Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/2949 E. 2023/2278 K. 07.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
DİYARBAKIR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/2949
KARAR NO : 2023/2278

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVANIN KONUSU :Tahsis Kararının İptalinin Geçersizliğinin Tespiti, Tazminat
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ :07/12/2023

Taraflar arasında görülen davada Mahkemece geçici hukukî koruma talebinin reddine dair verilen ara kararının istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; ….. Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü tarafından müvekkili ….. lehine, … ili …. İlçesi … Mahallesi … Ada …. nolu parsele ilişkin …. tarih ve …. sayı ile arsa tahsisi yapıldığını, tahsis süreci devam eder iken …. Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü tarafından müvekkiline …. tarih ve …. sayı ile, …. tarih ve … sayılı yönetim kurulu kararı ile tahsisin iptal edildiğinin bildirildiğini, tahsisin iptalinine yönelik gönderilen bildirim yazısı ekinde bahsi geçen yönetim kurulu kararı mevcut olmayıp, söz konusu bildirimin usul ve yasaya aykırı olduğunu, henüz 10 gün önce yapılan tahsisin aradan geçen kısa sürede iptalini gerektirecek hiç bir neden olmayıp …. Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü tarafından iptal edilen tahsis sebebiyle müvekkilinin hak kaybına uğradığını beyan ederek; …… Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü tarafından alınan … tarih ve …. sayılı yönetim kurulu kararının iptaline, iptalin mümkün olmaması halinde ve her halukarda tahsisin iptali sebebiyle şimdilik … TL menfi (yapılan ödemeler ve masraflar dahil) ve şimdilik … TL müspet zararın, zarar tarihi itibariyle işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tazminine, … ili …. İlçesi … Mahallesi … Ada …. nolu parsele yönelik 3. kişiler lehine tahsis ve devir işleminin yapılmaması için bu yönde ihtiyati tedbire hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece … tarihli ara kararı ile özetle; davalı şirket yönetim kurulu kararının usulüne uygun olmadığından bahisle ilgili taşınmaz üzerinde tedbir talebinde bulunmuş ise de şirkette herhangi bir organ boşluğunun olmadığı, davanın davalı şirkete/ yönetim kurulu üyelerine karşı açılmış bir sorumluluk/tazminat/alacak davası olmadığı, davalı şirketin malvarlığı değerlerinin dava konusu edilmediği, davacı tarafından dosya kapsamında ileri sürülen vakıaların yargılamaya ve ispata muhtaç olmakla birlikte ancak açıklanan şekilde açılmış davalarda ihtiyati tedbir sebebi olarak ileri sürülebilecekleri, bu minvalde 6100 sayılı HMK’nın 389. maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbirin koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
…. tarihli ara karara karşı, davacı (ihtiyatî tedbir isteyen) vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı (ihtiyatî tedbir isteyen) vekili; Mahkemece söz konusu taşınmazın dava konusu olmadığına yönelik ret gerekçesinin kabulünün mümkün olmadığını, keza davaya konu edilen tahsisin … ili …. İlçesi … Mahallesi … Ada …. nolu parsel sayılı taşınmaza yönelik olup, tahsise konu işbu taşınmaz ve taşınmazın tahsisi hususunun net bir şekilde işbu davanın konusu olduğunu, bu sebeple davaya ve tahsise konu … ili …. İlçesi … Mahallesi … Ada …. nolu parsele yönelik üçüncü kişiler lehine tahsis ve devir işleminin yapılmaması için, söz konusu taşınmaz kaydına şerh düşülmek veya …… Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü’ne yazı yazılarak mezkur nolu parselin üçüncü kişilere tahsisinin yapılmaması, dava devam ettiği sürece söz konusu tahsisin tedbiren devam etmesine dair, resen takdir edilecek usulde ihtiyadi tedbir kararı verilmesi, müvekkilin doğmuş ve doğacak haklarının korunması noktasında önem arz ettiğini, işbu davada, dosyanın müvekkili lehine sonuçlanması halinde söz konusu taşınmazın tedbir kararı olmadığından müvekkile tahsisinin imkansız olması ihtimalinde, başkasına tahsis edilmiş olma ihtimali yüksek olan söz konusu taşınmaz tahsisinin iptali noktasında verilecek kararın icra kabiliyeti olmayacağından müvekkili için hukukun tecelli etmemiş olacağını, 6100 sayılı HMK m. 389 vd. hükümlerindeki koşulların oluştuğunu beyan ederek istinaf isteminde bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda;
Dava, taraflar arasındaki arsa tahsis sözleşmesi ile davacıya tahsis edilen taşınmazın, daha sonra tahsis kararının iptali üzerine tahsis kararının iptali işleminin geçersizliğinin tespiti ve tazminat taleplerine ilişkindir.
6100 sayılı HMK m. 390 hükmünde “İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
6102 sayılı TTK m. 4 hükmünde, bir davanın ticarî dava niteliğinde olup olmadığının tespiti bakımından üç ayrı kıstas kabul edilmiştir:
(i) Bunlardan ilki, tarafların sıfatına ve işin ticarî işletme ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ve başka hiçbir şart aranmaksızın TTK veya diğer kanunlarda ticarî sayılan davalardır (mutlak ticarî davalar). Mutlak ticarî davalar herhangi bir unsurun, bağlama noktasının veya sebebin davanın ticarî niteliğini değiştirmediği, mahkemenin kanaatinin rol oynamadığı davalardan olup; TTK m. 4(1) hükmünde (a) ilâ (f) bentlerinde sayılmıştır.
(ii) İkincisi ise, yalnızca bir ticarî işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticarî nitelikte kabul edilen davalardır. TTK m. 4(1)-son cümle hükmü uyarınca ikinci grup ticarî davalar, yalnızca bir tarafın ticarî işletmesini ilgilendiren havale, vedia (saklama) sözleşmesi ile fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalardır. Bu nevi davaların ticarî nitelikte sayılması için yalnızca bir tarafın ticarî işletmesiyle ilgili olması TTK’da gerekli ve yeterli görülmüştür.
(iii) Üçüncü grup ise, nispî ticarî davalar olup, TTK m. 4(1) hükmü uyarınca her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticarî dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticarî dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticarî işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticarî iş niteliğinde olması veya ticarî iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticarî sayılması davanın ticarî dava olması için yeterli değildir. TTK m. 19/2 hükmü uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş niteliğindeki bir sözleşmenin diğer taraf için de ticarî sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira TTK, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı “ticarî iş” esasına göre değil, “ticarî işletme” esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticarî nitelikte olması tek başına davayı ticarî dava haline getirmez.
Yukarıda anılan ilke ve esaslar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde:
Davalı …. Organize Sanayi Bölgesi Müteşebbis Teşekkül Başkanlığı’nın … tarih ve …. sayılı yönetim kurulu kararı ile … ili …. İlçesi … Mahallesi … Ada …. , A (…. m2) nolu parselin ……’ne ön tahsisinin yapılması yönünde karar alındığı, daha sonra …. tarihli ve … sayılı yönetim kurulu kararı ile bu ön tahsis kararının iptaline karar verilerek durumun …. tarih ve …. sayılı yazı ile davacı tarafa bildirildiği tespit edilmiştir. Davacı taraf eldeki davada, arsa tahsisine ilişkin OSB yönetim kurulu kararınn iptalini talep etmesine rağmen, Mahkemece kararda “şirkette herhangi bir organ boşluğunun olmadığı, davanın davalı şirkete/yönetim kurulu üyelerine karşı açılmış bir sorumluluk/tazminat/alacak davası olmadığı” denilmek suretiyle; dava, hatalı olarak 6102 sayılı TTK’nın şirketler hukuku kapsamında değerlendirilmiştir. Oysa davacı taraf, davalı OSB’nin arsa tahsisine ilişkin yönetim kurulu kararının iptali ve tazminat talep etmektedir.
Dava konusu uyuşmazlık, 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde tahdidi olarak sayılan mutlak ticarî davalardan değildir. Dolayısıyla, taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticarî dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin de tacir ve dava konusunun tarafların ticarî işletmeleriyle ilgili olması gerekir. Davacı tarafın 6102 sayılı TTK m. 124(1) hükmü uyarınca tüzel kişi tacir olduğu ve uyuşmazlığın davacının ticarî işletmesi ile ilgili olduğunda tereddüt bulunmamaktadır. Ne var ki, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 15/06/2023 tarih ve 2022/4599 E., 2023/3797 K. sayılı uyuşmazlığın giderilmesi kararında “OSB’lerin tacir olmadığına, taraf olduğu davalarda diğer taraf tacir olsun ya da olmasın, uyuşmazlığın mutlak ticari dava olmadığı hâllerde yargılamanın asliye hukuk mahkemelerinde görülmesi gerektiğine” karar vermiştir. Bu nedenlerle, davalı …. OSB Başkanlığı tacir sıfatını haiz olmadığından, eldeki dava nispî ticarî dava niteliğinde değildir.
6100 sayılı HMK m. 2(1) hükmüne göre, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu nedenle hukuki uyuşmazlıklarda asliye mahkemelerinin görevi asıldır.
Göreve dair kurallar kamu düzenine ilişkin olup 6100 HMK’nın m. 1 hükmü uyarınca mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir; m. 114(1)-c hükmüne göre de mahkemenin görevli olması bir dava şartıdır. Aynı Kanun’un m. 115 hükmüne göre ise, dava şartlarının mevcut olup olmadığı, taraflarca ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilir. Bu nedenle, dava açılırken dayanılan hukuki ve maddi olguların göreve etkili olduğu durumda öncelikle hukuki nitelemenin yapılması ve sonucuna göre mahkemenin görevsiz olduğu kanısına varılırsa dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmelidir.
Yukarıda belirtilen sebeplerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın m. 353(1)-a-3 ve m. 355 hükümleri uyarınca esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmeksizin kamu düzeni ilkesi uyarınca re’sen gözetilen sebeplerle kabulü ile, ilk derece mahkemesince davanın görev yönünden reddi ile 6100 sayılı HMK m. 20(1) hükmündeki usûl izlenerek davacı vekilinin ihtiyati tedbirle birlikte esas hakkındaki isteminin incelenmesi için dosyanın görevli Diyarbakır Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiğinden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın kararı veren yerel mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmeksizin kamu düzeni ilkesi yönünden re’sen KABULÜNE, İlk Derece Mahkemesinin yukarıda anılan … tarihli ara kararının 6100 sayılı HMK’nın 353(1)-a-3 ve 355 maddeleri uyarınca esası incelenmeksizin KALDIRILMASINA,
2-)Gerekçede belirtilen eksikliklerin giderilmesi amacıyla davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-)Kararın kaldırılma nedenine göre davacı vekilinin istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine YER OLMADIĞINA,
4-)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince, peşin alınan 269,85 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davacıya İADESİNE,
5-)İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince hükümle birlikte DEĞERLENDİRİLMESİNE,
6-)6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik m. 359(4) maddesi uyarınca Dairemiz kararının İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın m. 353(1)-a ve 362(1)-f-g hükümleri gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/12/2023