Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/2263 E. 2023/1700 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
DİYARBAKIR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2023/2263
KARAR NO : 2023/1700

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVANIN KONUSU : Sigorta Tazminatı
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 12/10/2023

Taraflar arasında görülen davada Mahkemece verilen kararın istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup incelendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; …. parselde kain arazinin davalı sigorta şirketi nezdinde… nolu poliçe ile sigortalandığını,…. tarihli itfaiye yangın raporuna göre yüksek gerilim hattında çıkan yangın sonucu ekili arazinin tamamen yanarak rizikonun gerçekleştiğini, zararın ödenmesi için sigorta şirketine yapılan başvuru ile arabuluculuk sürecinin olumsuz sonuçlandığını iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, ….TL tazminatın olayın meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; öncelikle davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu poliçede dain-i mürtehin bulunduğunu, dain-i mürtehin konumundaki kurumun açık muvafakatinin sorulmasını, aksi durumda davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, sigortalı tarafından tazminatın ödenmesi için ibrazı şart koşulan evrakların temin ve teslim edilmediğini, bu bağlamda müvekkilinin bir sorumluluğunun bulunmayıp temerrüt oluşmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; sigorta poliçesinde dava dışı …AŞ’nin dain-i mürtehin konumunda bulunduğundan sigorta tazminat talep etme hakkının da öncelikle ona ait olduğu, davaya muvafakat veya icazetlerine dair gerekli belgeyi sunmaları için davacı tarafa 2 haftalık süre verildiği, bu süre zarfında ilgili belgelerin sunulmadığı gerekçesiyle davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili; mahkemece dain-i mürtehin konumundaki bankadan muvafakat almaları için 2 hafta süre tanındığını, bankaya konuyla ilgili başvuruda bulunduklarını, fakat kesin süre içerisinde dönüş alamadıkları için davanın reddine karar verildiğini, ilerleyen zamanlarda bankayla yapmış oldukları görüşmeler neticesinde … tarihli muvafakatnameyi temin ettiklerini, dain-i mürtehin muvafakatine ilişkin eksikliğin yargılamanın her aşamasında tamamlanabileceğini beyan ederek davanın kabulü ve yargılamanın devamı talebiyle istinaf isteminde bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;
Dava, bitkisel ürün sigortası poliçesinden kaynaklanan hasar tazminatı istemine ilişkindir.
Taraflar arasında …tarihlerini kapsayan, …. poliçe nolu Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigorta Poliçesi tanzim edildiği, poliçe kapsamı uyarınca….AŞ …. Şubesinin dain-i mürtehin olduğu anlaşılmaktadır.
6102 sayılı TTK’nın 1453. maddesi uyarınca malı rehin alan kimse o mal üzerindeki menfaatini kendi adına sigorta ettirebileceği gibi aynı yasanın 1406. maddesi uyarınca bir başkasının da rehin konusu malı rehin alan hesabına ve onun lehine sigorta ettirmesi mümkündür. Yine TTK’nın 1456/1. maddesinde “sınırlı ayni hak ile takyit edilmiş bir mal üzerindeki, malike ait menfaat sigortalandığı takdirde, kanunda aksi öngörülmemişse, sınırlı ayni hak sahibinin hakkı sigorta tazminatı üzerinde de devam eder” düzenlemesine; aynı maddenin 2. fıkrasında ise “sigortacıya, mal üzerinde sınırlı ayni hak bulunduğu bildirildiği takdirde, ayni hak sahiplerinin izni bulunmadıkça, sigortacı sigorta tazminatını sigortalıya ödeyemez. Ayni hakkın sicille alenileştiği veya sigortacının bunu bildiği durumlarda bildirime gerek yoktur. Sigortalı menfaate konu malın tamiri veya eski haline getirilmesi amacıyla ve teminat gösterilmesi şartıyla, tazminat sigortalıya ödenebilir” düzenlemesine yer verilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 879. maddesinde ise “muaccel olan sigorta tazminatı, malike ancak bütün rehinli alacaklıların rızasıyla ödenebilir; sigorta tazminatı taşınmazın eski hale getirilmesi için harcanacaksa, malik tarafından yeterli bir güvence gösterilmesi koşuluyla kendisine ödenir” denilmek suretiyle, benzer yönde düzenleme yapılarak sigorta tazminatının öncelikle rehin hakkı sahibine verilmesi veya açık muvafakatinin alınmasının gerekli olduğu belirtilmiştir.
Bu yasal düzenlemeler gereği sigortalı mal üzerinde sınırlı ayni hakkı bulunan alacaklı, sigorta tazminatı üzerinde öncelikli hak sahibi olup sigorta şirketinden tazminat talep etme hakkının öncelikle ona ait olması gerekir ve sigorta ettiren, ancak sigortalı malın dain-i mürtehini olan ve lehine sigorta edilenin açık muvafakatını almak suretiyle sigortadan, kendi menfaati de zedelenmişse, tazminat istemek hakkına sahip olur. Öncelikle talep hakkının rehin hakkı sahibinde olması, yani sigorta bedelinin rehin hakkı sahibine ödenmesi gerektiği durumda, rehin hakkı sahibinin muvafakatinin bulunması halinde sigortalıya sigorta bedeli ödenebilir. Bu durumda dava açma hakkı da öncelikle rehin hakkı sahibinde olduğundan bir dava şartı olarak aktif dava ehliyeti olan davacı sıfatının da rehin hakkı sahibinde olduğu, buna karşın daini mürtehinin muvafakati halinde bu şartın yerine getirilmiş sayılacağı Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ile de ortaya konulmuştur.
Diğer yandan hangi borç sebebi ile bankaya rehin hakkı verildiği, bu borcun ödenip ödenmediği ise muvafakatın tespitinde önemli yer tutmaktadır. Zira borcunun poliçe teminatından daha düşük miktarda olduğu durumlarda borcunun artan kısım için bankanın onayına da ihtiyaç bulunmamaktadır (Bkz. Yargıtay 17. HD’nin 2018/6298 E., 2020/4001 K. sayılı ilamı).
Kural olarak tazminat ödemesi sigortalıya yapılır. Sınırlı ayni hak ile takyit edilmiş bir mal üzerindeki, malike ait menfaat sigortalandığında, kanunda aksi öngörülmemişse, sınırlı ayni hak sahibinin hakkı sigorta tazminatı üzerinde de devam edeceğinden poliçede dain-i mürtehin sıfatıyla başka biri gösterilmişse, tazminat artık bu kişiye ödenir. Çünkü, dain-i mürtehin olarak gösterilen bu kişi, sigorta tazminatı açısından öncelikli olarak lehtar konumundadır. Bu husus dava ön şartı olup Kanun’da emredici şekilde düzenlenmiştir. Bu kurala aykırı olarak ödeme yapan sigortacı, ancak sınırlı hak sahiplerinin sonradan yazılı onay vermesiyle sorumluluktan kurtulabilir. Muaccel olan bir sigorta tazminatı, sigortalıya ancak tüm rehinli alacaklıların rızasıyla ödenebilir. Rehin hakkı sahibinin bu rızası, şarta bağlı olamayacağı gibi, sigorta tazminatının sigortalıya ödenmesine açıkça rıza gösterilmesini de kapsamalıdır (Ulaş, Işıl: Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku, Ankara, 2012 s. 169 vd.).
Somut olayda, yargılama sırasında mahkemece tensip tutanağının 11 nolu ara kararı uyarınca davacı tarafa dain mürtehin sıfatı bulunan ve menfaati olan dava dışı …Şubesinden, dava açmaya ve tazminatın davacıya ödenmesine muvafakatinin bulunduğuna dair belgeyi sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verildiği, verilen ara kararın davacı vekiline ……. tarihinde tebliğ olunduğu, mahkemece verilen süre içerisinde davacı tarafından dava dışı bankadan açılan davaya muvafakat veya icazetleri olduğuna dair gerekli belgeyi sunmadığından aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı sigortalının sigorta poliçesine dayanarak tazminat talebinde bulunabilmesi için dain-i mürtehinin bu konuda açık muvafakatının olması gerekmektedir. Ancak, dain-i mürtehin hakkına sahip banka tarafından yazılan ve davacı vekilinin isitnaf başvuru dilekçesinin ekinde bulunan …. tarihli yazıda; dava dışı bankanın rehin hakkının devam ettiği, bankanın alacağı saklı kalmak kaydıyla, sadece davanın açılmasına onay verildiği bildirilmiş ise de; rehin alacaklısının tazminatın sigortalıya ödenmesine muvafakat ettiğine dair kayıtsız ve şartsız bir ibareye ver verilmemiştir. Daini mürtehin hakkına sahip banka tarafından yazılan yazıda şartlı muvafakat verildiği anlaşılmaktadır. Şarta bağlı muvafakatin geçerli kabul edilemeyeceği de açıktır. Bu durumda dava ön şartı olan ve davanın her aşamasında tamamlanabilen açık ve kayıtsız şartsız rıza koşulu gerçekleşmediğinden, sigortalının tazminatı tahsile yetkili hâle geldiğinin kabulü mümkün olmadığından davacı vekilinin istinaf istemi yerinde görülmemiştir (Bkz. Yargıtay HGK’nın 15/09/2020 tarih ve 2018/17-27 E., 2020/589 K. sayılı ilamı).
Yukarıda belirtilen sebeplerle, Dairemizce yapılan değerlendirmede; ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, incelemenin istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf sebeplerini yerinde olmadığı anlaşıldığından, istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın m. 353/1-b-1 hükmü gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesinin yukarıda anılan kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın m. 353/1-b-1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-)492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince yeteri kadar istinaf harcı peşin alındığından, başkaca harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-)İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-)İstinaf incelemesi duruşma açılmadan yapıldığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-)6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik m. 359(4) maddesi uyarınca kararın kesin olması nedeniyle İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın m. 362(1)-a hükmü uyarınca miktar itibarıyla KESİN olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.12/10/2023