Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/2346 E. 2023/1860 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
DİYARBAKIR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2023/2346
KARAR NO : 2023/1860

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVANIN KONUSU :Ticari Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan Davalar (İtirazın İptali)

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ :26/10/2023

Taraflar arasında görülen davada Mahkemece verilen kararın istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup incelendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; temlik eden …. ile dava dışı asıl borçlu… arasından imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinin davalılar …. tarafından müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığını, kredi borcunun vade tarihinde ödenmemesi üzerine temlik eden banka tarafından davalılara ihtarname gönderilerek hesabın katedildiğini ve asıl borçlu … aleyhine Diyarbakır İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden önce rehne başvuru kuralı gereği ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine girişildiğini, ancak temlik eden banka tarafından kredinin müteselsil kefilleri hakkında herhangi bir ilamsız takip başlatılmamış olması sebebiyle temlik alınan kredi borcu nedeniyle müvekkili şirket tarafından davalılar … aleyhine Diyarbakır İcra Müdürlüğü’nün …dosyası ile başlatılan icra takibinin davalıların itirazı ile durduğunu, Diyarbakır …. İcra Müdürlüğü’nün…sayılı dosyasının da içinde yer aldığı alacağın dava dışı ….tarafından …. Noterliğinin …. yevmiye nolu sözleşmesiyle müvekkili şirkete temlik edildiğini ileri sürerek davalıların haksız itirazının iptali ile davalılar aleyhine icra inkar tazminatına ve davalı borçluların dava devam ettiği süre içerisinde mallarını kaçırmasının önlenmesi için menkul, gayrimenkul ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, … tarihli ara kararı ile özetle; kredi kullanan dava dışı şahsın gerçek kişi olduğu, Diyarbakır İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında yapılan incelemede Genel Kredi Sözleşmesinin 1, 36 ve 37. sayfalarının bulunduğu, bu belgeler üzerinde yapılan incelemede TBK’nun 584. maddesi uyarınca gerekli olan kefillerin eş rızalarının bulunmadığı ve kredi sözleşmesinin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği, talebin bu haliyle yargılamayı gerektirdiği ve ihtiyati haczin koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, ihtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf kanun yoluna başvuran ihtiyati haciz talep eden davacı vekili; davalı kefiller yönünden TBK’nun 584. maddesi uyarınca gerekli olan kefillerin eş rızalarının mevcut olduğunu ve dilekçe ekinde sunduklarını, yaklaşık ispat koşullarının oluştuğunu ve mahkemece belirlenecek teminatın yatırılacağını beyan ederek yerel mahkemece verilen kararın kaldırılması talebiyle istinaf isteminde bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;
Talep, 2004 sayılı İİK m. 257 vd. hükümleri uyarınca ihtiyati haciz kararı verilmesi istemine ilişkin olup; uyuşmazlık, somut olayda ihtiyati haciz koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
İhtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini garanti altına almak için mahkeme kararıyla borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulmasıdır. İhtiyati hacze ilişkin yasal düzenleme 2004 sayılı İİK’nın 257 ila 268. maddesinde yer almaktadır. Bilindiği gibi ihtiyati haciz talep edebilme koşulları 2004 sayılı İİK’nın 257. maddesinde gösterilmiş olup, maddede hem vadesi gelen hem de henüz vadesi gelmemiş para alacakları için ihtiyati haciz şartları düzenlenmiştir. Bunlar muaccel alacaklarda alacağın vadesinin gelmiş olması ve alacağın rehinle temin edilmemiş olmasıdır. Müeccel alacaklarda kural ihtiyati haciz istenemeyeceği ise de; borçlunun belli bir adresinin olmaması veya borçlunun taahhütlerinden kurtulmak amacıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu amaçla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa vadesi gelmemiş alacaklarda da ihtiyati haciz kararı verilebilir. Sözü edilen maddede bunun dışında herhangi bir koşul öngörülmemiştir.
2004 sayılı İİK’nın 258. maddesi “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur” hükmünü içermekte olup ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığı hakkında kanaat verilmesi yeterlidir. Mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi olmayıp yaklaşık ispat ölçüsünde alacağın varlığını gösteren delillerin sunulması aranmaktadır. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın, bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Öte yandan TBK’nın 583. maddesinde; kefalet sözleşmesinin, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmayacağı, kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarın, kefalet tarihinin ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğu düzenlemesi yer almaktadır.
TBK’nın 584/1. maddesinde ise sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında eşlerden birinin diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabileceği hüküm altına alınmış olup, maddenin üçüncü fıkrasında eş rızasının aranmayacağı istisnalar hüküm altına alınmıştır.
Eş rızasına ilişkin bu düzenleme emredici nitelikte olup, eşlerin feragat etmesi mümkün değildir. Eşin yazılı rızasının verilmesi adi yazılı şekle tâbidir. Yani rıza beyanının eş tarafından imzalanması gerekli ve yeterlidir. Ancak rıza somut ve belirli bir kefalet sözleşmesinin kurulmasından önce veya en geç sözleşmenin kurulması anında verilmelidir (TBK m.584). Dolayısıyla gelecekte yapılacak kefalet sözleşmelerini de kapsayacak şekilde genel bir rıza verilemeyeceği gibi sözleşmenin yapılmasından sonra da (geçersiz sözleşmeye geçerlik kazandırmak için de) rıza verilemez.
Türk Borçlar Kanunu’nun 584/1 inci maddesine göre rıza sonradan verilecek icazet ile tamamlanmadığından, eşin izni tamamlayıcı unsur değil geçerlilik unsurudur. Yani kefalet sözleşmesinin geçerli olarak kurulabilmesi için eşin rızası mutlaka gereklidir. Aksi halde kefalet sözleşmesi geçersiz olacaktır. Zira rıza, eşin kefil olma ehliyetini sınırlar ve rızanın yokluğunun yaptırımı kesin hükümsüzlüktür. Bu geçersizlik hakim tarafından re’sen dikkate alınır (Gümüş, M.A., Borçlar Hukuku, Özel Hükümler, İstanbul 2014, s.348).
Bu açıklamalar ışığında somut olayın incelenmesinde; aleyhlerine ihtiyati haciz talep edilen …. tarafından …. tarihli genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla ….TL azami miktar ile imzalandığı, TBK’nın emredici nitelikteki 584/1. maddesi gereği borçluların kefaletlerinin bulunduğu dayanak kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihte evli oldukları ve eşlerinin rızalarının bulunduğuna dair ihtiyati haciz talebi ile birlikte sunulmuş herhangi bir belge bulunmadığı, istinaf dilekçesi ekinde eş rızasına ilişkin belgeler sunulmuş ise de talep tarihi itibariyle söz konusu belgelerin sunulmamış olması ve yargılamanın her aşamasında ihtiyati haciz talep edilebileceği gözetildiğinde, Mahkemece talep tarihi itibariyle mevcut dosya kapsamına göre ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinin doğru olduğu, kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı ve istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürülen istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın m. 353(1)-b-1 hükmü uyarınca esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesinin yukarıda anılan …. tarihli ara kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK m. 353(1)-b-1 uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-) 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL karar harcından davacı tarafça yatırılan 179,90 TL peşin harcın MAHSUBUNA, bakiye 89,95 TL’nin davacı taraftan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
3-)İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-)İstinaf incelemesi duruşma açılmadan yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-) Dairemiz kararının 6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik m. 359(4) hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın m. 362(1)-f hükmü gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 26/10/2023