Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/2111 E. 2022/1517 K. 05.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
DİYARBAKIR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2111
KARAR NO : 2022/1517

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVANIN KONUSU :İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ :05/09/2022

Mahkemece geçici hukukî koruma talebinin kabulü kararına yönelik itirazın reddine dair verilen ek kararın istinaf incelemesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; davalı …’nin müvekkili şirketten …. tarihli fatura içeriğindeki malları satın aldığını, söz konusu malların ….. tarihinde davalıya teslim edildiğini, ancak fatura konusu borcun … TL tutarındaki bakiyesinin .. günlük vadede (… tarihinde) ödenmesi gerekirken herhangi bir ödeme yapılmadığını, bunun üzerine davalı hakkında Diyarbakır İcra Müdürlüğünün …. E. sayılı dosyasında genel haciz yoluyla ilâmsız icra takibi yapıldığını, davalının …. tarihinde borca itiraz ederek takibi durdurduğunu beyan ederek, davalının menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine, icra takibine yaptığı itirazın iptaline, ve takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, 17/05/2022 tarihli ara kararı ile, talebin kabulüne ve davalının … TL borç miktarına yetecek kadar taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının 2004 sayılı İİK’nın m. 257 ve müteakip hükümleri gereğince teminat karşılığında ihtiyaten haczine karar verilmiştir.
Söz konusu karara, davalı vekili tarafından verilen …. tarihli dilekçe ile itiraz edilmesi üzerine Mahkemece 2004 sayılı İİK m. 265/4 hükmü uyarınca itiraz duruşmalı olarak incelenerek …. tarihli duruşmada alınan ek karar ile ihtiyati haciz kararına yönelik itirazın reddine karar verilmiş ve bu hususta gerekçeli ek karar yazılmıştır.
…. tarihli ek karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili; dava konusu fatura bedelini müvekkilinin davacıya ödediğini, davacının müvekkilinden mükerrer tahsilat yapmaya çalıştığını, fatura bedelinin …. keşide tarihli, … TL bedeli ve … numaralı çek ile ödendiğini, buna rağmen mahkemece ihtiyatî haciz kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Mahkemenin taraflar arasında ticari ilişkinin bulunması gerekçesi ile ihtiyati haciz kararı vermesinin hukuka aykırı olduğunu, ticari ilişkiden kaynaklı borcun banka üzerinden çekle ödendiğini, davacı tarafın … keşide tarihli çekin kendilerine verilmediğine ilişkin her hangi bir beyanının bulunmadığını, davacı taraf her ne kadar beyanlarında Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı çek iptali dosyasında gelen yazı cevabında ilgili çekin tanımadıkları dava dışı …. tarafından ibraz edilerek tahsil edildiği belirtilmekte ise de çekler ciro yolu ile devredilebildiğinden son ciranta tarafından bankaya ibraz edilmiş olmasının olağan bir durum olduğunu, çekteki lehtar ve tüm cirantaları gösterir çek örneği incelendiğinde de görüleceği üzere, çekin davacı … emirine düzenlendiği ve işbu çekin ancak davacı firmanın cirosu ile devredilebileceği açık iken müvekkil firma tarafından ödenen iş bu çek dikkate alınmadan ihtiyati haciz kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, dava konusu alacağın ödendiği açık olduğundan ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;
Dava, 2004 sayılı İİK m. 67 hükmü uyarınca fatura alacağından kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin olup; uyuşmazlık, somut olayda ihtiyati haciz koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
İhtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini garanti altına almak için mahkeme kararıyla borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulmasıdır. İhtiyati hacze ilişkin yasal düzenleme 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 257 ila 268. maddesinde yer almaktadır. Bilindiği gibi ihtiyati haciz talep edebilme koşulları İİK’nın 257. maddesinde gösterilmiş olup maddede hem vadesi gelen hem de henüz vadesi gelmemiş para alacakları için ihtiyati haciz şartları düzenlenmiştir. Bunlar muaccel alacaklarda alacağın vadesinin gelmiş olması ve alacağın rehinle temin edilmemiş olmasıdır. Müeccel alacaklarda ise kural ihtiyati haciz istenemeyeceği ise de borçlunun belli bir adresinin olmaması veya borçlunun taahhütlerinden kurtulmak amacıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu amaçla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa vadesi gelmemiş alacaklarda da ihtiyati haciz kararı verilebilir. Sözü edilen maddede bunun dışında herhangi bir koşul öngörülmemiştir.
2004 sayılı İİK’nın 258. maddesi “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur” hükmünü içermekte olup ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığı hakkında kanaat verilmesi yeterlidir. Mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi olmayıp yaklaşık ispat ölçüsünde alacağın varlığını gösteren delillerin sunulması aranmaktadır.
Dosya kapsamında bulunan belgelerin incelenmesinde; davacı tarafından davalı tarafa mal satımına ilişkin …. tarihli ve ….TL tutarlı fatura gönderildiği, davalı tarafın da davacıya … tarihli ve …. TL fiyat farkı faturası gönderildiği, davalı tarafın faturaya ya da fatura konusu malların teslim edilmediği yönünde bir itirazının bulunmadığı, bakiye fatura bedeli olan …. TL olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, davalı tarafın ödeme savunmasında bulunarak fatura bedelinin ….keşide tarihli, ….TL bedeli ve … numaralı çek ile ödendiğini beyan ettiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda anılan ilke ve esaslar çerçevesinde somut olayın değerlendirilmesinde, Yargıtay’ın yerleşik kararlarında da benimsendiği üzere ihtiyati hacze konu alacağın kesin olarak ispatı gerekmeyip, yaklaşık ispatın yeterli olduğu, dosya mevcuduna göre talep dilekçesi ekinde sunulan fatura, cari hesap ekstresi, davalı tarafından kesilen fiyat farkı faturası ve diğer belgelerin alacağın varlığı hususunda kanaat uyandırıcı ve yaklaşık ispata yarar nitelikte olduğu, dolayısıyla 2004 sayılı İİK’nın 257. maddesindeki şartların oluştuğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Öte yandan, 2004 sayılı İİK.’nun 265. maddesinde borçlunun kendisi dinlenilmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı itiraz edebileceği hükme bağlanmıştır. Anılan maddede sayılan itiraz sebepleri şekli nitelikte olup, sınırlıdır. Bunun dışındaki nedenlere dayanarak, ihtiyati haciz kararına itiraz edilemez. Kanuni düzenlemede itiraz sebepleri sınırlı olarak sayıldığından, bu sebepler arasında uyuşmazlığın esasına yönelik örneğin ödeme, menfi tespit, istihkak ve benzeri sebepler gösterilmemiştir.
Nitekim Yargıtay 11. HD’nin 24/01/2008 tarihli ve 2007/14864 E., 2008/534 K. sayılı kararında aynen “…Somut olayda, ihtiyati haciz kararına itiraz eden borçlu vekili, bono bedellerinin makbuz karşılığı alacaklıya ödendiğini itiraz nedeni olarak ileri sürmüş, mahkemece, yazılı gerekçelerle, ihtiyati haczin kısmen kaldırılmasına karar verilmiştir. Oysa, yukarıda açıklandığı üzere, ihtiyati haciz kararına itiraz nedenleri şekli ve sınırlı olarak İİK.’nun 265. maddesinde açıkça düzenlenmiş olup, mahkemece, borçlu vekilinin itirazının anılan madde kapsamında olmadığı, ileri sürülen hususların ancak bir menfi tespit davasına konu edilebileceği gözetilerek, itirazın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.” şeklinde içtihat edilmiştir.
Sonuç olarak, davalı tarafın takip konusu fatura bedelinin çek ile ödendiğine ilişkin savunması esas hakkında yapılacak yargılama sırasında değerlendirilebileceğinden ve uyuşmazlığın esasını öne alacak şekilde karar verilmesi mümkün olmadığından, davalı vekilinin ihtiyati hacze itirazının reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun görülmüştür.
Yukarıda belirtilen sebeplerle, Dairemizce yapılan değerlendirmede; ilk derece mahkemesinin ara kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, incelemenin istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından, istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın m. 353(1)-b-1 hükmü gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesinin yukarıda anılan …..tarihli ara kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın m. 353(1)-b-1 hükmü uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-)492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince yeteri kadar istinaf harcı peşin alındığından, başkaca harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-)İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-)İstinaf incelemesi duruşma açılmadan yapıldığından davacı yararına vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-)Dairemiz kararının 6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik m. 359(4) hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın m. 362(1)-f hükmü gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 05/09/2022