Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1547 E. 2023/1140 K. 10.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. DİYARBAKIR BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
DİYARBAKIR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1547
KARAR NO : 2023/1140

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVANIN KONUSU :Menfi Tespit

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ :10/07/2023

Taraflar arasında görülen davada Mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen kararın istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup incelendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; müvekkilinin….olduğunu, müvekkilinin çalıştığı bu şirketin konkordato ilan ettiğini, ancak bu şirketten alacaklı olan bir kısım alacaklıların şirket ve müvekkiline baskı uyguladığını, davalı ….’ın müvekkiline baskı ve tehditle senet imzalattığını, konu hakkında müvekkilinin ayrıca suç duyurusunda bulunduğunu beyan ederek, müvekkilinin dava konusu senetten ötürü davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini, ayrıca dava konusu senetten ötürü müvekkili aleyhine icra takibi başlatılması halinde menfi tespit davasının sonuçlanıncaya kadar icra takibinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiş; …tarihli ıslah dilekçesinde dava açıldıktan sonra… İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyası ile dava konusu senedin icra takibine konu edildiğini belirterek, kambiyo senedine konu borcun ödenmesi nedeniyle icra takibinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davacının söz konusu senedin zorla alındığına ilişkin beyanının gerçek dışı olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda …. tarihli ara kararı ile; davanın icra takibinden önce açılan menfi tespit davası niteliğinde olduğu, davacının haklılığını yaklaşık olarak ispat edecek bir delili dosyaya sunmadığı, davacının talebinin yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili; dava konusu olay ile ilgili olarak haklılıklarının dosya içerisindeki bilgi, belge ve beyanlarla yaklaşık olarak ispatlandığını, müvekkilinin davalı tarafa hiçbir borcunun bulunmadığını, yerel mahkemeden incelenmesini talep ettikleri hiçbir verinin incelenmeden karar verildiğini, ihtiyati tedbir taleplerinin kabul edilmemesi durumunda müvekkilinin ciddi zararlara uğrayacağını, yerel mahkemece verilen kararan kaldırılması ve ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini beyan ederek istinaf isteminde bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda;
Dava, 2004 sayılı İİK m. 72 hükmü uyarınca icra takibinden önce açılan menfi tespit istemine ilişkin olup; taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının geçici hukukî koruma talebinin reddine dair ara kararının usul ve yasaya uygun olup olmadığı, somut olayda ihtiyatî tedbirin koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacının, davayı kazanması halinde, dava konusu mal ve hakka kavuşmasını daha dava sırasında (hatta davadan önce) güvence altına almaya yarayan tedbirlere ihtiyatî tedbir denir (Baki Kuru, Medenî Usûl Hukuku El Kitabı, C. II, Ankara 2020, s. 1263).
İhtiyatî tedbir, 6100 sayılı HMK’nın “Geçici Hukuki Korumalar” başlıklı Onuncu Kısım, Birinci Bölümünde 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. 6100 sayılı HMK m. 389 hükmü uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyatî tedbir kararı verilebilir.
Davacı tarafından varlığı inkâr edilen bir hukukî ilişkinin mevcut olmadığının tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı, İstanbul 2013, s. 346). Menfi tespit davası 2004 sayılı İİK’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesini isteyebilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfî tespit davasında amaç, bir hukukî ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir.
Ayrıca, 6100 sayılı HMK m. 389 vd. hükümlerinde geçici hukukî himayenin bir türü olan ihtiyatî tedbirlere ilişkin düzenleme genel nitelikte olup; 2004 sayılı İİK m. 72 hükmünde menfî tespit davaları hakkındaki tedbirlerin özel olarak düzenlenmiş olması, bu davada, 6100 sayılı HMK m. 389 vd. hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını, asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri, ispat ölçüsüdür. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü hâkim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez. Oysa, 6100 sayılı HMK m. 390(3) hükmünde, ihtiyati tedbire karar verebilmek için yaklaşık ispat gerekli ve yeterli görülmüştür. Madde gerekçesinde ise, HMK m. 390(3) hükmündeki düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir.
Yukarıda anılan ilke ve esaslar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde;
Somut uyuşmazlıkta, davacı taraf davaya konu kambiyo senetlerinin davalı tarafından cebir ve tehdit yoluyla imzalatıldığı, davalıya borçlarının bulunmadığı gerekçesiyle menfi tespit ve ihtiyati tedbir isteminde bulunmuştur. Her ne kadar davacı tarafça dava açıldıktan sonra icra takibinin başlatılması nedeniyle ıslah yoluyla takibin durdurulması yönünde tedbir talep edilmiş ise de, davanın …. tarihinde açıldığı, icra takibinin ise …. tarihinde başlatılmış olduğu, bu hali ile eldeki davanın takipten önce açılan menfi tespit davası olduğu, bu nedenle uyuşmazlığın 2004 sayılı İİK’nun 72/2 maddesi kapsamında icra takibinden önce açılan menfi tespit davası olarak değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafça somut olayda bononun davalı tarafından zorla alınması sebebine dayalı olarak icra takibinin durdurulması gerektiği ileri sürülmüş ise de; böyle bir iddiada bulunulmuş olması takibin durdurulması sonucunu doğurmaz. Somut olay ve dosya kapsamına göre, davacı tarafın iddialarını en azından yaklaşık ispat düzeyinde haklı gösterecek bir delilin bulunmadığı dikkate alındığında; mevcut delil durumuna göre ilk derece mahkemesinin istinafa konu ….tarihli ara kararı ile ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yukarıda belirtilen sebeplerle, Dairemizce yapılan değerlendirmede; ilk derece mahkemesinin ara kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, incelemenin istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı, ihtiyati tedbir isteyen davacı tarafın istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından, istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın m. 353(1)-b-1 hükmü gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesinin yukarıda anılan … tarihli ara kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353(1)-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-)492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,80 TL karar ve ilâm harcından davacı tarafça yatırılan 179,90 TL peşin harcın MAHSUBUNA, bakiye 89,90 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
3-)İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-)İstinaf incelemesi duruşma açılmadan yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-) Dairemiz kararının 6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik m. 359(4) hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın m. 362(1)-f hükmü gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 10/07/2023