Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1264 E. 2023/846 K. 23.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
DİYARBAKIR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1264
KARAR NO : 2023/846

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVANIN KONUSU :İtirazın İptali
KARAR TARİHİ :23/05/2023

Taraflar arasında görülen davada Mahkemece davanın reddine dair verilen kararın istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup incelendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; müvekkili şirket ile dava dışı … arasında …-…. tarihlerini kapsar şekilde taşıyıcı sorumluluk abonman sigorta poliçe sözleşmesi düzenlendiğini, dava dışı …. tarafından dava dışı ….’ye led bant ampül armatür cinsi ampül satılması akabinde sigortalı gönderici firma ile eşya taşıma acentalık sözleşmesi bulunan davalı borçluya ait …. Çekici – …. plaka sayılı araç ile … tarihinde ….’a gönderildiğini, alıcı …..’ne ürünlerin teslimi sırasında yapılan kontrollerde ürünlerin ambalajlarında ıslanma ve ıslanmaya bağlı deformasyon oluştuğunu, hasarın oluşmasında …. Çekici …. plaka sayılı aracın sorumlu olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin meydana gelen hasarla ilgili taşıyıcı sorumluluk abonman sigorta sözleşmesi gereğince ve alınan ekspertiz raporu doğrultusunda oluşan hasar bedelinin müvekkili sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödendiğini, ödenen bedelin davalı rücusu için takip başlattıklarını, davalı/borçlunun hukuka aykırı ve haksız itirazları nedeni ile icra takibinin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; dava konusu zarar gördüğü iddia edilen ürünlerin ıslanması olayının müvekkilinin aracında gerçekleşmediğini, davalı müvekkilinin uzun yıllardır şehirlerarası eşya yük taşımacılığı işiyle iştigal ettiğini, davalı müvekkilinin taşımacılık sektöründe işinin ehli olarak bilindiğini, müvekkilinin davacı sigorta şirketinin sigortalısı …’nin acentesi olarak, … Çekici, …. plakalı araç ile … tarihinde ….’dan aldığı muhtelif eşya yükünü ….’a taşıdığını, bu seferde .. farklı sipariş, … koli parça çuval vb. birimde oldukça fazla sayı, ebat ve kiloda yük taşındığını, müvekkilinin almış olduğu .. siparişin içerisinde sadece dava dışı …. isimli firmaya teslim edilen kolilerde ıslanma iddiasında bulunulduğunu, bu nedenle dava konusu kolilerin müvekkiline ait araçta ıslandığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacı yanın bu iddiasını ispat külfeti altında olduğunu, davacı sigorta şirketinin ödemiş olduğu hasar bedeli için davalı müvekkiline halefiyet ilkesi gereği rücu etme hakkı olmadığını, davalı müvekkili ile dava dışı sigortalı …. arasında, dava dilekçesi ekinde de sunulduğu üzere bir acentelik sözleşmesi mevcut olduğunu, ilgili sözleşmede tarafların bakanlık ve 3. kişilere karşı sorumluluk ve yükümlülükler açısından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, …’nin davalı müvekkiline acentelik hizmetleri karşılığında hizmet bedeli adı altında ödeme yapacağının kararlaştırıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davacı ile dava dışı sigorta ettiren şirket arasındaki nakliyat abonman sigorta poliçesi dosyaya ibraz edilmiş olup, ayrıca dava konusu taşımaya ilişkin spesifik poliçe dosyaya sunulmadığı gibi dosyada sigorta ettirenin alacağa ilişkin her türlü hakkını davacı sigortacıya temlik ettiğine ilişkin bir belge de bulunmadığı, sadece abonman sözleşmesinin bulunmasının belirli bir taşımaya ilişkin akdi ilişki ve bildirim olmadıkça taşınan malın sigorta örtüsü altında olduğunu göstermeyeceği, bu itibarla, mahkemece davacıya spesifik poliçeyi sunması veya dava konusu taşımanın başladığına yönelik bildirime dair belgenin ibrazı suretiyle hasarın sigorta örtüsü altında olduğunu kanıtlaması hususunda delillerini bildirmek üzere süre verildiği, akabinde sunulan belgelerin incelenmesinden spesifik poliçenin yine sunulmadığı, davacı tarafından hasarın sigorta örtüsü altında olduğunu kanıtlayacak hiçbir belge sunulmadığı gerekçesiyle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili; aktif husumet nedeni ile davanın reddedilemeyeceğini, poliçe gereğince davaya konu taşımaya ilişkin sigorta poliçesinin bu abonman poliçeye bağlı olarak düzenlendiğinden nakliyat poliçeleri çerçeve sözleşme olduğundan 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca davacı sigortalının haklarına halef olduğunu, müvekkili şirketin dava dışı …. ile arasında düzenlenen taşıyıcı sorumluluk abonman sigorta poliçe sözleşmesinin özel şartlar 3. maddesi uyarınca rücu hakkının olduğunu ve aktif husumet ehliyetinin bulunduğunu belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda;
Dava, davacı şirkete nakliyat sigorta poliçesiyle sigortalı emtianın taşındığı sırada hasara uğramasından dolayı dava dışı sigortalıya ödenen sigorta tazminatının rücuen tahsili amacıyla başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
Davacı sigorta şirketi ile dava dışı …. arasında ….-… tarihleri kapsar şekilde taşıyıcı sorumluluk abonman sigorta poliçe sözleşmesi düzenlendiği, …. ile davalı … arasında ise … tarihli eşya taşıma acentelik sözleşmesi yapıldığı, sigortalı …. tarafından ….’ne led bant ampül armatür cinsi ampül satıldığı, sigortalı gönderici şirket ile acentalık sözleşmesi bulunan davacıya ait … Çekici ve …. plaka sayılı araç ile … tarihinde emtianın …’a sevk edildiği, alıcı şirketin tahliye işlemleri sırasında yapılan kontrollerde emtia ambalajlarında ıslanma ve ıslanmaya bağlı deformasyon oluştuğunu tespit ettiği, davacı sigorta şirketinin meydana gelen hasarla ilgili taşıyıcı sorumluluk abonman sigorta sözleşmesi gereğince ve alınan ekspertiz raporu doğrultusunda oluşan hasar bedelini sigortalısına ödediği, bu ödemenin davalıya rücu edilmek üzere Diyarbakır İcra Müdürlüğünün …. E. sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığı, davalıya ödeme emrinin …. tarihinde tebliğ edildiği, davalının … tarihli itiraz dilekçesi üzerine takibin durduğu, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılan itirazın iptali davasında mahkemece davacı tarafın spesifik sigorta poliçesi ve temlik beyannamesi sunulmadığı gerekçesiyle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verildiği, davacının istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Halefiyet, bir kişinin hukuken diğerinin yerine geçmesi anlamına gelir. TTK m. 1472(1) hükmünde sigorta tazminatını ödeyen sigortacının, hukuken sigorta ettirenin (başkası hesabına sigortada sigortalının) yerine geçeceği ifade edilmiştir. Bu nedenle hukukumuzda yasal halefiyete iliş-kin olarak tazminat alacağının yasa uyarınca sigortacıya geçmesi ilkesi benimsenmiştir. Yasal halefiyet zarar sigortalarında söz konusu olup, mal sigortaları bakımından TTK m. 1472 hükmünde, sorumluluk sigortaları bakımından TTK m. 1481 hükmünde düzenlenmiştir. Bu madde uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücu davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir (Yargıtay HGK, 05/02/2019, E. 2017/17-1088, K. 2019/65 tarih ve sayılı kararı).
Dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca rücu davası açılabilmesi için sigortacı ile sigortalı arasında bir sigorta sözleşmesinin mevcudiyeti, sigortacının bu nedenle sigortalısına bir ödeme yapmış olması ve sigortalının zarar sorumlusuna karşı dava hakkının bulunması gerekir (Yargıtay 11. HD’nin 10/04/2018 tarih ve 2016/10175 E., 2018/2562 K. sayılı ilamı).
6102 sayılı TTK’nın 875. maddesi uyarınca taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur. Taşıyanın sorumluluktan kurtulma halleri ise aynı yasanın 876 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
Abonman sigorta sözleşmeleri birer çerçeve anlaşma niteliğinde olup, sigortacı ile sigorta ettiren arasında, sigorta ile ilgili bir hukuki ilişkiyi oluşturur. Bu hukuki ilişkiden dolayı her taşıma için ayrı bir sigorta sözleşmesi düzenlenir. Sigortacıya abonman sigorta ilişkisine dayalı hasar ödemesinden kaynaklı 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca halefiyet hakkı doğurması için her taşıma için riziko öncesi ayrı bir spesifik sigorta sözleşmesi düzenlenmesi veya sigortalı tarafından zararını ödeyen sigorta şirketi yararına temlik beyanında bulunulması gerekmektedir (bkz. Yargıtay 11. HD’nin 29/06/2018 tarih ve 2016/12047 E., 2018/4971 K. sayılı ilamı). Aksi durumda rücuen alacak talebinde bulunan sigortacının aktif husumet ehliyeti bulunduğundan bahsedilemiyecektir.
Bu değerlendirmeler neticesinde dava dosyası incelendiğinde, taşıyıcı sorumluluk abonman sigorta poliçe sözleşmesi ….-…. tarihleri arasında teminat vermektedir. Davaya konu hasar, … tarihli nakliyat sonucunda teminat tarih aralığında meydana gelmiştir. Somut olayda, davacı ile dava dışı sigorta ettiren şirket arasındaki nakliyat abonman sigorta poliçesi dosyaya ibraz edilmiş olup, ayrıca dava konusu taşımaya ilişkin spesifik poliçe dosyaya sunulmadığı gibi dosyada sigorta ettirenin alacağa ilişkin her türlü hakkını davacı sigortacıya temlik ettiğine ilişkin bir belge de bulunmamaktadır. Sadece abonman sözleşmesinin bulunması, belirli bir taşımaya ilişkin akdi ilişki ve bildirim olmadıkça taşınan malın sigorta örtüsü altında olduğunu göstermez (bkz. Yargıtay 11. HD’nin 07/02/2012 tarih ve 2010/8651 E., 2012/1523 K. sayılı ilamı). Bu itibarla, mahkemece …. tarihli duruşmada davacı vekiline spesifik poliçeyi sunması veya dava konusu emtianın sigorta örtüsü altında olduğunu kanıtlaması hususunda delillerini bildirmek üzere süre verilmesine rağmen davacı vekilince verilen süre içerisinde spesifik sigorta poliçe sözleşmesi veya temlik beyannamesi dosyaya sunulmadığı, taşıyıcı sorumluluk abonman sigorta poliçe sözleşmesinin özel şartlar 3. maddesindeki düzenlemenin halefiyet hakkı için gerekli olan ayrı bir spesifik sigorta sözleşmesi düzenlenmesi veya sigortalı tarafından zararını ödeyen sigorta şirketi yararına temlik beyanında bulunulmasının istisnası mahiyetinde olmadığı ve halefiyet hakkı doğurmayacağı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Yukarıda belirtilen sebeplerle, Dairemizce yapılan değerlendirmede; ilk derece mahkemesinin kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, incelemenin istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından, istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın m. 353(1)-b-1 hükmü gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesinin yukarıda anılan kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-)492 sayılı Haçlar Kanunu uyarınca yeteri kadar istinaf harcı peşin alındığından, başkaca harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-)İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-)İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
5-)6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik m. 359(4) maddesi uyarınca kararın kesin olması nedeniyle İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın m. 362(1)-a hükmü uyarınca miktar itibarıyla KESİN olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 23/05/2023