Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 2022/2142 E. 2023/532 K. 10.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
1. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/2142
KARAR NO : 2023/532
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/03/2020
NUMARASI : 2018/401 Esas – 2020/142 Karar
DAVA : Bayilik Sözleşmesi ile tanınan İntifa Hakkının Kaldırılması
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacılar vekili dava dilekçesinde ve duruşmadaki beyanlarında özetle; Erzurum ili, ….. ilçesi, …… Mahallesi, … parselde kayıtlı taşınmaz malikinin … olduğunu, ……. Petrol Ürünleri İnşaat Ltd. Şti. yetkilisinin … olduğunu ve davalı ile 28.01.2014 tarihli bayilik sözleşmesi imzalandığını, sözleşme yapıldıktan sonra 5 yıl süreli olarak intifa hakkı tesis edildiğini, müvekkili şirketin davalıya herhangi bir borcu olmadığı halde 500.000,00 TL teminat mektubunu nakde çevirdiğini, bu sebeple İstanbul ….. Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açıldığını, her iki müvekkilinde intifa hakkı sebebi ile yeni bir dağıtıcı şirket ile bayilik sözleşmesi yapamadığını, intifa hakkının durmasında davalı ve müvekkilleri açısından herhangi bir menfaat kalmadığını, sunmuş olduğu Yargıtay 14. Hukuk Dairesi kararı doğrultusunda değerlendirmeler yaparak belirtmiş olduğu nedenlerle Erzurum ili, …… ilçesi, …… Mahallesi, ……. parselde davalı lehine tesis edilen intifa hakkının kaldırılmasını ve tapudan terkin edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin taahhütlerini yerine getirmediğini, istasyonu ürünsüz bıraktığını, taahhüt ettiği miktarda ürün almadığını, muaccel haldeki borçlarını ödemediğini, davacının taahhütlerine uygun davranması için bir çok kez ihtar çekildiğini, borçlarının ödenmemesi sebebi ile teminatın nakde çevrildiğini ve davacının cezai şarttan da sorumlu olduğunu, davacı borçlarını ödemediği için vadeli ürün verme yükümlülüklerinin bulunmadığını, diğer taraftan davacının akrabası …….. tarafından sözleşmeye aykırı olarak istasyonun kullanıldığını ve gerekli yasal yollara başvurulacağını, davacı şirket malik olmadığı için aktif husumet sebebi ile davanın reddi gerektiğini, intifanın terkini koşullarının gerçekleşmediğini, intifa hakkı dilediğinde gayrimenkuldeki ticari faaliyetin başkasına devir edimek veya 3. kişiler eliyle işletilmek hususlarını da kapsayacak şekilde tesis edildiğini, intifa senedinden de anlaşılacağı üzere, intifa bedelinin ödenmesi dışında herhangi bir yükümlülüğünün olmadığını, intifa senedinden anlaşılacağı üzere kullanıma yönelik herhangi bir kısıtlama olmadığını, intifa süresi boyunca şirketin bayi olarak kalacağına dair herhangi bir anlaşmanın olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ
Yapılan yargılama neticesinde “davanın konusunun intifa hakkının kaldırılmasına ilişkin olduğu, davacı şirket ile davalı arasında 28/01/2014 tarihli bayilik sözleşmesinin düzenlendiği, bayilik sözleşmesi kurulduktan sonra 05/02/2014 tarihinde davacının sahibi bulunduğu taşınmaz üzerinde davalı lehine 4 yıl 11 ay 28 gün süre ile ve 290.000 USD bedelle intifa hakkı tanıdığı taraflarca bildirilen deliller dosya içerisine alındıktan sonra alanında uzman bilirkişilerce dava konusuna yönelik 28.06.2019 tarihli rapor tanzim edilmiş olup, mahkememizce itibar gören rapora göre davacının tacir olması ve basiretli iş adamı gibi davranması gerektiği, söz konusu intifa hakkının tanınması düzenlenmesi konusunda yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğu, intifa hakkının davacı şirket ile davalı arasındaki bayilik sözleşmesinin mevcudiyetine ve geçerliliğine bağlı olarak düzenlenmeyip intifa sözleşmesinin gerek taşınmaz üzerinde davalının her nevi faaliyette bulunma ve gerekse istenildiğinde ticari faaliyeti başkalarına devir edebilmek ve 3. kişiler eliyle işlettirebilme hak ve yetkisi verildiği, davacının intifa sözleşmesini tapuda da ilgili belgeleri okuyup imzaladığı, yine davacının özgür iradesinin sakatlandığına yönelik davacı tarafın dosyaya herhangi bir delil ibraz etmediği anlaşıldığından davacı tarafın intifa hakkının kaldırılması isteminin yerinde olmadığı anlaşıldığından dava tarihi itibariyle davada haksız olduğundan yargılama giderlerinden davacının sorumlu olduğu, davacı şirketin taşınmaz maliki olmadığı ve intifa sözleşmesinin tarafı olmadığından davada taraf sıfatının bulunmadığı, İntifa hakkının kaldırılması davasında dava değeri intifa hakkı bedeli üzerinden belirlenmesi gerekmekte ise de davacı tarafça bu bedel üzerinden harcın ikmal edilmediği anlaşıldığından maktu harç ve ücreti vekalet takdiri gerektiği anlaşılmış davacı … Petrol yönünden davanın Aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine davacı … yönünden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacı … Petrol yönünden; davanın Aktif husumet yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Davacı … yönünden; konusu kalmayan dava hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye noksan 23,-TL harcın davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
4- Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre hesap ve taktir olunan 3.400,-TL vekalet ücretinin Davacı …’dan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’nin 3.400,- TL maktu vekalet ücretinin davacı … Petrol’den alınarak davalıya ödenmesine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; karara esas teşkil eden bilirkişi raporunun usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporunun makine mühendisi ve hukuk bilirkişi tarafından düzenlendiğini, davanın konusunun intifanın kaldırılmasına ilişkin olduğunu, intifanın kaldırılmasına ilişkin müvekkilinin aleyhine olacak şekilde yarar zarar dengesinin bozulmasının değerlendirilmediğini, bilirkişi raporunda akaryakıt-LPG sektör bilirkişisinin de bulunmasının zorunlu olduğunu, bilirkişi raporunda bahsi geçen İstanbul ….. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/.. Esas sayılı dosyasının müvekkilinin açmış olduğu sözleşmeden kaynaklı tazminat davası olduğunu ve halen devam ettiğini, hükme esas alınamayacağını, intifa hakkının kaldırılmasında müvekkili şirketin hukuki yararının bulunup bulunmadığını değerlendirilmeden davacı şirket yönünden husumetten red kararı verildiğini, davanın açıldığı tarih itibari ile Rekabet Kurumu kararı uyarınca muafiyet süreleri dahilinde bir sözleşme bulunmadığını, alınan raporun hükme esas alınamayacağını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava; bayilik sözleşmesi nedeniyle tesis edilen intifa hakkının kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece usulden red ve karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verildiği kararın davacılar vekilince istinaf edildiği anlaşılmıştır.
Dava konusu taşınmaza ilişkin tapu kayıtlarının incelenmesinde taşınmazın davacı … adına kayıtlı olduğu ve 05/02/2014 başlangıç tarihi ile 4 yıl 11 ay 28 gün süre ile davalı şirket lehine 265.000 USD bedelle intifa hakkı tesis edildiği anlaşılmıştır.
İddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür davalarda, 6100 sayılı HMK’nın 120. (1086 sayılı HUMK’nın 413. maddesi) ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 16. maddesi uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın çekişme konusu taşınmazın değeri olacağı kuşkusuzdur.
Bu nedenle mahkemece intifa hakkının değeri belirlenerek harç ve vekalet ücretinin de dava değeri üzerinden tahsiline karar verilmesi gerekirken belirtilen husus gözetilmeden hüküm kurulması doğru görülmemiş ve kararın bu gerekçe ile kamu düzenine ilişkin yapılan yargılama sonucu kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Kabule göre de;
Davacı şirket yönünden aktif dava ehliyeti olmadığı için davanın reddine karar verilmişse de; kayıt maliki olmayıp intifa hakkına konu taşınmazı bayilik sözleşmesine dayanarak kullanan kişi olduğu bayilik sözleşmesi sona ermeden davanın açıldığı dava konusu taşınmaz üzerinde ayni ya da şahsi bir hakkının bulunduğu anlaşılmakla eldeki davayı açmakta hukuki yararı olduğu bu nedenle mahkemece bu yönler incelenmeden aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi isabetli bulunmamaktadır.
Yine dava devam ederken intifa süresinin dolması dikkate alınarak konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş ise de; yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden dava tarihindeki tarafların haklılık durumlarının taraflar arasındaki sözleşme kapsamı ve İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/….. Esas sayılı dosyanın da incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu kabulü ile İDM kararının kaldırılmasına, davacı vekilinin istinafa geldiği davalının gelmediği kazanılmış haklar da gözetilerek dosyanın mahkemesine gönderilmesine illişkin HMK 353/1-a-6 madde uyarınca kesin olarak karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere:
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a/6. maddesi gereğince KABULÜNE, Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/401 Esas – 2020/142 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
3-İstinaf başvurusunda davacı taraftan alınan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-İstinaf aşamasında davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
5-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-g maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.