Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
1. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/743
KARAR NO : 2022/589
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2021/102 D.İş- 2021/103 Karar
TARİHİ : 07/06/2021
İHTİYATİ HACİZ
TALEP : İhtiyati Haciz
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı Vekili İddia ve Dayanaklarında Özetle; müvekkiline ait taşınmazın dava dışı ……Dağıtım Eğitim Limited Şirketi tarafından 2016-2019 yılları arasında kiralandığını, şirketin kiralamadan ve kiracının verdiği maddi hasardan kaynaklı zararların giderilmesi için alınan 2 adet bonodan şimdilik 01/03/2021 vade tarihli bono hakkında talepte bulunduklarını, bonoda borçlu şirketten alacaklarını tahsil imkanının kalmadığını, davalının şirket adına bir takım ödemleri yaptığını, muvazaa ihtimaline dair yeterli verinin bulunduğunu belirterek 59.750,00-TL tutarında ihtiyati haciz isteminin kabul edilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI; Mahkemece 07.06.2021 tarih 2021/102D.İş, 2021/103 K sayılı kararı ile; “…Tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde; bono aslının sunulmamış olması, ayrıca bono suretinden Haciz istenen kişinin imzasının bulunmaması nedeniyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-İhtiyati Haciz talebinin REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme gerekçesinin yetersiz olduğunu, bono da borçlunun imzasının bulunmadığını, aleyhinde istemde bulunulan kişinin şirket ödemelerinde kilit role sahip olduğunu, müvekkilinin alacaklı olduğu kişilerle de akrabalık bağının bulunduğunu, muvazaalı işlemlere imza atan karşı tarafa ilişkin olarak talebinin kabul edilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Talep, dava dışı şirketin borcuna ilişkin ihtiyati haciz talebidir.
Temel hukuk kurallarının en önemlilerinden bir tanesi alacak haklarının nisbiliği ilkesidir. Alacak hakkı ancak hukuki ilişkinin tarafları arasında ileri sürülebilir. Kural olarak borç ilişkinin dışında bir başka gerçek ya da tüzel kişiye karşı borç ilişkisinden doğan alacak hakkı ileri sürülemez. Ticaret şirketlerinde ise sınırlı sorumluluk ilkesi ayrı ve bağımsız malvarlığı oluşumunu yaratmaktadır. Ticaret şirketlerinde sınırlı sorumluluk ya da ayrı malvarlığı ilkesinin alacaklıların menfaatlerine zarar verecek şekilde kötüye kullanılması durumunda alacaklıların hak ve menfaatlerini korumak için Kıta Avrupası ve Anglo-Sakson hukuk sistemlerinde “Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Teorisi” geliştirilmiş ve tüzel kişiliğin arkasına sığınarak durumu kötüye kullanan ortakları ve üçüncü kişileri sorumlu tutma imkanı getirilmiştir. Teorinin amacı, hakkaniyet gerektirdiği zaman tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınılmasının önlenmesidir. Teorinin uygulanmasının yasal dayanağı olarak dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağını düzenleyen TMK’nın 2. maddesi kabul edilmektedir. Tüzel kişiliğin varlığı asıl olup borcun yükümlüsü olan bir tüzel kişilik bulunmakta iken şirketin ortaklarına ya da başka bir şirkete karşı bu borçtan dolayı yönelinemeyecektir. Ancak tüzel kişiliğin kötüye kullanıldığı bazı istisnai hallerde tüzel kişilik perdesi aralanmak suretiyle gerçek ya da tüzel kişi ortakların ve üçüncü kişilerin sorumluluğu cihetine gidilebilecektir. Başka bir anlatımla perdeyi aralama teorisiyle birlikte tüzel kişinin borcundan üçüncü kişilerin, üçüncü kişilerin borcundan tüzel kişinin özdeş kılınarak sorumlu tutulması mümkün olabilecektir.
İhtiyati haciz talebinin koşulları İİK’nın 257. maddesinde gösterilmiş olup, muaccel alacaklarda İİK’nın 257/I. maddesinde ihtiyati haciz isteyebilmek için alacağın muaccel olması ve rehinle temin edilmemiş olması şartı getirilmiştir. Vadesi gelmemiş, müeccel alacaklarda da ihtiyati haczin, ancak borçlunun belli bir yerleşim yerinin bulunmaması, borçlunun taahhütlerinden kurtulmak amacıyla mallarını gizlemeye ve kaçırmaya hazırlanması, kendisinin kaçması veya kaçmaya hazırlanması ya da alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunması halinde istenebileceği İİK’nın 257/II. maddesinde düzenlenmiştir.
Somut olayda ihtiyati haciz talep eden davacının ileri sürdüğü alacağın rehinle temin edilmediği sabit olduğu gibi alacak ve sorumlusu yargılamayı gerektirdiğinden muaccel olmadığı da ihtilâfsızdır. Davacı yanın dava dışı şirketin borcundan Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Teorisi gereği karşı tarafın sorumlu tutulmasını iddia ve talep ettiği, ihtiyati haciz koşulları arasında sayılan hususlardan hiçbirisinin varlığı konusunda kesin delil aranmamakla birlikte yaklaşık ispat koşulunun olayımızda gerçekleşmediği anlaşılmakla mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi isabetli olmuştur.
Sonuç olarak; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu; somut olayda davacı vekilinin dava dışı şirketin borcundan dolayı sorumlu tutulmasını talep ettiği karşı tarafın sorumluluğu, borcunun belirlenmesi ve ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için gerekli olan yasal koşulların oluşmadığı, dosyada kapsamına göre ihtiyati haciz için gerekli yaklaşık ispatın sağlanamadığı dikkate alınarak talebinin reddine dair kararın usul ve yasaya uygun bulunduğu anlaşılmakla davacı yanın istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 353-(1)/b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/102 D.İş, 2021/103 Karar sayılı 07/06/2021 tarihli ihtiyati haciz talebinin reddi kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353-(1)/b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliğ ve harç işlemlerinin, ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.04/04/2022