Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/3298 E. 2023/133 K. 24.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
DİYARBAKIR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/3298
KARAR NO : 2023/133

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVANIN KONUSU :Konkordato

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 24/01/2023

Hasımsız olarak görülen davada Mahkemece verilen kararın istinaf incelemesi konkordato talep eden vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup incelendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Konkordato talep eden vekili; müvekkili şirketin … yılından bu yana inşaat ve taahhüt sektörlerinde faaliyet gösterdiğini, ……..ile birlikte çalıştıklarını ve hizmet alım yöntemi ile birçok proje alarak tamamlamış olduklarını, 2018 yılından itibaren yaşanan ekonomik kriz, döviz kurundaki dalgalanmalar ve yüksek enflasyon nedeniyle birçok projede zarar etmeye başladıklarını, işletme sermaye açığının artmaya başladığını ve borçları ödeyemez hale geldiklerini, şirketin ekonomik durgunluktan etkilendiğini beyan ederek, 2004 sayılı İİK’nın 285 vd. Hükümleri uyarınca konkordato kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; her ne kadar talep eden vekili tarafından … tarihli ek rapora karşı beyanda bulunmak üzere süre talep edilmiş ise de konkordato komiserleri tarafından sunulan … tarihli rapor içeriği, sayısal veriler, alacak kayıtları, şirketin rayiç değer bilançosuna göre hazırlanmış borca batıklık durumu ve projenin uygulanabilirlik durumunun benzer olduğu, … tarihli celsede talep eden vekilinin beyanı doğrultusunda kendisine revize proje sunmak üzere süre verildiği, ancak buna rağmen revize projenin sunulmadığı, konkordato talep eden şirketin konkordato mühleti boyunca kesin mühlet ve geçici mühlet verilmesini gerektirir şartları taşıması gerektiğinden hareketle talebin kabul edilebilir nitelikte bulunmadığı, böylelikle 2004 sayılı İİK’nın 292. maddesinde açıkça iflâsa tâbi borçlu tarafından kesin mühletin verilmesinden sonra konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması halinde re’sen iflâs kararının verileceğinin düzenlendiği, açık düzenleme karşısında ibraz edilen geçici komiserler kurulu raporuna göre, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olmadığı ve yine konkordato komiserleri tarafından ibraz edilen … ve … tarihli raporlar ile talep eden şirketin borca batık olduğu gerekçesiyle, 2004 sayılı İİK m. 292 hükmü uyarınca kesin mühlet kararının kaldırılarak konkordato talebinin reddine, 2004 sayılı İİK m. 292/1-b hükmü gereğince şirketin iflâsına karar verilmiştir.
Karara karşı, konkordato talep eden vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf kanun yoluna başvuran konkordato talep eden vekili;
► Mahkemenin kendi atadığı komiser heyetinin birbiriyle çelişen raporlarını esas alarak iflâs kararı verdiğini, komiser heyetinin ilk aşama raporlarında konkordato projesini uygulanabilir olarak tanımlarken, iflâs kararı verilmeden önceki raporda şirketin borca batık olduğunu belirttiklerini, bu hususun kabul edilemez olduğunu, müvekkili şirketin şirkete hiç bir yük yüklemeden borcunu tam olarak … TL azalttığını, müvekkilinin konkordato talep ettiğinde … TL borcu bulunmakta iken, Konkordato Komiser Kurulu tarafından sunulan … tarihli rapordan da anlaşılacağı üzere müvekkili şirketin borcunu … TL’ye indirdiğini, borç öderken hiç bir şekilde şirkete yük getirilmediğini, bu durumun bile tek başına konkordato sürecinin doğru yönetildiğinin ve suiistimal edilmediğinin açık bir göstergesi olduğunu, konkordato sürecini akamete uğratan iflâs kararının alacaklıların aleyhine bir durum oluşturduğunu,
► Mahkeme gerekçesinde taraflarınca revize projenin sunulmadığını belirttiğini, oysa ki komiser heyeti raporuna karşı … tarihinde verilmiş olan beyanda şirket borç rakamlarında günlük azalışlar meydana geldiği ve alacaklılarla istişare durumunda olduklarını belirterek revize proje için makul bir süre tanınmasını talep ettiklerini, ancak Mahkemenin bu talebi görmezden geldiği gibi bu taleple ilgili de hiçbir karar vermediğini, aslında revize projeye de ihtiyaç duyulmadığını, şöyle ki; müvekkili şirketin aktif (varlıklar) toplamının … TL olduğunu, bu miktara müvekkili şirketin çeşitli kurumlardan alacakları ve şantiye stokunda bulunan malzemelerin güncel fiyatlarının eklenmediğini, şantiye stoklarına ilişkin yerinde tespit istemlerinin hukuka aykırı bir şekilde reddedildiğini, bunların eklenmesi durumunda müvekkili şirketin … TL bir mal varlığı bulunduğunu, bu durumda şirketin borca batık olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, Mahkemenin hükmüne esas aldığı komiser heyeti raporlarında ciddi anlamda çelişki bulunduğunu, şirketin borçlarının günden güne azaldığının dosyadan anlaşıldığını, komiser heyetinin … tarihli raporunda inşaat açısından yapmış olduğu tespitte … TL şirketin gelirinin bulunduğu tespit edilmesine rağmen, … tarihli raporu esas alan mahkemenin bu inşaat alacağının neden eklenmediğini sormadığını ve bu çelişkiyi gidermediğini,
► İflâs kararının hukuki ve somut dayanaktan uzak olduğu gibi, adil bir karar da olmadığını, Mahkemenin iflâs kararı vererek alacaklıların alacağına ulaşmasında engel yarattığını, müvekkili şirketin inşaat faaliyetlerini yürütemeyeceği gibi bu faaliyetlerini yürütememesinden kaynaklı alacağına ulaşamayacağını,
beyan ederek istinaf isteminde bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;
Talep, borçlu şirket hakkında, 2004 sayılı İİK’nın 285 vd. maddeleri uyarınca geçici ve kesin mühlet kararları verilmesi ve konkordato projesinin tasdiki istemine ilişkindir.
Konkordato, borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlunun, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için başvurabileceği kendine özgü bir cebri icra kurumudur. Konkordatoda amaç, elinde olmayan nedenlerle işleri iyi gitmeyen, mali durumu bozulmuş olan ve borçlarını ödeyip faaliyetlerini devam ettirmek isteyen dürüst borçluyu koruyarak mali durumunun iyileşmesini sağlamak ve alacaklıların, borçlunun muhtemel bir iflasına nazaran, daha fazla ölçüde alacaklarına kavuşma olanağı yaratmaktır. Konkordato ile alacaklılar, alacaklarının bir kısmından vazgeçerler ve/veya borçluya, ödeme konusunda belirli bir vade tanırlar. Bu durumdaki bir borçlunun iflas etmesi, faaliyetlerinin tümüyle sona ermesine ve alacaklıların alacaklarını büyük oranda tahsil edememelerine neden olur. İçinde bulunduğu mali koşullara göre borçluya borçlarını belirli bir oran veya vadeyle ödeme imkanı verilmesi hem borçlu bakımından ve hem de alacaklılar bakımından olumlu sonuçlar doğurur. Alacaklılar arasında eşitlik esasına dayalı bir ödeme sağlanır ve borçlu iktisadi faaliyetlerine devam eder. Böylece borçlu, piyasadaki varlığını sürdürürken, piyasadaki istikrar ve istihdam imkanları da korunmuş olur.
Dosya kapsamının incelenmesinde; konkordato talep eden şirketin … sicil numarasıyla …..Ticaret Sicil Müdürlüğünden kayıtlı olduğu, inşaat sektöründe faaliyet gösterdiği, 2004 sayılı İİK’nın 285/1 maddesine istinaden … TL’lik borcun 6 ay ödemesiz 30 ay ödemeli olmak üzere 36 aylık vadede yapılandırılmasını öngören vade konkordatosu talebinde bulunduğu, konkordato talep aşamasında sunulan konkordato ön projesinde, şirketin devam eden inşaat ve taahhüt işlerinden doğacak hak edişlerden yaratılan kaynaklarla borçların ödeneceğinin belirtildiği, Konkordato Komiserler Kurulu’nun … tarihli raporunda … tarihi itibarıyla konkordato talep eden şirketin borcunun … TL şirket varlığının ise … TL olduğu, varlıkların borçları karşılama oranının arzu edilen 1,0 seviyesinin üzerinde 1,18 olduğu buna göre şirketin borca batık olmadığını bildirildiği; … tarihli raporunda …. tarihi itibarıyla konkordato talep eden şirketin borcunun … TL şirket varlığının ise … TL olduğu, varlıkların borçları karşılama oranının arzu edilen 1,0 seviyesinin altında ….. olduğu, buna göre şirketin öz sermayesini koruyamadığı ve borca batık olduğunun bildirildiği; … tarihli ek raporda … tarihi itibarıyla konkordato talep eden şirketin borcunun … TL şirket varlığının ise … TL olduğu, varlıkların borçları karşılama oranının konkordatoda arzu edilen 1,0 seviyesinin altında 0,80 olduğu, buna göre şirketin öz sermayesini koruyamadığı ve borca batık olduğunun bildirildiği; … tarihli raporda ve … tarihli ek raporda şirketin devam eden işlerinin tamamlanması, bazı araç ve gayrimenkullerinin rayiç bedel üzerinden satılması durumunda elde edilecek gelir sonucunda şirketin borca batıklık durumundan çıkabileceği ve projenin de bu durumda uygulanabilir hale gelebileceğinin bildirildiği anlaşılmıştır.
1-) 6100 sayılı HMK m. 90 hükmü gereğince; süreler, kanunda belirtilir veya hakim tarafından tespit edilir. Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler. Aynı yasanın 94. maddesi gereğince; hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Bu takdirde hâkim, tayin ettiği kesin süreye konu olan işlemi hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklar ve süreye uyulmamasının hukuki sonuçlarını açıkça tutanağa geçirerek ihtar eder. Kesin olduğu belirtilmeyen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir; bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.
Kanun ya da hakim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlem bazen davanın kaybedilmesi sonuçlarını da doğurmaktadır. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Bu nedenle de hakim tarafından kesin süre verilirken, diğer koşullar yanında, verilen sürenin işlemin yapılması için yeterli ve makul bir süre olması zorunludur.
Bu bilgiler ışığında somut olayda, Mahkemece … tarihli ara kararı ile 3 aylık geçici mühlet verilmiş, … tarihli ara kararı ile de 2004 sayılı İİK m. 289/3 hükmü uyarınca 1 yıllık kesin mühlet verilmiş, 20/10/2022 tarihli duruşmada, kesin mühlet süresi dolmadan 2004 sayılı İİK m. 292/2-b hükmü uyarınca konkordatonun başarıya ulaşamayacağının anlaşıldığı gerekçesiyle, aynı madde uyarınca kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflâsına resen karar verilmiştir. Konkordato talep eden vekili tarafından ….. tarihli duruşmada konkordato projesini revize etmek üzere süre talep edildiği ve Mahkemece duruşmada revize proje sunmak üzere 5 günlük kesin süre verildiği, konkordato talep eden şirket vekili tarafından verilen … tarihli dilekçe ile revize proje için alacaklılarla görüşme halinde olduklarını ve zamana ihtiyaç duyduklarını beyan etmesine rağmen Mahkemece bu husus değerlendirilmediği gibi, verilen 5 günlük kesin süre de revize projenin hazırlanması için makul ve yeterli değildir. 2004 sayılı İİK m. 289/3-5 hükümleri uyarınca; konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması hâlinde borçluya bir yıllık kesin mühlet verilir, güçlük arz eden özel durumlarda kesin mühlet, komiserin bu durumu açıklayan gerekçeli raporu ve talebi üzerine mahkemece altı aya kadar uzatılabileceği dikkate alındığında, kesin mühlet bakımından kanundaki azami süreler dolmadığı halde, Mahkemece revize proje için makul ve yeterli süre tanınmaksızın ve konkordato talep edenin bu konudaki ek süre talebi değerlendirilmeksizin sonuca gidilmesi doğru olmamıştır.
2-) Borca batıklık, borçlunun malvarlığındaki aktif değerler toplamının, pasif değerler toplamını karşılayamaması durumudur. Şirketin borca batık durumda olup olmadığı TTK’nun 376. maddesi uyarınca rayiç değerlere göre tespit edilmelidir. Mahallinde keşif yapılarak, uzman bilirkişi aracılığıyla tespit edilebilen niteliklerine göre kayıtlardaki malvarlığının (örn; araçlar, model ve yaş gibi diğer özelliklerine göre) rayiç tespitinin yapılması mümkündür. Rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. Dava teorisindeki genel ilkeden farklı olarak konkordato bir dava olmadığından borca batıklık sadece talep tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir. Dosya içeriğine göre, konkordato talep eden şirketin borca batık olup olmadığı konusunda, komiserler kurulu tarafından verilen raporlar çelişkili olduğu halde, Mahkemece şirketin borca batıklık durumu tam ve net olarak belirlenmeden eksik inceleme ile karar verildiği, ayrıca şirkete ait araçların değer tespitinde alanında uzman makine mühendisinden rapor alınmadığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan durum karşısında, mahkemece yapılacak iş, davacıya ait taşınmaz ile araçların başında keşif yapılarak değerlerinin piyasa rayiçlerine göre belirlenmesi, şantiye stoklarında bulunduğu bildirilen malzemelerin yerinde tespit edilerek değerlerinin belirlenmesi, yukarıda belirtilen ilkeler esas alınarak aktif malvarlığının en son rayiç değerlere göre konusunda uzman bilirkişi heyetinden alınacak teknik, detaylı ve denetime elverişli rapor ile borca batıklığın tespit edilmesidir.
Yapılacak inceleme neticesinde davacı şirketin borca batık olmadığının ve 2004 sayılı İİK’nın 292. maddesindeki şartların bulunmadığının anlaşılması halinde; iflas kararı verilmeksizin konkordato talebinin reddi ile yetinilmesi, aksi durumda ise iflas kararı verilmeden önce yine İİK’nın 292/2 fıkrası uyarınca şirket yetkilisi duruşmaya bu maddeye göre dinleneceği meşruhatı verilen davetiye ile çağrılarak geldiği takdirde, beyanı alınarak hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme neticesinde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, 7251 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK’nın 353 maddesi gereğince, mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış olması nedeniyle, konkordato talep edenin istinaf isteminin kabulüne, Mahkemece yukarıda belirtilen eksik hususular tamamlanarak, konkordato talep eden yönünden konkordato tasdikine ilişkin koşulların yeniden değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın 6100 sayılı HMK’nın m. 353(1)-a-6 hükmü gereğince kaldırılmasına, dosyanın yeniden yargılama yapılması için ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Konkordato talep eden vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE, İlk Derece Mahkemesinin yukarıda anılan kararının 6100 sayılı HMK’nın m. 353(1)-a-6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-)Gerekçede belirtilen eksikliklerin giderilmesi amacıyla konkordato isteminin yeniden değerlendirilmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince, peşin alınan istinaf karar ve ilam harcının konkordato talep edene İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
4-)İstinaf kanun yoluna başvuran konkordato talep eden tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince hükümle birlikte DEĞERLENDİRİLMESİNE,
5-)İstinaf incelemesi duruşma açılmadan yapıldığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-)6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik m. 359(4) maddesi uyarınca Dairemiz kararının İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın m. 353(1)-a ve 362(1)-g hükümleri gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 24/01/2023