Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/2803 E. 2022/531 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/2803
KARAR NO : 2022/531
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/05/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/213 Esas, 2019/309 Karar
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili, davalı banka tarafından müvekkil aleyhine Erzurum …. İcra Müdürlüğü 2017/… E. Sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü yolla ilamsız icra takibi başlatıldığını, İcra takibine dayanak yapılan yapılan bonoların müvekkilin keşidecisi olarak gösterildiği letrahının …, 01/09/2015 tanzim, 24/10/2015 vade tarihli 34.000 TL bedelli 06/06/2015 tanzim ve 05/01/2016 vade tarihli 45.000 TL bedelli 30/11/2015 tanzim, 31/01/2016 vade tarihli, 65.000 TL bedelli üç adet bono olduğunu, dava konusu bonolarda takip alacaklısının bankaya ait herhangi bir imza, kaşe ve ibare mevcut olmadığını, bu sebeple davalı bankanın yetkili hamil olmayıp alacaklı sıfatının da bulunmadığını, ayrıca müvekkilin tacir olmayıp emekli işçi olduğunu, ticari herhangi bir işle iştigal etmediğinden gerek bonoda lehtar olarak görünen … ve gerekse alacaklı olduğunu iddia eden banka ile de herhangi bir ticari ve hukuki ilişkisi olmadığını, dava konusu bonolardaki keşideci imzaları ile müvekkil imzaları arasında benzerlik bulunmadığını, takip konusu bonoların müvekkilin adı, soyadı, TC kimlik numarası ve adres bilgileri kullanılarak sahte olarak düzenlediğini, davalı bankanın temellük ettiği bonolardaki imzaların gerçekten keşideciye ait olup olmadığını teyit ettirmemesi ve üstelik takibe koyduğu bonolardaki keşideci imzaları arasında bariz farklılığı görmesine rağmen icra takibine konu etmesinin açıkca kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, bu nedenlerle dava konusu edilen ve lehtarının … olduğu dava konusu üç adet bonodan dolayı alacaklıya borçlu olmadığının tespitine, haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılan davalı alacaklının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, davaya konu bonoların dava dışı borçlu … tarafından kullanmış olduğu kredilerin teminatı olarak ciro yolu ile Bankalarına devredildiğini, 3102 sayılı TTK’nın 778/a maddesinde poliçenin cirosuna ilişkin 681 ile 690 arasındaki hükümlerin, bononu niteliğine aykırı düşmediği müddetçe uygulanacağı hüküm altına alındığını, buna göre TTK 684/1 gereğince ciro ve senedin teslimi ile poliçeden doğan bütün hakların devredilmiş olacağını, müvekkili bankanın temellük ettiği davaya konu bonolardaki imzaların geçerliliğinin tespit etme yükümlülüğü bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince, “Toplanan deliller usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu karşısında davacının takibe konu 3 adet bonondaki imzasının kendi eli ürünü olmadığı,sahte şakilde davacının imzası taklit edilerek birileri tarafında keşide edildiği,sahtelik iddasının şahsi defi niteliğinde olmadığı bonoda hak sahibi görünen herkese karşı ileri sürülebilecek olması nedeniyle davacının davasının kabulüne karar verilerek Erzurum ….İcra müdürlüğü’nün 2017/……E sayılı dosyasından başlatılan takipte takibe konu 3 adet bono yönünden borçlu olmadığının tespitine hükmedilmiş,dosya kapsamında davalı taraf takipte kötüniyetli olmadığından davacının %20 kötüniyet tazminat talebi reddedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle ” DAVANIN KABULÜ İLE; Davacı hakkında Erzurum …. İcra Müdürlüğü’nün 2017/… Esas sayılı dosyasından 3 adet bonoya ilişkin başlatılan takipte davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, Davacının % 20 kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE; ” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dava dışı …’nin müvekkili bankadan kredi kullandığını ve bu kredilerin teminatı olarak davacıya ait dava konusu bonoları teminata verdiğini, …’nin kredi taksitlerini zamanında geri ödemediğinden dolayı ilgiliye noter aracılığı ile protestoların gönderildiğini ve davacının herhangi bir itirazının bulunmadığını, teminat senedi borçlusu davacıya kambiyo senetlerine mahsus takip açıldığını ve ödeme emrinin gönderildiğini, davacının buna itirazda bulunmadığını ve takibin kesinleştiğini, kötüniyetli olarak bu davanın açıldığını, zamanaşımı itirazlarının mahkemece değerlendirilmediğini, bilirkişi raporuna karşı da itirazlarının değerlendirilmediğini, senedi ciro yolu ile devralan müvekkili bankanın iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu, davacının senetleri düzenleyerek borç altına girmiş olduğunu ve iyiniyetli 3. kişi konumundaki yetkili hamil olan müvekkili bankaya karşı ödememe def’ini ileri süremeyeceğini, davacının şahsi def’ilerini ancak dava dışı borçlu …’ye karşı ileri sürebileceğini, davacının diğer taraf ile arasındaki ilişkiden üçüncü kişi konumundaki müvekkilinin sorumlu tutmasının kötü niyetli olduğunu, dürüstlük kuralına uygun davranılmadığı talebi ile istinafa başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Dava, icra takibine konu edilen bonolardaki imza itirazına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacı vekilinin dava dilekçesinde, davalı hakkında icra takibine konu edilen bonolar üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığını ileri sürerek davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ettiği, davalı vekilinin cevap dilekçesinde davanın reddini istediği, mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
İstinaf talebinde bulunan davalı vekilinin ileri sürdüğü sebepler kapsamında yapılan inceleme sonucunda, mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olduğu, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, mahkemece yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda davaya konu bonolardaki imzaların davacının eli mahsulü olmadığının bildirildiği, bilirkişi raporunun yöntemine uygun olarak, hüküm kurmaya elverişli ve denetime açık olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
Harç kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece resen gözetilmesi gerekmektedir. 696 sayılı KHK’nın 11. maddesi ile 6219 sayılı Türkiye …Bankası Türk Anonim Ortaklığı Kanunu’na eklenen geçici 5. maddede, sermayesindeki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar, banka tarafından kredi alacaklarının tahsili amacıyla açılmış veya açılacak dava veya takiplerde harçtan muaf olduğuna ilişkin düzenlemeye yer verilmiş olup, anılan hükümde bankanın her türlü yargı harcından muaf olduğu belirtilmemiştir. ……. Bankası bu davada davalı olup, harçtan muaf değildir.(Y. 11. HD. 13/12/2021 tarihli ve 2021/8771 E.-2021/7075 K. sayılı ilamı) Bu itibarla ilk derece mahkemesince davalının harçtan muaf olması nedeniyle harç alınmasına yer olmadığına karar verilmesi doğru değildir. Bu nedenle HMK’nın 355. Maddesine göre hükmün resen kaldırılarak 353/1.b-2 maddesi uyarınca esas hakkında aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
I-Davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
II-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 355. maddesine göre KABULÜNE, Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesinin 29/05/2019 tarihli ve 2018/213 E. – 2019/309 K. Sayılı kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca RESEN KALDIRILMASINA,
III-KALDIRILIP DÜZELTİLEN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“1-DAVANIN KABULÜ İLE; Davacı hakkında Erzurum …. İcra Müdürlüğü’nün 2017/… Esas sayılı dosyasından 3 adet bonoya ilişkin başlatılan takipte davacının davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Davacının % 20 kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE;
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 11.303,93 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 2.825,99-TL peşin harcın mahsubu ile 8.477,94 TL bakiye harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 2.825,99 TL peşin harç ve 507,00.-TL yargılama gideri olmak üzere toplam toplam 3.364,39 TL’nin davalı bankadan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T gereğince hesap ve takdir olunan 15.878,80 TL nispi vekalet ücretinin davalı bankadan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Dosyada arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine,”şeklinde YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
IV-Başvuru sırasında peşin alınan karar harcının istek halinde davalıya iadesine,
V-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
VI-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
VII-Kararın kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
VIII-Gerekçeli kararın tebliği ve harç ikmali işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361 ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süresi içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 30/03/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.