Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/2192 E. 2022/292 K. 28.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/2192
KARAR NO : 2022/292
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/05/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/181 Esas, 2019/308 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sonucunda verilen karara karşı yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı borçludan alacağından dolayı borçlu aleyhine Erzurum …. İcra Müdürlüğü’nün 2017/… Esas sayılı dosyasında 23.600,00.-TL anapara ve 1.582,82.-TL tutarında takip yapıldığını, borçlunun borca ve faize itiraz ederek takibin durdurulduğunu, davalının 2017 yılına ait tüm ticari defterleri celbedildiğinde de fatura bedellerinin müvekkiline ödenmediğinin açıkça görüleceğini, davalının HMK 222/5 maddesine göre ticari tüm defter ve elgelerini ibraz etmediğinde iddialarını kabul etmiş sayılacağının, duran icra takbiine devam edilebilmesi ve müvekkilinin alacağını tahsil edebilmeleri için mahkememizce itirazın iptaline, takibin devamına ve borçlunun haksız ve yersiz itirazı nedeni ile % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 02/11/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile davasını ıslah ile 2015-2016-2017 yıllarına ait tüm ticari defter ve belgelerin incelenmesini, yapılan ödemelerin karşılaştırılmasını talep etmiş, 23/01/2019 tarihli celse de davanın alacak davası şeklinde incelenmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın söz konusu itirazın kaldırılması talebiyle mahkememize başvurmuşsa da bu haksız talebin kaldırılması gerektiğini, müvekkili ile davacı arasında bir takım ticari alış verişin meydana geldiğini ve bu ticari ilişki karşılığında da müvekkili tarafından bütün borçların ödendiğini, davacının yalnızca müvekkilin ticari defterlerine dayandığını, ticari defterlerin incelenmesi halinde müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun olmadığının anlaşılacağını, davacının kötü niyetli olarak takip başlattığını, bu sebeple takibe yapılan itirazın haklı itiraz olduğunu, davacının davasının reddine karar verilerek % 20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; ” Toplanan deliller, iddia, savunma ve bilirkişi raporları karşısında hernekadar davacıya ait 2017 yılı ticari defterlerinin kapanış tasdikinin yapılmadığı bilirkişi raporunda belirtilmiş ise de davacı vekilinin beyanında belirtidiği gibi defterlerin mahkememiz dosyasında incelemede olduğu bu sebeble kapanış tasdiklerinin yaptırılamadığı anlaşılmıştır. Davacının ticari defterlerin incelemesinde davaya konu 23.600,00TL alacağın davalıya ait hesaba borç kaydedildiği,davalı ticari defterlerinde ise söz konusu fauranın nakden ödeme kaydının olduğu,davalı tarafca bir kısım çeklerin avans olarak davacıya verildiği ve ödendiği borçlarının kalmadığı iddia edilmiş,ancak ödenen çeklerin taraflara arasında devam ede gelen cari hesap ilşkisinde dava konusu faturaya ilişkin olup olmadığı dosya kapsamında ispat edilememiş ve yine davalı defterlerinde nakit ödeme kaydı olmasına rağmen ispat yükü üzerine geçen davalının nakit ödemeyi herhangi bir yazılı belge ile ispat edemediği anlaşıldığından davacının davasının kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde karar vermiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının dava dilekçesinde müvekkilinin ticari defterlere dayandığını, kendi defterinin usulüne uygun olmadığını, müvekkil defter kayıtlarının kabul görmesi gerektiğini, davacının sadece müvekkilin defterlerine dayandığını beyan ettiğini, artık kendi defterlerinin delil olarak dikkate alınamayacağını çekle yapılan ödemelerin müvekkilinin borçlu olmadığını gösterdiğini, yerel mahkemenin çeklerin taraflar arasında süregelen cari hesap ilişkisinde dava konusu faturaya ilişkin olup olmadığının dosya kapsamında ispat edilememiş olmasından kısmen kabul kararının hukuka aykırı olduğunu, fatura tarihinden sonra keşide edilen çeklerin bu fatura borcuna ilişkin olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, davacı davasını ıslah ederek alacak davasına dönüştürdüğünü, itirazlara rağmen ıslahın mahkemece kabul edildiğini, bu kabul sonrası tüm alacak ilişkisinin ele alınıp çözülmesi gerekeceği hakim davayı aydınlatma görevinin yerine getirmemiş yemin teklif hakkı hatırlatılmadan hüküm kurulduğunu belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, faturadan kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta; davacı vekili, davalı aleyhine Erzurum …. İcra Dairesinin 2017/… E. sayılı dosyasında, 30/03/2017 tarih ve … sayılı faturaya dayalı olarak 23.600,00 TL asıl alacak, 1.582,82 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 25.182,82 TL alacak için ilamsız takip başlatmış, davalının itirazı nedeniyle iş bu itirazın iptali davasını ikamet etmiş, 02/11/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile ve 23/01/2019 tarihli celse de davayı alacak davasına dönüştürdüklerini beyan ile, 2015-2016-2017 yıllarına ait tüm ticari defter ve belgelerinin incelenerek 23.600,00 TL alacaklarının olduğuna karar verilmesini talep etmiş, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gereke ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Tacirler ticari bir uyuşmazlıkta gerek kendi defterlerine gerekse karşı tarafın ticari defterlerine delil olarak dayanabilirler.
HMK’nın 222. maddesinin ilk dört fıkrası tacirler arasındaki uyuşmazlıklarda ticari defterlerin ibrazı ve delil olması koşullarını düzenlemişken 222. Maddenin 5. Fıkrası taraflardan biri tacir olmasa dahi tacir olan tarafın defterlerine münhasıran delil olarak dayanılması halinde defterlerin ibraz zorunluluğunu ve ibrazdan kaçınma halinde ibrazı talep eden tarafın iddiasını ispat etmiş sayılacağını düzenlemektedir.
Bu maddenin uygulanabilmesi için delil bildirimi aşamasında tacir olan karşı tarafın defterlerine tacir olan veya tacir sıfatı bulunmayan tarafın diğer delillerden vazgeçmek suretiyle münhasıran dayanması gerekmektedir. Delil ikame eden taraf ticari defterler dışında başkaca delillere dayanmış ise HMK’nın 222/5. maddesinden yararlanamaz.
Bu maddeden yararlanılabilmesi için tacir karşı tarafın ticari defterlerinde olan kaydın kabul edileceğinin açıkça bildirilmesi gerekir. Yargılama aşamasında HMK’nın 196. maddesi gereğince karşı tarafın açık rızası olmaksızın diğer delillerden vazgeçilerek münhasıran karşı tarafın ticari defterlerine delil olarak dayanılması mümkün değildir. Ancak karşı tarafın açık rızası halinde iddiasını ispat etmek isteyen taraf karşı tarafın ticari defterlerine münhasıran delil olarak dayanabilecektir. (Y.6.H.D.,2021/421 E.- 2021/2017 K. )
Somut uyuşmazlıkta; davacı vekili dava dilekçesi içeriğinde her ne kadar davalının ticari defterlerine dayandıklarını beyan etmiş ise de, böyle bir delil inhisarı yapmaksızın birçok delille dayandığı anlaşılmıştır. Davacı, dava dilekçesinde ve ıslah dilekçesinde hem kendi hem de davalının ticari defterlerine dayanmıştır. Bu durumda iddianın sadece davalı defter kayıtları ile ispat edilmesinin istendiğinin kabulü düşünülemez. (Y.19.H.D.,2012/7416 E.- 2013/2467 K.) Bu nedenle davalı vekilinin müvekkilinin defter kayıtlarının kabul görmesi gerektiği yönündeki istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
Tarafların ticari defterlerinde yapılan inceleme neticesinde; dava konusu 30/03/2017 tarih ve … sayılı faturanın davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Takibe ve davaya konu faturanın davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması halinde fatura içeriği malların/hizmetin davalıya teslim edildiğinin/verildiğinin kabulü gerekir. Davacı tarafından fatura içeriği malın davalıya teslim edildiği ispatlanmış olup, davalının ödeme yaptığı ispatlaması gerekmektedir. Taraf beyanları ve ticari defter kayıtlarından taraflar arasında süregelen ticari ilişki olduğu, 2017 yılı davalı ticari defter kayıtları uyarınca davalının çekler ile ödeme yaptığı, davacı tarafın çekler ile yapılan ödemelerin muteberliği konusunda bir itirazının bulunmadığı sabittir. Davalı taraf ticari defterlerde kayıtlı olmayan … Erzurum Şubesine ait 31/10/2017 tarihli, 20.000,00TL bedelli çekin davacıya verildiğini beyan etmiş, bankaya yazılan müzekkere ile çek görüntüsü dosyaya kazandırılmış, davacı vekilinin de çekin ödenmediği yönünde bir iddiasının olmadığı anlaşılmıştır. Bilindiği üzere çek bir ödeme aracı olup mevcut bir borcun ifası için verilir. Mahkeme gerekçesinde çekin taraflara ait devam eden cari hesap ilişkisinde dava konusu faturaya ilişkin olup olmadığı dosya kapsamında ispat edilememiş olması nedeniyle davanın kısmen kabulü yönünde kararı verilmiş ise de, mahkeme kabulü ve tarafların beyanları ile sabit olduğu üzere taraflar arasında cari hesap ilişkisi bulunduğu, davalının da defterlerde kayıtlı olmayan çek ile ödeme yaptığı, çek ile yapılan ödemenin kural olarak borcun ifası amacıyla yapıldığı, bu durumda cari hesap ilişkisi içerisinde davalının davacıya borcunun bulunup bulunmadığının tespiti gerekmektedir. O halde, davacı tarafın ıslahı da dikkate alınarak tarafların 2015-2016-2017 yıllarına ait ticari defterleri incelenerek, defterlerde kayıtlı olmayan çek nedeniyle yapılan ödemenin önceki yıllara ait cari hesap borcu dolayısıyla olup olmadığının incelenerek, şayet önceki yıllara ait cari hesap ilişkisinde davalının davacıya borcunun bulunmadığının tespiti halinde … Erzurum Şubesine ait 31/10/2017 tarihli, 20.000,00TL bedelli çekin mevcut borcun ifası için verilip verilmediği değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
Açıklanan bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, mahkemece verilen kararın HMK’nın 355, 353/(1)-a-6. maddeleri uyarınca, kaldırılmasına dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 29/05/2019 tarih ve 2018/181 Esas, 2019/308 Karar sayılı kararının, HMK’nın 355, 353/(1)-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dava dosyasının HMK’nın 355, 353/(1)-a maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının davalıya iadesine,
4-İstinaf başvurusu aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Gerekçeli kararın yerel mahkemece taraflara tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 28/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.