Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/1956 E. 2022/1020 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/1956
KARAR NO : 2022/1020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/02/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/447 Esas, 2019/79 Karar
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen iki adet çekten dolayı borçlu olmadığının tespiti ile çeklerin iptali istemine ilişkin olarak yapılan açık yargılama sonucunda verilen karara karşı, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı …Plastik Firmasının distribütör firması olduğunu, …Plastik Firmasının 2015 Nisan ayından itibaren müvekkiline ürün temin edemediğini, piyasa araştırmasında firmanın işlerinin bozulduğunu ve faaliyetlerini durdurduğunu öğrendiklerini, müvekkilinin işbu firma hakkında, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/53 Esas sayılı dosyası ile 4 adet çek dolayısıyla açılan menfi tespit ve çek iptali davasının sonuçlandığını, davalının teminat olarak almış olduğu, rehin amacıyla cirosu geçerli olmadığından ve bankanın yetkili hamil olmayacağı 2 adet çek için, Erzurum …. İcra Müdürlüğü’nün 2016/… Esas sayılı dosyası ile haklarında icra takibi yapıldığını belirterek, … Bankası A.Ş. Erzurum Şubesi’ne ait, keşidecisi müvekkili olan, … çek numaralı, 30/12/2015 keşide tarihli, 11.000- TL bedelli ve …çek numaralı, 31/03/2016 keşide tarihli, 11.000- TL bedelli iki adet çekten dolayı çekin ödenmemesi yapılan takibin durdurulması için teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına, söz konusu çekler dolayısıyla müvekkili şirketin borçlu olmadığının tespiti ile mezkur çeklerin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; çeklerin rehin cirosu ile devir edildiğinin ispatının davacı tarafa ait olduğunu, dava dışı … Plastik firmasının çeki bankaya devir ederken bedeli ” rehin” veyahut “bedeli teminattır” şeklinde ihtirazı kayıt koymadığını, bu nedenle beyaz ciro ile devrin rehin cirosu olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davacının kazanmış olduğu Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/83 Esas sayılı dava dosyasının müvekkilini bağlamayacağını, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için davacı tarafça % 115 teminat yatırılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “Dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Türk Ticaret Hukuku genel hükümleri çerçevesinde, poliçeden farklı olarak çekte “muhatap bankanın cirosu” prensip olarak geçersizdir (TTK m. 789/2). Eğer muhataba yapılan ciro geçerli kabul edilseydi, onun da çeki ciro etmesi durumunda, banka çekin karşılığı olsun ya da olmasın ciranta sıfatıyla ödeme yükümlülüğü altına girmiş olacaktır. İşte bu durum da, doğal olarak çekte kabul yasağı ilkesi saf dışı bırakılmış olacaktı. Kanuna göre, muhatap (çek hesabının bulunduğu şube) lehine yapılan ciro yalnız makbuz hükmündedir. Bir başka anlatımla, çekin bankanın elinde bulunması, çek bedelinin hamile ödendiğinin belgesini oluşturmakta; yani çek kambiyo senedi niteliğini yitirmekte ve makbuz hükmünde bir belgeye dönüşmektedir. Muhatabın hamil olamamasının sonucu olarak, senette yazılı haklar kendisine intikal etmemektedir. Şu var ki, kanun koyucu bu kurala bir istisna öngörmüştür; o da muhatabın birden fazla şubesi olup da cironun çekin üzerine keşide edildiği şubeden başka bir şubeye yapılmış olmasıdır (TTK m. 789/4). Bu hâlde yapılan ciro, bankaya yetkili hamil sıfatıyla, düzenleyen hakkında karşılıksız çek suçundan şikâyetçi olabilme hakkı verir. Bunun dışında, lehine ciro yapılan şubenin çeki üçüncü kişiler lehine tekrar ciro etmesi mümkün değildir. (TTK m 789/2) (…………Hukuki ve Cezai Yönleriyle Kıymetli Evrak Hukuku)
Davaya konu çeklerin … Erzurum şubesine ait olması, davalı … Bankasınca borca mahsuben alınan çekin teminat amacıyla elinde bulundurduğunu kabul etmek gerekeceğinden, söz konusu çekleri ancak takasa sunulması kapsamında elinde bulundurabilecek olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, davalı bankanın kıymetli evrak kapsamında iyi niyetinden söz edilemeyeceğinden, davacı tarafın davalı … Bankasına borcu olmaması” gerekçesiyle “Davacı tarafın davasının kabulü ile, davacının Erzurum …. İcra Müdürlüğü’nün 2016/… Esas sayılı takip dosyasından keşidecisi … Metal Ürünleri İnş. Taah. Hayvancılık Turizm Ticaret ve San. Ltd. Şti., … çek numaralı, 30/12/2015 keşide tarihli, 11.000,- TL bedelli, keşidecisi … Metal Ürünleri İnş. Taah. Hayvancılık Turizm Ticaret ve San. Ltd. Şti., …çek numaralı, 31/03/2016 keşide tarihli, 11.000- TL bedelli iki adet çekten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, çeklerin davalı yönünden iptaline” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın davaya konu çeki temlik cirosu ile devir aldığını ve yetkili hamil olarak çekteki haklarını kullandığını, davacı yan gerçeğin aksine çekteki cironun rehin cirosu olduğunu ve çeklerde rehin cirosunun geçerli olmasından kaynaklı müvekkil bankaya borçlu olmadığının tespiti istediğini, çekin krediye teminat olarak alındığına yönelik açıklamaların rehin cirosuyla verildiğinin davacı tarafından ispat edilmesi gerektiğini, dava konusu çekin lehtarı tarafından yapılan ciroda çekin banka “emrine ödeyiniz” ibaresi yer almakta olduğunu, ibarede çekin rehin cirosu ile devredilmediğinin açık olduğu nedenleri ile kararın bozularak kaldırılması, davanın reddi, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yandan alınmasına karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava; iki adet çekten dolayı borçlu olmadığının tespiti ile çeklerin iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Erzurum …. İcra Müdürlüğü’nün 2016/… Esas sayılı dosyası üzerinden … Katılım Bankası A.Ş iki adet çeke dayanılarak davacı hakkında kambiyo senetlerine özgü ilamsız icra takibi yaptığı, söz konusu icra takibinden dolayı davacı tarafından menfi tespit davası açıldığı, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; çekte banka tarafından yapılan cironun teminat amacıyla yapıldığı ve bu amaçla çeklerin banka elinde bulundurulduğunun kabulü ile, bankanın ancak takas yolu ile çeklerin bedelini tahsil edebileceği gerekçesiyle davanın kabulü yoluna gidilmiş, karara karşı davalı Banka tarafından kararın kaldırılması amacıyla istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Davaya konu çeklerin, … Bankası Erzurum Şubesi’nin … ve …seri numaralı, keşidecisi davacı … Metal Ürünleri Ltd. Şti. ve lehdarı … Plastik San. Tic. A.Ş olan keşide yeri Erzurum olarak belirtilen 30/12/2015 ve 31/03/2016 tarihli 11.000,00-TL bedelli çekler olduğu, çekin arka kısmında … Plastik San. Tic. A.Ş ‘nin cirosu akabinde … Katılım Bankası A.Ş …… Şubesi’nin cirosunun bulunduğu ve çeklerin keşide tarihlerinde ibrazı neticesinde, Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 2015/650 sayılı dosyasından ödeme yasağı bulunması sebebiyle işlem yapılamadığının belirtildiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davacı … Ltd.Şti. ile çeklerin lehtarı olan … Plastik San. Tic. A.Ş arasında dava dilekçesine ekli distribütör sözleşmesinin yapıldığı, bu sözleşmeye ek olarak faturalar tanzim edildiği ve 26/03/2015 tarihli çek-senet-nakit tahsilat makbuzunun tanzim edildiği, daha sonra söz konusu … Plastik A.Ş firmasının işlerinin bozulması sebebiyle, söz konusu çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespiti ile çeklerin iptali için dava açıldığı ve davalı … Katılım Bankası A.Ş ‘nin dava konusu çekleri teminat olarak aldığı, çekin rehin amacıyla cirosunun geçerli olmadığından davalı bankanın yetkili hamil olmadığı, bu sebeplerle söz konusu iki adet çekten dolayı borçlu olmadıklarının tespiti amacıyla dava açtığı, ilk derece mahkemesince yapılan yargılamada; davalı bankadan çek tevdii bordrolarının istenildiği ancak, 07/11/2018 tarih ve … sayılı yazısı ile çeklerin tevdii bordrolarının banka kayıtlarında bulunamadığının bildirildiği ayrıca, davalı bankanın cevap dilekçesinde çeklerin rehin cirosu ile devir edildiğinin ispatının davacı şirkete ait olduğunu, … Plastik San. Tic. A.Ş ‘nin çeki bankaya devir ederken bedeli rehin veya bedeli teminattır şeklinde ihtirazi kayıt koymadığını beyaz ciro ile devrin rehin cirosu olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını ifade ederek davanın reddini savunmuş, yine davalı banka 11/02/2019 tarih ve … sayılı yazısı ile ” … numaralı çek 30/12/2015 tarihinde tahsilinde borca mahsuben alınan çek olarak Erzurum Şube … hesap numaralı müşterimiz … Plastik San. Tic. A.Ş tarafından bankamıza teslim edildiği tespit edilmiş ve yine …numaralı çek 31/03/2016 tarihinde tahsilinde borca mahsuben alınan çek olarak Erzurum Şube … hesap numaralı müşterimiz … Plastik A.Ş tarafından bankamıza teslim edilmiştir” şeklinde yazı ile cevap verdiği görülmüştür.
Çözümlenmesi gereken hukuki uyuşmazlık; çekte ciro ve bankanın cirosunun ne anlama geldiğine ilişkindir. Bu konuda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ‘nun 25/01/2022 tarih ve 2019/(19)-1159 Esas ve 2022/46 karar sayılı kararında belirtildiği üzere; ” 26. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenleme ve kavramların açıklanmasında yarar vardır.
27. Hak sahibinin tespiti şekline göre çek; nama, emre ve hamiline olarak düzenlenebilmektedir. Çekin devir şekli bu ayrıma göre farklılık göstermektedir.
28. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 824. (6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (eTTK m. 736) maddesine göre; “Emre yazılı olan veya kanunen böyle sayılan kıymetli evrak, emre yazılı senetlerdendir”. Bu tanıma göre kıymetli evrak sayılan bir senedin emre yazılı olması için senedin emre olduğunun senetten anlaşılması, eş söyleyişle bu durumun senette belirtilmiş olması veya böyle bir beyan olmamakla beraber kanunen emre yazılı senetlerden birinin söz konusu olması gerekir.
29. Çek ise kanunen emre yazılı senetlerden olduğu için, emre düzenlenmek isteniyorsa bunun açıkça senede yazılmasına gerek yoktur (TTK m. 785/1-a; eTTK m. 697/I, b. 1). Emre yazılı çekler ciro ve teslim yolu ile devredilir (TTK m.788/I; eTTK m.700/I; TTK m. 647/I-II, eTTK m. 559/I,II). Kanun koyucu çeklerde cironun şeklini ve hükümlerini poliçe hükümlerine atıf yaparak düzenlemiş (TTK m. 818/I-d; eTTK m.730/I, b.4), hamilin hak sahipliğinin ispatını ise TTK’nın 790. (eTTK m. 702) maddesinde düzenlemiştir. Buna göre, çek üzerinde hem beyaz ciro hem de tam ciro yapılabilir (TTK m. 818/I-d, eTTK m. 730/I, b. 4; TTK m. 683/2, eTTK m. 595/2).
30. Nama yazılı senetlerin tanımı ise TTK’nın 654. (eTTK m. 566) maddesinde yapılmıştır. Buna göre; “Belli bir kişinin adına yazılı olup da onun emrine kaydını içermeyen ve kanunen de emre yazılı senetlerden sayılmayan kıymetli evrak nama yazılı senet sayılır”.
31. Çek kanunen emre yazılı senetlerden olduğundan (TTK m. 785/1-a, eTTK m. 697/I, b. 1; TTK m. 788/I, eTTK m. 700/I), onu nama yazılı olarak düzenleyebilmek için menfi emre kaydına yer vermek gereklidir (TTK m. 785/1-b, eTTK m. 697/I, b. 2; TTK m. 788/II, eTTK m. 700/II). Menfi emre kaydını ihtiva eden çekte lehtar olarak gösterilen kişi senedi elinde bulunduruyorsa yetkili hamil sayılır. Nama yazılı bir çek üçüncü bir kişiye devredilmiş ise, yetkili hamilin tespiti yapılan devir işleminin geçerliliğine bağlıdır. Nama yazılı kıymetli evrak (çek) yazılı devir beyanı (alacağın temliki) ve senedin teslimi suretiyle devredilir (TTK m. 647/I-II, eTTK m. 559/I-II; TTK m.788/II, eTTK m. 700/II).
32. Hamiline yazılı senetlerin tanımına gelince; TTK’nın 658. (eTTK m. 570) maddesine göre; “Senedin metninden veya şeklinden, hamili kim ise o kişinin hak sahibi sayılacağı anlaşılan her kıymetli evrak, hamile veya hamiline yazılı senet sayılır”.
33. Hamiline yazılı senedin devri, senedin teslimi ile olur (TTK m. 647/1; eTTK m. 559/I). Buna göre hamiline yazılı çeki elinde bulunduran kişi yetkili hamildir ve çek bedelini talep etmeye yetkilidir.
34. Diğer taraftan yapılış amacı yönünden ciro; temlik, tahsil ve rehin cirosu olmak üzere üçe ayrılmaktadır.
35. Kambiyo senedinin mülkiyeti ile birlikte senetten doğan hakları karşı tarafa devretmek amacıyla yapılan ciroya temlik cirosu denir. Temlik cirosu ile ciranta artık senedin nihai alacaklısı sıfatını kaybeder ve ciro yaptığı şahsa ve ondan sonra gelecek olanlara karşı sorumlu olur. Ciro şerhinde, cironun hangi amaçla yapıldığı anlaşılmıyor ise temlik için yapıldığı kabul edilir. Cironun temlik dışında, başka bir amaç için yapıldığını iddia eden taraf, iddiasını ispat ile mükelleftir. Ancak TTK’nın 688/1 ve 689/l. maddelerinde ciro şerhinin bulunmadığı durumlara ilişkin düzenlemeler de mevcut olup, anılan madde hükümlerine göre, tahsil veya rehin cirosu ile senedi devralan kişinin yaptığı ciro tahsil cirosu hükmündedir.
36. Kambiyo senedi alacaklısı, senet bedelini bizzat tahsil etmek zorunda değildir. Bu gibi durumlarda, alacaklı, kendisine bir temsilci atayarak senet bedelinin tahsilini sağlayabilir. Bu yolla yapılan ciroya tahsil cirosu denir (TTK m. 688).
37. Tahsil cirosu açık veya örtülü (inançlı) yapılabilir. Açık tahsil cirosu, vekâlet kaydının açıkça yer aldığı cirodur. Bunun için ciro şerhinde “bedeli tahsil içindir”, “vekâleten”, “kabz içindir” veya vekâleti gösteren başka herhangi bir kaydın bulunması gereklidir (TTK m. 688/1). Açık tahsil cirosunun sadece teşhis fonksiyonu vardır. Senedin mülkiyetine ve senetten doğan alacaklara ciranta (tahsil cirosu ile devreden) sahip olduğundan, temlik fonksiyonu bulunmamaktadır.
38. Dava konusu çekler nama ve hamiline yazılı düzenlenmediklerinden emre yazılı nitelikte olup, keşide edildiği ve çek tevdi bordrolarının düzenlendiği tarih esas alınmak suretiyle eldeki davaya uygulanması gereken “Rehin Cirosu” başlığını taşıyan TTK’nın 689. maddesi;
“(1) Ciro, “bedeli teminattır”, “bedeli rehindir” ibaresini veya rehnetmeyi belirten diğer herhangi bir kaydı içerirse, hamil, poliçeden doğan bütün hakları kullanabilir; fakat kendisi tarafından yapılan bir ciro ancak tahsil cirosu hükmündedir.
(2) Poliçeden sorumlu olanlar, kendileriyle ciranta arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri hamile karşı ileri süremezler; meğerki, hamil poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.”
hükmünü içermektedir.
39. Rehin cirosu, açık veya inançlı rehin cirosu şeklinde yapılabilir (Poroy, Reha / Tekinalp, Ünal: Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, İstanbul 2010, s. 174). “Bedeli teminattır” veya “bedeli rehindir” ibaresini veyahut rehnetmeyi belirten başka herhangi bir kaydı içeren ciro ile açık rehin cirosu kurulabilir (TTK 689/1). İnançlı rehin cirosu ise, senedin rehin cirosu ile devredildiğine ilişkin ciro beyanında herhangi bir kayda yer verilmeyerek ve rehin anlaşmasını cironun tarafları arasında bırakılarak kurulabilir. İnançlı rehin cirosu Kanun’da ayrıca düzenlenmemiştir.
40. Türk Ticaret Kanunu’nun 689. maddesine göre, bedeli teminattır, bedeli rehindir ibaresini veya rehnetmeyi belirten diğer herhangi bir şerh ile rehin alana ciro yapılması ve senet zilyetliğinin devri halinde açık (alenî) rehin cirosu söz konusu olur. Bu ciro, senedin üzerine yazılabileceği gibi alonj üzerine de yazılabilir (TTK 683).
41. Ciro şerhinde rehne ilişkin herhangi bir kaydın bulunmadığı, ciro lehtarı lehine kambiyo senedi üzerinde bir rehin hakkı kurmak için yalnız taraflar arasında kalan bir rehin anlaşmasına uygun olarak yapılan ciroya gizli (örtülü) rehin cirosu denir.
42. Rehin cirosu tam veya beyaz ciro şeklinde yapılabilir, ancak kısmi rehin cirosu yapılamaz (…….., ………: Kıymetli Evrak Hukukunun Esasları, Ankara 2011, s. 181).
43. Aynı Kanun’un 818. maddesinde ise poliçeye dair bazı hükümlerin çekler hakkında da uygulanacağı belirtilmiş olup, adı geçen maddede rehin cirosu ile ilgili olarak 689. maddeye yapılmış bir atıf bulunmadığından çekte rehin cirosu yapılamaz ve çekin sadece tahsil veya temlik cirosuyla verilmesi mümkündür.
44. Çekte rehin cirosu yolunun kapatılmasının sebebi, çekin kural olarak ödeme vasıtası olmasıdır. Kısa süre içinde ödenmesi şart bulunan bir senedin, teminat kabilinden ciro edilmesi uygun görülmemiştir. Bir ödeme vasıtası olarak ibraz edildiği anda ödenmesi gereken çek bedelinin tahsil edilip rehnolunmasının daha devamlı ve emin bir teminat teşkil edeceği tabiidir.
45. Aynı şekilde çekin, Türk Medeni Kanunu’nun rehne ilişkin hükümlerinden yararlanılarak rehnedilmesi imkânı da vardır (………. F.: Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 2012, s.278 vd.). Nitekim, aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.05.2018 tarihli ve 2017/19-817 E., 2018/1145 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
46. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; asıl ve birleşen davaların konusu davalı … Ltd. Şti.’nin davacıya haricen bir araç satarak karşılığında davaya konu üç adet çeki almasına rağmen aracın devrini noter kanalıyla gerçekleştirmediği için davacının bu davalıya karşı çekler sebebiyle sorumlu ve borçlu olamayacağı; davalı bankalar yönünden ise davaya konu çeklerin davalı … Ltd. Şti.’nin kredi borçlarına teminat olarak davalı bankalara verildiği, bu sebeple çeklerde yer alan cironun rehin cirosu niteliğinde olduğu, çeklerde rehin/teminat cirosunun ise hukuken mümkün olmadığı, bu sebeple davacının çekler sebebiyle davalı bankalara da borçlu ve sorumlu olamayacağından menfi tespit istemlerine ilişkin olup, asıl ve birleşen davalarda davalı şirkete yöneltilen menfi tespit davasının geçersiz satış sözleşmesi nedeniyle satış bedeli olarak verilen çeklere rağmen aracın resmî devri yapılmadığından bedelsizlik nedeniyle kabul edilip kesinleştiği sabittir.
47. Önemle vurgulamak gerekir ki, çekte ancak tahsil veya temlik cirosu yapılabileceğinden dava konusu yapılan ve davalı …Bankası ….’nun hamil olduğu 30.04.2015 keşide tarihli ve 35.000TL bedelli; 11.06.2015 tarihli ve 28.000TL bedelli çeklerin cirantaları davalı şirket tarafından yapılan beyaz ciroda çeklerin rehin cirosu ile devredildiğine dair bir açıklık bulunmadığına göre, bu çeklerin rehin cirosuyla devredildiği kabul edilemez.
48. Kaldı ki, çek tevdi bordrolarında “teminat” ibaresine yer verilmiş olması birleşen dava konusu çeklerin rehin cirosu ile devredildiğini ispata yeterli olmadığı gibi, bu bordrolarda çeklerin tahsil yetkisinin de davalı bankaya verilmiş olması karşısında, ayrıca TTK’nın 689/2. maddesi uyarınca çekte rehin cirosunun bulunduğu def’î şahsî def’î niteliğindedir. Buna göre davacı keşideci temel borç ilişkisine dayanabileceğinden, davalı ciranta şirket ile hamil banka arasında düzenlenen çek tevdi bordrolarının davacı keşideci tarafından iyiniyetli davalı konumunda olan hamil bankaya karşı ileri sürülmesi mümkün değildir. Bu nedenle birleşen davaya konu iki adet çekin temlik cirosuyla davalı …Bankası ….’ya devredildiğinin kabulü ile adı geçen davalı banka hakkından açılan borçlu olmadığının tespiti talebini içeren birleşen davanın reddi gerekir.
49. Eş söyleyişle; çeklerin devir bordroları var ise de, rehin amacıyla davalı bankalara devredildiği konusunda çeklerde bir açıklık bulunmamaktadır. Kambiyo senetlerinde temlik cirosuyla senede hamil olan davalı bankaların kötüniyeti kanıtlanmadığı sürece bedelsizlik iddiası hamil bankalara karşı ileri sürülemez.
50. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; çekte rehin cirosu geçersiz olup, geçersiz ciro ile hamil olan davalı bankanın yetkili hamil olduğunun söylenemeyeceği, yetkili-meşru hamil olmayan hamilin elindeki çeklere dayalı olarak keşideciden de çek bedelini talep edemeyeceği, bu cironun çek hamili davalıya çekten doğan bir hak vermeyeceği, bunun mutlak def’î olarak davacı keşideci tarafından hamile karşı ileri sürebileceği, ancak bu şekilde gizli rehin cirosuyla hamil olandan çek üzerindeki muntazam ciro silsilesine göre geçerli ciroyla iktisap eden bir başkası hamil olursa, rehin cirosu olduğunu bilmedikçe veya bu hususta ağır kusuru bulunmadıkça onun iktisabı geçerli olacağından, somut olayda birleşen davada davalı bankanın inançlı-gizli rehin cirosuyla çeki iktisap eden olduğu kabul edilerek direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan gerekçelerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
51. Diğer taraftan gerekçeli karar başlığında asıl ve birleşen davalarda davalı konumunda olan … …. Hay. Tarım Tic. ve San. Ltd. Şti. yer almamış ise de, bu hususa ilişkin eksiklik mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde bulunduğundan ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.
52. Hâl böyle olunca tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki delillere ve bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
53. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.” şeklindedir.
Buna göre; davaya konu olan iki adet çekin keşidecisi ve lehtarı arasında yapılan distribütör sözleşmesi gereğince çeklerin verildiği, daha sonra bu çeklerin beyaz ciro ile lehtar tarafından çeklerde muhatap olmayan bir bankaya beyaz ciro yolu ile devredildiği, bankada çek tevdii bordrolarının yer almadığı, ancak bankanın 11/02/2019 tarihli yazısına göre, tahsilinde borca mahsuben alındığının belirtildiği anlaşılmıştır. Çeki ciro eden bankanın muhatap banka olmadığı ve 11/02/2019 tarihli banka yazısına göre de, tahsilinde borca mahsup edilmek üzere yani, ödeme amacı ile alındığı ve daha sonrası ciro silsilesinde kopukluk olmayan çeklerin ödeme yasağı nedeniyle ödenemediği anlaşılmıştır. Çeki ciro eden davalı bankanın çekteki muhatap banka olmadığına, çeki tevdi bordrolarının bulunmadığına göre ve ayrıca çeki her hangi bir şekilde teminat amacıyla aldığına ilişkin dosyaya yansıyan bir delil de bulunmadığına göre, çekin ticari hayattaki havale fonksiyonu ile ödeme aracı olduğu dikkate alındığında, lehtarın davalı banka nezdinde bulunan kendi borcuna mahsuben çekleri verdiği de anlaşıldığından, ilk derece mahkemesi kararının yanılgılı değerlendirme neticesinde oluştuğu ve bu anlamda usul ve yasaya da aykırı olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK ‘nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
I-Davalı vekili tarafından yapılan istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ İLE, Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 21/02/2019 tarih ve 2017/447 Esas, 2019/79 Karar sayılı hükmün HMK’nın 355, 353/(1)-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
II-KALDIRILIP DÜZELTİLEN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
”a-Davacının davasının REDDİNE,
b-Alınması gerekli 80,70-TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 49,30-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına
c-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
ç-Karar tarihinde geçerli AAÜT gereğince 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
d-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,” şeklinde YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
III-Davalıdan alınan istinaf karar peşin harcının davalıya iadesine,
IV-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan 121,30-TL başvuru harcı, 51,20-TL posta gideri olmak üzere toplam 172,50-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
V-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
VI-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi/ikmaline ilişkin işlemlerin yerel mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’ nın 362/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 09/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.