Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/2028 E. 2022/1410 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
DİYARBAKIR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2028
KARAR NO : 2022/1410

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 23/06/2022

Taraflar arasında görülen davada Mahkemece verilen … tarihli ara kararın istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup incelendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; müvekkilinin sınava hazırlık sürecinde öğrencilere destek veren bir eğitim kurumu olduğunu, bu hazırlık sürecinde öğrencilere kitap ve deneme seti gibi kaynaklarının temini için davalı ile müvekkili arasında … tarihli sözleşme imzalandığını, bu sözleşmeye istinaden … tarihinden … tarihine kadar vadelerle düzenlenmiş … keşide tarihli, bedelleri toplamı … TL olan sıralı … adet senedin müvekkili tarafından keşide edilerek davalı tarafa tevdi edildiğini, kurulan sözleşmeye göre davalının, kararlaştırılan takvime göre deneme setlerini müvekkiline göndermekle yükümlü olduğunu, davalının göndermesi gereken deneme setlerini geciktirdiğini ve müvekkilinin hukuki süreci başlatması üzerine de sonraki teslimatları yapmadığını, müvekkilinin …. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye sayılı ihtarname ile sözleşmeyi feshettiğini ve zararlarının giderilmesi gerektiğini davalıya ihtar ettiğini beyan ederek, … tarih, .. sıra nolu … TL bedelli, … tarihli, .. sıra nolu,… TL bedelli, … tarihli, … sıra nolu, … TL bedelli ve …tarih, … sıra nolu, … TL bedelli dört adet bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece yapılan inceleme neticesinde; talebe konu senetlerde bedelinin malen ödendiği kaydının bulunduğu, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede, YKS ve LGS setlerinin … tarihinde, 6 ve 7. sınıf testleri ile yaprak testlerin … tarihinde teslim edileceğinin, denemelerin ise satıcının belirlediği takvime göre gönderileceğinin düzenlendiği, yine herhangi bir ihtilaf halinde ürünlerin satıcıya senetlerin ise alıcıya iade edileceğinin düzenlendiği, satın alınan kitap ve sayılarının ekteki listede belirtildiğinin düzenlenmesine rağmen bu belgenin dava dilekçesine eklenmediği, 3 gün içinde denemelerin davacı tarafa teslim edilmesinin aksi halde müspet ve menfi zararların tahsili cihetine gidileceğine dair ihtarnamenin tebliğine dair herhangi bir belgenin dava dilekçesi ekinde mevcut olmadığı, sunulan belgelerden davacı tarafın haklılığın yaklaşık olarak ispat edilemediği, davaya konu talebin varlığı ve miktarının yargılamayı ve bu süreçte yapılacak araştırmayı gerektirdiği gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı (ihtiyati tedbir isteyen) tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı (ihtiyati tedbir isteyen) vekili; müvekkil şirketin davalı şirketle yardımcı kaynak kitap ve deneme seti satışına ilişkin sözleşme yaptığını, sözleşmeye istinaden … tarihinden … tarihine kadar vadelerle düzenlendiğini … keşide tarihli, bedelleri toplamı … TL olan sıralı .. adet senedin müvekkili tarafından keşide edilerek davalı tarafa tevdi edildiğini, davalının tam kusurlu hareketleri nedeni ile sözleşmenin müvekkilli tarafından tek taraflı olarak feshedildiğini, davalı tarafın müvekkiline gönderdiği faturalarda da yer alan İstanbul şubesinin ticaret siciline kayıtlı adresine ihtarname gönderildiğini, yerel mahkemece dava dilekçesinin eksik olarak incelendiğini ve söz konusu eksikliğin fesih ihbarnamesinin tebliğ şerhi olduğunu ve mahkemece bu konuda taraflarına herhangi bir muhtıra yazılmadan doğrudan talebin reddedildiğini, davalının kötü niyetli olması sebebiyle teminat bedelinin dahi dava dilekçesi ile birlikte mahkeme dosyasına ivedilikle yatırıldığını ve ret kararına rağmen halen dosyada bekletildiğini, dava konusu senetlerin davalı yanın elinde olup olmadığı ve dava dışı kişilere ciro edilip edilmediğinin taraflarınca kesin olarak bilinmediğini, ancak davalının kötü niyetli yaklaşımı ve mevcut ekonomik krizler nedeni ile ciro edilmiş olma ihtimalinin gün geçtikçe arttığını, davalının ticaret sicil gazetesi ilanı, mersis erkan görüntüsü, davalının İstanbul adresi ile düzenlenen bir adet fatura ve tebliğ evrakının istinaf dilekçesi ekinde sunulduğunu beyan ederek tedbir talebinin kabulü ile dava konusu senetlerin icrasının engellenmesine karar verilmesi talebiyle istinaf isteminde bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (“İİK”) m. 72 hükmü uyarınca icra takibinden önce açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, bedelsiz kaldığı iddia edilen bonolar nedeniyle açılan menfî tespit davasında, açılması muhtemel icra takiplerinin durdurulması yönünde ihtiyatî tedbir kararı verilip verilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Davacı tarafından varlığı inkâr edilen bir hukukî ilişkinin mevcut olmadığının tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı, İstanbul 2013, s. 346).
Menfi tespit davası 2004 sayılı İİK’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesini isteyebilir.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfî tespit davasında amaç, bir hukukî ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir.
6100 sayılı HMK’nin onuncu kısmının birinci bölümünde düzenlenen ihtiyati tedbir müessesesi, 389. madde başlığında “Geçici Hukuki Korumalar” olarak vasıflandırılış ve aynı maddenin birinci fıkrasında “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep, verilecek karar ve içereceği hususlar ile takip edilmesi ve yapılması gerekli usul işlemleri açıklanmıştır.
6100 sayılı HMK m. 389 vd. hükümlerinde geçici hukukî himayenin bir türü olan ihtiyatî tedbirlere ilişkin düzenleme genel nitelikte olup; 2004 sayılı İİK m. 72 hükmünde menfî tespit davaları hakkındaki tedbirlerin özel olarak düzenlenmiş olması, bu davada, 6100 sayılı HMK m. 389 vd. hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını, asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri, ispat ölçüsüdür. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü hâkim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez. Oysa, 6100 sayılı HMK m. 390(3) hükmünde, ihtiyati tedbire karar verebilmek için yaklaşık ispat gerekli ve yeterli görülmüştür. Madde gerekçesinde ise, HMK m. 390(3) hükmündeki düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın, bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Yukarıda anılan ilke ve esaslar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasında satım sözleşmesi imzalandığı, davacı tarafından bu sözleşme kapsamında davalı tarafa toplam … adet bono verildiği, bu bonolardan … tarih, … sıra nolu …. TL bedelli, … tarihli, … sıra nolu, …. TL bedelli, … tarihli, … sıra nolu, … TL bedelli ve … tarih, … sıra nolu, …TL bedelli toplam dört adet bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebiyle eldeki davanın açıldığı, söz konusu bonolarda “malen” kaydının bulunduğu, bonoda kural olarak ispat yükünün senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa ait olduğu, ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı “malen” kaydıyla ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı “nakten” kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerektiği, senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükünün bunun aksini ileri süren tarafa ait olacağı (Yargıtay HGK’nın 18/11/2021 tarihli, 2017/(19) 11-3090 E., 2021/1460 K. sayılı ilâmı), somut olayda da dava konusu bonolarda “bedeli malen ahzolunmuştur” kaydının yer aldığı, malın teslim edilmediğini davacının ispat etmesi gerektiği, bu itibarla, dosya mevcuduna göre davacı tarafça sunulan belgelerin yaklaşık ispata elverişli olmadığı, dolayısıyla 6100 sayılı HMK m. 389 vd. hükümlerindeki şartların oluşmadığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir.
Yukarıda belirtilen sebeplerle, Dairemizce yapılan değerlendirmede; ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, incelemenin istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı, davacı ( ihtiyati tedbir isteyen) tarafın istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından, istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın m. 353(1)-b-1 hükmü gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davacı (ihtiyati tedbir isteyen) vekilinin İlk Derece Mahkemesinin yukarıda anılan ara kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın m. 353(1)-b-1 hükmü uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-)492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince yeteri kadar istinaf harcı peşin alındığından, başkaca harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-)İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-)İstinaf incelemesi duruşma açılmadan yapıldığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-)Dairemiz kararının 6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik m. 359(4) hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın m. 362(1)-f hükmü gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/06/2022