Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2023/3455 E. 2023/1467 K. 23.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
DİYARBAKIR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/3455
KARAR NO : 2023/1467

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TALEP : İhtiyati Tedbir Kararı
KARAR TARİHİ: 23/10/2023

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla; dosya incelendi. Gereği düşünüldü.
A) DAVACI VEKİLİNİN İSTEMİNİN ÖZETİ :
Davacı vekili sunmuş olduğu dava dilekçesi ile özetle; davalı kurum tarafından müvekkili hakkında … TL tutarında elektrik faturası düzenlendiğini,davacının son bir yıllık faturalarına bakıldığında,davaya konu faturadaki miktar kadar kullanım yapmadığının anlaşılacağını, … tarihli faturanın fahiş olduğunu, müvekkilinin belirtilen miktarda elektrik kullanmadığını belirterek faturadan dolayı borçlu olmadığının tespiti ile elektriğinin kesilmemesi amacıyla tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
B) İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ :
Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesinin …… esas sayılı ara kararı ile;” dava konusu edilen faturaların davacı adına kayıtlı aboneliğe ilişkin tüketim faturası ( normal tahakkuk faturası) niteliğinde olduğu, davacı tarafın yaklaşık ispata yönelik delil sunamadığı hususları göz önünde bulundurulduğunda davacı yanın elektriğin kesilmemesi yönündeki tedbir talebinin reddine (Aynı yönde karar için bakınız: Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi …K.)” karar verilmiştir.
C) İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinafında; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,müvekkili şirketin işlerinin devamının sağlanması için elektrik enerjisinin kesilmemesinin zorunlu olduğunu,aksi durumda işlerin kesintiye uğrayıp yürütülemeyeceğini, bu nedenle müvekkilinin sonradan telafisi imkansız zararlara uğrayacağını, müvekkilinin bir aylık tüketimine karşılık kesilen dava konusu faturanın çok fahiş miktarda olduğunu, son bir yıl içindeki tüketime ilişkin faturalar ve bu faturaların ödendiğini gösterir banka dekontları incelendiğinde müvekkili şirketin bir aylık tüketiminin bu denli yüksek olamayacağını, gerçek tüketim miktarının yargılamayı gerektirdiğini ve mutlak sonucun ancak alanında uzman bilirkişiden aldırılacak rapor ile tespit edilebileceğini, yaklaşık ispat şartının gerçekleştirildiğinin kabulü gerektiğini, elektrik enerjisinin kesilmemesi ve devamı halinde kullanımı oranında faturalandırılması durumunda davalı şirketin ticari hayatını hiçbir şekilde zora sokmayacağını, verilecek enerji karşılığında tüketim bedeli ödeneceğinden karşı tarafın herhangi bir risk ile karşı karşıya kalmayacağını, telafisi imkansız zararların önüne geçmek amacıyla, müvekkilin …. numaralı elektrik abonesine dava sonuçlanıncaya kadar tedbiren elektrik enerjisi sağlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
D)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Dava, menfi tespit istemine ilişkin olup, uyuşmazlık tedbir koşullarının oluşup oluşmadığına yöneliktir.
İnceleme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve re’sen kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek tedbir istemine yönelik yapılmıştır.
Geçici Hukuki Koruma tedbirlerinden olan “ihtiyati tedbir” 6100 Sayılı HMK’nun 389-399. maddelerinde düzenlenmiştir. HMK’nun 389. maddesinde ihtiyati tedbirin şartları, 391. maddesinde ihtiyati tedbir kararının kapsam ve içeriği, 393. maddesinde ihtiyati tedbir kararının uygulanması, 394. maddesinde ihtiyati tedbir kararına itiraz ve uygulanacak usule yer verilmiştir. HMK’nun 391/3. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebinin reddi halinde kanun yoluna başvurma olanağı getirilmiştir.
İhtiyati tedbir öğretide, “Kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca, davacı veya davalının (dava konusu ile ilgili olarak) hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte, geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır.” şeklinde tarif edilmiştir (Medeni Usul Hukuku 12.Baskı Sh.714-Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez, Prof. Dr. Oğuz Atalay, Prof. Dr. Muhammet Özekes). Anılan tariften de anlaşılacağı üzere, ihtiyati tedbirin diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu şey üzerinde yeni bir takım ihtilafların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389. maddesinde “(1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
(2) Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır.” hükmü yer almaktadır. Söz konusu maddede ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, ihtiyati tedbir sebebi ve şartı olarak kabul edilmiştir. Mahkemece, ihtiyati tedbir yargılamasının gerektirdiği inceleme ve ispat kuralları dikkate alınarak, yapılan incelemeden sonra, bu sakınca veya zararı ortadan kaldıracak tedbire karar verilmesi mümkün olacaktır. İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır.
Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin sadece uyuşmazlık konusu hakkında verileceği düzenlemiştir.
6100 sayılı HMK’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuş, “yaklaşık ispat” kavramından bahsedilerek kabul edilmiştir. Yaklaşık ispat durumunda hakim, o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Yaklaşık ispatta tam ispat aranmamakla beraber basit bir iddia da yeterli kabul edilemez. Karşı tarafı riskle karşı karşıya bırakacak veya onun ticari hayatını ya da yaşantısını zora sokacak nitelikte verilecek tedbir kararının amacına uygun düşeceğinin kabulüne olanak bulunmamaktadır. Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
Tüm bu açıklamalar ışığında, her ne kadar dava konusu edilen faturanın davacı adına kayıtlı aboneliğe ilişkin tüketim faturası ( normal tahakkuk faturası) niteliğinde olduğu görülmüş ise de, davacı vekilince talep ve dava dilekçesine ekli fatura miktarlarına bakıldığında en yüksek tahakkuk ettirilen faturanın …TL, uyuşmazlık konusu fatura miktarının ise ….. TL olduğu faturalar arasında ciddi farklılıklar bulunduğu ayrıca uyuşmazlık konusu faturanın ilk okuma ve son okuma tarihlerinin aynı olduğu,ilk okuma ile son okuma tarihleri arasında gün farkı bulunmamasına rağmen,faturanın yüksek düzenlenmesine dayanak bilgi ve belgenin davalı yanca dosyaya sunulmadığı,tedbir kararı verilmemesi halinde tedbir istenen yerin iş yeri olması ,elektriğin kesilmesi durumunda işlerinin olumsuz etkileneceği HMK’nun 389.maddesinde düzenlendiği üzere, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâlinin gerçekleştiği sonucuna varılarak davacının istinafının kabulü ile uygun teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekirken hukuki nitelendirmede hataya düşülerek yazılı gerekçe ile ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi doğru değildir. Davacı vekilinin istinaf başvurusu bu yönüyle yerinde görülmüştür.
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile inceleme konusu ilk derece mahkemesi kararının HMK’nun 353/1-b.2. maddesi uyarınca kaldırılmasına, talep bakımından yeniden karar verilmesine, giderek davacının ihtiyati tedbir talebinin uyuşmazlık bedelinin %15’i oranında teminat mukabilinde kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile inceleme konusu, Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ….esas sayılı ara kararının HMK’nun 353/1-b.2. maddesi uyarınca kaldırılmasına, talep bakımından yeniden karar verilmesine, giderek davacı vekilinin elektrik enerjisinin kesilmemesi yönündeki ihtiyati tedbir talebinin KABULÜ ile; dava konusu ….numaralı aboneliğe ilişkin tahakkuk ettirilen … TL borcun %15’ine(…. TL) tekabül eden nakdi teminat veya kayıtsız şartsız, süresiz ve kat’i banka teminat mektubu alınmak suretiyle teminat yatırılması halinde davalı ….’a müzekkere yazılarak dava tarihinden sonra güncel fatura borçlarının ödemesi şartı ile dava konusu abonelik için elektrik enerjisinin dava süresince KESİLMEMESİNE,
2-Teminat yatırıldığında, davalı kuruma müzekkere yazılmasına,
3-Temyizi kabil olmayan bu kararın, 6100 sayılı Kanunun 359/3.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
4-Kararın infazı ile ilgili olarak ilk derece mahkemesini Yazı İşleri Müdürünün görevlendirilmesine,
5-Davacıdan alınan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde iadesine,
6-İstinaf yargılama giderinin esas hakkında yapılan yargılamada ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine,
7-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Kanunun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere 23/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.