Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/2550 E. 2023/1908 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
DİYARBAKIR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/2550
KARAR NO : 2023/1908

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVANIN KONUSU : İstirdat
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 02/11/2023

Taraflar arasında görülen davada Mahkemece davanın usulden reddine dair verilen kararın istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup incelendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; davalı şirket tarafından, …. Diyarbakır … Şubesine ait … seri numaralı … keşide tarihli ve …. TL bedelli çekte cirantalardan biri olan müvekkili şirket hakkında İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü takip yolu ile başlatılan icra takibinde müvekkili şirketçe ihtirazi kayıtla … tarihinde … TL ödeme yapıldığını, ancak müvekkili şirketin ciro yolu ile aldığı çeki dava dışı ……’ne borcuna karşılık teslim etiğini ve bu şirketin takip konusu çek de dahil olmak üzere birden fazla çekin personeli tarafından çalındığı iddiası ile zayi nedeniyle çek iptali istemiyle açtığı dava sonucu Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesinin … E.- … K. sayılı ilamı ile çekin iptaline karar verildiğini, bu karar üzerine keşideci tarafından ……’ne ödeme yapıldığını, söz konusu hızsızlık olayına ilişkin olarak yürütülen ceza davasının Diyarbakır … Asliye Ceza Mahkemesinin … E. sayılı dosyası ile derdest olduğunu, takip ve dava konusu çekin arka yüzü incelendiğinde çek çalındıktan sonra ciro silsilesinde kopukluk olduğunun görüleceğini, bu nedenle davalı şirketin iyiniyetli hamil olarak kabul edilemeyeceğini ve kötüniyetli hareket ettiğini ileri sürerek müvekkilinden haksız ve hukuka aykırı bir şekilde tahsil edilen …. TL’nin … ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüd faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; İİK’nın 72/son maddesi uyarınca davanın icra takibinin başlatıldığı yer veya davalının dava açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerektiğini, gerek takibin başlatıldığı yer gerekse müvekkilinin yerleşim yeri itibariyle yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, faktoring şirketi olan müvekkilinin çeki …. tarihli faktoring sözleşmesine istinaden dava dışı ….’nden temlik aldığını, mevzuat gereği müvekkili şirketin yükümlülüğünün çekteki alacağı fatura ile tevsik etme ve çek ile faturanın uyumlu olup olmadığını araştırmaktan ibaret olduğunu, müvekkilinin üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini ve çekte iyiniyetli hamil olduğunu, çek iptali kararının maddi hukuk anlamında kesin hüküm teşkil etmeyeceğini ve hasımsız açılan söz konusu davada verilen iptal kararının davaya taraf olmayan müvekkilini bağlamayacağını savunarak davanın reddine ve davacı aleyhine tazminata karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; dava konusu icra takibinin İstanbul …. İcra Müdürlüğünce yapıldığı, davalının yerleşim yerinin ise …./İstanbul olup, yer itibariyle İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetki sınırları içerisine olduğu, bu durumda davacının istirdat davasını İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinde açabileceği, davacının ise davayı belirtilen bu mahkemede değil, Diyarbakır’da açtığı, bu durumda tercih hakkının davalıda olup, davalı süresi içerisinde usulüne uygun olarak ileri sürdüğü yetki itirazında yerleşim yeri Mahkemesi olan İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu bildirdiği, bu nedenle İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine yetkisizlik kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeminin yetkisizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili; İstanbul …. İcra Müdürlüğünce …. tarihli … Kararname numaralı Olağanüstü Hal Kapsamında Yargı Alanında Alınan Tedbirlere İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi 2. maddesi gereğince müvekkili firma yönünden icra takibine başlanmayacağı, başlayan icra takiplerinin duracağı, henüz tebligat aşamasında olan kesinleşmemiş icra takiplerinde itiraz ve hak düşürücü sürelerin duracağı ve bu sürelerin …. tarihinden sonra kaldığı yerden devam edeceği yönündeki Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi dikkate alınmadan müvekkili aleyhine …. Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibine başlandığını, bu kararname dikkate alınmadan söz konusu takibin kesinleştirildiğini ve müvekkili aleyhine hacizlere başlandığını, icra müdürlüğünün bu şekilde haksız ve hukuka aykırı işlemleri sebebi ile müvekkili şirketin icra tehdidi altında borçlu olmadığı bir çek nedeniyle ödeme yapmak zorunda bırakıldığını, takibe konu çekin keşide yerinin Diyarbakır ve çekin muhattabı banka şubesinin ise Diyarbakır … Şubesi olduğunu, çekin keşidecisi, lehtar, cirantalar ve müvekkil şirketin ikamet adresinin Diyarbakır olduğunu, İstanbul …. İcra Müdürlüğün hukuka aykırı işlemleri sebebi ile davacı müvekkilin takipteki borca ve İstanbul …. İcra Müdürlüğünün yetkisine itiraz hakkının elinden alındığını, söz konusu icra müdürlüğünün takipte yetkisiz olduğunu ve takipte yetkili icra müdürlüğünün Diyarbakır İcra Müdürülüğü olduğunu, icra müdürlüğünün usul ve yasaya aykırı bir işlemi nedeniyle takibinin İstanbul’da yapılmış olması sebebi ile davalı tarafa yapmış olduğu yetki itirazı gibi hak doğurmaması gerektiğini, kaldı ki davalı şirketin faktoring şirketi olduğunu ve Diyarbakır’da şubesi bulunduğunu, HMK’nın 14. maddesi uyarınca bir şubenin işlemlerinden doğan davalarda, o şubenin bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olduğunu, davalının cevap dilekçesi ekinde sunduğu dava dışı firma ile yapılmış faktoring sözleşmesinde dava dışı firmanın adresinin Diyarbakır olduğunun görülmekte olduğunu, bu sebeple söz konusu faktoring işleminin davalı şirketin Diyarbakır şubesinin işlemi olduğunun anlaşıldığını, bu sebeple de mahkemenin yetkisizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek yerel mahkemece verilen kararın kaldırılması talebiyle istinaf isteminde bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (“İİK”) m. 72/7 hükmü uyarınca icra takibinden sonra açılan istirdat istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından; İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile davalı alacaklı tarafından davacının da dahil olduğu borçlular hakkında …. tarihli … nolu ve … TL bedelli çeke dayalı olarak icra takibi başlatıldığı, davacı şirket tarafından …. tarihinde icra dosyasına … TL ödeme yapıldığı ve icra tehdidi altında borçlu olunmayan bir paranın ödenmek zorunda kalındığı iddiası ile eldeki istirdat davasının açıldığı, davalı vekilince süresi içinde sunulan cevap dilekçesi ile mahkemenin yetkisine itiraz edildiği anlaşılmaktadır.
İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davası için kanun koyucu İİK’nın 72/son maddesinde iki özel yetki kuralı öngörmüştür. Buna göre icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası davalı alacaklının yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği gibi icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde de açılabilecektir. Davacı borçlu anılan iki yer mahkemesinden dilediğinde menfi tespit davası açabilir, bu konudaki seçim hakkı davacı borçluya aittir. Davacı borçlu menfi tespit davasını maddede yer alan mahkemelerden hiçbirinde açmaz ise o zaman seçim hakkı davalı alacaklıya geçer. Yani davalı, yetki ilk itirazı ile bu mahkemelerden kendisi seçimine göre birinin yetkili olduğunu bildirebilir.
İİK’nın 72/son maddesinde yer alan yetki kuralı kamu düzenine ilişkin olmayıp, mahkemece re’sen gözetilerek yetkisizlik kararı verilemeyecektir. Mahkeme yetkili olup olmadığını ancak davalının usulüne uygun olarak ileri sürdüğü yetki ilk itirazı üzerine inceleyebilir (Bkz. Kuru B., İcra ve İflas Hukuk El Kitabı s. 318 vd.).
Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında somut olaya gelindiğinde, iş bu menfi tespit davası icra takibinden sonra açılmış olup İİK’nın 72/son maddesi uygulanacağından yetkili mahkemenin genel hükümlere göre değil, anılan hükme göre tespit edilmesi gerekmektedir (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 07/04/2015 tarih 2014/14638 Esas 2015/4955 Karar, 17/01/2018 tarih 2016/13951 Esas 2018/85 Karar sayılı ilamları). Bir başka anlatımla genel hükümlere göre yetkili mahkeme olan çekin keşide yeri veya muhatap bankanın bulunduğu yer somut olayda yetkili değildir.
Dava konusu icra takibi İstanbul İcra Müdürlüğünde yapılmış, davalı şirketin merkezi de …./İstanbul’dur. Bu durumda icra takibinden sonra açılan işbu menfi tespit davasının İstanbul Mahkemelerinde açılması gerekir. Davacı ise davayı Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesinde açmış, davalı da süresi içerisinde usulüne uygun yetki itirazında bulunmuştur.
Davacı vekili, davalı şirket ile dava dışı şirket arasında yapılan faktoring sözleşmesinde dava dışı şirketin adresinin Diyarbakır ve faktoring işleminin davalı şirketin Diyarbakır şubesinin işlemi olduğunu, bu nedenle HMK’ 14/1 maddesi uyarınca Diyarbakır Mahkemelerinin yetkili olduğunu ileri sürmektedir. HMK’nın 14/1. maddesi uyarınca “Bir şubenin işlemlerinden doğan davalarda, o şubenin bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir.” Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.04.2008 gün ve 2008/10-329 E. – 2008/334 K. numaralı ilâmında; “…Davaya konu uyuşmazlık tüzel kişilere karşı açılacak davalarda genel yetkili mahkeme, tüzel kişilerin yerleşim yerinin, yani merkezinin bulunduğu yer mahkemesi olmakla birlikte, şube işlemleri nedeniyle açılacak dava, taraf olarak bağlı bulunulan merkez davalı gösterilerek, şubenin bulunduğu yerde de açılabilir. ‘Kurum adına işlem yapmaya yetkili bulunmak’ şubenin tanımından ortaya çıkan bir sonuç olup, şubenin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olmasında tek başına yeterli değildir. Şubenin bulunduğu yer yetkisi, o şubenin yapmış olduğu işlemlerden, davacıya ait işlemlerin yürütülmesinden doğan uyuşmazlıklarda geçerli bulunmaktadır.” denilmiştir. Davalı şirketin Diyarbakır’da şubesi olsa da faktoring sözleşmesinin tarafı olan şirketin adresinin Diyarbakır olması faktoring işleminin şube işlemi olduğunu kabule yeterli olmadığı gibi uyuşmazlığın şubenin davacıya ait işlemlerin yürütülmesinden doğmadığı anlaşılmakla somut davada HMK’nın 14. maddesinin uygulanma şartları bulunmamaktadır.
Bu itibarla mahkemece, davacının eldeki istirdat davasını İİK’nın 72/son maddesinde düzenlenen yetkili mahkemelerden birinde açmadığı, yetkili mahkemeye ilişkin seçim hakkının davalıya geçtiği, davalının süresinde ve usulüne uygun olarak ileri sürdüğü yetki itirazı ile icra takibinin yapıldığı ve aynı zamanda davalı şirketin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi olan İstanbul Ticaret Mahkemesini yetkili mahkeme olarak bildirdiği gözetilerek mahkemenin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yukarıda belirtilen sebeplerle, Dairemizce yapılan değerlendirmede; ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede, usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, incelemenin istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından, istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın m. 353(1)-b-1 hükmü gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesinin yukarıda anılan kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353(1)-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-) 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince yeteri kadar istinaf harcı alındığından, başkaca harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-)İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-)İstinaf incelemesi duruşma açılmadan yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-)6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik m. 359(4) hükmü uyarınca Dairemiz kararının İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın m. 362(1)-c hükmü gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/11/2023