Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/280 E. 2022/218 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
DİYARBAKIR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2022/280
KARAR NO : 2022/218

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVANIN KONUSU :Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ :27/01/2022

Taraflar arasında görülen davada Mahkemece geçici hukukî koruma talebinin kısmen reddine dair verilen ara kararının istinaf incelemesi davacı (ihtiyatî tedbir isteyen) vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup incelendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı (ihtiyatî tedbir isteyen) vekili; davacı müvekkilinin davalılardan **** Şti. ile *** tarihinde klima satın almak amacıyla sözleşme imzaladığını, buna göre satıcı-davalı *** Şti.’nin sözleşme konusu ürünleri en geç *** tarihinde alıcı-davacı müvekkiline teslim edeceğini, müvekkilinin de satım bedeli olarak *** Bankası AŞ *** Şubesine ait, *** keşide tarihli, *** numaralı, *** TL bedelli, *** keşide tarihli, *** numaralı, *** TL bedelli, *** keşide tarihli, *** numaralı, *** TL bedelli ve *** keşide tarihli, *** numaralı, *** TL bedelli toplam (***) adet çeki davalı-satıcıya teslim ettiğini, sözleşme konusu ürünlerin zamanında teslim edilmemesi nedeniyle davalı tarafa gönderilen Diyarbakır 1. Noterliğinin *** tarihli ve *** yevmiye numaralı ihtarıyla sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiğini ve çeklerin iadesinin talep edildiğini, diğer davalı *** Bank AŞ’nin de *** Şti.’ne bu çekleri kendisine teslim etmesini önerdiğini ve davacıya teslim etmediği ürünlerin bedeli olarak aldığı ciroları uhdesine alarak kredi kullandırmaya yönlendirdiğini, bu nedenle davalı *** Bank AŞ’nin de çekleri iktisabında kötü niyetli olduğunu, zira davalı bankanın *** TL tutarındaki (*** ) adet çeki alarak karşılığında *** TL tutarında kredi kullandırdığını, davacı müvekkilinin kendisine ait çekleri mal alım satımından dolayı düzenlediği, çeke konu ürünlerin davacıya teslim edilmediği, bununla birlikte çeklerin ödenmesi veya haksız takip ve hacizlere maruz kalması durumunda davacı açısından zarar doğma durumu bulunduğunu beyan ederek, *** keşide tarihli, *** numaralı,*** TL bedelli, *** keşide tarihli, *** numaralı, *** TL bedelli, *** keşide tarihli, *** numaralı, *** TL bedelli çekler yönünden borçlu olmadığının tespitine ve söz konusu çekler hakkında ödeme yasağı konulması yönünde ihtiyatî tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, *** tarihli ara kararı ile, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile, talep dilekçesinde belirtilen *** Bankası AŞ *** Şubesine ait, *** keşide tarihli, *** numaralı, *** TL bedelli, *** keşide tarihli, *** numaralı, *** TL bedelli, *** keşide tarihli, *** numaralı, **** TL bedelli çeklerin davalı *** Şirketi tarafından muhatap bankaya ibrazı halinde çek bedellerinin dava sonuna kadar ödenmemesine yönelik olarak çek bedellerinin toplamı olan **** TL’nin % 30’u mukabilinde teminatla ihtiyati tedbir kararı verilmesine, tedbir konusu çeklerin iyi niyetli üçüncü kişilere devir ve temliki neticesi bu kişilerin senette mündemiç hak sahipliğine zarar vermemek, tedbirin yalnız dava konusu ve davanın tarafları hakkında hüküm ifade etmesi gerektiği gözetilerek çeklerin davalı dışında üçüncü kişiler tarafından muhatap bankaya ibrazının önlenmesi usul ve yasaya uygun olmayacağı gerekçesiyle davalı **** Bankası AŞ yönünden ise davaya konu çeklerin davalı **** Şti.’nin borca batık olduğunu bilerek teslim aldığı iddiası ispatlanamadığından fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
13/12/2021 tarihli ara karara karşı, davacı (ihtiyatî tedbir isteyen) vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı (ihtiyatî tedbir isteyen) vekili;
(i) Mahkeme tarafından da ara karar gerekçesinde belirtildiği üzere tedbirin ancak dava konusu ve davanın tarafları hakkında hüküm ifade etmesi gerektiğini, davalı *** Bankası AŞ’nin de davalı olarak gösterildiğini ve davalı *** Bankası AŞ yönünden de tedbir kararı verilmesi gerektiğini, davalı bankanın da dava konusu çeklerin iktisabında kötü niyetli olduğunu, davalı bankanın ***TL tutarındaki *** (***) adet çek için hiçbir sorgu ve araştırma yapmadan, davacı şirketle irtibat kurmadan, findeks raporu oluşturmadan ve bu kayıtlara göre hiçbir önlem almadan davacıya ait davaya konu çekleri davalı şirketten “teklifle/yönlendirmeyle” teslim alması ve bunun karşılığında *** TL tutarında krediyi davalı şirkete kullandırmasının basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğü olan davalı bankanın iyi niyetini ortadan kaldırdığını,
(ii) Davaya konu (**) adet çek bedelinin *** TL olup bu tutarın aynı zamanda dava değeri (haraca esas değer) olarak dilekçede belirtildiğini, ancak teminat veya teminat mektubuna bağlı olarak salt davalı şirket yönünden kurulan ara kararda *** TL üzerinden hesaplanacak %30 oranındaki teminat veya teminat mektubunun dosyaya ibrazı/yatırılması şeklinde hatalı değerlendirme yapılarak fazla teminat alındığını, dava değeri olan *** TL üzerinden hesaplanacak %15 oranındaki teminatın veya takdir edilecek uygun bir oranda teminatın dosyaya yatırılması veya teminat mektubunun dosyaya sunulması şeklinde ve her iki davalı yönünden tedbir kararı verilmesi gerektiğini,
beyan ederek istinaf isteminde bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda;
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (“İİK”) m. 72 hükmü uyarınca icra takibinden önce açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, avans çeki olarak verildiği iddia edilen çeklerin karşılığı malların teslim edilmemesi nedeniyle bedelsiz kaldığı iddia edilen çekler nedeniyle açılan menfî tespit davasında, çeklerin bankaya ibrazı halinde ödenmemesi yönünde ihtiyatî tedbir kararı verilip verilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Davacı tarafından varlığı inkâr edilen bir hukukî ilişkinin mevcut olmadığının tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı, İstanbul 2013, s. 346).
Menfi tespit davası 2004 sayılı İİK’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesini isteyebilir.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfî tespit davasında amaç, bir hukukî ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir.
Keşideci temel ilişkide borçlu olmadığını, örneğin satılan malın teslim edilmediğini ya da aldatıldığını öne sürerek muhatap bankanın lehtara çek bedelini ödemesini engelleyemez. Muhatap banka keşideci ile lehtar arasındaki temel borç ilişkisini araştırmak zorunda olmadığı gibi, çekin bedelsiz olduğunu bilse bile kendiliğinden ödemeyi durdurma yetkisini haiz değildir. Keşideci de çekle işleyen hesabındaki parasını çekerek hukuken kendisini koruma olanağına sahip bulunmamaktadır. Çünkü, bu durumda kendisi karşılıksız çek çekmenin bütün sonuçlarına maruz kalır. Keşidecinin yapacağı yegane şey, çekin bankaya ibrazından önce mahkemeye başvurarak muhatap banka tarafından çek bedelinin lehtara ödenmesini önleme hususunda ihtiyatî tedbir kararı verilmesini istemek ve bu taleple birlikte, ya da tedbir kararından sonra ihtiyatî tedbiri tamamlayan merasime ilişkin süre içinde menfî tespit davası açmaktır (Bkz. Türk, Ahmet: Kambiyo Senedi Borçlusu Tarafından Açılan Bedelsizliğe ve Hükümsüzlüğe Dayalı Menfi Tespit Davalarının Gösterdiği Özellikler, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 7 Özel Sayı, 2005, s. 327). Aksi takdirde bedelsiz olduğu iddia edilen çek banka tarafından lehtara ödenecek ve keşideci bundan zarar görecektir. Başka bir koruma yolu da bulunmadığına göre, bu hususta ihtiyatî tedbir kararı verilebileceği kuşkusuzdur (Reisoğlu, Seza: Türk Hukukunda ve Bankacılık Uygulamasında Çek, 2. Bası, Ankara 1998, s. 97).
Ayrıca, 6100 sayılı HMK m. 389 vd. hükümlerinde geçici hukukî himayenin bir türü olan ihtiyatî tedbirlere ilişkin düzenleme genel nitelikte olup; 2004 sayılı İİK m. 72 hükmünde menfî tespit davaları hakkındaki tedbirlerin özel olarak düzenlenmiş olması, bu davada, 6100 sayılı HMK m. 389 vd. hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını, asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri, ispat ölçüsüdür. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü hâkim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez. Oysa, 6100 sayılı HMK m. 390(3) hükmünde, ihtiyati tedbire karar verebilmek için yaklaşık ispat gerekli ve yeterli görülmüştür. Madde gerekçesinde ise, HMK m. 390(3) hükmündeki düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir.
Yukarıda anılan ilke ve esaslar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde;
(i) Davalı *** Bankası AŞ Aleyhine İhtiyatî Tedbir Kararı Verilip Verilmeyeceği Yönünden:
Yukarıda detaylı olarak ifade edildiği üzere; keşidecici, temel ilişkide borçlu olmadığını, örneğin satılan malın teslim edilmediğini öne sürerek muhatap bankanın lehtara çek bedelini ödemesini engelleyemez; bu konuda yapabileceği yegane şey, çekin bankaya ibrazından önce mahkemeye başvurarak muhatap banka tarafından çek bedelinin lehtara ödenmesini önleme hususunda ihtiyatî tedbir kararı verilmesini istemektir.
Ancak, davacı, dava konusu çeklerin avans çeki olarak verildiğini, çek karşılığı malların teslim edilmediğini, bu sebeple çeklerin bedelsiz kaldığını iddia ederek eldeki çek lehtarı ile birlikte çek hâmiline de husumet yöneltmiştir.
Borçlunun, temel borç ilişkisinden dolayı herhangi bir nedenle sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek açtığı menfi tespit davası, bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır. Bedelsizlik iddiası, 6102 sayılı TTK m. 687 anlamında bir kişisel def’idir. Bedelsizlik bir kişisel def’i olduğundan keşideci (düzenleyen) tarafından, kural olarak, ancak senet lehtarına karşı ileri sürülebilir. Ancak borçlu, hâmilin senedi bilerek kendi zararına devraldığını kanıtlamak şartıyla hamile karşı da bedelsizlik def’ini ileri sürebilir. Bu maddede öngörülen borçlunun zararına bile bile hareket ve kötü niyetin ise yasa koyucu herhangi bir yazılı ispat şeklinden söz etmediğinden, tanık dâhil her türlü delille ispat edilebileceğinin kabulü gerekir. Dosya arasındaki *** ve *** tarihli çek tevdi bordrolarına göre davalı *** Bankası AŞ’nin çekleri temlik cirosu ile iktisap ettiği, dosyaya sunulan evraklardan hâmil *** Bankası AŞ’nin, dava konusu çekleri iktisap ederken bile bile davacının (borçlunun=keşidecinin) zararına hareket ettiğine dair yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmediği anlaşılmakla, davalı *** Bankası AŞ yönünden ihtiyatî tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Bu nedenlerle, davacı vekilinin bu yöne değinen istinaf itirazlarının reddine karar verilmiştir.
(ii) Davacı Vekilinin Teminata İlişkin İstinaf İtirazları Yönünden:
6100 sayılı HMK m. 392(1) hükmü “İhtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır. Talep, resmî belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebilir.” şeklinde olup aynı Kanunun m. 87(1) hükmünde ise “Bir davada verilecek teminatın tutarını ve şeklini hâkim serbestçe tayin eder.” düzenlemesi yer almaktadır.
Mahkemece, davalı *** Şti. yönünden “çek bedellerinin toplamı olan *** TL’nin % 30’u mukabilinde teminatla” ihtiyati tedbir kararı verildiği anlaşılmaktadır. Dosyanın incelenmesinden, davacının dava dilekçesi içeriğinin anlatım bölümünde toplam bedeli *** TL olan (*** ) adet çekten bahsedilmiş ise de, dava dilekçesinin sonuç ve istem bölümünde toplam bedeli *** TL olan **** keşide tarihli, **** numaralı, *** keşide tarihli, *** numaralı ve *** keşide tarihli, *** numaralı toplam (*** ) adet çek için dava açıldığı ve harca esas değerin de *** TL olarak gösterilerek bu değere göre harç yatırıldığı görülmüştür. Teminat tutarının %30 olarak belirlenmesi 6100 sayılı HMK m. 87(1) hükmü uyarınca ilk derece mahkemesinin takdirinde olmakla birlikte, dava değeri olan *** TL üzerinden teminata hükmedilmesi gerekir iken, dava konusu edilmeyen (* ) adet çekin bedelinin de teminata esas tutara dahil edilmesi hatalı olduğundan, davacı vekilinin bu yöne değinen istinaf itirazları yerinde görülmüştür.
Bu nedenlerle, istinaf eden davacı vekilinin istinaf sebepleri kısmen yerinde görüldüğünden, istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin ara kararının 6100 sayılı HMK m. 353(1)-b-2 hükmü uyarınca kaldırılmasına, mahkeme kararının teminat yönünden düzeltilerek, dava konusu edilen çek bedellerinin toplamı olan *** TL’nin takdiren % 30’u karşılığında teminatla *** Şti. yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesine, hükmün kesinleşen yönleri aynen muhafaza edilmek suretiyle aşağıdaki şekilde yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
I-) Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesinin *** E. sayılı dosyasında verilen *** tarihli ara kararının KALDIRILMASINA,
II-) 6100 sayılı HMK m. 353/1-b.2 gereğince YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA, Buna göre;
1-)Davacı vekilinin ihtiyatî tedbir talebinin KISMEN KABULÜNE, dava dilekçesinde belirtilen keşidecisi *** Şirketi olan, *** Bankası AŞ *** Şubesine hitaben keşide edilen *** keşide tarihli *** çek numaralı *** TL bedelli, *** keşide tarihli *** çek numaralı *** TL bedelli ve *** keşide tarihli *** çek numaralı *** TL çeklerin sadece davalı *** Şirketi tarafından muhatap bankaya ibrazı halinde çek bedellerinin ödenmemesi yönünde TEDBİR KONULMASINA, çeklerin davalı lehtar dışında üçüncü kişiler tarafından bankaya ibrazı halinde tedbirin UYGULANMAMASINA,
2-) Davacının dava konusu çeklerin davalı hâmil *** Bankası AŞ tarafından muhatap bankaya ibrazı halinde ödenmemesi yönündeki tedbir talebinin usul ve yasaya uygun olmadığı anlaşıldığından, bu yöndeki tedbir talebinin REDDİNE,
3-) 6100 sayılı HMK m. 392(1) ve m. 87 hükümleri uyarınca ihtiyatî tedbir kararı verilen çeklerin toplam tutarın (*** TL) takdiren % 30’u (yüzde otuzu) oranında (*** TL) teminat ALINMASINA,
4-) 6100 sayılı HMK m. 392(1) hükmü uyarınca teminat İlk Derece Mahkemesi veznesine yatırıldığında kararın infazı için muhatap banka ile gerekli yazışmaların İlk Derece Mahkemesi tarafından YAPILMASINA,
III-) İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye GELİR KAYDINA; 59,30 TL istinaf peşin harcının talep halinde istinafa başvuran davacıya İADESİNE,
IV-) İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından harcanan 162,10 TL istinaf harcı ile 33,00 TL posta/tebligat gideri toplamı olan 195,10 TL’nin davalı *** Şti.’den alınarak davacıya VERİLMESİNE,
V-) İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın kendisine İADESİNE,
VI-) İstinaf incelemesi duruşma açılmadan yapıldığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
VII-) 6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik m. 359(4) hükmü uyarınca Dairemiz kararının ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın m. 362(1)-f hükmü uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 27/01/2022