Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1616 E. 2022/1168 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
DİYARBAKIR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1616
KARAR NO : 2022/1168

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVANIN KONUSU :İtirazın İptali

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ :25/05/2022

Bilgileri yukarıda yazılı ek karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olmakla dosya üzerinden yapılan ön inceleme neticesinde;

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkili banka tarafından genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesinden doğan borç nedeniyle davalılar aleyhine Diyarbakır İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası üzerinden başlatılan ilâmsız icra takibinde davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu, davalıların itirazının haksız olduğunu beyan ederek itirazın iptaline, takibin devamına ve davalılar aleyhine %20 icra ve inkâr tazminatına karar verilmesini verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili; davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulü ile, davalı tarafın Diyarbakır … İcra Dairesi’nin … E. sayılı takip dosyasına itirazının kısmen iptaline, takibin … TL asıl alacak, … TL işlemiş faiz ve … TL BSMV, taksitli ticari kredi yönünden … TL asıl alacak, … TL işlemiş faiz ve … TL BSMV olmak üzere toplam … TL üzerinden takip talebindeki koşullar ile devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, … TL icra inkar tazminatının davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; Mahkemece verilen … tarihli kararın taraf vekillerinin UETS hesabına e-tebligat yoluyla … tarihinde ayrı ayrı tebliğ edildiği, hükmün … tarihinde davalılar vekili tarafından istinaf edildiği, istinaf dilekçesinin … tarihinde davacı vekilinin UETS hesabına e-tebligat yoluyla tebliği üzerine davacı vekili tarafından … tarihli dilekçe ile hükmün katılma yoluyla istinaf edildiği, davalı tarafın istinaf harçlarını yatırmaması üzerine Mahkemece 220,00 TL istinaf başvuru harcı, 194.625,93 TL nispi istinaf karar harcı ile 300,00 TL gider avansının depo edilmesine yönelik hazırlanan … tarihli harç muhtırasının … tarihinde davalılar vekilinin UETS hesabına e-tebligat yoluyla tebliğ edildiği, verilen kesin sürede eksik istinaf harcının yatırılmaması nedeniyle Mahkemece … tarihli ek karar ile 6100 sayılı HMK m. 344(1) hükmü uyarınca davalılar vekilinin istinaf isteminden vazgeçmiş sayılmasına, davalıların usulüne uygun bir istinafı bulunmadığından konusuz kalan davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf istemi yönünden işlem yapılmasına yer olmadığına karar verildiği, bu ek kararın da taraf vekillerinin UETS hesabına e-tebligat yoluyla … tarihinde ayrı ayrı tebliğ edildiği, taraf vekillerince … tarihli ek karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmadığı anlaşılmaktadır.
Bundan ayrı olarak, davalılar vekili tarafından 17/01/2022 tarihli dilekçe ile hüküm fıkrasının (5) numaralı bendindeki “36.316,29 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” ibaresinin “36.316,29 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine” şeklinde tavzih edilmesinin talep edildiği, Mahkemece 24/01/2022 tarihli ek karar ile tavzih talebinin reddine karar verildiği, bu ek kararın 22/03/2022 tarihinde davalılar vekiline tebliğ edilmesi üzerine davalılar vekilinin 24/03/2022 tarihli dilekçesi ile tavzih talebinin reddine dair ek kararın istinaf edildiği, davalı tarafın istinaf harçlarını yatırmaması üzerine Mahkemece 220,00 TL istinaf başvuru harcı, 80,70 TL maktu istinaf karar harcı ile 150,00 TL gider avansının depo edilmesine yönelik hazırlanan 22/04/2022 tarihli harç muhtırasının 27/04/2022 tarihinde davalılar vekilinin UETS hesabına e-tebligat yoluyla tebliği üzerine davalılar vekili tarafından 29/04/2022 tarihinde ek karara yönelik istinaf harç ve giderlerinin yatırıldığı anlaşılmaktadır.
Şu hale göre, tarafların 23/12/2021 asıl karara yönelik istinaf ve katılma yoluyla istinaf talepleri hakkında Mahkemece verilen 28/02/2022 tarihli istinaf başvurusunun değerlendirilmesine yönelik ek karara karşı olaya kıyasen uygulanan 6100 sayılı HMK m. 346(2) hükmü uyarınca yasal bir haftalık sürede istinaf kanun yoluna başvurulmadığı için, istinaf incelemesi münhasıran davalılar vekilinin tavzih talebinin reddine dair 24/01/2022 tarihli ek karara yönelik olarak yapılmıştır.
Hükmün tavzihi 6100 sayılı HMK m. 305 hükmünde “(1) Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. (2) Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez” şeklinde düzenlemiştir.
Hâkim karar verdikten sonra kanun yollarına başvurulup bozulmadığı sürece kendiliğinden kararını değiştiremez. Ancak bazı hâllerde hüküm açık olmayabilir, hükmün uygulanması aşamasında tereddütler ortaya çıkabilir ya da birbirine aykırı fıkralar içerebilir. İşte Kanun, açık olmayan, uygulama aşamasında tereddüt yaratan ya da çelişkili olan hükmün açıklanması, tereddüt ve çelişkilerin giderilmesi için “hükümlerin tavzihi” müessesini düzenlemiştir. Metnine yukarıda yer verilen 6100 sayılı HMK m. 305(1) hükmüne göre, hüküm yeterince açık değilse ya da icrasında kuşku uyandırıyor veya birbirine aykırı hüküm sonuçları içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını ya da duraksama veya aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Tavzih talebi haklı ise, mahkeme hükmündeki bu kapalılık, açık olmayan hâl, tereddüt ya da çelişkiyi ortadan kaldırır. Ancak tavzihle hükümde belirtilen haklar ve borçlar sınırlandırılamayacağı gibi genişletilemez ve değiştirilemez (m. 305/2). Bu çerçevede hükmün tavzihine karar veren mahkeme, daha önce unuttuğu bir hususu hükme ekleyemez ya da hükmünü düzeltemez. Zira tavzihin amacı, hükümdeki hatanın düzeltilmesi ya da eksik kalan, unutulan talepler hakkında karar verilmesi değildir (Pekcanıtez Usûl, Medeni Usûl Hukuku, Cilt III, İstanbul 2017, s. 2005).
Hükümlerin tashihi ise 6100 sayılı HMK’nın 304. maddesinde düzenlenmiş olup, anılan maddenin birinci fıkrasına göre, “Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir”. Bu hüküm ile dikkatsizlik ya da özensizlik sonucu oluşan maddi hataların ya da hesap hatalarının düzeltilmesi amaçlanmıştır. Bu tür yanlışlıklar hükmün özünü, esasını değiştiren, tadil eden türden olmayan maddi hatalardır.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece yapılan yargılama sonucunda hüküm fıkrasının (5) numaralı bendinde “Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddolunan miktar üzerinden hesaplanan 36.316,29 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” şeklinde karar verilmiştir. Ancak davalılar vekilinin hükümdeki “davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” ibaresinin “davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine” şeklinde düzeltilmesi talebinin şerh, yazı ve benzeri hesap hatası olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Çünkü davalılar vekilinin talebi gibi değişiklik yapılması hâlinde vekâlet ücreti bakımından taraflara tanınan hak ve borçlar değiştirileceğinden davacının talebinin 6100 sayılı HMK’nın 304. maddesi uyarınca hükmün tashihi olarak kabulü mümkün değildir. Öte yandan 6100 sayılı HMK’nın 305/2. maddesine göre hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçların tavzih yoluyla sınırlandırılması, genişletilmesi ve değiştirilmesi mümkün olmadığından hüküm fıkralarının tavzih yoluyla düzeltilmesi de mümkün değildir (Aynı yönde bkz. Yargıtay HGK’nın 02/12/2021 tarihli ve 2018/(19)11-437 E., 2021/1566 K. sayılı kararı). Bu sebeplerle, Mahkemenin tavzih talebinin reddine dair …. tarihli ek kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Dairemizce yapılan değerlendirmede; ilk derece mahkemesinin … tarihli ek kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, incelemenin istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından, davalılar vekilinin ek karara yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın m. 353(1)-b-1 hükmü gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davalılar vekilinin İlk Derece Mahkemesinin yukarıda anılan 24/01/2022 tarihli ek kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353(1)-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-)492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince yeteri kadar karar ve ilâm harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-)İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalılar üzerinde BIRAKILMASINA,
4-)İstinaf incelemesi duruşma açılmadan yapıldığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-)6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik m. 359(4) hükmü uyarınca kararın kesin olmaması nedeniyle Dairemizce taraflara TEBLİĞİNE,
dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın m. 361/1 hükmü uyarınca Dairemiz kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 25/05/2022