Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/2493 E. 2022/684 K. 22.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/2493
KARAR NO : 2022/684
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/05/2019 (Karar)
NUMARASI : 2015/77 Esas, 2019/292 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle maddi ve manevi tazminat davalarının kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacılar vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili, müvekkillerinin kızı …’ın 06/03/2015 tarihinde okuldan çıkıp evine giderken davalı …’e ait aracı kullanan diğer davalı …’ın …’a çarparak ağır yaraladığını, meydana gelen kaza nedeniyle …’ın kusurlu olduğunu, kaza sonrasında müvekkilleri anne ve babanın maddi manevi çok büyük kayıplara uğradığını, kazazede …’ın kazadan sonra haftalarca yatakta kalmış çok büyük ızdırap çektiğini, bu nedenlerle trafik kazasından dolayı müvekkilinin çeşitli vücut bölgelerinde oluşan kırıklar ve sabit izler için olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte şimdilik 5000,00.-TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkillerin meydana gelen kazadan dolayı çekmiş olduğu elem ve ızdırap için olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte agari; … için 20.000,00 TL, baba … için 5000,00.-TL, ve anne … için ise 5000,00.-TL olmak üzere toplam 30.000,00.-TL manevi tazminatın davalılar … ve …’den tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 09/04/2019 tarihli ıslah dilekçesinde, maddi tazminatı 39.632,38.-TL arttırılarak 44.632,38.-TL’ye çıkarttıklarını bildirmiştir.
CEVAP:
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde, 06.03.2015 tarihli trafik kazasına karışan … plaka sayılı araç müvekkil Şirkette, … nolu poliçe ile 25.09.2014-2015 tarihleri arasında zorunlu mali mesuliyet ( trafik) sigortası ile sigortalı olduğunu, söz konusu poliçeye göre teminatımız, ölüm kişi başı 268.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, söz konusu poliçeye göre teminatımız, Karayolları Trafik Kanunu ve poliçe genel şartlar uyarınca, otomatikmen her olayda ödenmesi gereken bir meblağ olmayıp, gerçek kusuru, geliri ve uzuv kaybı oranına göre tazminat meblağı belirleneceğini, sigortalı araç sürücü kazanın meydana gelmesinde kusurlu olmadığını, sigortalı araç sürücüsünün kusursuzluğu nedeniyle poliçe sorumluluğumuz bulunmadığını, isnat edilen kusuru kabul etmediklerini, vücut fonksiyon kaybı ve sürekli sakatlanmaya ilişkin tespit raporu Adli Tıp Kurumu 3 İhtisas Kurulundan alınması gerektiğini, tazminat hesaplaması yapılırken teknik faiz – iskonto %3 ile “Devre başı ödemeli belirli rant ” hesaplamasının kullanılması gerektiğini, davacının geliri Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre tespit edilmesi gerektiğini, müvekkili şirkette tüm bilgi ve belgelerle ihbar yapılarak temerrüde düşürülmemiş olduğunu, kaza tarihinden itibaren faiz talebinin reddine karar verilmesi istemiştir.
Davalı … vekili tarafından cevap dilekçesinde, müvekkilinin maliki olduğu taşıtı diğer davalı …’ın kullandığı sırada kazanın meydana geldiğini, ancak kazanın dava dilekçesinde belirttiği gibi gerçekleşmediğini, küçük çocuğu trafiği yoğun olan caddelere yalnız başına bırakan kişilerin kusurlu olduğunu, 25/03/2015 tarihli raporda kırık olmadığını, davacı tarafın istemiş olduğu maddi ve manevi tazminat taleplerinin yüksek olduğunu, zaten kusurunda kazazede…:’da olduğu düşünüldüğünde bu maddi ve manevi tazminat taleplerinin fahiş olduğunu, tazminatın zenginleşme amacı gütmemesi gerektiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili tarafından sunulan beyan ve duruşmadaki beyanlarında, meydana gelen kazada müvekkilinin kusurlu olmadığı, ayrıca istenilen manevi tazminatın da yüksek olduğunu beyanla müvekkili yönünden hem maddi hem manevi tazminat davası yönünden davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince, ” Toplanan deliller,usul ve yasaya uygun bilirkişi raporları, iddia, savunma ve dosya bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacı küçük …….’nın kazanın oluşumunda kusurlu olmadığı, araç sürücüsü …’ın tam kusurlu olduğu,kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı ilkesi de gözetilerek hakkaniyet indirimi yapılmaksızın davacı …’nın %4,2 işgöremezlik oranına göre maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ İLE; 40.825,81.-TL iş göremezlik tazminatının sigorta şirketi yönünden dava tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmiş, kaza tarihi itibariyle davacı … 18 yaşını doldurmadığından ve dosya kapsamından henüz 8.sınıfa giden bir öğrenci olması nedeniyle çalışmadığı dolayısıyla geçici işgöremezlik tazminatına hak kazanmadığı anlaşılmakla davacı tarafın fazlaya ilişkin istemi reddedilmiştir.
Davacıların manevi tazminat talepleri yönünden ise olayın oluş şekli, davalı sürücünün tam kusurlu olması,davalının maluliyet oranı, olaydan duyulan acı ve üzüntü taraflaraın sosyal ve ekonomik durumları ile hak ve nefaset ilkeleri de gözetilerek … …’ın manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ İLE; 10.000,00.-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile bu davacıya ödenmesine; davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine; yine anne ve babanın küçük kızlarının tedavi sürecindeki yaşadıkları nedeniyle duydukları üzüntü karşısında manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile 3.000’er TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile bu davacılara ayrı ayrı ödenmesine, davacıların fazlaya ilişkin isteminin reddine; şeklinde karar verilmiş, 08.07.2019 tarihli tashih şerhi ile; ” 1-Mahkememizin 2015/77 Esas 2019/292 Karar sayılı gerekçeli kararının karar başlığındaki davalı … Sigorta A.Ş.’ne vekil olarak Av. …’ın aşağıdaki şekilde eklenmesine; ” 3-… İGORTA A.Ş.-…. Mah. …… Sokak ….Plaza ….Kat …. Blok …. İSTANBUL VEKİLİ : Av. …” 2-Mahkememizin 2015/77 Esas, 2019/292 Karar sayılı gerekçeli kararının hüküm kısmının 7 maddesinin; maddi tazminat davası yönünden; davacılar …, …ve … Sigorta kendilerin vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesap ve takdir olunan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılar …, … ve … Sigorta A.Ş.’ne eşit oranda ödenmesine” olarak tashihine HMK 304 maddesi gereğince karar verildi.” şeklinde düzeltme yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacılar vekili katılma yolu ile istinaf başvuru dilekçesinde; trafik bilirkişisinin sunmuş olduğu raporda eksiklik olmadığını, davalının iddialarının hukuki temelinin bulunmadığını, hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğunu, maddi tazminat hükmedilirken tedavi giderlerinin hesaba katılmadığını, geçici iş göremezlik kalemine ilişkin herhangi bir alacak hesabının olmayışının da açıkça hukuka aykırılık teşkil etmekte olduğunu, davalının istinaf başvurusun reddine, mahkemece verilen kararın kaldırılması ile talepleri doğrultusunda hüküm verilmesi talebi ile istinafa başvurmuştur.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde; trafik bilirkişisi tarafından verilen kusur raporunun eksik olduğunu, davacı anne babanın kazazede çocuklarına karşı denetim ve bakım yükümlülüklerini ihmal ettiklerini, dosyada kusur raporu aldırılmadığını, soruşturma dosyasındaki trafik bilirkişisinin raporu ile yetinilmiş olduğunu, kazazedenin vücudunda herhangi bir sabit iz kalmadığını, tedavi süresi ve iş gücü kaybı oranına göre takdir edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, mahkemece verilen kararın kaldırılması talebi ile istinafa başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde, davacı vekili dava dilekçesinde davacılar … ve ……’in kızı küçük …’a davalılardan …’e ait aracın sürücü …’ın sevk ve idaresindeyken çarpması nedeniyle …’ın yaralandığını, bu nedenle maddi ve manevi tazminata karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek 44.632,38-TL maddi tazminat ile 20.000,00-TL davacı… için, 5.000,00’er TL davacılar ….ve ….. için manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, davalılar vekilleri kusura ve talep edilen miktarlara yönelik itirazda bulunarak davanın reddini istemiş, mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporlarına göre davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davalılar tarafından meydana gelen trafik kazasına ilişkin davalı sürücü …’a yüklenen kusura ilişkin olarak ceza yargılamasında alınan raporları kabul etmediklerini belirterek itiraz ettikleri, mahkemece davalıların kusura yönelik bu itirazlarını karşılayacak şekilde bir bilirkişi raporu alınmadan ceza mahkemesince alınan bilirkişi raporu ile yetinilerek karar verildiği anlaşılmaktadır.
Ceza soruşturması sırasında Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/…… Soruşturma nolu dosyasında trafik bilirkişisi …… tarafından düzenlenen 21/07/2015 tarihli bilirkişi raporunda sürücü …’ın tali kusurlu olduğu, yaya …’ın tali kusurlu olduğu, bildirilmiştir. 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nce 2015/486 Esas sayılı dosyada, alınan 17/04/2017 tarihli bilirkişi …… tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda sürücü …’ın asli kusurlu olduğu, yaya …’ın kusursuz olduğu belirtilmiştir.
Davaya konu kazaya ilişkin olarak Erzurum Trafik Tescil ve Denetleme Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen 06/03/2015 tarihli trafik kazası tespit tutanağında, meydana gelen kaza ile ilgili olarak sürücü …’ın asli kusurlu olduğu, yaya …’ın tali kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Yukarıda meydana gelen trafik kazası ile ilgili olarak dosya kapsamına getirtilen rapor ve tutanaklarda sürücü ve yayaya verilen kusura yönelik olarak çelişkiler bulunduğu ve davalıların ceza yargılamasında alınan kusur raporlarına yönelik itirazlarını dile getirdiği, dosya kapsamında ceza mahkemesinden verilmiş ve kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü de bulunmadığından, davalıların kusura yönelik itirazlarını karşılayacak nitelikte Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden ya da Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti’nden bir bilirkişi raporu alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından davalı … vekilinin istinaf isteğinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacılar vekilinin ve davalı … vekilinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, yerel mahkeme kararının, HMK’nın 355, 353/(1)-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dava dosyasının HMK’nın 355, 353/(1)-a maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacılar vekili ve davalı … vekilinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-İstinaf peşin karar harcının yatıran taraflara iadesine,
5-İstinaf başvurusu aşamasında başvuruda bulunan taraflarca yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-İİK 36. Maddesi gereğince istinaf aşamasında davalı … tarafından tehiri icra talebi uyarınca yatırılan teminatın iadesine,
8-Gerekçeli kararın tebliği, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 22/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.