Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/1488 E. 2022/1101 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
DİYARBAKIR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1488
KARAR NO : 2022/1101

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 12/05/2022

Taraflar arasında görülen davada Mahkemece verilen ara kararının istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup incelendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; müvekkilinin … ilinde kepenk satış onarımı işini yaptığını, davalı şirketin ise … ilinde kepenk üterim ve satış işini yaptığını, müvekkilinin davalı taraftan gerekli olan kepenk, kepenk sistemleri ve malzemeleri satın aldığını, taraflar arasında yapılan anlaşma gereği borcunu taksitler halinde ödeyeceğini, müvekkilin borcunun bitmesine kadar müvekkil tarafından davalı tarafa 2 adet çek verildiğini, çeklerin toplam değerinin …. TL olduğunu, müvekkilin kardeşine ait kredi kartı ile 2 ayrı ödeme yaparak toplamda …. TL para gönderdiğini, ancak çeklerin müvekkiline iade edilmediğini, davalı tarafın müvekkili aleyhine Diyarbakır İcra Dairesinin … E. Sayılı dosyasında icra takibi başlattığını, bu nedenle haksız ve hukuka aykırı olarak açılan icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, icra takibinin iptaline, alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece …. tarihli ara karar ile, davacı vekilinin dava dilekçesindeki icra takibinin durdurulmasına ilişkin talebinin 2004 sayılı İİK’nın 72/3. maddesinin ilk cümlesi gereğince, davanın icra takibinden sonra açılmış olması sebebiyle mümkün değil ise de, davacının, aynı Kanunun 72/3. maddesinin 2. cümlesi gereğince teminat karşılığında, icra veznesindeki paranın alacaklısına ödenmemesine ilişkin olarak ihtiyati tedbir konulmasını, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında talep etmesinin mümkün olduğu, ancak davacı vekilinin dava dilekçesinde icra takibinin durdurulmasına karar verilmesini talep ettiği, 2004 sayılı İİK’nın 72/3. maddesine göre icra veznesine ödenen paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir talep etmediği, davacı vekilinin talebi ile bağlı kalınarak, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında icra takibinin durdurulmasına karar verilemeyeceği gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, ihtiyati tedbir isteyen davacı taraf istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili; mahkemenin ara kararının usûl ve yasaya aykırı olduğunu, dava dilekçesinde ihtiyati tedbir talebine yönelik olarak bulunan tek taleplerinin icra takibinin durdurulması talebinin olmadığını, ihtiyati tedbir kararı için şartlarının mevcut olduğunu, mahkemenin ret gerekçesinin yerinde olmadığını, 2004 sayılı İİK’nın 72. maddesinde belirtilen tedbir şartlarının tamamının yerine getirildiğini, dava dilekçesinde “…[M]üvekkilin, yanlış ve mesnetsiz uygulamalar nedeniyle, haksız bir ödeme yapmak durumunda kalacağı göz önüne alındığında ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekmektedir.” şeklinde talepte bulunduklarını, her ne kadar mahkeme gerekçesinde icra veznesine ödenen paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir talep edilmediği ifade edilmiş ise de, açıkça görüleceği üzere davadaki talebin müvekkilinin haksız bir ödeme yapmaması ve bu ödemelerin icra veznesine yatırılması durumunda alacaklıya ödenmemesi talebiyle aynı doğrultuda bir talep olduğunu beyan ederek istinaf isteminde bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda;
Dava, İcra ve İflas Kanunu (“İİK”) m. 72 hükmü uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkin olup; taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının geçici hukukî koruma talebinin reddine dair ara kararının usul ve yasaya uygun olup olmadığı, somut olayda ihtiyatî tedbirin koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacının, davayı kazanması halinde, dava konusu mal ve hakka kavuşmasını daha dava sırasında (hatta davadan önce) güvence altına almaya yarayan tedbirlere ihtiyatî tedbir denir (Baki Kuru, Medenî Usûl Hukuku El Kitabı, C. II, Ankara 2020, s. 1263).
İhtiyatî tedbir, 6100 sayılı HMK’nın “Geçici Hukuki Korumalar” başlıklı Onuncu Kısım, Birinci Bölümünde 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. 6100 sayılı HMK m. 389 hükmü uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyatî tedbir kararı verilebilir.
Davacı tarafından varlığı inkâr edilen bir hukukî ilişkinin mevcut olmadığının tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı, İstanbul 2013, s. 346). Menfi tespit davası 2004 sayılı İİK’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesini isteyebilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfî tespit davasında amaç, bir hukukî ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir.
Bundan ayrı olarak, medenî yargılama hukukuna hâkim olan ilkelerin bir bölümü 6100 sayılı HMK’da açık olarak düzenlenmiş, 26. maddesinde ise “taleple bağlılık ilkesi”ne yer verilmiştir. Tasarruf ilkesinin bir görünümü olan taleple bağlılık ilkesi, hâkimin, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği anlamına gelmektedir. Bu ilke 6100 sayılı HMK’nın 26. maddesinde; “(1) Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. (2) Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır.” şeklinde düzenlenmiştir. Taleple bağlılık ilkesi uyarınca, dava konusunu (müddeabihi) davacı belirler. Mahkeme ancak davacı tarafından belirlenen konuda karar verebilir. Davacının talep etmediği bir şey hakkında karar verilemez. Mahkemece talepten daha azına karar verilebilir ise de dava sonucunda kurulacak hükmün sınırını, tarafların karara bağlanmasını istediği talep sonucu belirler. (Yargıtay HGK, 16/09/2021, E. 2017/(19)11-1644, K. 2021/1017, §§31-32).
Yukarıda açıklanan kanun hükümleri ve ilkeler doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; davanın 2004 sayılı İİK m. 72 hükmü uyarınca icra takibinden sonra açılan menfî tespit isteğine ilişkin olduğu, bu tür davalarda yasal olarak sadece icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilebileceği, kanunun açık hükmü karşısında icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında icra takibinin ve takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilemeyeceği, davacı tarafın da dava dilekçesindeki talebinde icra takibinin durdurulması yönünde tedbir talep ettiği, dava dilekçesinde icra veznesine yatacak paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde açıkça bir talep de bulunmadığı, her ne kadar davacı tarafça dava dilekçesindeki “…[M]üvekkilin, yanlış ve mesnetsiz uygulamalar nedeniyle, haksız bir ödeme yapmak durumunda kalacağı göz önüne alındığında ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekmektedir.” cümlesinin icra veznesine yatacak paranın ödenmemesi yönündeki tedbiri kapsadığı iddia edilmiş ise de söz konusu talebin genel nitelikte bir talep olduğu, dava dilekçesinde somut olarak “icra takibinin durdurulması” yönünde talepte bulunan davacının yine somut olarak “icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi” yönünde tedbir talep etmesi gerektiği, dava dilekçesinin “talep sonucu” kısmında sadece icra takibinin durdurulması yönünde tedbir talebinde bulunulduğu anlaşılmakla; mahkemenin bu yöndeki ara kararının doğru olması nedeniyle, davacı tarafın ilk derece mahkemesinin ara kararına yönelik istinaf başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın m. 353(1)-b-1 hükmü uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesinin yukarıda anılan …. tarihli ara kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353(1)-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-)Yeteri kadar istinaf harcı peşin alındığından, başkaca harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-)İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-)İstinaf incelemesi duruşma açılmadan yapıldığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-)6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik m. 359(4) hükmü uyarınca Dairemiz kararının ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın m. 362(1)-f hükmü gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 12/05/2022