Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/873 E. 2023/413 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
DİYARBAKIR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/873
KARAR NO : 2023/413

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVANIN KONUSU :Menfi Tespit
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ :06/04/2023

Taraflar arasında görülen davada Mahkemece geçici hukukî koruma talebi hakkında verilen ara kararın istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup incelendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; müvekkilinin kozmetik ve medikal alanda faaliyet gösteren ticari işletmelerinin bulunduğunu, müvekkilinin işleri büyütmek amacıyla davalı ile anlaşarak ticari ortaklık kurduğunu, bu ortaklık neticesinde davalının toplamda …. TL parayı müvekkiline parça parça gönderdiğini, ortaklık süreci içerisinde davalının hiçbir gerekçe göstermeden ortaklıktan ayrılmak istediğini ve bunun için müvekkilinden hakkı olmayandan fazla para talep ettiğini, müvekkilinin bunun karşısında bir takım malları davalıya vermeyi kabul ettiğini ancak davalının bunu kabul etmediğini, daha sonra müvekkilinin bu malların üzerine bir miktar da para vermeyi kabul ettiğini ancak davalının bunu da kabul etmediğini, bir süre sonra müvekkilinin davalının yönlendirmesi ile başka kişilerden tehdit ve hakaret telefonları aldığını, bu kişilerin daha sonra müvekkilinin iş yerine gelerek ödeme tarihleri farklı olan ve toplamda … TL’lik senetleri, müvekkilini canı ile tehdit ederek zorla imzalattırdıklarını, bu nedenle dava konusu senetler hakkında müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, dava süreci boyunca bahse konu senetler yönünden müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığı takdirde icra takibinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, dava konusu senetlerin müvekkilinin davacıya vermiş olduğu borç nedeniyle alındığını, davacının senetteki imzayı ikrar ettiğini, ayrıca davacının dava konusu ettiği iddialarıyla ilgili hiçbir adli makama şikayette bulunmadığını, dosya içerisinde davacı beyanları dışında hiçbir delilin bulunmadığını, söz konusu davada ispat yükünün davacıda olduğunu, mahkemece verilen ara kararın taraflarının yokluğunda, hiçbir belgeye dayanmadan, davacının iddiaları doğrultusunda karar verildiğini, bu nedenle usul ve yasaya aykırı olarak verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece yapılan yargılamada …. tarihli ara karar ile davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin davalı lehtar bakımından kabulüne, bu minvalde keşidecisi …. firma sahibi … ve lehtarı … olan …-…. tarihleri arasındaki . adet bonoya dayalı olarak sadece davalı … tarafından açılması muhtamel icra takiplerinin 2004 sayılı İİK m. 72/3 hükmü uyarınca tedbiren durdurulmasına, bonoların davalı lehtar dışında üçüncü kişiler tarafından icra takibine konulması halinde tedbir kararının uygulanmamasına karar verilmiştir.
Mahkemece verilen … tarihli ara karara karşı, davalı vekili tarafından itiraz edilmiştir.
Mahkemece itirazın duruşmalı değerlendirilmesi neticesinde …. tarihli ara kararı ile; davacı tanzim borçlusu tarafından yapılan şikayet sonucunda Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu beyan etmiş ise de mevcut aşamada soruşturma dosyasının dava dosyasına kazandırılmadığı, soruşturma dosyasının içeriği tetkik edilmeden, soruşturma dosyasının yaklaşık ispata gerekçe olarak gösterilemeyeceği, soruşturma dosyasının dosyaya sunulduğunda veya davacı tarafından yaklaşık ispata yarayacak herhangi bir belgenin dosyaya sunulması halinde yargılama aşamasının her anında ihtiyati tedbir verilebileceği, dosyadaki mevcut bilgi ve belgelere göre davacının iddialarını yaklaşık olarak ispat ettiğinin kabul edilemeyeceği gerekçesiyle ihtiyati tedbirin sebebine dair yapılan itirazın kabulüne, … tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkemece verilen … tarihli ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili; Mahkemece ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, dava konusu olayla ilgili soruşturmanın Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma numaralı dosyası ile devam ettiğini, menfi tespit davalarında borçlunun borcu olmadığının hemen tespitinde korunmaya değer bir yararının olması gerektiğini, müvekkilinin basiretli bir iş adamı olarak ticari hayatını sürdürdüğünü, davalının tek amacının müvekkilinden haksız yere menfaat elde ederek müvekkilini iflasa sürüklemek ve ticari hayatını bitirmek olduğunu, taraflarınca bu amacın önüne geçmek adına geçici hukuki koruma tedbirlerinden olan ihtiyati tedbir kararına başvurulduğunu, dava dilekçesinin ve ekinde sunulan belgelerin yaklaşık ispat koşulunu sağladığını, bu nedenle Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına yönelik ara kararının kaldırılarak talepleri gibi ihtiyati tedbir kararına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda;
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (“İİK”) m. 72 hükmü uyarınca icra takibinden önce açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu kambiyo senetleri nedeniyle açılacak icra takiplerinin durdurulması yönünde ihtiyatî tedbir kararı verilip verilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Davacı tarafından varlığı inkâr edilen bir hukukî ilişkinin mevcut olmadığının tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı, İstanbul 2013, s. 346).
Menfi tespit davası 2004 sayılı İİK’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesini isteyebilir.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfî tespit davasında amaç, bir hukukî ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir.
Ayrıca, 6100 sayılı HMK m. 389 vd. hükümlerinde geçici hukukî himayenin bir türü olan ihtiyatî tedbirlere ilişkin düzenleme genel nitelikte olup; 2004 sayılı İİK m. 72 hükmünde menfî tespit davaları hakkındaki tedbirlerin özel olarak düzenlenmiş olması, bu davada, 6100 sayılı HMK m. 389 vd. hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını, asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri, ispat ölçüsüdür. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü hâkim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez. Oysa, 6100 sayılı HMK m. 390(3) hükmünde, ihtiyati tedbire karar verebilmek için yaklaşık ispat gerekli ve yeterli görülmüştür. Madde gerekçesinde ise, HMK m. 390(3) hükmündeki düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir.
Yukarıda anılan ilke ve esaslar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde;
Somut uyuşmazlıkta, davacı taraf davaya konu kambiyo senetlerinin davalı tarafından cebir ve tehdit yoluyla imzalatıldığı, davalıya borçlarının bulunmadığı gerekçesiyle menfi tespit ve ihtiyati tedbir isteminde bulunmuştur. Davacı tarafından Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na davalının eylemleri nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğu, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma numaralı dosyası ile soruşturmanın devam ettiği, müşteki ve şüpheli ifadelerinin alındığı, davacının tehdit iddiasına tanık olarak gösterdiği kişilerin bilgi veren olarak beyanlarının alındığı, bu kişilerden … dışındaki …. ve …’nin davacının iddialarını doğrulamadığı, ….’nın ise davacının çalışanı olduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafça somut olayda bononun davalı tarafından zorla alınması sebebine dayalı olarak icra takibinin durdurulması gerektiği ileri sürülmüş ise de; böyle bir iddiada bulunulmuş olması takibin durdurulması sonucunu doğurmaz. Somut olay ve dosya kapsamına göre, davacı tarafın iddialarını en azından yaklaşık ispat düzeyinde haklı gösterecek bir delilin bulunmadığı dikkate alındığında; mevcut delil durumuna göre ilk derece mahkemesinin istinafa konu …. tarihli ara kararı ile, daha önce verilen açılması muhtemel icra takibinin durdurulması yönündeki …. tarihli ihtiyati tedbirin kaldırılamasına karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yukarıda belirtilen sebeplerle, Dairemizce yapılan değerlendirmede; ilk derece mahkemesinin ara kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, incelemenin istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı, ihtiyati tedbir isteyen davacı tarafın istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından, istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın m. 353(1)-b-1 hükmü gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesinin yukarıda anılan …. tarihli ara kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353(1)-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-)492 sayılı Haçlar Kanunu uyarınca yeteri kadar istinaf harcı peşin alındığından, başkaca harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-)İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-)6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik m. 359(4) hükmü uyarınca Dairemiz kararının İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın m. 362(1)-f hükmü gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/04/2023