Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/714 E. 2023/843 K. 23.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
DİYARBAKIR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/714
KARAR NO : 2023/843

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVANIN KONUSU :Tazminat

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ :23/05/2023

Taraflar arasında görülen davada Mahkemece verilen kararın istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup incelendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; müvekkili adına kayıtlı olan … plakalı zirai traktörün arkadaşı ve iş ortağı olan …nun sevk ve idaresinde iken …. tarihinde Kayayolu Mahallesi mevkiinde devrildiğini, kolluk kuvvetleri aranarak durumun bildirildiğini, kolluk kuvvetlerinin gerekli tutanakları tuttuğunu, davacının kaza tarihinden yaklaşık 8 ay önce aracı … nezdinde kasko yaptırdığını, kazanın ardından araçtaki zararın karşılanması için kasko şirketine başvuru yapıldığını, davalı sigorta şirketine ait eksper tarafından hasar tespitinin yapıldığını, ancak davalının hukuka aykırı gerekçeler ile müvekkilinin zararını gidermekten imtina ettiğini, sürücü değişikliği veya kapasitenin üstünde yük taşınmasının söz konusu olmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10,00 TL’lik maddi tazminatın kaza tarihinden karar tarihine kadar işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; müvekkili şirket ile davacı arasında düzenlenmiş bulunan ziraat traktör genişletilmiş kasko sigorta poliçesi kapsamındaki hak ve alacaklar üzerinde … şubesinin rehin alacaklısı sıfatı ile hak sahibi olduğunu, davacının rehinli alacaklının muvafakati olmadan dava açma hakkı bulunmadığını, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiğini, aracın aşırı yük nedeniyle devrildiğini, söz konusu hasarın …. maddesi uyarınca teminat dışı olduğunu, traktörün onarım masraflarının poliçe özel ve genel şartları uyarınca belirlenmesi gerektiğini, davacının kaza tarihinden itibaren avans faiz işletilmesi talebinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; dava konusu …. plakalı aracın … tarihleri arasını kapsar Ziraat Traktör Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi incelendiğinde …. Şubesinin dain-i mürtehin kaydının bulunduğu, dain ve mürtehin kaydı bulunan bankaya davaya kayıtsız ve şartsız muvafakatlerinin sorulduğu ve bankanın cevabi yazısında davaya muvafakat verilmediğinin bildirildiği, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf talebinde bulunan davacı vekili; istinaf dilekçesi ekinde bulunan …. tarihli yazı cevabı uyarınca, rehin alacaklısı bankanın davaya muvafakatinin bulunduğu ve müvekkilinin aktif husumet ehliyetinin bulunduğunu belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;
Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasında … tarihlerini kapsayan,…. poliçe nolu traktör genişletilmiş kasko sigorta poliçesi tanzim edildiği, poliçe kapsamı uyarınca…Şubesinin dain-i mürtehin olduğu anlaşılmaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1453. maddesi uyarınca malı rehin alan kimse o mal üzerindeki menfaatini kendi adına sigorta ettirebileceği gibi aynı yasanın 1406. maddesi uyarınca bir başkasının da rehin konusu malı rehin alan hesabına ve onun lehine sigorta ettirmesi mümkündür. Yine TTK’nın 1456/1. maddesinde “sınırlı ayni hak ile takyit edilmiş bir mal üzerindeki, malike ait menfaat sigortalandığı takdirde, kanunda aksi öngörülmemişse, sınırlı ayni hak sahibinin hakkı sigorta tazminatı üzerinde de devam eder” düzenlemesine; aynı maddenin 2. fıkrasında ise “sigortacıya, mal üzerinde sınırlı ayni hak bulunduğu bildirildiği takdirde, ayni hak sahiplerinin izni bulunmadıkça, sigortacı sigorta tazminatını sigortalıya ödeyemez. Ayni hakkın sicille alenileştiği veya sigortacının bunu bildiği durumlarda bildirime gerek yoktur. Sigortalı menfaate konu malın tamiri veya eski haline getirilmesi amacıyla ve teminat gösterilmesi şartıyla, tazminat sigortalıya ödenebilir” düzenlemesine yer verilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 879. maddesinde ise “muaccel olan sigorta tazminatı, malike ancak bütün rehinli alacaklıların rızasıyla ödenebilir; sigorta tazminatı taşınmazın eski hale getirilmesi için harcanacaksa, malik tarafından yeterli bir güvence gösterilmesi koşuluyla kendisine ödenir” denilmek suretiyle, benzer yönde düzenleme yapılarak sigorta tazminatının öncelikle rehin hakkı sahibine verilmesi veya açık muvafakatinin alınmasının gerekli olduğu belirtilmiştir.
Bu yasal düzenlemeler gereği sigortalı mal üzerinde sınırlı ayni hakkı bulunan alacaklı, sigorta tazminatı üzerinde öncelikli hak sahibi olup sigorta şirketinden tazminat talep etme hakkının öncelikle ona ait olması gerekir ve sigorta ettiren, ancak sigortalı malın dain-i mürtehini olan ve lehine sigorta edilenin açık muvafakatını almak suretiyle sigortadan, kendi menfaati de zedelenmişse, tazminat istemek hakkına sahip olur. Öncelikle talep hakkının rehin hakkı sahibinde olması, yani sigorta bedelinin rehin hakkı sahibine ödenmesi gerektiği durumda, rehin hakkı sahibinin muvafakatinin bulunması halinde sigortalıya sigorta bedeli ödenebilir. Bu durumda dava açma hakkı da öncelikle rehin hakkı sahibinde olduğundan bir dava şartı olarak aktif dava ehliyeti olan davacı sıfatının da rehin hakkı sahibinde olduğu, buna karşın daini mürtehinin muvafakati halinde bu şartın yerine getirilmiş sayılacağı Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ile de ortaya konulmuştur.
Diğer yandan hangi borç sebebi ile bankaya rehin hakkı verildiği, bu borcun ödenip ödenmediği ise muvafakatın tespitinde önemli yer tutmaktadır. Zira borcunun poliçe teminatından daha düşük miktarda olduğu durumlarda borcunun artan kısım için bankanın onayına da ihtiyaç bulunmamaktadır (Bkz. Yargıtay 17. HD’nin 2018/6298 E., 2020/4001 K. sayılı ilamı).
Somut olayda, yargılama sırasında dain mürtehin sıfatı bulunan ve menfaati olan dava dışı …. Şubesinden, dava açmaya ve tazminatın davacıya ödenmesine muvafakati olup olmadığı hususu mahkemece sorulmuş, bankaca verilen ….tarihli cevapta dain-i mürtehin sıfatlarının devam ettiği ve davaya muvafakatlarının olmadığı bildirilmiştir. Mahkemece, muvafakatin bulunmadığı gerekçesiyle davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş ise de, davacı vekilinin istinaf dilekçesine eklediği … tarihli banka yazı cevabı uyarınca hükümden sonra dava dışı bankanın davaya muvafakat ettiği bildirilmiştir. Bu durumda dain-i mürtehim tarafından yargılamanın her aşamasında tamamlanabilmesi mümkün olduğundan, mahkemece ilgili bankadan bu muvafakatın teyidi alınmak suretiyle, bankanın muvafakatinin olup olmadığı tereddüte yer bırakmayacak şekilde tespit edilerek, dava dışı bankanın muvafakatinin bulunması halinde davacının aktif husumetinin bulunduğu kabul edilerek yargılamaya devam edilmesi ve davanın tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek esastan sonuçlandırılması için hükmün kaldırılması gerekmiştir.
Açıklanan gerekçelerle, davacı vekilinin istinaf isteminin 7251 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK’nın 353 maddesi gereğince, eksik incelemeyle hüküm kurulması hatalı olduğundan istinaf başvurusunun kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın m. 353(1)-a-6 hükmü uyarınca kaldırılmasına yukarıda belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE, İlk Derece Mahkemesinin yukarıda anılan kararının 6100 sayılı HMK’nın 353(1)-a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-)Gerekçede belirtilen eksikliklerin giderilmesi amacıyla davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince, peşin alınan istinaf karar ve ilam harcının davacıya İADESİNE,
4-)İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince hükümle birlikte DEĞERLENDİRİLMESİNE,
5-)6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz kararının ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın m. 353/1-a ve 362/1-g hükümleri gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/05/2023