Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2019/1703 E. 2022/44 K. 10.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/1703
KARAR NO : 2022/44
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/01/2019 (Karar)
NUMARASI : 2018/127 Esas, 2019/29 Karar
DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
KARAR TARİHİ : 10/01/2022
Taraflar arasında görülen Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın reddine dair verilen karara karşı davacılar vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle;07/09/2013 tarihinde müvekkillerin murisi … ‘nın … plaka sayılı araç ile yaptığı trafik kazası neticesinde …’nın mirasçıları olan müvekkiller lehine Adana …. Asliye Ticaret Mahkemesinde … Esas sayılı dosyası ile tazminat davası açtıklarını, davanın müvekkiller lehine sonuçlandığını, kararın davalı … şirketi tarafından temyiz edildiğini, Davalı şirket müvekkiler aleyhine Erzurum …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlattığını, söz konusu takip dolayısıyla gönderilen tebligatın muhtara yapılmış olması olması sebebiyle müvekkilin takipten haberdar olmadığını ve yasal süresi içerisinde itiraz edilmediğinden takibin kesinleştiğini, ancak davalı şirketin müvekkillerden alacaklı olduğu iddiasının yersiz olduğunu, bu nedenlerle Erzurum …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına ihtiyati tedbir kararı verilerek takibin durdurulmasını, borçlu olmadığının tespitini, davalı şirketin % 20 ‘den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı taraf cevap dilekçesi sunmamıştır.
YEREL MAHKEME KARARI;
Mahkemece, “…. Davacı tarafça 07/09/2013 tarihinde müvekkillerin murisi … ‘nın … plaka sayılı araç ile yaptığı trafik kazası neticesinde …’nın mirasçıları olan müvekkiller lehine Adana …. Asliye Ticaret Mahkemesinde … Esas sayılı dosyası ile tazminat davası açtıklarını, davanın müvekkiller lehine sonuçlandığını, temyiz incelemesi devam ederken davalı … şirketinin müvekkillerine uzlaşma teklif ettiğini, görüşmeler sonucunda müvekkilleri lehine tazminat ödemesi yapıldığını, ibraname düzenlendiğini daha sonra sigorta şirketi tarafından ödemenin ardından 13/04/2017 tarihli yazısında istiap haddinin aşıldığını belirterek 250.000,00 TL rücu bedelini müvekkillerden talep ettiğini, Erzurum …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlattığını, oysaki muris … üzerinden müvekkillere rücu edilmesi çalışsa da istiap haddi aşımının kazaya sebebiyet vermediğinden icra takibinin haksız olduğundan bahisle mahkememizde menfi tespit davası açmış olduğu anlaşılmıştır. Adana …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyasında davacıların …, …, …, … olduğu, davalıların …. olduğu, açılan davanın ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat davası olduğu, toplam 250.000,00 TL tazminata hükmedildiği, kaza tarihinin 01/09/2013 tarihi olduğu mahkeme kararı gerekçesinde de Hukuk Genel Kurulunun 2011/17-787 Esas 2012/92 Karar sayılı ilamı gereği ” Davacıların salt ölenin mirasçıları sıfatı ile değil destekten yoksun kalan 3.kişi sıfatı ile dava açıldığından, tam kusurlu araç şoförü ve onun eylemlerinden sorumlu olan işletenin kusurunun sürücünün desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyeceğinden ” tazminata hükmedilmiş olduğu, bu karara esas alınan bilirkişi raporunda istiap haddi ile ilgili hususunda bilirkişi raporunda irdelendiği, anlaşılmıştır. Sonuç itibariyle Adana …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce davacılar yararına tazminata hükmedilmiş ve ilgili dosya halen istinaf incelemesindedir. Bilirkişi raporlarının usul ve esasa uygunluğu dosya kapsamına uygunluğu, mahkeme gerekçesi ve tazminatın davacılar lehine hükmedilmesi olgusunun değerlendirilmesi İstinaf Mahkemesi’ndedir. Henüz kesinleşen bir tazminat mevcut değildir. Davacı ve davalı taraf arasındaki tazminat talep ve istemleri üst dereceli mahkemede incelenmektedir. Kısacası davacılar yararına kesinleşmiş bir tazminat kararı mevcut değildir. Menfi tespit davasına konu olan alacak aynı zamanda Adana …. Asliye Ticaret Mahkemesi davasının da konusudur ve derdesttir. HMK 114/1-ı bendi gereğince derdestlik nedeniyle davanın usulden reddi gerektiği” gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş karara karşı davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece davanın usulden reddine karar verildiğini, gerekçe ile kurulan hükmün birbiri ile çeliştiğini, henüz müvekkilleri lehine kesinleşen bir tazminat miktarı mevcut değil ise müvekkiller aleyhine yürütülen rücuya dayalı icra takibinin de bir dayanağının olmadığını, gerekçenin alacaklı ve borçlu sıfatının henüz doğmadığına işaret ettiğini, açtıkları davanın müvekkillerinin borçlu olmadıklarının tespiti ile yürütülen icra takibinin iptaline ilişkin olduğunu, mahkemece müvekkillerinin borçlu olmadığı, rücuya konu kararın kesinleşmediğinin tespit edilmesine rağmen menfi tespit davasının reddine karar verildiğini, derdestliğin menfi tespi davası için değil, rücuya konu olan tazminat için mevcut olduğunu ve davanın konusunun ise sigorta şirketi tarafından ödenen tazminatın rücu edilip edilmeyeceğine ilişkin olduğunu, bu nedenle icra takibinin iptalinin gerektiğini, sigorta şirketinin müvekkilleri ile ibralaştığını, bilindiği üzere birbirini ibra eden tarafların aynı konuya ilişkin başkaca bir hak talep edemeyeceklerini, ancak davalı … şirketi tarafından yapılan ödemenin ardından söz konusu kazaya karışan araçta istiap haddinin aşıldığı belirtilerek müvekkilleri aleyhine icra takibi başlatıldığını, sigorta şirketinin söz konusu icra takibini bile bile müvekkillerinin zararına hareket ederek kötü niyetli bir biçimde açtığını, tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitine ve icra takibinin iptaline, davalı … şirketinin %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, aksi halde yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava; icra takibinden sonra İİK 72. Maddesine istinaden açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davalı … şirketi tarafından Erzurum …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takip dosyası ile 250.000 TL asıl alacak ve 66.821,92 TL işlemiş faizin tahsili istemiyle davacıların murisi … hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibin dayanağı olarak 02.05.2014 – 250.000 TL 1 adet asıl alacak rücu bedeli olarak gösterildiği, …’nın vefatı nedeniyle mirasçıları olan davacılar takibe dahil edilerek adlarına ödeme emirlerinin tebliğ edildiği ve süresinde itiraz edilmemesi üzerine takibin kesinleştiği ve davacıların takip konusu borç nedeniyle borçlu olmadıklarının tespiti istemiyle açtıkları eldeki davada mahkemece menfi tespit davasına konu olan alacağın aynı zamanda Adana …. Asliye Ticaret Mahkemesi davasının da konusu olup bu davanın derdest olduğu gerekçesiyle HMK 114/1-ı bendi gereğince derdestlik nedeniyle davanın usulden reddine reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
HMK’nın 114/1-ı maddesinde aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte (derdest) olmaması dava şartları arasında düzenlenmiştir. Derdestlik, dava açılmasının usul hukuku bakımından ortaya çıkardığı sonuçlardan biridir. Aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak daha önce bir dava açılmış ve bu dava görülmekte ise, aynı konunun yeni bir dava konusu yapılması mümkün değildir. Çünkü, aynı konuda iki dava açılmasında davacının korunmaya değer bir menfaati yoktur. Aynı Yasanın 115. maddesi uyarınca, taraflar dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebileceği gibi, mahkemece de davanın her aşamasında kendiliğinden gözetilerek, dava şartı noksanlığının tespiti halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerekir. Dava şartı olan derdestlik nedeni ile davanın reddi için iki davanın taraflarının, konusunun ve dava sebeplerinin aynı olması gerekir.
Somut olayda; icra dosyasında davalı şirket tarafından davacılara yapıldığı iddia edilen ödemenin rücuen iadesinin talep edildiği, istinaf incelemesine konu eldeki dava dosyasında davacılar tarafından takip nedeniyle borçlarının bulunmadığının tespitini talep ettikleri, Adana …. Asliye Ticaret Mahkemesinde … Esas sayılı dosyasında ise … murisi olan davacılar tarafından destekten yoksun kalma tazminatı talep ettikleri anlaşılmıştır.
İcra dosyasındaki belgelerin incelenmesinde Adana …. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen karar üzerine sigorta şirketi tarafından davacılara ilamda hükmedilen alacağın ödendiği, ancak sigorta şirketi tarafından kazada istiap haddinin aşılmış olması nedeniyle tazminat ödeme yükümlülüğünün bulunmadığı gerekçesiyle davacılardan ödenen paranın iadesinin istenildiği, ödeme yapılmaması üzerine icra takibinin başlatıldığı anlaşılmaktadır.
Görüldüğü üzere her iki davanın konusu, dava sebebi ve talep sonuçları farklı olup Adana …. Asliye Ticaret Mahkemesinde … Esas sayılı dosyasında tazminata karar verilip verilmeyeceği tartışma konusu iken istinaf konusu dava dosyasında ise icra takibi nedeniyle borçlu olunup olunmadığı ve dolayısıyla davalı … şirketinin takibe devam imkanının bulunup bulunmadığı tartışma konusudur. Takibin kesinleşmesi nedeniyle davalı şirketin yasal olarak takibe devam edip haciz işlemleri yapma hakkı bulunmaktadır. Her iki davanın konusunun da benzer nitelikte olması ve aynı sebepten (kazadan) kaynaklanmış olması ve hatta bir dava hakkında verilecek kararın diğer dosyayı etkileyecek olması aralarında derdestlik ilişkisinin bulunduğunu göstermez.
Bu durumda her iki davanın dava konuları, dava sebepleri ve talep sonuçları birbirinden farklı olduğundan HMK’nın 114/1-ı maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan bahsedilemez.
Dairemizce yapılan değerlendirmelere göre; istinaf konusu dosya ile Adana …. Asliye Ticaret Mahkemesinde … Esas sayılı dosyası arasında derdestlik bulunmadığından davanın esasına girilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması derecesinde yargılama işlemlerinin eksik bırakıldığı anlaşıldığından ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile, mahkemece verilen hükmün HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dava dosyasının HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kaldırılması nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin karar harcının başvuru sahibi iadesine,
4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesinde verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin yerel mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliğiyle HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 10.01.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.