Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/2595 E. 2022/960 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/2595
KARAR NO : 2022/960
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/07/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/642 Esas, 2019/383 Karar
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili, müvekkili bankanın …. Şubesi ile dava dışı borçlu … arasında imzalanan 28/04/2006 tarihli ve 375.000,00 TL bedelli Kredi Genel Sözleşmesine istinaden ticari krediler açıldığını ve kullandırıldığını, davalı borçlunun müşterek borçlu müteselsil kefil olduğunu, müvekkili banka şubesinden kullandırılan kredilerin sözleşme hükümleri uyarınca geri ödenmemesi üzerine 14/05/2014 tarihinde bütün kredilerin hesapları kat edilerek müvekkili banka alacağının muaccel hale geldiğini, kat tarihi itibariyle tespit edilen 229.065,08 TL borç bakiyesinin ödenmesi için Erzurum …. Noterliği’nin 14 Mayıs 2014 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile dava dışı asıl borçlu ve davalıya ihtar edildiğini, Erzurum …. İcra Müdürlüğü’nün 2014/… Esas sayılı dosyası ile takip yapılmış ise de, davalının herhangi bir borcu olmadığından bahisle icra takibine itiraz ettiğini, takibin durduğunu, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 453.711,97 TL alacağın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, itirazın iptali için hak düşürücü sürenin geçmiş olduğunu, alacağın zamanaşımına uğradığını, kefalet zamanaşımı ve hak düşürücü süresinin geçmiş olmasının esasen kredi ve kefalet sözleşmesinin usulsüzlüğü ile takibin usulsüz ve haksız olması nedeni ile haksız açılan davanın reddini, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın % 20 ‘sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince, ” Tüm dosya kapsamından, Davacı tarafça müvekkil bankanın …şubesi ile dava dışı borçlu … arasında imzalanan 28/04/2006 tarihli ve 375.000,00 TL bedelli Kredi Genel Sözleşmesine istinaden adı geçen davalı borçluya ticari krediler açıldığını ve kullandırıldığını, davalı borçlunun müşterek borçlu müteselsil sorumlu olduğunu, müvekkil banka şubesinden kullandırılan kredilerin sözleşme hükümleri uyarınca geri ödenmemesi üzerine 14/05/2014 tarihinde bütün kredilerin hesapları kat edilerek müvekkil banka alacağının muaccel hale geldiğini, bu nedenle ilgili kredilerden dolayı mahkememizde genel hükümlere göre alacak davası açmış olmakla birlikte, 453.711,97 TL alacağın faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemi ile dava açmış olmakla birlikte; Davalı asıl borçlu … ‘ya …….. Şubesince 28/04/2006 tarihli 375.000,00 TL bedelli Kredi Genel Sözleşmesine istinaden davalı borçlu ise müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla kredi sözleşmesini imzalamış olduğu, davacı bankanın 14/05/2014 tarihinde söz konusu kredi için Erzurum …. Noterliği’nin … yevmiye nolu ihtarı ile ihtar çektiği, 21 Mayıs’da …’ya, 28 Mayıs 2014 de davalı kefil …’e tebliğ edildiği, Erzurum …. İcra Müdürlüğü’nün 2014/… Esas sayılı icra takip dosyasında, alacaklı banka tarafından kredi borçlusu ve kefil aleyhine 18/06/2014 tarihinde icra takibi başlatıldığı, Erzurum 2. AHM’nin 2015/100 Esas ve 2015/1042 Karar sayılı dosyasında itirazın iptali davası açıldığı ve davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, İstanbul BAM 19. Hukuk Dairesinin 2018/2048 E-2018/1738 Karar sayılı emsal içtihadında olduğu gibi ” Söz konusu kefalet sözleşmesinin eski TBK ‘nu zamanında düzenlenmiş olduğu, yeni TBK 598.maddede de 3. Fıkrasında da kefalet 10 yıldan fazla bir süre için verilmiş olsa bile, uzatılmış veya yeni bir verilmiş kefalet olmadıkça ancak 10 yıllık süre doluncaya kadar takip edilebilir ” hükmü getirildiğinden söz konusu kefalet sözleşmesinin yapıldığı tarih ve mahkememiz dosyasındaki dava tarihi gözönünde bulundurularak 10 yıllık sürenin geçmiş olduğu, TBK ‘nın 598.maddesinde belirtilen 10 yıllık süre zamanaşımı olmayıp, dolayısıyla 10 yıllık sürede kesilme ve durma söz konusu olamayacağı, 10 yıllık sürenin tamamlanması ile birlikte kefilin yükümlülüğü kendiliğinden yasa gereği ortadan kalkacağından, bu sonucun ortaya çıkması için bu süreyi hakimin kendiliğinden gözönünde bulundurması gerektiğinden davacı tarafın davalı kefil …’e yönelik davasının reddine karar vermek gerekmiştir. ” gerekçesiyle ” Davacı tarafın davasının REDDİNE, ” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dava dışı borçlu … arasında imzalanan 28/04/2006 tarihli ve 375.000,00 TL bedelli Kredi Genel Sözleşmesine istinaden adı geçen davalı borçluya ticari krediler açıldığını ve kullandırıldığını, davalı borçlunun müşterek borçlu müteselsil sorumlu olduğunu, müvekkil banka şubesinden kullandırılan kredilerin sözleşme hükümleri uyarınca geri ödenmemesi üzerine 14/05/2014 tarihinde bütün kredilerin hesapları kat edilerek müvekkil banka alacağının muaccel hale geldiğini, davalının kefalet yükümlülüğünün sona ermediğini, mahkemece verilen kararın kaldırılması talebi ile istinafa başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Dava, genel kredi sözleşmesinden doğan alacağın tahsili için kefil hakkında açılan alacak davasıdır.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde, davacı vekilinin dava dilekçesinde genel kredi sözleşmesine dayalı alacağın ödenmemesi nedeniyle kefil olan davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiği, davalı vekilinin cevap dilekçesinde, TBK’nın 598/3 maddesinde düzenlenen 10 yıllık süre geçtikten sonra açılan davanın reddine karar verilmesini savunduğu, mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İstinaf talebinde bulunan davacı vekilinin ileri sürdüğü sebepler kapsamında yapılan inceleme sonucunda, mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olduğu, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmadığı, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, TBK’nın 598/3 maddesinde düzenlenen 10 yıllık sürenin hak düşürücü süre olduğunun ( Y. 11. HD . 22/06/2021 tarihli ve 2020/3217 E- 2021/5286 K. Sayılı ilamı) anlaşılmasına göre davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Başvuru sırasında davacı bankanın harçtan muaf olması nedeniyle harç alınmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın kesinleştirme ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
6-Gerekçeli kararın tebliği ve harç ikmali işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361 ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süresi içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 02/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.