Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
1. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/1175
KARAR NO : 2023/1808
KARAR TARİHİ : 29/09/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/05/2023
NUMARASI : 2021/536 Esas – 2023/507 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; … İl Özel İdaresi’nin … ve … Köyleri, Havalimanı ve Fizik Tedavi Merkezi İçme Suyu Yapım İşi’ni davalı şirketin yüklendiğini, akdedilen sözleşme ve sözleşmenin ekinde yer alan cetvele göre müvekkili taraf, alt yüklenici olarak yapılacak işin işçiliğini yapacak davalı şirkete ise üst yüklenici olarak anılan ödemeleri müvekkiline ödeneceğini, müvekkili tarafça, sözleşme ve sözleşmenin ekinde yer alan cetvelin gereği eksiksiz yerine getirilmesine rağmen davalı şirket tarafından müvekkiline yapılacak ödemeler geciktirilmiş ve bir kısım ödemeler de yapılmadığını, söz konusu cetvele göre müvekkiline yaptığı iş karşılığında davalının, toplam 610.115,00-TL ödemesi gerekirken, müvekkilinin iş ortağı …’nın, … Şubesi … Bankası … iban numaralı hesabına, 22/…/2020 tarihinde 56.000,00-TL, 01/…/2020 tarihinde 300.000,00-TL, 02/…/2020 tarihinde 15.000,00-TL, 16/…/2020 tarihinde 10.000,00-TL, 30/…/2020 tarihinde ise 80.000.00-TL olmak üzere toplam 461.000,00-TL gönderilmek üzere ödeme yapıldığını, söz konusu ödemelere ilişkin banka kayıtlarını dilekçe ekinde sunduklarını, geriye kalan 149.155,00-TL’nin ödenmediğini, müvekkili taraf sözleşme ile kendisine yüklenen tüm sorumluluğu yerine getirmesine rağmen davalı şirket ödemeyi yapmayarak sözleşmeye aykırı davrandığını, davalının cezai şartı ödemesi gerektiğini, davalı şirket, müvekkiline olan 149.155,00 TL asıl alacak ve 50.000,00-TL cezai şart olmak üzere toplam 199.155,00 TL borcunu ödemediği için davalı hakkında Erzurum …. İcra Dairesi’nin 2021/… Esas Sayılı takip dosyası ile ilamsız takibe geçildiğini, davalı şirkete ödeme emri tebliğ edilmiş olduğunu, davalı şirket, kanuni süresi içinde söz konusu icra takibine, takip konusu alacağa, borca, faiz oranına, işlemiş faize ve diğer tüm ferilerine itiraz ettiğini, bunun üzerine Erzurum …. İcra Müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verildiğini, borçlunun yapmış olduğu itirazların hiçbir hukuki dayanağının olmadığını, yapılan itirazlarının kötü niyetli olduğunu, borçlu şirketin ödemediği asıl borcu bulunmakla birlikte sözleşmeye aykırı davranmasından kaynaklı cezai şartın unsurları gerçekleşmiş ve asıl borçla birlikte bu cezai şartın da borçlu şirket tarafından müvekkiline ödemesi gerektiğini, dava konusu borçla alakalı sözleşmenin serbesti ilkesi gereği tarafların kendi aralarında imzalamış oldukları sözleşmede işin süresi belirlenmiş ve süresi içerisinde iş müvekkilinin bitirdiğini, sözleşmede ödemenin yapılacağı tarihler belirlendiğinden borçlunun temerrüdünün şartları gerçekleştiğini, uygulanan faiz türü ve oranında da bahsi geçen sözleşme esas alındığını, iş bu davanın açılmasından önce arabulucuya başvurulduğunu, anlaşma sağlanamadığını, davanın kabulü ile, davalının Erzurum …. İcra Dairesi’nin 2021/……E. Sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptalini ve takibin devamını, borçlunun takip konusu takip dosyasında belirtilen faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın likit bir alacak olması, haksız ve kötü niyetle yapılan itiraz nedeniyle müvekkili … lehine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve avukatlık vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, işin teslim edildiğini ancak bedelinin ödemediği iddiasındaki davacının paranın yanı sıra cezai şart talep etmesi hiçbir koşulda mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; “… taraflar arasındaki… İl Özel İdaresi … ve … Köyleri, Havalimanı ve Fizik Tedavi Merkezi İçme Suyu İşine ilişkin eser sözleşmesi imzalanmıştır. Taraflar arasındaki eser sözleşmesi nedeniyle davanın mutlak ticari dava ve yukarıda belirtilen üçüncü grup ticari davalardan olmadığı açıktır. Bu davanın nispi ticari dava olması için ise davacı ve davalının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir. Davacı taraf tacir değildir. Nitekim benzer bir uyuşmazlıkta İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6.Hukuk Dairesi’nin 2021/1889 Esas 2021/1446 Karar sayılı ilamında da bu durum “Her ne kadar davacı tacir olsa da; davalı …… Bakanlığı tacir olmadığı anlaşılmakla uyuşmazlığın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında kalmadığından asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği anlaşılmaktadır. (Yargıtay 20 H.D. 2018/3048 E.-2018/4832 K, 2015/1152 E-2015/4283 K)” şeklinde değerlendirilmiştir. Açıklanan nedenler ve yüksek mahkeme kararları doğrultusunda davacının davasının görev nedeniyle usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, dosyada görevli mahkemenin Erzurum Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının görev nedeniyle USULDEN REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyada görevli Mahkemenin Erzurum Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine olduğuna, …” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bir taraf için ticari iş niteliğinde bulunan işin diğer taraf için de ticari iş niteliğinde olduğunu, kendilerinin tacir olup işin de ticari nitelikte olduğunu, davanın ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğini, görevsizlik kararının hukuka aykırı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali isteğine ilişkindir.
Davacı, … İl Özel İdaresi’nin … ve … Köyleri, Havalimanı ve Fizik Tedavi Merkezi İçme Suyu Yapım İşi’nin davalı şirketçe yüklenildiğini, kendilerinin de davalı şirket ile aralarındaki sözleşme gereğince alt yüklenici olarak işin yapım aşamasının üstlenildiğini, davalı şirketçe sözleşmeye aykırı davranılarak kendilerine yapılması gereken ödemelerin yapılmadığını ileri sürerek yaptıkları icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptalini istemiş, davalı şirketçe davacı tarafa borçlarının bulunmadığını belirterek davanın reddi savunulmuş, Mahkemece, görevsizliğe dair verilen karar, davalı vekilince istinaf edilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin dosya içeriğine sunulduğu, davacının ticaret sicil müdürlüğünde kaydının bulunmadığı, Vergi Dairesi’nin 14.06.2022 tarihli cevabından davacının bilanço esasına göre defter tuttuğu, Esnaf ve Sanatkarlar Odası’nın cevabından davacının 02……2007 tarihli sicil kaydının bulunduğu ve halen devam ettiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunun veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Diğer taraftan, 6102 sayılı TTK’nın 19/2 maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri içinde ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 Sayılı Kanununun 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı TTK’nın 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleriyle diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunununda ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 Sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca, kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf aşamasında Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından re’sen incelenir.
Somut olaya gelince; dava eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, mutlak ticari dava niteliğinde olmadığı bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunlu olduğu, Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’nin 18.10.2022 tarihli cevabından davacının sicile kaydının devam ettiğini bildirildiği, Vergi Dairesi cevabından davacının bilanço esasına göre defter tuttuğunun tespit edildiği bu durumda davacının tacir olmadığı anlaşılmakla Mahkemece verilen görevsizlik kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi uyarınca kamu düzeni ve istinaf sebepleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, uyuşmazlığın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun bulunduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)/b-1.maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin, Erzincan Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/536 E – 2023/507 K sayılı kararına yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nın 353-(1)/b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 269,85-TL istinaf karar ilam harcından davalı tarafça peşin alınan 179,90-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 89,95-TL’nin davalından alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın tebliği, harç ve gider avansına ilişkin işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.