Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/2058 E. 2022/1503 K. 05.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
DİYARBAKIR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2058
KARAR NO : 2022/1503

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVANIN KONUSU :Genel Kurul Kararının İptali
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ :05/09/2022

Mahkemece geçici hukukî koruma talebinin reddine dair verilen kararın istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; müvekkilinin… tarihinde gerçekleşen ….’nda (….) birlik başkanlığına aday olduğunu, gerçekleşen seçimde .. oy alarak adaylar arasında ikinci sırada yer aldığını, seçimde hukuka aykırılıkların bulunduğunu, Diyarbakır Valiliği İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nün … tarihli cevabi yazısında Bakanlık Temsilci Raporunda …. tarihinde gerçekleşen olağan genel kurulda hazirun listesinde.. üyenin olduğu ve .. üyenin katılımıyla seçimin gerçekleştirildiğinin belirtildiğini, seçimde oy kullanacakların listesinin öncesinde Bakanlığa bildirilmesi gerekirken hali hazırda başkan olan ve tekrardan aday olan …. isimli kişinin hazirun listesini önceden bildirmeyerek genel kurulun yapılacağı gün genel kurulun yapılacağı yere getirdiğini, bu durum diğer adayların seçim çalışmalarını olumsuz şekilde etkilediğini, diğer adayların kimlerin oy kullanacağını bilmediğini ve adaletsiz bir ortamda seçimin yapıldığını, bahsi geçen durumun bakanlık temsilci raporunun sonuç kısmında da sarih bir şekilde mütalaa edildiğini, müvekkilinin hak kaybı yaşaması durumu Bakanlık temsilci raporunda hiçbir tartışmaya yer vermeyecek şekilde ispatlandığını beyan ederek, … tarihinde gerçekleşen …ndaki hukuka aykırılıkların tespiti ve seçimin iptaline karar verilmesini, yargılama süresince birliğe kayyım atanması yönünde tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; müvekkili Birliğin …. tarihinde icra edilen .. Olağan Genel Kurulunda …, …. ve …’ın birlik başkanlığına aday olduklarını, yapılan seçimler sonucunda …’nın … oy, davacı ….’ın …. oy, ….’ın .. oy aldığını, genel kurulda çıkan irade neticesinde oylamalar sonucunda mevcut başkan ….’nın tekrar başkan seçildiğini, 6100 sayılı HMK gereğince kayyım atanması için birliğin telafisi mümkün olmayacak şekilde zarara uğrama ihtimalinin olması gerektiğini davacının telafisi mümkün olmayan zararların ne olduğu konusunda en ufak bir somut açıklık ya da beyanının bulunmadığını, davalı tarafın gerekçesiz talebinin hukuki ve meşru seçilmiş il birliği organlarının yetkisinin ortadan kaldırılmasına yönelik olduğunu, genel kurula çağrının Birlik Ana Sözleşmesinin 27. maddesi uyarınca usulüne uygun olarak yapıldığını, davacı …’ın askı süresi boyunca hazirun listesine itirazda bulunmadığını, genel kurul görüşmeleri sırasında, oy kullanma ve seçim aşamasında seçimler bitene kadar dava dilekçesinde ileri sürdüğü hiçbir itirazda bulunmadığını, başkan adayı olan ….’ın seçimi kaybettikten sonra işbu davayı açtığını, davacının iyi niyetli hareket etmediğini, davacının genel kurulda hazır bulunduğunu, kararlara, hazirun listesine, toplantı çağrı usulüne karşı bir itirazı olmadığı için karşı görüşlerini tutanağa geçirmediğini, oyunu kullandığını, genel kurulun usulüne uygun yapıldığını ve herhangi bir hukuka aykırılık olmadığını beyan ettiğini, oy kullanan kişilerin tamamının oy kullanmaya haiz kişiler olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, …. tarihli ara kararı ile, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 98. maddesisinin yollaması ile uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nın 630/2-3 maddesinin “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir. Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur.” hükmünü, 4721 sayılı TMK’nın 427. maddesinin “Vesayet makamı, yönetimi kimseye ait olmayan mallar için gereken önlemleri alır ve özellikle aşağıdaki hallerde bir yönetim kayyımı atar: … 4. Bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa,…” hükmünü içerdiği, somut uyuşmazlıkta, …. tarihinde gerçekleşen ….ndaki hukuka aykırılıkların tespiti ve seçimin iptali ve birliğin başkanlığına tedbiren kayyım atanması talep edilmiş ise de, yukarda belirtilen kanun maddeleri uyarınca, kötü yönetim iddiasından ve yönetim boşluğundan söz edilemeyeceği, genel kurul kararlarının iptali şartlarının oluşup oluşmadığının yargılama neticesinde belirleneceği, bu aşamada esas uyuşmazlığı çözecek tarzda ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili; 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi uyarınca TTK’daki anonim şirketlere ait hükümlerin uygulanması gerektiğini, ancak ara kararda 6102 sayılı TTK’nın 630/2-3. maddelerine atıf yapıldığını, bu hükümlerim limited şirketlere ilişkin olduğunu, TTK m. 391 hükmü uyarınca yöneticilerin dürüst davranma yükümlülüğünde olduklarını, hazirun listesinin öncesinde Bakanlığa bildirilmesi gerekirken hali hazırda başkan olan ve tekrardan aday olan ….’nın hazirun listesini önceden bildirmeyerek genel kurulun yapılacağı gün genel kurulun yapılacağı yere getirmesinin dürüstlük kuralına aykırılık oluşturduğunu, davalı tarafa kayyım atanması gerektiğini, ret kararının gerekçesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davanın genel kurul kararlarının iptali talebiyle açıldığını, iptal şartlarının oluştuğuna kanaat getirildiği takdirde davanın kabulüne karar verileceğini, yaklaşık ispat olgusunun gerçekleştiğini beyan ederek; ara kararın kaldırılarak davalı Birliğe ihtiyati tedbir olarak kayyım atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda;
Dava, davalı birliğin olağan genel kurulunda alınan kararların iptali istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık, davalı Birliğe ihtiyati tedbir yoluyla kayyım atanıp atanmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davalı …nun … tarihinde icra ettiği, Diyarbakır İl Tarım ve Orman Müdürlüğünün …. tarihli yazısı ekinde gönderilen genel kurul tutanağı ve diğer evraklara göre; toplantıya … üyenin katıldığı, geçerli oy sayısının … olduğu, ….’nın (….) …, davacı ….’ın (….) … ve …’ın (….) …oy aldığı, Birliğin yönetim kurulu, denetim kurulu ve üst birlik temsilcilerinin ..’şer oyla . yıllığına seçildikleri, davacı tarafın da söz konusu genel kurul kararının iptali ve davalı Birliğe tedbiren yönetim kayyımı atanması talebiyle eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
4631 sayılı Hayvan Islahı Hakkındaki Kanun, 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri Bitki Sağlığı Gıda ve Yem Kanununun m. 47(6) hükmü ile yürürlükten kaldırılmış; aynı Kanunun Geçici m. 2(1) hükmünde, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte kurulu bulunan ıslah amaçlı hayvan yetiştirici birlikleri ile merkez birliklerinin faaliyetlerine devam edeceği hükme bağlanmıştır. Öte yandan, 5996 sayılı Kanuna 6589 sayılı Kanun ile eklenen m. 10/A ve devamı hükümleri ile hayvan gen kaynaklarının korunması, araştırılması, tespiti, ıslahı, geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve pazarlanması konularında faaliyet göstermek amacıyla gerçek veya tüzel kişi yetiştiriciler tarafından, tüzel kişiliği haiz ve özel hukuk hükümlerine tabi ”ıslah amaçlı yetiştirici birlikleri” kurulması öngörülmüştür. … de anılan mevzuat hükümlerine tâbidir.
5996 sayılı Kanunun m. 10/F(3) hükmünde, ıslah amaçlı yetiştirici birliklerinin kuruluşu, organları, çalışma usul ve esasları ile dağılma ve tasfiyesine ilişkin olarak bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde Kooperatifler Kanunu hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi hükmüne göre, yasada açıklık bulunmayan hallerde Türk Ticaret Kanunu’nun anonim şirketlere ilişkin hükümleri uygulanır. Bu nedenle, somut uyuşmazlıkta, 6102 sayılı TTK’nın anonim şirkete ilişkin hükümlerinin incelenmesi gerekir.
Anonim şirket yönetim kurulu üyelerini atama (seçme) ve görevden alma yetkisi kural olarak genel kurula aittir (6102 sayılı TTK m. 375). Mahkeme, yönetim kurulu üyelerini ancak yasanın kendisine bu yetkiyi açık bir hükümle tanıdığı istinaî hallerde görevden alabilir. Bunun dışındaki hallerde mahkemelerin yönetim kurulunu (ya da bazı üyelerini) görevden alarak yerlerine yönetimi kayyımı atama yetkisi yoktur. Mahkeme ortaklığın kötü yönetildiği, şirket menfaatlerinin zedelendiği, hatta görevini kötüye kullandığı vb. gerekçelerle yönetim kurulunu görevden alarak yerine bir yönetim kayyımı atayamaz. 6102 sayılı TTK m. 630/2 hükmünde haklı sebeplerin varlığı hâlinde hâkime limited şirket müdürlerini ve yöneticilerini görevden alma yetkisi tanındığı halde, yasa koyucu anonim şirketlerde bu yetkiyi mahkemeye vermemiştir (Bkz. Poroy, Reha/Tekinalp, Ünal/Çamoğlu, Ersin: Ortaklıklar Hukuku – I, 14. Bası, İstanbul 2019, s. 402-403).
4721 sayılı TMK’nın “yönetim kayyımı” başlığını taşıyan 427. maddesinin 4. bendi, vesayet makamının “bir tüzel kişi gerekli organlarından yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa” o tüzel kişiye bu yönetim kayyımı atamasını öngörmektedir.
Anonim şirketeler bakımından organ eksikliğinin düzenlendiği 6102 sayılı TTK m. 530(1) hükmüne göre; “Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarındın biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, pay sahipleri, şirket alacaklıları veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın istemi üzerine, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, yönetim kurulu da dinleyerek şirketin durumunu kanuna uygun hale getirmesi için bir süre belirler. Bu süre içinde durum düzeltilmişse, mahkeme şirketin feshine karar verir”.
Şirketin yönetim ve temsil organı olan yönetim kurulu, seçilmiş bir organdır. Bu nedenle yönetim kurulunun mevcut olmaması hem hukuki hem de fiilî yokluk olgularını içerir. Yönetim kurulunun, genel kurul toplanamadığı veya nisap sağlanamadığı için seçilememesi, seçim kararının geçersiz olması, tüm üyelerin birlikte istifa etmeleri, tutuklu olmaları vb. nedenler yönetim kurulunun hukukî yokluk; mevcut kurulun üyeler veya ortaklararası anlaşmazlıklar nedeniyle uzunca bir süre toplanamaması ya da (yasal ya da sözleşmesel nedenlerle) karar nisabı sağlanamadığı için karar alamaması da fiili yokluk örnekleridir (Bkz. Çamoğlu, Ersin: Anonim Ortaklığa Yönetim Kayyımı Atanması, İstanbul Barosu Dergisi, Cilt: 91, Sayı: 2017/5, s. 22)
Görüldüğü gibi yasa, tüzel kişilere yönetim kayyımı atanmasına ancak organın mevcut olmaması ya da hukuki ya da yetkili organın fiili nedenlerle çalışma erkinden yoksun kalması halinde olanak tanımıştır. Bu nedenle bu istisnaî yetkinin sadece bu iki hale özgü olarak kullanılması gerekir; bu iki hal dışındaki nedenler yönetim kayyımı atanmasına gerekçe olamaz. Şu halde hakim, şirketin iyi yönetilmediği gerekçesiyle yönetim kayyımı atayamaz; diğer bir anlatımla hakim şirket yönetiminde “yerindelik” denetimi yapamaz (Bkz. Çamoğlu, s. 23-24).
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde, anonim şirketlerde yönetim kayyımı atanmasına ilişkin koşulların 4721 sayılı TMK m. 427/4 ve 6102 sayılı TTK m. 530 hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, davalı Birliğin yönetim kurulu üyelerinin …. tarihinde icra edilen olağan genel kurulda seçildiği, yukarıda detaylı olarak izah edildiği üzere anonim şirketlerde mahkemenin kural olarak yönetim kayyımı atama yetkisinin bulunmadığı, 1163 sayılı Kanunun 98. maddesindeki yollama nedeniyle bu durumun dava konusu uyuşmazlıkta da geçerli olduğu, dava konusu uyuşmazlıkta organ yokluğu ya da organın fiili nedenlerle çalışma erkinden yoksun kalması durumunun söz konusu olmadığı, yönetim organının seçildiği genel kurulun iptaline karar verilip verilmeyeceğinin ise yargılama sonucunda verilecek nihai kararla hükme bağlanacağı anlaşıldığından, mahkemece bu gerekçelerle tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerekirken; dava konusu uyuşmazlıkta uygulanma yeri bulunmayan 6102 sayılı TTK m. 630 hükmü de esas alınarak oluşturulan gerekçeye göre karar verilmesi doğru olmamıştır.
Dairemizce yapılan değerlendirme neticesinde; davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde olmamakla birlikte, mahkemece yukarıda yer verilen gerekçelerle ihtiyati tedbir talebinin reddi gerekirken, kısmen hatalı gerekçe ile sonuca gidilmesi yerinde görülmediğinden, 6100 sayılı HMK m. 353(1)-b-2 hükmü uyarınca, kararın gerekçesi düzeltilerek yeniden esas hakkında ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
I-) Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesinin yukarıda anılan kararına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden REDDİNE,
II-) 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesinin birinci fıkrası ikinci cümlesi gereği re’sen görülen kamu düzenine aykırılık nedeniyle İlk Derece Mahkemesinin yukarıda anılan …. tarihli ara kararının KALDIRILMASINA, HMK m. 353(1)-b-2 hükmü gereğince YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA, Buna göre;
1-)Davacı tarafın davalı Birliğe yönetim kayyımı atanması yönündeki İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN REDDİNE,
2-)Kararın İlk Derece Mahkemecince taraflara TEBLİĞİNE,
III-) İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf başvuru harcının Hazineye GELİR KAYDINA, 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde İlk Derece Mahkemesinde istinaf kanun yoluna başvuran davacıya İADESİNE,
IV-) İstinaf başvurusunun re’sen gözetilen sebeplerle kabul edildiği dikkate alınarak, istinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin takdiren kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
V-) İstinaf incelemesi duruşma açılmadan yapıldığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
VI-) 6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik m. 359(4) maddesi uyarınca Dairemiz kararının İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK m. 362(1)-f hükmü uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 05/09/2022