Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/3352 E. 2023/314 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
DİYARBAKIR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/3352
KARAR NO : 2023/314

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVANIN KONUSU :Konkordato
KARAR TARİHİ :29/03/2023

Hasımsız olarak görülen davada Mahkemece verilen kararın istinaf incelemesi konkordato talep eden vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup incelendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Konkordato talep eden vekili; müvekkili şirketin yalıtım, sosyal hizmetler ve inşaat sektöründe faaliyet gösterdiğini, birçok kamu kurumunun dış cephe yalıtım işlerini yapmaya devam ettiğini, halen devam eden on adet projesinin bulunduğunu, ancak ülkenin içinde bulunduğu ekonomik problemler, Türk parasının değer kaybetmesi, haksız rekabet ve benzeri sebeplerden dolayı nakit sıkıntısı çektiğini ve ödeme güçlüğü yaşadığını, müvekkili şirketin basiretli ve iyiniyetli bir tacir olduğunu, ödeme iradesi bulunduğunu, hazırladıkları konkordato ön projesinde de belirtildiği şekilde kısa sürede bu borçların ödeneceğini ileri sürerek, 3 ay süre ile geçici mühlet, ihtiyati tedbir ve kesin mühlet kararı ile konkordato talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; Diyarbakır .. Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyası üzerinden …. tarihli ara karar ile 2004 sayılı İİK’nın 286. ve 287. maddeleri gereğince 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verildiği, …. tarihinde geçici mühletin 2 ay süre ile uzatıldığı, …. tarihli duruşmasında ise davacı şirkete 1 yıllık kesin mühlet verildiği, mahkemenin … tarihinde verilen kesin süreye rağmen konkordato komiseri ücreti ödenmediğinden davanın usulden reddine karar verildiği, karara karşı yapılan itiraz üzerine Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi .. Hukuk Dairesinin …. E., … K. sayılı ilamı ile davacı vekiline verilen kesin sürenin 7226 sayılı yasanın geçici 7. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi uyarınca … tarihine kadar durmuş ve o tarihten itibaren işlemeye başlamış olmasına rağmen verilen kesin süre dolmadan usulden red kararı verildiği gerekçesiyle kararın kaldırıldığı, bunun üzerine Diyarbakır .. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından …. E. numaralı dosyada yargılamaya devam olunarak …. tarihli karar ile kesin mühletin istinaf incelemesi sonrasında uzatılmasının mümkün olmadığı, zira kesin mühletin …. tarihinde sona ermesinden sonra usuli eksikliklerin gider avansının tamamlanması aşamasına kadar geçecek süreyi karşılayabilecek bir düzenleme de mevcut olmadığından, kesin mühletin uzatılmasında hukuki imkânsızlık bulunduğu, ayrıca konkordato komiserler kurulunun …. tarihli raporunda konkordato sürecine devam edilmesinde artık hukuki yararın kalmadığı ve konkordato projesinin tasdikinin mümkün olmadığı gerekçeleriyle konkordato talebinin reddine karar verildiği, bu kararın istinaf edilmesi üzerine Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi .. Hukuk Dairesinin … E., … K. sayılı ilamı ile konkordato kurulunun mühlet aşaması ve tasdik aşaması olarak ikiye ayrıldığı, kesin mühlet için de konkordato komiserlerinin, konkordatonun hazınlanmasına ilişkin işlemleri tam olarak gerçekleştirmediği, dosya kapsamında konkordatonun tasdiki aşamasına geçildiğine dair bir bilgi yada belgenin bulunmadığı, tasdik aşamasına geçilmemesine rağmen mahkemece konkordatonun tasdiki şartlarının gerçekleşmediği şeklindeki gerekçesinin yerinde görülmeyerek mühlet aşaması sonucuna ilişkin olarak 2004 sayılı İİK’nın 291 ve 292 maddeleri uyarınca ve komiserlerden davacı şirketin durumuna ilişkin rapor alınarak karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın kaldırıldığı, Diyarbakır .. Asliye Hukuk Mahkemesince …. tarihinde talep edene 1 yıllık kesin mühlet verildiği, 7226 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin 3. bendinin (c) fıkrası uyarınca …. tarihinde kesin mühletin son bulacağı, kesin mühlet süresi dolmadan ….. tarihinde davanın reddine karar verildiği (kalan süre 18 gün), Diyarbakır BAM .. Hukuk Dairesinin …. E., ….. K. sayılı ilamı ile …. tarihinde Diyarbakır .. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararının kaldırıldığı ve kaldırma ile kesin mühletin işlemeye devam ettiği ve … tarihinde son bulduğu, dosya içerisinde 2004 sayılı İİK’nın 289. maddesi uyarınca verilmiş bir uzatma kararının bulunmadığı ve kesin mühletin dolmuş olması nedeniyle bu aşamada uzatma kararı verilemeyeceği, 2004 sayılı İİK’nın 304. maddesi uyarınca kesin mühlet içerisinde dosya hakkında karar verme zorunluluğunun bulunduğu, ayrıca bu madde uyarınca mahkemece kesin mühlet süresinin uzatılmadığı ve yine kesin mühletin dolması sebebiyle uzatma kararı verilemeyeceği, mahkemece bu aşamada talep eden hakkında 2004 sayılı İİK’nın 291, 292, 304, 305 ve 306. maddeleri uyarınca kesin mühlet dolduğundan tasdik, red veya iflas kararı verilemeyeceği, ayrıca bir araştırma yapılmasına gerek olmadığı gerekçesiyle Diyarbakır Ticaret Sicil Müdürlüğünün … numaralı sırasında kayıtlı …….’nin konkordato talebinin usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, konkordato talep eden vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf kanun yoluna başvuran konkordato talep eden vekili; yerel mahkeme tarafından gider avansı istenilmesi ve bunun üzerine davanın usulden reddedilmesinin müvekkilin açıkça zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, mahkemenin tensip zaptıyla birlikte komiserlere çağrı dahi yapmadığını, davanın reddine dair kararda müvekkilinin hiçbir kusuru bulunmadığını, Mahkeme tarafından dosyanın esasına dahi girilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirketin bir çok borcunu ödemiş olduğunu ve hali hazırda aktif malvarlığının pasifinden çok daha fazla olduğunu, Mahkeme tarafından alacaklılar kurulu toplantısı için komiserlere süre dahi verilmediğini, mahkemenin kararda şirketin iflasına dahi karar veremediğini, kanunda bulunan boşluğun karara gerekçe yapılamayacağını beyan ederek istinaf isteminde bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;
Talep, borçlu şirket hakkında, 2004 sayılı İİK’nın 285 vd. maddeleri uyarınca geçici ve kesin mühlet kararları verilmesi ve konkordato projesinin tasdiki istemine ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinden, davanın başlangıçta Diyarbakır .. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) … E. sırasına kayden …. tarihinde açıldığı, Mahkemece verilen kararların Dairemizin … tarihli, …. E., ….. K. Sayılı ve ….. tarihli, … E., … K. Sayılı kararları ile kaldırıldığı, Mahkemenin … tarihli ve …. E., … K. sayılı kararıyla Hâkimler ve Savcılar Kurulunun 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararı nedeniyle dosyanın gönderildiği Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesince yukarıda yazılı gerekçe ile davanın esası hakkında karar verildiği anlaşılmaktadır.

(i) Davanın Ticarî Dava Olup Olmadığı Hususunun Değerlendirilmesi:
6102 sayılı TTK m. 4 hükmünde, bir davanın ticarî dava niteliğinde olup olmadığının tespiti bakımından üç ayrı kıstas kabul edilmiştir:
(i) Bunlardan ilki, tarafların sıfatına ve işin ticarî işletme ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ve başka hiçbir şart aranmaksızın TTK veya diğer kanunlarda ticarî sayılan davalardır (mutlak ticarî davalar). Mutlak ticarî davalar herhangi bir unsurun, bağlama noktasının veya sebebin davanın ticarî niteliğini değiştirmediği, mahkemenin kanaatinin rol oynamadığı davalardan olup; TTK m. 4(1) hükmünde (a) ilâ (f) bentlerinde sayılmıştır.
(ii) İkincisi ise, yalnızca bir ticarî işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticarî nitelikte kabul edilen davalardır. TTK m. 4(1)-son cümle hükmü uyarınca ikinci grup ticarî davalar, yalnızca bir tarafın ticarî işletmesini ilgilendiren havale, vedia (saklama) sözleşmesi ile fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalardır. Bu nevi davaların ticarî nitelikte sayılması için yalnızca bir tarafın ticarî işletmesiyle ilgili olması TTK’da gerekli ve yeterli görülmüştür.
(iii) Üçüncü grup ise, nispî ticarî davalar olup, TTK m. 4(1) hükmü uyarınca her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticarî dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticarî dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticarî işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticarî iş niteliğinde olması veya ticarî iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticarî sayılması davanın ticarî dava olması için yeterli değildir. TTK m. 19/2 hükmü uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş niteliğindeki bir sözleşmenin diğer taraf için de ticarî sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira TTK, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı “ticarî iş” esasına göre değil, “ticarî işletme” esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticarî nitelikte olması tek başına davayı ticarî dava haline getirmez.
Yukarıda anılan ilke ve esaslar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; 2004 sayılı İİK m. 285/3 hükmünde, konkordato talepleri hakkında görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunun düzenlendiği anlaşıldığından, eldeki davanın mutlak ticarî dava olduğu konusunda duraksama bulunmamaktadır.

(ii) Davanın HSK’nın Ticaret Mahkemelerinin Yargı Çevresini Belirleme Kararı Kapsamında Değerlendirilmesi:
5325 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun
un m. 5/1 ve m. 7 hükümleri ile 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanununun m. 4(1)-a ve 7(2)-f hükümleri çerçevesinde HSK 1. Dairesinin 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı kararı ile Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesinin 01/09/2021 tarihi itibarıyla faaliyete geçirilmesine karar verilmiştir.
HSK’nın 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararında (RG-08/07/2021-31535) Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin Diyarbakır ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesine ve kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilmiştir. Bu nedenlerle, 01/09/2021 tarihinden itibaren Diyarbakır il merkezi ve ilçelerinin yer itibariyle yetkili olduğu bütün ticarî davalar, adı geçen mahkemede görülecektir.
HSK’nın yukarıda anılan yargı çevresi belirleme kararında, 01/09/2021 tarihinde önce açılan davaların yeni kurulan mahkemelere devredilip devredilmeyeceği konusunda açık bir düzenleme bulunmamaktadır.
Ancak, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi ve 5. Hukuk Dairesi tarafından 5235 sayılı Kanun’un 35. maddesi kapsamında verilen uyuşmazlığın giderilmesi kararlarında; davanın açıldığı tarih itibariyle görevli olan asliye hukuk mahkemelerinin, derdest dava dosyalarını HSK’nın 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararıyla yeni kurulan veya yetki çevresi genişletilen ticaret mahkemelerine devir ya da görevsizlik kararı ile gönderemeyeceği, HSK’nın söz konusu kararı öncesinde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların görülmeye devam edilmesi gerektiği kabul edilmiştir (Bkz. Yargıtay 11. HD’nin 25/03/2022 tarihli ve 2022/509 E., 2022/2410 K. sayılı; Yargıtay 5. HD’nin 21/02/2022 tarihli ve 2022/1073 E., 2022/2686 K. sayılı uyuşmazlığın giderilmesi kararları).
Yine Yargıtay’ın ilgili hukuk dairelerinin içtihatları da, uyuşmazlığın giderilmesi kararına benzer gerekçelerle, davaların ilk açıldığı asliye hukuk mahkemelerinde asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla görülmesi gerektiği yönündedir (Bkz. Yargıtay 11. HD’nin 14/03/2022, 2022/500 E., 2022/1830 K.; Yargıtay 4. HD’nin 11/04/2022, 2022/2384 E., 2022/7144 K.; Yargıtay 5. HD’nin 21/03/2022, 2022/4258 E., 2022/5003 K. tarih ve sayılı kararları). 6100 sayılı HMK m. 22 hükmü uyarınca Yargıtay’ın yargı yeri belirleme hususunda yüksek görevli merci olması nedeniyle, yukarıda anılan uyuşmazlığın giderilmesi kararlarındaki ve diğer özel daire içtihatlarında benimsenen çözüm çerçevesinde uygulama birliğinin sağlanması gerekli olmuştur.
Sonuç olarak, HSK Genel Kurulunun 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararıyla 01/09/2021 tarihi itibariyle Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesinin faaliyete geçirildiği, davanın …. tarihinde açıldığı, HSK’nın yukarıda anılan kararında derdest dosyaların devredileceği yönünde bir ibare bulunmadığı anlaşıldığından, dosyanın Diyarbakır .. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir.
Göreve dair kurallar kamu düzenine ilişkin olup 6100 HMK’nın m. 1 hükmü uyarınca mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir; m. 114(1)-c hükmüne göre de mahkemenin görevli olması bir dava şartıdır. Aynı Kanun’un m. 115 hükmüne göre ise, dava şartlarının mevcut olup olmadığı, taraflarca ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilir. Bu nedenle, dava açılırken dayanılan hukuki ve maddi olguların göreve etkili olduğu durumda öncelikle hukuki nitelemenin yapılması ve sonucuna göre mahkemenin görevsiz olduğu kanısına varılırsa dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmelidir.
Yukarıda belirtilen sebeplerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın m. 353(1)-a-3 ve m. 355 hükümleri uyarınca esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmeksizin kamu düzeni ilkesi uyarınca re’sen gözetilen sebeplerle kabulü ile, ilk derece mahkemesince davanın görev yönünden reddi ile 6100 sayılı HMK m. 20(1) hükmündeki usûl izlenerek dosyanın görevli Diyarbakır .. Asliye Hukuk Mahkemesine (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) gönderilmesine karar verilmesi için ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın kararı veren yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-)Konkordato talep eden vekilinin istinaf isteminin, esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmeksizin kamu düzeni ilkesi yönünden re’sen KABULÜNE, İlk Derece Mahkemesinin yukarıda anılan kararının 6100 sayılı HMK’nın 353(1)-a-3 ve 355 maddeleri uyarınca esası incelenmeksizin KALDIRILMASINA,
2-)Gerekçede belirtilen eksikliklerin giderilmesi amacıyla konkordato isteminin yeniden değerlendirilmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-)Kararın kaldırılma nedenine göre konkordato talep eden vekilinin istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine YER OLMADIĞINA,
4-)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince, peşin alınan 59,30 TL istinaf karar ve ilâm harcının istinaf eden konkordato talep edene İADESİNE,
5-)İstinaf kanun yoluna başvuran konkordato talep eden tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılacak yargılamada verilecek hükümle birlikte DEĞERLENDİRİLMESİNE,
6-)6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı Kanun ile değişik m. 359(4) maddesi uyarınca Dairemiz kararının İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın m. 353(1)-a ve 362(1)-c-g hükümleri gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/03/2023