Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 2021/1225 E. 2023/577 K. 13.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
1. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/1225
KARAR NO : 2023/577
KARAR TARİHİ: 13/03/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/03/2021
NUMARASI : 2020/23 Esas – 2021/132 Karar
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı iş sahibi …. İnşaat Taah. Ve İnş. Malz. Enerji Loj. San. Tic. Ltd. Şti. arasında …. ada, …. parsel ve …. ada, …. parsel üzerinde yapılacak olan inşaatın alçı, sıva, boya gibi işlerinin yaptırılması için 19/03/2015 tarihinde iki adet iş sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme konusu işin yapımına başlandığını ve belirtilen süre içerisinde sözleşme şartları ve tasdikli projeye uygun biçimde işi bitirerek iş sahibine eksiksiz bir şekilde teslim edildiğini, fakat sözleşmede bedel olarak kararlaştırılan ….. ada, … parsel üzerinde … Blok no:…., … ada, ….. parsel üzerinde … Blok …. ada, …. parsel, .. blok, …. ada, … parsel, … blok, … kat, …/…. cephe, no: …. ile …. ada, …. parsel, … blok …nolu daire olmak üzere toplam 5 dairenin tapu devrinin müvekkile yapılmadığını ve yine sözleşmede kararlaştırıldığı üzere geri kalan nakit ücretin müvekkile ödenmediğini, bu nedenle fazlaya dair talep hakları saklı kalmak kaydıyla sözleşme bedeli olan dairelerin müvekkil adına tesciline, dairelerin tescili mümkün değil ise, bedellerin müvekkile dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile beraber ödenmesini ( şimdilik harca esas olmak üzere 1.000,00 TL), daireler dışında kalan alacak miktarı için ( şimdilik harca esas olmak üzere 1.000,00 TL) dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsilini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından sözleşmeden kaynaklı alacak istemiyle ikame edilen davanın taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, davacı yanın müvekkili ile bahse konu sözleşmeyi imzaladığını, fakat herhangi bir alacağının mevcut olmadığını, tarafların birbirinde hak ve alacaklarının olmadığının imza altına alındığını, davacı yanın 19/03/2015 tarihli sözleşmeye dayanmış olsa da taraflar arasındaki akdi ilişkiyi değişen koşullara göre yeniden düzenleyerek eski düzenlemeleri kendi aralarında hükümsüz kaldığını, 19/03/2015 tarihli sözleşmede 31/07/2015 tarihli sözleşme ile ortadan kaldırıldığını ve taraflar şart ve koşulları kendi aralarında yeniden düzenlediğini, bu nedenlerle haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddin talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde,”19/03/2015 tarihli sözleşme uyarınca kendisine verilmesi gereken beş adet daire ile 90.000,00 TL bedelli araca yönelik tapu iptal tescil ve alacak talepli dava açmış olup, mahkememize sunulan ıslah dilekçesi ile yine taraflar arasında akdedilen 31/07/2015 tarihli sözleşme uyarınca, davacıya verilmesi gereken iki adet daire ile 90.000,00 TL bedelli araca yönelik talebini ıslah ettiğini belirtmiştir. Taraflar arasında davalının yapmış olduğu inşaatlarda bir kısım inşaat işlerinin yapılması amacıyla ilk önce 19/03/2015 tarihli sözleşmenin yapıldığı, daha sonra 31/07/2015 tarihli ikinci bir sözleşmenin yapılarak bu sözleşmenin 14.maddesi uyarınca önceki akdedilen sözleşmelerin karşılıklı olarak feshedildiğinin belirtildiği, daha sonra Mart 2017 tarihli yeni bir sözleşme yapılarak bu sözleşmenin 7/E maddesi uyarıncada yine taraflar arasında akdedilen önceki sözleşmelerin karşılıklı olarak feshedildiğinin ve herhangi bir alacak vereceğin kalmadığının belirtildiği görülmektedir. Buna göre gerek dava dilekçesinde davanın dayanağını oluşturan 19/03/2015 tarihli sözleşmenin gereksede ıslah dilekçesi ile dayanılan 31/07/2015 tarihli sözleşmenin taraflar arasında karşılıklı olarak feshedildiği ve bu sözleşmeler uyarınca herhangi bir alacak vereceğin kalmadığının Mart 2017 tarihli sözleşmede belirtildiği, böylelikle 19/03/2015 tarihli ve 31/07/2015 tarihli sözleşmeler uyarınca her iki tarafında birbirini ibra ettiği anlaşılmaktadır. Sonradan yapılan sözleşme ile önceki sözleşmelerin feshedildiği, davacınında feshedilen bu sözleşmeler uyarınca alacak talebinde bulunduğu anlaşılmakla, tarafların birbirini ibra ettikleri ve yürürlükte olmayan sözleşmeler uyarınca davacının herhangi bir hak talep etmesine yasal imkan bulunmadığı anlaşılmakla, davanın reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin yatırılan 34,16 TL peşin harç, 8.777,00 TL ıslah harcı toplamı 8.811,16‬ ‘den mahsubu ile bakiye fazla alınan ‬8.751,86‬ TL’nin karar kesinleştikten sonra talep halinde davacıya iadesine,
3-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-)Davalı bu davada kendisini vekillerle temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre hesap ve takdir olunan 42.717,02 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı tarafından dosyaya sunulan sözleşmenin, ticari hiçbir kayıt ile örtüşmediğini, süresinde sunulmadığını, süresinde sunulmayan hiç bir delile muvafakatlarının bulunmadığın, bunu ilk derece mahkemesinde de beyan ettiklerini, yerel mahkemenin davacının süresi geçtikten sonra sunduğu delilleri değerlendirmeye almaması gerektiğini, ayrıca Mart 2017 tarihli sözleşmenin gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin bu sözleşmeyi imzalamasında herhangi bir faydasının bulunmadığını, sözleşmede değişiklikler yapıldığını, müvekkilinin iradesinin bu aşamada sakatlandığını, bilirkişi imza incelemesinin yetersiz olduğunu, eksiklik içerdiğini, sezgisel ve sübjektif hükümler içerdiğini, sunulan bu sahte sözleşmeye sonradan eklemeler yapıldığını, E bendinin sonradan eklendiğini, ilk sayfada olan hususların ikince sayfaya aktarıldığını, teknik şart olmayan E bendinin ise daha sonradan buraya eklendiğini, sözleşmeye şahit olarak gösterilen kişilerin mahkemece dinlenmediğini, mahkemece dosyanın bir bütün olarak değerlendirilmediği, eksik inceleme ile karar verildiğini beyan ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verildiği kararın davacı vekilince istinaf edildiği anlaşılmıştır.
Bir hususun varlığı veya yokluğu, mahkemenin davayı esası bakımından inceleyip, karara bağlamasına engel teşkil ediyorsa, dava şartı söz konusudur. Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Bu noktada, dava hakkının bir anlamda dava şartı olduğu kuşkusuzdur. Dava hakkının varlığının ya da düşmüş bulunmasının incelenmesi doğrudan hakime verilmiş ödevlerdendir. Buna göre hakim, önceden ileri sürülmemiş olsa bile yargılamanın her aşamasında dava şartının tamam olup olmadığını kendiliğinden gözetebilir.
Gerçekten de, yargılamada davayı inkar eden davalının savunması borcun bulunmadığı savunmasını da kapsar. O nedenle, davalının borcun ne sebeple bulunmadığını açıklama ve iddianın aksine, delillerini ikame etme hakkının ortadan kalktığından söz edilemez. Belirtilen nedenlerle, cevap süresinden sonra sunulan ve borcu söndüren bir belgenin varlığı karşısında savunmanın genişletilmesi yasağından da söz edilemeyecektir. Sonuç itibariyle; yargılama aşaması henüz tamamlanmamış böyle bir durumda, borcu itfa eden belgenin veya dava şartının söz konusu olduğu hallerde, dava sonuçlanıp kesinleşmemiş ise, ibraz edilen ve borcu söndüren yazılı belgenin dikkate alınması gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.07.2007 gün 2007/13-453Esas ve 2007/453Karar ve 19.03.2014 gün 2013/19-557Esas, 2014/379Karar sayılı kararlarında da aynı ilke benimsenmiştir.
Borcu söndüren belgeler ve ibra belgelerinin hüküm kesinleşinceye kadar ibrazı mümkün olup davacı vekilinin ibraya ilişkin belgelerin ve sözleşmelerin süresinde sunulmadığına ilişkin istinaf itirazları yerinde bulunmamıştır.
İlk derece mahkemesi sunulan belgelerin asıllarını getirtmiş, itirazlar doğrultusunda, grafoloji incelemesi yaptırmış, sunulan raporlara göre ibra ve fesih konularında düzenlemelerin yer aldığı sözleşmelerdeki imzaların davacının eli ürünü olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi uyarınca kamu düzeni ve istinaf sebepleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonunda; dosyadaki belgeler, kararın dayandığı deliller, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ilk derece mahkemesi kararında, tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun bulunduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/(1)-b-1.madde ve bendi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin, Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/23 Esas – 2021/132 Karar sayılı kararına yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 120,60 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Karar tebliğinin Dairemizce, kesinleştirme, harç ve gider avansın ikmal ve iadesine ilişkin işlemlerin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK ‘nun 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi…