Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/3001 E. 2022/2397 K. 09.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
DİYARBAKIR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/3001
KARAR NO : 2022/2397

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVANIN KONUSU :İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ : 09/12/2022

Taraflar arasında görülen davada Mahkemece verilen geçici hukuki koruma talebi hakkındaki kararın istinaf incelemesi ihtiyati haciz isteyen vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup incelendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
İhtiyati haciz isteyen vekili; müvekkilinin ….. ….. Şubesine hitaben keşide edilen ….. tarihli ve ……. seri nolu çek nedeniyle ….. ve ….. .’nden alacaklı olduğunu, müvekkili ile borçlu ….. arasında bu çek alacağı dışında başkaca ticari alışverişlerin de bulunduğunu, borçlu …. mülkiyeti Hazineye ait olan taşınmazı müvekkili şirkete ipotek vermeye çalışarak sahtecilik yaptığını, dolayısıyla borçluların bu durumdan da anlaşılacağı üzere mal kaçırma olasılıklarının son derece yüksek olduğunu, müvekkilinin alacağını tahsil etmek amacıyla borçlularla defalarca kez iletişime geçmeye çalışsa da çabalarının sonuçsuz kaldığını, bu nedenle müvekkilinin muaccel haline gelen alacağının tahsili için …….. TL alacağa karşılık borçluların menkul, gayrimenkul mallarıyla üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Borçlu …….. itiraz dilekçesinde özetle; müvekkili şirket hakkında açılan icra takibi neticesinde ödeme emrinde ve takip dayanağı bulunan çekte yazılan …. TL borcunun bulunmadığını, çünkü müvekkili şirkete ait çek defterinin çalındığına dair suç duyurusunda bulunulduğunu, talep konusu çek üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, ayrıca müvekkili firmanın adresinin …..’de bulunduğunu bu nedenle ihtiyati haciz kararı vermeye yetkili mahkemenin Cizre Mahkemeleri olduğunu beyan ederek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, ….. tarihli karar ile, talebin kabulüne ve aleyhine ihtiyati haciz istenenlerin ….. TL borç miktarına yetecek kadar taşınır, taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının 2004 sayılı İİK’nın m. 257 ve müteakip hükümleri gereğince ihtiyaten haczine karar verilmiştir.
Söz konusu karara, aleyhine ihtiyati haciz istenilen ……. vekili tarafından verilen ….. tarihli dilekçe ile itiraz edilmesi üzerine Mahkemece 2004 sayılı İİK m. 265/4 hükmü uyarınca itiraz duruşmalı olarak incelenerek …… tarihli duruşmada alınan ek karar ile ihtiyati hacze yetki itirazının kabulü ile ihtiyati haciz kararının borçlu …….. yönünden kaldırılmasına karar verilmiş ve bu hususta gerekçeli ek karar yazılmıştır.
…. tarihli ek karara karşı, ihtiyati haciz isteyen vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf kanun yoluna başvuran ihtiyati haciz isteyen vekili; ……..’nin icra emrini tebliğ almasına rağmen, icra dosyasına süresinde itiraz etmediğini, çeke bağlı borç götürülecek borca dönüştüğünden alacaklının ikametgah mahkemesi de ihtiyati haciz kararı vermeye yetkili olduğunu, müvekkili şirketin ülkenin her ilinde şubesi olması nedeni ile Diyarbakır Mahkemelerinin yetkili olduğunu beyan ederek istinaf isteminde bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;
Talep, 2004 sayılı İİK m. 257 vd. hükümleri uyarınca ihtiyati haciz kararı verilmesi istemine ilişkin olup; uyuşmazlık, somut olayda ihtiyati haciz koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
İhtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini garanti altına almak için mahkeme kararıyla borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulmasıdır. İhtiyati hacze ilişkin yasal düzenleme 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 257 ila 268. maddesinde yer almaktadır. Bilindiği gibi ihtiyati haciz talep edebilme koşulları İİK’nın 257. maddesinde gösterilmiş olup maddede hem vadesi gelen hem de henüz vadesi gelmemiş para alacakları için ihtiyati haciz şartları düzenlenmiştir. Bunlar muaccel alacaklarda alacağın vadesinin gelmiş olması ve alacağın rehinle temin edilmemiş olmasıdır. Müeccel alacaklarda ise kural ihtiyati haciz istenemeyeceği ise de borçlunun belli bir adresinin olmaması veya borçlunun taahhütlerinden kurtulmak amacıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu amaçla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa vadesi gelmemiş alacaklarda da ihtiyati haciz kararı verilebilir. Sözü edilen maddede bunun dışında herhangi bir koşul öngörülmemiştir.
2004 sayılı İİK’nın 258. maddesi “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur” hükmünü içermekte olup ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığı hakkında kanaat verilmesi yeterlidir. Mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi olmayıp yaklaşık ispat ölçüsünde alacağın varlığını gösteren delillerin sunulması aranmaktadır.
Yine 2004 sayılı İİK m. 265/1 hükmü uyarınca, borçlu, kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir.
Yukarıda anılan ilke ve esaslar çerçevesinde somut olayın değerlendirilmesinde;
2004 sayılı İİK m. 258 hükmünde; ihtiyati hacze 50. maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verileceği belirtilmiş, aynı Kanunun 50. maddesinde ise ihtiyati hacizde yetkili mahkemenin belirlenmesi hususunda 6100 sayılı HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerine atıfta bulunulmuştur. Bu durumda, çekten kaynaklanan borcun alacaklısı; borçlunun yerleşim yerinde, birden fazla borçlu bulunması halinde borçlulardan birinin yerleşim yeri çekin keşide yeri veya ödeme yerinde ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. Ancak, muhatap bankaya ibraz edilen ve karşılıksız kalan çeke dayalı borç, bu şekilde aranması tüketildikten sonra götürülecek borç niteliği kazanır ve 6100 sayılı HMK’nın 10. maddesi gereğince ifa yeri olarak 6098 sayılı TBK’nın 89. maddesinde belirtilen alacaklının yerleşim yeri mahkemesi de ihtiyati haciz talebinde yetkili mahkeme haline gelir (Bkz. Yargıtay 11. HD’nin 05/12/2016, E. 2016/12815, K. 2016/9299 tarih ve sayılı kararı).
Dosya kapsamına göre; borçlu …….’nin yerleşim yerinin …/… ve …..’nin yerleşim yerinin …/… olduğu, çekin …..’da keşide edildiği, ödeme yeri sayılan muhatap bankanın bulunduğu yerin …../…… olduğu, buna göre ihtiyati haciz talep edilen Diyarbakır Mahkemelerinin uyuşmazlık konusu çek bakımından yetkili yerlerden olmadığı anlaşıldığından, mahkemece yetki itirazının kabulü ile ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmaktadır.
İhtiyati haciz isteyen taraf, müvekkili şirketin ülkenin her ilinde şubesi olması nedeni ile Diyarbakır Mahkemelerinin yetkili olduğunu iddia etmiştir. Her ne kadar Yargıtay uygulamasında, sigorta şirketinin merkez veya şubenin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemeleri 918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu hükümlerinde, yetkili kabul edildiğine göre, acente ve şubeyi denetleyen üst mercii olan, genel merkezin emir ve talimatı doğrultusunda çalışan ve yetkisi şubeye göre daha fazla olan bölge müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olduğunu kabul etmek gerektiği içtihat edilmiş ise de (bkz. Yargıtay HGK’nın 11/02/2020 tarihli ve 2017/17-1087 E., 2020/125 K. sayılı kararı), dava konusu uyuşmazlık sigorta poliçesinden değil kambiyo senedi vasfındaki çekten kaynaklanmaktadır. Bu nedenle eldeki uyuşmazlıkta, sigorta poliçesi bakımından yetki kuralları değil, kambiyo senetlerindeki yetki kuralları uygulanacağından, ihtiyati haciz isteyen vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince ihtiyati haciz kararına yetki itirazının kabulü ile ihtiyati haczin …… yönünden kaldırılmasına dair verilen …… tarihli ek kararın usul ve yasaya uygun olduğu, ihtiyati haciz isteyen vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin yerinde olmadığı, kararda kamu düzenine aykırı bir yön de bulunmadığı anlaşılmakla, ihtiyati haciz isteyen vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)İhtiyati haciz isteyen vekilinin İlk Derece Mahkemesinin yukarıda anılan …… tarihli ek kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın m. 353(1)-b-1 hükmü uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-)492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince yeteri kadar istinaf harcı peşin alındığından, başkaca harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-)İstinaf yargılama giderlerinin ihtiyati haciz isteyen üzerinde BIRAKILMASINA,
4-)İstinaf incelemesi duruşma açılmadan yapıldığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-)Dairemiz kararının 6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik m. 359(4) hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın m. 362(1)-f hükmü gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/12/2022