsinden olup davacı alacağının tahsili için davalı tarafından verilen TL cinsinden düzenlenen çekleri teslim almış olmakla çekin bir ödeme aracı olması nedeniyle çek üzerindeki bedel dışında herhangi bir kur farkı talep edemez. Davacı tüm alacağını bu bedel üzerinden ödenmesini kabul etmiş bulunmaktadır. Bu nedenle davanın reddi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir” şeklinde belirtmiştir.
Tüm bunlara göre taraflar arasında imzalanan sözleşmenin yabancı cinsinden olması, ödeme tarihlerine göre çekle yapılan ödemelerin çekin bir ödeme vasıtası olması sebebiyle teslim tarihindeki satış kuru üzerinden TL olarak verilmesi ve bu çeklerin teslimi anında bir ihtirazi kayıt konulmaması ve yine taraflar arasındaki sözleşmede kur farkına ilişkin bir hüküm bulunmaması yanında taraflar arasında kur farkına ilişkin başkaca bir anlaşmanın da dosya kapsamında bulunmamasına göre davanın reddi gerekirken kabulü yönünde hüküm kurulmasında hukuka uyarlık görülmemiş ve bu sebeplerle davalı tarafın istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/10/2018 tarih ve 2016/983 esas, 2018/390 Karar sayılı kararının kaldırılmasına ve kaldırılan hükmün yerine geçmek üzere “Davalının Erzurum …………. İcra Müdürlüğünün ………….. Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kaldırılmasına yönelik İTİRAZIN İPTALİ DAVASININ REDDİNE, Alacağın likit olmaması ve davacının sırf kötü niyetle hareket ettiğine dair dosya kapsamında bilgi ve delil bulunmamasına göre davalının kötüniyet tazminat talebinin REDDİNE,” karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
A-Davalı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına yönelik istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile; Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/10/2018 tarih ve 2016/983 Esas, 2018/390 Karar sayılı kararın HMK 353/(1)-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
B- KALDIRILAN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“1-Davalının Erzurum ………… İcra Müdürlüğü’nün …………… Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kaldırılmasına yönelik İTİRAZIN İPTALİ DAVASININ REDDİNE,
2-Alacağın likit olmaması ve davacının sırf kötü niyetle hareket ettiğine dair dosya kapsamında bilgi ve delil bulunmamasına göre davalının kötüniyet tazminat talebinin REDDİNE,”
3-Alınması gereken 59,30-TL karar harcının davacı tarafından yatırılan 576,50-TL harçtan mahsubu ile arta kalan 517,20-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden A.A.T.Ü tarifesi gereğince 7.005,21-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 100,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak dalıya verilmesine, şeklinde HÜKÜM TESİSİNE,
C-Davalı vekilinin istinaf başvurusu kabul edildiğinden davalıdan alınan istinaf karar peşin harcının davalıya iadesine,
1-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 35,00-TL posta gideri ile 121,30-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 156,30-TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
2-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
3-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 30/09/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.