Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/2733 E. 2023/2041 K. 16.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
DİYARBAKIR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2023/2733
KARAR NO : 2023/2041

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVANIN KONUSU :Rücuen Tazminat

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ :16/11/2023

Bilgileri yukarıda yazılı karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olmakla dosya üzerinden yapılan ön inceleme neticesinde;

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesinden kaynaklı rücuen tazminat istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın m. 341(2) hükmü “Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.”; m. 341(4) hükmü ise “Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.” şeklindedir. Yine HMK Ek Madde-1 hükmünde 341. maddedeki parasal sınırın her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca; Maliye Bakanlığı’nca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı; 341. maddedeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı düzenlenmiş bulunmaktadır.
Söz konusu yeniden değerleme oranındaki artış sonucu, İlk Derece Mahkemesi hükmünün verildiği 2023 yılı için HMK m. 341(2) hükmündeki kesinlik sınırı …. TL olmuştur.
Somut olayda, davacılar tarafça dava dilekçesinde gösterilen dava değerinin …. TL olduğu, … ihale kayıt numaralı hizmet alım sözleşmesinin …. tarihinde Diyarbakır …. İş Ortaklığı arasında imzalandığı, davacılardan …’ın bu ihale kapsamında davalı bünyesinde çalıştırdığı dava dışı işçi ..’na … tarihinde …. TL ödeme yaptığı, bu ödemenin taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesi nedeniyle davalıdan tahsilinin talep edildiği, Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verildiği, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmadığı gibi, davanın belirsiz alacak davası olduğuna dair bir ibare de bulunmadığı, bu nedenle davanın kısmi dava ya da belirsiz alacak davası olmadığı, kaldı ki davanın rücuen tazminat davası olması nedeniyle davacının ödediğinden fazlasına rücu edemeyeceği, bu durumda alacağın tamamının dava edilmiş sayılması gerektiği, 6100 sayılı HMK m. 341(4) hükmü uyarınca, alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kanundaki kesinlik sınırını geçmeyen tarafın istinaf yoluna başvurma hakkının olmadığı, İlk Derece Mahkemesi’nin karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 341(2) maddesi gereğince karar tarihi itibariyle kesinlik sınırının….. TL olduğu, buna göre davacının asıl talebinin kabul edilmeyen kısmının karar tarihindeki kesinlik sınırı olan ….. TL’nin altında olduğu anlaşılmaktadır.
Her ne kadar davacı vekili tarafından istinaf dilekçesinde, müvekkilinin gerek aynı kişiye ve gerekse de diğer kişilere ödemiş olduğu çok sayıda ödemeler söz konusu olduğunu, bu durumda dava edilen kısma göre değil de alacağın tamamına göre istinaf ve temyiz sınırlarının tespit edilmesi gerektiğini ifade etmiş ise de; yukarıda belirtildiği gibi, davacının dava dilekçesinde sadece dava dışı işçi …..na ….. tarihinde yaptığı …..TL’lik ödemeyi talep ettiği, aynı kişiye ve gerekse de diğer kişilere yapmış olduğunu iddia ettiği herhangi bir ödemeden bahsetmediği, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmadığı gibi, davanın belirsiz alacak davası olduğuna dair bir ibare de bulunmadığı, bu nedenle davanın kısmi dava ya da belirsiz alacak davası olmadığı anlaşıldığından davacı tarafın istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Kesin nitelikteki karara yönelik istinaf istemleri hakkında ilk derece mahkemesince bir karar verilebileceği gibi, ….. tarihli ve …..K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı nazara alınarak Bölge Adliye Mahkemesince de bu yolda karar verilebilir. Bu nedenle, ilk derece mahkemesince, kararın kesin olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminin reddine dair verilen ….. tarihli ek karar usul ve yasaya uygundur.
Yukarıda belirtilen sebeplerle, yerel mahkeme ek kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin ek karara yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK m. 353/1-b-1 hükmü uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesinin yukarıda anılan ….tarihli ek kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın m. 353(1)-b-1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-) 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince yeteri kadar istinaf harcı peşin alındığından, başkaca harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-) İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-) İstinaf incelemesi duruşma açılmadan yapıldığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-) 6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik m. 359(4) maddesi uyarınca kararın kesin olması nedeniyle İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın m. 362(1)-a hükmü gereğince miktar itibarıyla KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.