Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/3256 E. 2022/1103 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/3256
KARAR NO : 2022/1103
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/09/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/18 Esas, 2019/396 Karar
DAVA : Alacak (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili, müvekkilinin, …Tütün Mam. Gıda Hay. Ve İnş. Taah. Nak. Tic. San. Ltd. Şti ile davalı … Bankası arasında düzenlenen kredi sözleşmelerinde kefil sıfatı ile imza attığını, müvekkilinin bu sözleşmelere kefil olması sebebiyle davalı bankaya 692.997,00 TL ödeme yaptığını ve yaptığı bu ödemeler sonucunda …Tütün Mam. Gıda Hay. Ve İnş. Taah. Nak. Tic. San. Ltd. Şti’nin davalı bankaya borcunun kalmadığını, …Ltd. Şti ortaklarından …’un müvekkilinin damadı olduğunu ve bu nedenle sözleşmelere kefil olduğunu, müvekkilinin … Otomotiv ortaklarından olduğunu, yaptığı ödemeleri kimi zaman bizzat kendisinin kimi zaman da vekaletname ile yetkili kıldığı … tarafından yapıldığını, …’nın bu ödemelerin müvekkili nam ve hesabına yaptığına dair tutanak imzaladığını, müvekkilinin bu tutanak ile davalı bankaya başvurarak 692.997,00 TL ve bu alacağı bağlı diğer haklarına temlik edilmesini istediğini, fakat bankanın müvekkilinin bu talebini reddettiğini, sadece … A.Ş ile … tarafından yapıldığı sabit olan 329.160,00 TL alacağı temlik edebileceklerini müvekkiline bildirdiğini, 3.kişi konumunda olan ve ödemeleri müvekkili nam ve hesabına yaptığını beyan eden … imzasına haiz yazılı belgeyi dikkate almadıklarını ve … tarafından yapılan ödemeler sebebiyle müvekkiline 393.160,00 TL alacak ve bu alacağa bağlı ipotek hakkını temlik etmediklerini belirterek 363.837,00 TL alacak ve bu alacağa bağlı ipotek, rehin, kefalet vb. diğer hakların müvekkiline TBK 596 ve TBK 183 maddeleri gereğince devrinin sağlanmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, müvekkili bankanın …Ltd. Şti ortakları …, …’a ve davacı …’ın müteselsil kefaletinde kredi kullandırıldığı, işbu kefaletlerin yanı sıra firmanın maliki bulunduğu Erzincan …Köyü ……ada … parselde kayıtlı taşınmazın 800.000,00 TL bedelle ipotek edildiğini, firmaya kullandırılan 750.000,00 TL ticari işletme kredisinin 06/04/2013 tarihi itibariyle gecikme faiz ve masrafları ile birlikte 457.012,00 TL’lık kısmına ilişkin borcun 329.160,80 TL’lık kısmının … Otomotiv ve … tarafından ödendiğini, davacının müvekkili bankadan yapılan ödemelere ilişkin temlik talebinde bulunduğunu, müvekkili banka tarafından 329.160,00 TL’lık kısmın … ve … Otomotiv tarafından yapılan ödemeler için temlik işleminin gerçekleştirilebileceğini, firmanın borcuna yönelik bu ödemelerden ayrı olarak yapılan 363.837,00 TL’lık ödemelerin kefil sıfatıyla kendisi tarafnıdan yapıldığına dair herhangi bir kayıt bulunmadığından temlik işleminin yapılmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince, ” Tüm dosya kapsamından ; 21/02/2011 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi içeriğine göre …Tütün Mam. Gıda Hay. Ve İnş. Taah. Nak. Tic. San. Ltd. Şti’nin kredi müşterisi kredi limitinin 140.000,00 TL, 1. Kefil …, 2. Kefil …, 3. Kefil … olduğu, davalı banka tarafından ibraz edilen kredilerin hesap listesine göre bu tarihten itibaren çeşitli tarihlerde nakti ve gayrinakti kredi kullandırıldığı, yine dosyaya sunulan hesap özeti ve dekont fotokopilerine göre davalı banka şubesine 24/03/2017 tarihli yazılı dilekçesi ile 329.160,00 TL’lik temlik işlemini kabul edeceğini beyan ile temlik edilmeyen 363.837,00 TL’lik temlik edilmeme sebebini bildirmesini talep etmiş, bankanın 367.837,00 TL’nin kendisi tarafından ödendiğine ilişkin banka kaydı bulunmadığından talebi kabul etmemiştir. Söz konusu kredi sözleşmesinde kefilin 140.000,00 TL limitli kredi sözleşmesine kefil olduğu, davacı tarafından 692.997,00 TL ödendiği iddia edilmekle birlikte kefil sıfatı ile yapılan ödeme olarak kabul edilemeyceği, bilirkişi raporunda hesap ekstrelerine göre belirlenen davacının ortağı olduğu … Otomotiv A.Ş. ile birlikte davalı bankaya 329.160,80 TL ödemiş olduğu, Kefil alacaklıya ifada bulunduğu ölçüde alacaklının haklarına halef olmaktadır ( TBK 596/1 ), Kefil alacaklıda bulunan ve borçlu tarafından verilen rehin haklarına da ifada bulunduğu ölçüde halef olmaktadır ( TBK 596/2 ). Alacaklı kefalet sırasında var olan veya asıl borçlu tarafından alacak için sağlanan rehinleri ve diğer güvenceleri kefile teslim etmek ve bunların devri için gerekli işlemleri yapmak zorundadır ( TBK 592/3 c.2). Açıklanan yasal mevzuat uyarınca kefil yaptığı ödeme kadar alacaklının haklarına halef olmakta ve yaptığı ödeme kadar, alacak için sağlanan güvenceleri alacaklıdan talep etme hakkına sahip olmaktadır. Alacaklı da teminatları devir için gerekli işlemleri yapma sorumluluğu altına girmektedir. Kefil kefalet sözleşmesinde gösterilen azami tutarla sorumlu bulunmaktadır. ( TBK 589/1-mülga BK 490). Bu durumda kefilin kefalet miktarından fazla ödeme yapması halinde fazla ödeme yaptığı kısım için alacaklıdan TBK ‘nın 592/3 c.2 maddesi uyarınca teminatları talep hakkı olmayacağından, TBK ‘nın 596.1.maddesi gereğince halef olunamayacağından davacı tarafın davasının Reddine, karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle ” Davacı tarafın davasının REDDİNE, ” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece ısrarla davalı bankaya müzekkere yazarak …Tütün Mamülleri Gıda Ltd. Şti. isimli şirkete kullandırılan krediye istinaden tüm ödemelerin kim tarafından yapıldığının bildirilmesini istediği halde davalı bankaca müzekkere gereğini yerine getirmeyip ilgisiz cevaplar vermiş olduğunu, mahkemece bankacılık hukukunda uzman bilirkişi marifetiyle banka hesapları üzerinde tespit yapıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu yöndeki taleplerinin kabul görmediğini, bankacılık uygulamalarında banka yapılan ödemelerin kim tarafından yapıldığı ödeme dekontlarında gösterileceği hususu yadsınamaz bir realite olduğunu, buna rağmen davanın esasını oluşturan maddi delilin araştırılmayışının hukuka aykırı olduğunu, mahkeme davacı kefilin 140.000,00 TL kredi limiti dahilinde kefil olduğunu, talep edilen 692.997,00 TL miktarda alacağa halef olamayacağını, kefalet miktarını aşan kısım yönünden teminatları talep etme hakkının doğmayacağı kanaatiyle davanın reddine karar verdiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte, ortada miktar yönünden geçerli bir kefalet sözleşmesinin bulunmaması halinde dahi davanın esastan reddi yerine usulden karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verilmesi gerektiğini, davanın usulden reddedilmesi halinde ise davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, mahkeme gerekçelerinin hukuken korunabilir ve uygulanabilir bir tarafı bulunmadığını, mahkemece verilen kararın kaldırılması talebi ile istinafa başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Dava, kefalet sözleşmesine dayalı olarak ödeme yapan kefilin alacağın ve teminatlarının kendisine devrine karar verilmesi isteğine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde, davacı vekilinin dava dilekçesinde müvekkili davacının dava dışı …Tütün Mamülleri Ltd. Şti.’nin … … Bankası A.Ş. ile imzaladığı, genel kredi sözleşmesine kefil olduğunu, bu kefalet nedeniyle davacının davalı bankaya toplamda 692.997,00-TL ödeme yaptığını, ödeme yaptığı bu miktara ilişkin davalı bankanın sahip olduğu ipotek ve sair teminat niteliğindeki hakların kendisine temlik edilmesini talep ettiğini, banka tarafından ödenen miktarın 329.160,00-TL’lik kısmının kendisine temlik edileceği bildirildiği halde üçüncü kişi konumunda davacı nam ve hesabına davalı bankaya ödeme yapan …’nın yaptığı toplam 363.160,00-TL’lik alacağı ve bu alacağa bağlı ipotek hakkını temlik etmediğini, dava dışı …’nın davacının şirketinde asgari ücret ile çalışan bir personel olduğunu, bu nedenle davalı bankaya yapılan 363.837,00-TL’lik alacak ve bu alacağa bağlı ipotek, rehin, kefil ve benzeri hakların müvekkiline devrine karar verilmesini talep ettiği, davalı banka vekilinin cevap dilekçesinde kefilin kendisi tarafından yapılacak ödeme nispetinde rehin/ipotek alacaklısı sıfatını kazanabileceğini, davacının … isimli şahıs aracılığı ile yaptığını beyan ettiği ödemelere ilişkin dekontlarda ödemelerin davacı adına yapıldığına dair bir kaydın bulunmadığını, davacının basiretli davranarak bu hususta dekontlara gerekli açıklamayı yazdırmasının gerektiğini savunarak davanın reddini istediği, mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacının davalı banka ile dava dışı …Tütün Mamülleri Ltd. Şti. arasında imzalanan 21/02/2011 tarihli genel kredi sözleşmesi uyarınca 140.000,00-TL kefalet limitiyle kefil olduğu anlaşılmıştır. Davacı ile davalı banka arasında 06/04/2017 tarihinde 329.160,00-TL’lik alacağın faiz ve bütün ferileriyle davacıya temlik edildiğine dair temlik sözleşmesinin düzenlendiği anlaşılmıştır.
6098 sayılı TBK’nın 589. Maddesinde; “Kefil, her durumda kefalet sözleşmesinde belirtilen azamî miktara kadar sorumludur.
Aksi sözleşmede kararlaştırılmamışsa kefil, belirtilen azamî miktarla sınırlı olmak üzere, aşağıdakilerden sorumludur:
1. Asıl borç ile borçlunun kusur veya temerrüdünün yasal sonuçları.
2. Alacaklının, kefile, onun borcu ödeyerek yapılmalarını önleyebileceği uygun bir zaman önce bildirmesi koşuluyla, borçluya karşı yönelttiği takip ve davaların masrafları ile gerektiğinde rehinlerin kefile tesliminin ve rehin haklarının devrinin sebep olduğu masraflar.
3. İşlemiş bir yıllık ve işlemekte olan yıla ait akdî faizler ile gerektiğinde tahvil karşılığında ödünç verilen anaparanın işlemiş bir yıllık ve işlemekte olan yıla ait faizleri.
Sözleşmede açıkça kararlaştırılmamışsa kefil, borçlunun sadece kefalet sözleşmesinin kurulmasından sonraki borçlarından sorumludur.
Kefilin, asıl borç ilişkisinin hükümsüz hâle gelmesinin sebep olduğu zarardan ve ceza koşulundan sorumlu olacağına ilişkin anlaşmalar kesin olarak hükümsüzdür.”
Yine 596. Maddesinde; “Kefil, alacaklıya ifada bulunduğu ölçüde, onun haklarına halef olur. Kefil, bu hakları asıl borç muaccel olunca kullanabilir. Kefil, aksi kararlaştırılmamışsa, rehin hakları ile aynı alacak için sağlanmış diğer güvencelerden sadece kefalet anında var olan veya bizzat asıl borçlu tarafından, sonradan özellikle bu alacak için verilmiş bulunanlara halef olur. Alacaklıya kısmen ifada bulunan kefil, rehin hakkının sadece bunu karşılayan kısmına halef olur. Alacaklının rehin konusu üzerinde geriye kalan alacak hakkı, kefilin rehin hakkından ön sırada gelir.
Kefil ile asıl borçlu arasındaki hukuki ilişkiden doğan istem ve def’iler saklıdır.
Bir alacağın güvencesini oluşturan rehin paraya çevrildiği veya borç rehin veren malik tarafından ödendiği takdirde malik, kefile karşı rücu hakkını, ancak kefil ile kendisi arasında böyle bir anlaşma varsa ya da rehin sonradan bir üçüncü kişi tarafından verilmişse kullanabilir.
Kefilin rücu hakkına ilişkin zamanaşımı, kefilin alacaklıya ifada bulunduğu anda işlemeye başlar.
Kefil, dava hakkı vermeyen veya yanılma ya da ehliyetsizlik sebebiyle asıl borçluyu bağlamayan bir borç için ödemede bulunduğu takdirde, asıl borçluya karşı rücu hakkına sahip değildir. Ancak, kefil zamanaşımına uğramış bir asıl borçtan sorumlu olmayı borçlunun vekili sıfatıyla üstlenmişse asıl borçlu, ona karşı vekâlet sözleşmesi hükümleri uyarınca sorumlu olur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Kefalet sözleşmesine istinaden ödeme yaparak alacaklıya halef olan kefile intikal eden alacağın sınırını, kefalet sözleşmesinde belirtilen kefalet limiti belirlemektedir. Bu sınır dahilinde olmak üzere, asıl borç tutarından daha az tutarda bir ödeme yaparak alacaklıyı tamamen tatmin etmiş olan kefil, alacaklıya halef olduğu gerekçesi ile asıl borç tutarının tamamını asıl borçludan isteyemez. Kefil, m.589’da belirtilen kalemlere ilişkin olarak fiilen ne tutarda ödeme yapmışsa halefiyetten de bu oranda yararlanabilir.
Bu limitten fazla yapılan bir ödeme kefil sıfatına istinaden yapılmayacağından, m.596 kapsamında bir halefiyet söz konusu olmayacak ise de kefalet limitini aşan miktar için yapılan ödeme sebebiyle diğer rücu sebeplerine (vekalet, vekaletsiz iş görme, sebepsiz zenginleşme) dayanılarak asıl borçluya başvurma imkanı bulunmaktadır.
Bu itibarla istinaf talebinde bulunan davacı vekilinin ileri sürdüğü sebepler kapsamında yapılan inceleme sonucunda, mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olduğu, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmadığı, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Başvuru sırasında peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın kesinleştirme ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
6-Gerekçeli kararın tebliği ve harç ikmali işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361 ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süresi içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 15/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.