Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/3549 E. 2021/1967 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. DİYARBAKIR BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
DİYARBAKIR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2021/3549
KARAR NO : 2021/1967
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN :
MAHKEMESİ : DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVANIN KONUSU :Menfî Tespit
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 16/12/2021

Taraflar arasında görülen davada Mahkemece geçici hukukî koruma talebinin reddine dair verilen kararın istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup incelendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; müvekkili şirket tarafından davalı şirkete sözleşme ile yükümlendiği peynir, süt, süt ürünleri vb ürünlerin taahhüt edilen şekilde teslimi karşılığında bilgileri dava dilekçesinde yazılı olan *** adet çek verildiğini, davalı tarafça çek karşılığı ürünlerin müvekkiline teslim edilmediğini beyan ederek, müvekkili şirketin dava konusu çeklerden ötürü davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine çeklerin davalı şirket ve üçüncü kişiler tarafından bankalara ibrazı halinde çek bedelinin ödenmemesi yönünde ve ayrıca davanın İİK’nın 72/2. maddesi gereğince icra takibinden önce açılan menfi tespit davası olması nedeniyle, çeklerin davalı tarafça icra takibine konu edilmesi halinde icra takibinin durdurulmasına yönelik olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, *** tarihli ara karar ile, davacı vekilinin çek bedelinin davalıya ödenmemesine yönelik tedbir talebinde bulunduğu, TTK’nın 757/1. maddesi gereğince ödemeden men yasağı verilebilmesi için kişinin elinde bulunan çekin iradesi dışında elinden çıkmış olması gerektiği, somut olayda böyle iddianın bulunmadığı, dava dilekçesi ve talep içeriği dikkate alındığında HMK m. 209 hükmü kapsamında da değerlendirilemeyeceği, kaldı ki davacının sözleşmeye dayalı olarak verdiği çeklerin davalının edimini ifa etmediğinden bahisle tedbir talep edilmiş olup, davacının iddiasını destekler hiçbir belge ve delil sunmadığı, bu haliyle talebin yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle, davacının çeklerin ödenmemesi yönündeki ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili; müvekkili tarafından davalı tarafa verilen çeklerin karşılığı olan ürünlerin müvekkiline teslim edilmediğini, bu hususun iade faturaları ve ticari defter kayıtları ile sabit olduğunu, davalı tarafça ürün teslimi yapılmaması sebebiyle dava konusu çeklerin bedelsiz kaldığını, müvekkili şirketin ilerde telafisi imkansız zararlarla karşılaşmaması adına, müvekkil şirketin borç ve dava tehdidi altında bulunması nedeniyle henüz icra takibine başlamadan önce yapılması muhtemel bir icra takibi tehdidi ile ilgili bankaya ibraza karşı teminat karşılığı ihtiyati tedbir kararı ve gerek lehtar gerekse de üçüncü kişiler açısından çek bedellerinin ödenmemesi yönünden ödemeden men kararı verilmesi talepli olarak yerel mahkemeye başvuru yapılmış ise de, yerel mahkemece talebin hukuki dayanaktan yoksun olarak reddedildiğini, davalı tarafça ürünlerin teslim edilmediği, avans olarak verilen çeklerin bedelsiz kaldığının sabit olduğunu, 6100 sayılı HMK m. 389 hükmünde öngörülen koşulların gerçekleştiğini beyan ederek istinaf isteminde bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda;
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (“İİK”) m. 72 hükmü uyarınca icra takibinden önce açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, avans çeki olarak verildiği iddia edilen çeklerin karşılığı malların teslim edilmemesi nedeniyle bedelsiz kaldığı iddia edilen çekler nedeniyle açılan menfî tespit davasında, çeklerin bankaya ibrazı halinde ödenmemesi yönünde ihtiyatî tedbir kararı verilip verilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Davacı tarafından varlığı inkâr edilen bir hukukî ilişkinin mevcut olmadığının tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı, İstanbul 2013, s. 346).
Menfi tespit davası 2004 sayılı İİK’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesini isteyebilir.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfî tespit davasında amaç, bir hukukî ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir.
Önemle ifade edilmelidir ki, davacı tarafın dava dilekçesinde “çeklerin bankaya ibrazı halinde ödenmemesi” ve “İİK m. 72/2 hükmü uyarınca açılması muhtemel icra takiplerinin durdurulması” yönünde iki farklı ihtiyati tedbir talep edildiği, Mahkemenin *** tarihli ara kararında sadece “çeklerin bankaya ibrazı halinde ödenmemesi” yönündeki tedbir talebi değerlendirilerek buna ilişkin tedbir talebinin reddedildiği, söz konusu ara kararda davacı tarafın “açılması muhtemel icra takiplerinin durdurulması” yönündeki tedbir talebi konusunda olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar verilmediği, bu talebin ara kararda hiç değerlendirilmediği, ancak davacı vekilinin istinaf dilekçesinde “çeklerin bankaya ibrazı halinde ödenmemesi” talebinin reddinin hukuka aykırı olduğunun ifade edildiği, başka bir ifadeyle, istinaf dilekçesi içeriğinden sadece ödeme yasağının reddine dair ara kararın istinaf edildiği, mahkemenin “açılması muhtemel icra takiplerinin durdurulması” yönündeki tedbir talebi konusunda olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar vermemesinin açıkça istinaf sebebi yapılmadığı anlaşılmakla, Dairemizce istinaf incelemesi münhasıran “çeklerin bankaya ibrazı halinde ödenmemesi” hakkındaki tedbir talebi yönünden yapılacaktır.
Keşideci temel ilişkide borçlu olmadığını, örneğin satılan malın teslim edilmediğini, ya da aldatıldığını öne sürerek muhatap bankanın lehtara çek bedelini ödemesini engelleyemez. Muhatap banka keşideci ile lehtar arasındaki temel borç ilişkisini araştırmak zorunda olmadığı gibi, çekin bedelsiz olduğunu bilse bile kendiliğinden ödemeyi durdurma yetkisini haiz değildir. Keşideci de çekle işleyen hesabındaki parasını çekerek hukuken kendisini koruma olanağına sahip bulunmamaktadır. Çünkü, bu durumda kendisi karşılıksız çek çekmenin bütün sonuçlarına maruz kalır. Keşidecinin yapacağı yegane şey, çekin bankaya ibrazından önce mahkemeye başvurarak muhatap banka tarafından çek bedelinin lehtara ödenmesini önleme hususunda ihtiyatî tedbir kararı verilmesini istemek ve bu taleple birlikte, ya da tedbir kararından sonra ihtiyatî tedbiri tamamlayan merasime ilişkin süre içinde menfî tespit davası açmaktır (Bkz. Türk, Ahmet: Kambiyo Senedi Borçlusu Tarafından Açılan Bedelsizliğe ve Hükümsüzlüğe Dayalı Menfi Tespit Davalarının Gösterdiği Özellikler, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 7 Özel Sayı, 2005, s. 327). Aksi takdirde bedelsiz olduğu iddia edilen çek banka tarafından lehtara ödenecek ve keşideci bundan zarar görecektir. Başka bir koruma yolu da bulunmadığına göre, bu hususta ihtiyatî tedbir kararı verilebileceği kuşkusuzdur (Reisoğlu, Seza: Türk Hukukunda ve Bankacılık Uygulamasında Çek, 2. Bası, Ankara 1998, s. 97).
Ayrıca, 6100 sayılı HMK m. 389 vd. hükümlerinde geçici hukukî himayenin bir türü olan ihtiyatî tedbirlere ilişkin düzenleme genel nitelikte olup; 2004 sayılı İİK m. 72 hükmünde menfî tespit davaları hakkındaki tedbirlerin özel olarak düzenlenmiş olması, bu davada, 6100 sayılı HMK m. 389 vd. hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını, asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri, ispat ölçüsüdür. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü hâkim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez. Oysa, 6100 sayılı HMK m. 390(3) hükmünde, ihtiyati tedbire karar verebilmek için yaklaşık ispat gerekli ve yeterli görülmüştür. Madde gerekçesinde ise, HMK m. 390(3) hükmündeki düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir.
Yukarıda anılan ilke ve esaslar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde;
(i) İbraz Tarihi Geçen Çekler Yönünden:
Davacı tarafça *** keşide tarihli, *** numaralı, *** keşide tarihli, **** numaralı, *** keşide tarihli, **** numaralı, **** keşide tarihli, *** numaralı, **** keşide tarihli, *** numaralı çekler yönünden de ödeme yasağı talep edildiği, söz konusu çeklerin keşide yerinin *** olduğu, ödeme yerinin gösterilmemesi nedeniyle muhatap bankanın bulunduğu yer olan *** olduğu, bu nedenle çekin düzenleme ve ödeme yeri aynı olduğundan, ibraz süresinin 6102 sayılı TTK m. 796 hükmü uyarınca 10 gün olduğu, Dairemizin karar tarihi itibariyle bu çekler yönünden bankaya ibraz süresinin dolduğu, bu nedenlerle bu çekler yönünden başlangıçta var olan hukuki yararın daha sonradan ortadan kalktığı anlaşılmakla, bu çekler yönünden tedbir talebinin bu gerekçe ile reddine karar verilmiştir.
(ii) Diğer Çekler Yönünden:
Yukarıda detaylı olarak ifade edildiği üzere; keşidecicinin temel ilişkide borçlu olmadığını, örneğin satılan malın teslim edilmediğini öne sürerek muhatap bankanın lehtara çek bedelini ödemesini engelleyemeyeceği, bu konuda yapabileceği yegane şeyin, çekin bankaya ibrazından önce mahkemeye başvurarak muhatap banka tarafından çek bedelinin lehtara ödenmesini önleme hususunda ihtiyatî tedbir kararı verilmesini istemek olduğu, aksi takdirde bedelsiz olduğu iddia edilen çekin banka tarafından lehtara ödeneceği ve keşidecinin bundan zarar göreceği, başka bir koruma yolu da bulunmadığına göre, bu hususta yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmesi halinde ihtiyatî tedbir kararı verilebileceği, her ne kadar dava konusu çeklerin avans çeki olduğuna dair yazılı bir sözleşme ibraz edilmemiş ise de, davacı tarafça sunulan çek fotokopileri ve iade faturalarının bu aşamada yaklaşık ispata elverişli olduğu, davalı tarafça davaya cevap verilmediği anlaşılmakla, mevcut delil durumuna göre telafisi imkansız zararlara yol açılmaması bakımından davalı lehtara yönelik olarak ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
Her ne kadar davacı taraf, lehtar dışındaki üçüncü kişiler tarafından da çeklerin bankaya ibrazı halinde ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilmesini talep etmiş ise de, davanın sadece lehtara karşı açıldığı, geçici hukukî koruma tedbiri niteliğinde olan ihtiyati tedbir kararlarının davanın tarafı olmayan üçüncü kişiler hakkında uygulanabilmesinin mümkün olmadığı gibi, dava konusu çeklerin kambiyo senedi niteliğinde olması, ticari hayattaki tedavül kabiliyeti ve ticari senetlere güven ilkesi çerçevesinde iyi niyetli üçüncü kişilerin hak kaybına sebebiyet vermemek maksadıyla, dava konusu çeklerin iyi niyetli üçüncü kişilere ciro edilmesi sonucu bu kişilerin senette mündemiç hak sahipliğinin korunması bakımından çeklerin davalı lehtar dışında üçüncü kişiler tarafından muhatap bankaya ibrazının önlenmesinin usul ve yasaya uygun olmayacağı anlaşıldığından, bu yöndeki tedbir talebinin reddi gereklidir.
Bu nedenlerle, istinaf eden davacı vekilinin istinaf sebepleri kısmen yerinde görüldüğünden, ilk derece mahkemesinin ara kararının 6100 sayılı HMK m. 353(1)-b-2 hükmü uyarınca kaldırılmasına, *** keşide tarihli, *** çek numaralı, *** TL meblağlı, *** keşide tarihli, **** çek numaralı, *** TL meblağlı ve *** keşide tarihli, *** çek numaralı, *** TL meblağlı çeklerin sadece davalı … tarafından muhatap bankaya ibrazı halinde çek bedellerinin dava sonuna kadar ödenmemesine yönelik olarak çek bedellerinin toplamı olan *** TL’nin takdiren % 30’u karşılğında teminatla ihtiyati tedbir kararı verilmesine, çeklerin davalı lehtar dışında üçüncü kişiler tarafından muhatap bankaya ibrazı halinde ödenmesinin tedbiren durdurulması yönündeki tedbir talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
I-) Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesinin *** E. sayılı dosyasında verilen *** tarihli ara kararının KALDIRILMASINA,
II-) 6100 sayılı HMK m. 353/1-b.2 gereğince YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA, Buna göre;

1-) Davacı vekilinin ihtiyatî tedbir talebinin KISMEN KABULÜNE, dava dilekçesinde belirtilen keşidecisi … olan, ***** Şubesine hitaben keşide edilen *** keşide tarihli, **** çek numaralı, *** TL meblağlı, **** keşide tarihli, *** çek numaralı, **** TL meblağlı ve *** keşide tarihli, *** çek numaralı, *** TL meblağlı çeklerin sadece davalı … tarafından muhatap bankaya ibrazı halinde çek bedellerinin ödenmemesi yönünde TEDBİR KONULMASINA, çeklerin davalı lehtar dışında üçüncü kişiler tarafından bankaya ibrazı halinde tedbirin UYGULANMAMASINA,
2-) Dava dilekçesinde bilgileri yazılı **** keşide tarihli, **** numaralı, **** keşide tarihli, **** numaralı, **** keşide tarihli, **** numaralı, **** keşide tarihli, **** numaralı, **** keşide tarihli, **** numaralı çekler yönünden talebin Dairemizin karar tarihi itibariyle 6100 sayılı HMK m. 114(1)-h ve 115(2) hükümleri gereğince hukukî yarar yokluğundan USULDEN REDDİNE,
3-) Davacının dava konusu çeklerin davalı lehtar dışında üçüncü kişiler tarafından muhatap bankaya ibrazı halinde ödenmemesi yönündeki tedbir talebinin usul ve yasaya uygun olmadığı anlaşıldığından, bu yöndeki tedbir talebinin REDDİNE,
4-) 6100 sayılı HMK m. 392(1) ve m. 87 hükümleri uyarınca ihtiyatî tedbir kararı verilen çeklerin toplam tutarın (**** ) takdiren % 30’u (yüzde otuzu) oranında (*** TL) teminat ALINMASINA,
5-) 6100 sayılı HMK m. 392(1) hükmü uyarınca teminat İlk Derece Mahkemesi veznesine yatırıldığında kararın infazı için muhatap banka ile gerekli yazışmaların İlk Derece Mahkemesi tarafından YAPILMASINA,
III-) İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye GELİR KAYDINA; 59,30 TL istinaf peşin harcının talep halinde istinafa başvuran davalılara İADESİNE,
IV-) İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından harcanan 162,10 TL istinaf harcı ile 54,00 TL posta/tebligat gideri toplamı olan 216,10 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
V-) İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın kendisine İADESİNE,
VI-) 6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik m. 359(4) hükmü uyarınca Dairemiz kararının ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın m. 362(1)-f hükmü uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.16/12/2021