Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 2020/892 E. 2022/1682 K. 28.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
1. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/892
KARAR NO : 2022/1682
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/03/2020
NUMARASI : 2017/324 Esas – 2020/135 Karar
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesi (Ayıplı İfa)
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı … ile davalı … Mühendislik İnşaat Ticaret A.Ş. Arasında 04/06/2013 tarihli anahtar teslimi ve götürü bedel karşılığı “Süt İşleme Tesisi Yapım İşi” içeren bir eser sözleşmesi imzalandığını, inşa edilen tesis geçici kabul tutanağı ile 25/11/2013 tarihinde müvekkiline teslim edildiğini, geçici kabulden sonraki zaman içerisinde eserde; yağmur ve eriyen kar sularının sızma yapmak suretiyle üretim tesisi içerisine ve merkezi idare binasının içerisine girip, tavan ve duvarların hasar görmesine yol açtığını, cephe sisteminde kullanılan panellerin şişme yaptığını, yapılan incelemede panel birleşim noktalarına köpük sıkılmadığı ve aksesuar kullanılmadığı için hava aldığı, % 30 oranında silikon kullanıldığı, kullanılan silikonların ise deforme olduğu, Kazan dairesi zemininin usulüne uygun yapılmayışından dolayı yıkama sonrası su birikiminin oluştuğunu ve bu birikintilerin kazanların paslanmasına ve hasarlanmasına neden olduğunu, çelik konstrüksiyon çatıda kullanılması gerekli çatı gergi çubuklarının kullanılmadığını, çelik konstrüksiyon elamanlarının yüzeyinde kullanılan boyalardan hasar gören kısımların rötuş işlemlerinin yapılmadığını, yine çelik konstrüksiyon üzerinde kullanılan boyanın kalitesinin sözleşmedeki ve projedeki şartlara uymadığını, boya kalınlığının mikron usulüne uygun olmadığını, iş yerinin belirli bölümlerinde kanalizasyon kokularının bulunduğunu, atık su tesisatlarının usulüne uygun olarak döşenmediğinden bahisle bir kısım ayıpların meydana geldiğini, müvekkili tarafından tespit edilen ayıpların Erzurum …… Noterliği’nin 26/10/2015 tarih ve ….. sayılı ihtarnamesi ile davalıya ihtar edildiğini, davalı şirketin ihtara cevap vermediğini ve ayıpları gidermediğini, eksik ve kusurlu işler giderilmediğinden Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/76 D. İş esas sayılı dosyası ile çelik konstrüksiyonda kullanılan boya ve kanalizasyon kokuları hariç olmak üzere tespit yaptırıldığını, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla davacının eksik ve kusurlu işleri nedeniyle, davalı taraftan isteyebileceği zarar miktarının tespitini, davacının ayıplı işler nedeniyle oluşan zarar için şimdilik 3.000,00 TL alacağın davalıdan tahsiline, hükmedilecek alacağa dava tarihinden başlamak ve ödeme tarihinde son bulmak üzere ticari faiz yürütülmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, sözleşmeye aykırılık içeren hususların dava dilekçesinin 3. Maddesinde sıralandığını, bu hususta kendilerine ihtar çekildiğini, taraflarınca ihtara cevap verilmediğinin belirtildiğini, ayıpların giderilmediğini, akabinde Erzurum Ticaret Mahkemesinin 2017/…… D.İş esas sayılı dosyası ile tespit yaptırıldığının belirtildiğini, tespitteki hususların tek tarafları keyfi olarak hazırlandığını, kabul etmediklerini, müvekkili firmanın davacı tarafın taleplerine duyarsız kaldığı iddasının doğru olmadığını, tespite ilişkin itirazlarının davacı tarafa iletildiğini, noter marifetiyle müvekkili firmaya gönderilen ihtara cevap verilerek yasal yükümlülüklerini karşılıklı mutabakat halinde karşılamaya hazır olduklarını, Amasya …… Noterliğinin 07.07.2017 tarih, …… yevmiye numaralı ihtarına cevap yazılarında (Ek-1), 25.11.2013 tarihli yapım işleri geçici kabul tutanağının 2. Paragrafında işin eksiksiz teslim alındığının beyan edildiğini, ihtarnamede belirtilen eksik ve kusurlu işler bildirimlerinin müvekkili firmanın sorumluluğu altında olan işler olmadığını, taraflarca yapılan sözleşmede, projede ve hakedişte bu hususların olmadığını beyan ettiklerini, bu husustaki şikayetlerin taşören firma olan …….’e iletildiğinde firmaca hemen elaman gönderildiğini, ancak gerekli onarım çalışması yapılmasına müsaade edilmeden gönderilen firma elemanının geri gönderildiğini, bu hususa ilişkin zabıt tutularak çalışanın ayrıldığını, davacı tarafın iyi niyetten uzak tutum içerisinde olduğunu belirterek haksız ve yersiz davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ
Yapılan yargılama neticesinde “…davacı ve davalı taraf arasında yapılan sözleşme ile davalı … Mühendislik ve İhbarda bulunulan ……… Soğutma Ltd. Şti. arasında yapılan sözleşme hükümleri, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri ve ekindeki deliller yapılan tatbiki keşif ayrıntılı bir şekilde fotoğraflandırılarak aldırılan bilirkişi raporu gözönünde bulundurularak; her ne kadar bilirkişilerden alınan ek raporda, davaya konu bir kısım imalatlar için gizli ayıp nitelendirilmesi yapılmış ise de; yukarıda anlatılan gerekçeler ve keşif esnasında alınan fotoğraflar ve bilirkişi raporlarındaki ayrıntılı beyanlar gözönünde bulundurularak gizli ayıp niteliğinde olmadığı, keza bir kısım ayıplı işlerin de süresinde ihbarda bulunulmaması nedeniyle, davacı tarafın davasının yukarıda özet şeklinde gerekçelendirildiği şekli ile reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; eksik ve ayıplı işler konusunda sözlü bildirim yapıldığını davalının oyalaması neticesinde ihtarname çekildiğini kesin kabulün yapılmadığını bu nedenle ihtara bile gerek kalmadan davalının sorumlu olduğunu, davalının ihtarnamede ve cevabında müvekkillerinin şikayetlerinin taşeron firmaya iletildiğini beyan ettiği bunun da önceden davalıya bildirildiğinin kanıtı olduğunu, yağmur ve kar sularının sızma yaparak tavan ve duvarların hasarlanmasına yol açtığını bunun gizli ayıp olduğunu raporlarda da sabit olmasına rağmen mahkemece açık ayıp olarak değerlendirilmesinin yanlış olduğunu, panellerin şişme yaptığı yönünde ihbar edilen firmanın tek taraflı tuttuğu tutanağa göre karar verildiğini, kazan dairesi zeminin usulüne uygun yapılmayışından dolayı yıkama sonrası su birikintisi oluştuğunu ve kazanların paslanmasına neden olduğunu bunun raporlarda sabit olmasına rağmen hiçbir belge olmadan imalatın davalı tarafça yapılmadığı gerekçesi ile reddinin isabetli olmadığını, su birikintisinin nedeninin mozaik kaplama ya da beton olması ile alakalı olmadığını doğru eğim verilmemesinden dolayı olduğunu bu hususunda yanlış değerlendirildiğini, çelik konstrüksiyon üzerinde hasarların boyaların rütuş işleminin yapılmadığı ve boya kalitesi ve kalınlığına uyulmadığından olduğunu ancak bilirkişilerin kazı ile numune alması gerekirken tespit edilemediğine ilişkin rapor sunulduğunu mahkemenin de davanın ispatlanamadığından reddine karar vermesinin yanlış olduğunu, kanalizasyon kokuları ile ilgili taleplerin alınan raporlarla sabit olmasına rağmen mahkemenin firmanın kapasitesinin altında çalıştığı ısıtmada yeterli doğal gaz kullanılmadığı gerekçesi ile reddedildiğini bunun da yanlış olduğunu, davalının savunmayı genişletmesine rızalarının olmadığını ayrıca ihbara uyulmadığı kanaati varsa davanın usulden reddine karar vermesi gerektiğini kararın bu gerekçelerle kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, eser sözleşmesinin ayıplı ifa nedeniyle açılan alacak isteğine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş karar davacı vekilince istinaf edilmiştir.
Taraflar arasında kurulan ilişki, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olup, uyuşmazlığın bu hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği açıktır.
Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içeren bir iş görme akdîdir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirmek ve iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise teslim edilen eserin bedelini ödemektir. Eser yüklenicinin sermayesi, sanat ve becerisini kullanarak gerçekleştirdiği sonuçtur. İş sahibi ısmarladığı eserin belli nitelikler taşımasını, amacını karşılamasını arzu eder. Şayet ısmarlanan eser iş sahibinin beklentisini karşılamıyorsa sözleşmenin yararlar dengesi iş sahibi aleyhine bozulur. Bu bakımdan eser, fen ve sanat kurallarına uygun ve iş sahibinin amacını karşılar nitelikte imâl edilmelidir. Aksi halde eser ayıplıdır ve yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluğu ortaya çıkar. Bir tanımlama yapmak gerekirse; yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluk borcu, yüklenicinin eseri teslim borcunun tamamlayıcısı olarak, meydana getirdiği eserde ortaya çıkan ayıp ve eksiklikleri üstlenme borcudur. Bu gibi durumlarda eserde dürüstlük kuralları gereğince bulunması gereken niteliklerin yokluğu söz konusudur.
Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, TBK’nın 474-478 (818 sayılı BK’nın 359-363) maddeleri arasında düzenlenmiştir. İmâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla dava tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde ayıp halinde iş sahibine üç seçimlik hak tanınmıştır. Bunlar eserin kullanılamayacak ve kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aykırı olması halinde sözleşmeden dönme, ayıp oranında bedelden indirim isteme ve aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde onarımı isteme ya da onarım bedellerini talep etme hakkıdır.
Eser sözleşmesi ilişkilerinde 6098 sayılı TBK’nın 474. maddesi hükümlerine göre iş sahibi açık ayıplarda eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz (makul süre içerisinde) eseri muayene ve açık ayıpları ihbar etmek zorunda olduğu, BK 362 son ve TBK’nın 472/son maddesi hükümleri gereğince ayıbın gizli olup sonradan ortaya çıkması halinde gecikmeksizin (derhal) ayıbı yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, aksi halde eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükümleri getirilmiştir. Bu hükümler gereğince gerek açık gerek gizli ayıplarda iş sahibinin ihbar zorunluluğu bulunmakta ise de yüklenici eserdeki işçilik, malzeme ve yapımla ilgili açık ve gizli ayıplardan dolayı sorumluluğu garanti ettiği süre için önceden kabul ettiğinden yüklenici lehine olan iş sahibinin ihbar zorunluluğunu aramaktan vazgeçtiği ve garanti süresi içinde ortaya çıkan bu ayıpları ücretsiz olarak gidermeyi sözleşme tarihinde peşinen kabul ve taahhüt ettiği kabul edilmektedir. İş sahibi ihbar zorunluluğu olmaksızın garanti süresi içinde ortaya çıkan açık ve gizli ayıplarla ilgili zamanaşımı süresi içinde seçimlik haklarını kullanarak yükleniciden ayıpların giderilmesini talep edebileceği gibi, aleyhine dava açabilecek davada iş bedelini ayıp giderim bedeli miktarınca ödemekten kaçınabilecektir (Yargıtay 15. H.D. 19.06.2014 gün, 2013/4976 E. 2014/4282 K. sayılı ilamı ile benzer uygulama ve içtihatları).
Öte yandan, YHGK’nın 13.05.2009 tarih ve 13-160 E., 185 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere, ayıp ihbarı kural olarak şekle tabi bulunmayıp içeriği itibariyle ayıptan karşı tarafın haberdar olmasını sağlamaya elverişli her türlü ihbarın, ayıp ihbarı olarak kabulü mümkün olup, tespit dilekçesinin ya da raporunun tebliği işleminin de ayıp ihbarı niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Yine ayıp bedelinin de ayıbın ortaya çıktığından itibaren geçecek makul süre dikkate alınarak hesaplanması gerekir.
Eser sözleşmesi ilişkilerinde ayıbın varlığı ve bunun ileri sürülmesi defi niteliğinde olup itiraz niteliğinde olmadığından ileri sürülmedikçe bunun bilirkişiler ve mahkemece itiraz gibi nitelendirilerek kendiliğinden dikkate alınması mümkün değildir(Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin 27/11/2019 tarih 2019/815-4872 sayılı emsal kararı). Eksik iş ise sözleşme ve eklerine göre yapılması gerektiği halde yapılmayan (noksan bırakılan) işleri ifade eder. Eksik işlerin bedeli, teslim tarihine bu işlerin ikmâl edilebileceği sürenin ilavesiyle bulunan tarihteki rayiç bedellerle talep edilebilir. Eksik işler bedelinin istenebilmesi için teslim sırasında ihtirazi kayıt konulmasına ya da ihtar çekilmesine gerek yoktur. Eksik işler yönünden TBK 474-478. maddelerindeki hükümler uygulanmaz.
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olaya bakacak olursak; taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacıya teslimi yapılan işin sözleşmeye uygun olarak yapılıp teslim edilip edilmediği, eksik iş olup olmadığı, ortaya çıkan sorunların davalıdan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, ayıplı imalat bulunup bulunmadığı, varsa ayıbın niteliği, süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı ve davacının talep edebileceği bedellerin belirlenmesine ilişkindir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davacının taleplerini kalem kalem incelersek; davacının yağmur ve eriyen kar sularının sızma yapmak suretiyle üretim tesisi içerisinde ve merkezi idare binasının içerisine girip, tavan ve duvarların hasarlanmasına yol açtığına ilişkin zararına yönelik talebinde yapılan keşif akabinde alınan bilirkişilerin hazırladığı raporda gizli ayıp olduğu mahkemece buna rağmen açık ayıp olduğu gerekçesi ile davacının bu kalem talebini reddettiği anlaşılmakla yukarıdaki bilgiler ışığında mahkemece davacının talebinin tekrar değerlendirilmesi gerektiği, davacının cephe sisteminde kullanılan panellerin şişme yaptığını yapılan incelemede panel birleşim noktalarına köpük sıkılmadığı ve aksesuar kullanılmadığı için hava aldığı, % 30 oranında silikon kullanıldığı, kullanılan silikonların ise deforme olduğu iddiası yönünden talebinin incelenmesinde yine alınan bilirkişi raporunda gizli ayıp olduğu değerlendirmesinin yapıldığı bu talebi yönünden de mahkemenin red gerekçesinin uygun olmadığı anlaşılmakla yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, davacının kazan dairesi zemininin usulüne uygun yapılmayışından dolayı yıkama sonrası su birikiminin oluştuğunu ve bu birikintilerin kazanların paslanmasına ve hasarlanmasına neden olduğu yönündeki talebini yapılan incelemesinde alınan bilirkişi raporunda paslanmanın olduğu tespit edilmiş ancak bunun davacının iddia ettiği gibi zeminin eğiminden dolayı mı yani davalının ayıplı iş yapmasından kaynaklı olup olmadığının raporda ve mahkemece irdelenmediği anlaşılmakla davacının bu talebi yönünden de öncelikli olarak davalının sorumluluğunun olup olmadığı irdelenip davalının sorumluluğu varsa yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Davacının çelik kontrüksiyon çatıda kullanılması gerekli çatı gergi çubuklarının kullanılmamış olduğu yönündeki iddiasına gelince söz konusu imalatın eksik iş mi yoksa ayıplı imalat mı olup olmadığı belirlendikten sonra değerlendirme yapılması gerekmektedir, davacının çelik kontrüksüyon üzerinde hasarlanan boyaların rotüş işlemlerinin yapılmadığı, yine Çelik kontrüksüyon üzerinde kullanılan boyanın kalitesinin sözleşmedik ve projedeki şartlara uymadığı, boya kalınlığının mikron usulüne uygun olmadığı yönündeki iddiasına gelince her ne kadar alınan bilirkişi raporunda bu hususun tespit edilemediği bu nedenle mahkemece ispat olunamadığından davacının bu taleplerinin reddine karar verilmişse de öncelikli olarak gerekli aletlerle bilirkişilerce numune alınıp değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm tesisi isabetli olmamıştır. Davacının iş yerinin belirli bölümlerinde kanalizasyon kokularının bulunduğu, atık su tesisatlarının usulüne uygun olarak döşenmediğinden bahisle zararı oluştuğuna yönelik talebinin dairemizce incelenmesinde mahkemece bu hususun öncelikle ayıplı imalattan kaynaklı olup olmadığı bilirkişilerce inceleme yapılamak suretiyle tespit edilip varsa zarar miktarı belirlenip değerlendirilmesi gerekirken dosya içeriğine ve alınan bilirkişi raporuna uygun olmayacak şekilde gerekçelendirilmeyerek verilen kararın kaldırılması gerekmiştir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş, yukarıda kalem kalem belirtilen her bir iş ayrı ayrı eksik ve ayıplı iş olup olmadığı yönünde yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde ek rapor ya da mahkeme gerekli görüyorsa tekrar keşif yapılmak suretiyle değerlendirilip davacının iddia ettiği ayıplı imalatların sözleşme kapsamında olup olmadığı belirlendikten sonra, varsa eksik işlerin tespiti yine sözleşme kapsamında davalının yapması gereken işlerden ayıbın gizli ayıp olup olmadığı, garanti süresi ve ayıp ihbarı itirazlarının, ayıp ihbarının yazılı olarak yapılması zorunlu olmayıp süresinde ayıp ihbarının yapıldığı her türlü delille ve tanık beyanıyla dahi kanıtlanabileceği de dikkate alınıp eser sözleşmesi kapsamında değerlendirilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken davanın reddine dair hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi uyarınca kamu düzeni ve istinaf sebepleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonunda; HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırmasına, dosyanın yeniden görülmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca, Erzurum Asliye Ticaret Hukuk Mahkemesi’nin 2017/324 Esas – 2020/135 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
3-İstinaf başvurusunda davacı taraftan alınan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf aşamasında davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
5-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-g maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. …………