Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2023/3315 E. 2023/1454 K. 20.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
DİYARBAKIR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/3315
KARAR NO : 2023/1454

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVANIN KONUSU :Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi)
İSTİNAF KARAR TARİHİ :20/10/2023

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine dair hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmakla; dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A) DAVACI VEKİLİNİN İDDİASI VE İSTEMİ: davalı şirket tarafından haksız olarak kaçak kullanıldığı iddiası ile açılan menfi tespit davasında, müvekkili hakkında tahakkuk ettirilen borca ilişkin olarak davalı kurum tarafından icra takibi başlatılma tehdidi bulunduğunu, ayrıca davalı kurumun elektrik kesme tehdidi ile müvekkili ödeme yapmaya zorladığını, bu sebeple müvekkilinin cebri icra baskısı altında kalmaması adına ve de elektrik kullanımının kesilmemesi için davaya konu borç hakkında teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Bilahare dosyaya sunulan ….. tarihli dilekçeleri ile, tedbir taleplerinin sadece icra takibi başlatılmamasına ilişkin olduğu bildirilmiştir.
B) İHTİYATİ TEDBİR KARARI: Mahkemenin …. tarihli ara kararı ile: “..,somut olayda, davacı vekili hem kaçak elektrik kullanılmadığını hem de kaçak elektrik kullanımı düzenlenen faturanın yönetmeliğe uygun şekilde usulünce tahakkuk ettirilmediğini iddia etmiştir. Kaçak elektrik kullanımı bulunduğunun ispat yükü davalıdadır. Mevcut aşamada davacının kaçak elektrik kullanımı olduğuna dair dosyada herhangi bir delil bulunmadığından yaklaşık ispat külfetinin yerine getirildiğinin kabulü gerekir. Öte yandan, davacı tarafından hiç kaçak elektrik kullanılmadığı iddia edilmiş ancak … TL üzerinden menfi tespit davası açılmış ve dava bu değer üzerinden harçlandırılmıştır. Bu durumda, davaya konu edilen faturanın … TL’lik kısmı yönünden ve bu bedel üzerinden alınacak %20 teminat karşılığında icra takibine konu edilmemesine..,” gerekçeleri ile; “1-Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin KISMEN KABULÜNE, davalı ……. tarafından davacı …. …… Adına düzenlenen ….. tarihli ….. seri numaralı …… TL bedelli faturanın dava değeri olan … TL’lik kısmının % 15’i oranında nakit teminat yatırılması ya da aynı miktarda kayıtsız şartsız, süresiz ve kat’i banka teminat mektubu ibrazı koşuluyla, İİK’nun 72/2. maddesi uyarınca İCRA TAKİBİNE KONU EDİLMEMESİNE, 2-Fazlaya ilişkin ihtiyati tedbir talebinin REDDİNE,” karar verilmiştir.
C) İHTİYATİ TEDBİRE İTİRAZ:
Davalı vekili ihtiyati tedbir kararına itiraz dilekçesinde; kaçak elektrik tespit tutanaklarının aksi ispat edilinceye kadar resmi belge niteliğinde olduğunu, mahkeme tarafından verilen tedbir kararının mahiyeti itibariyle çok geniş nitelikte olduğunu işbu tedbir kararı ile müvekkiline külfet yüklendiğini, mahkemece verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının davacıya borcunu ödememek konusunda hukuki koruma sağladığını ve kurum zararı oluştuğunu, somut olayda tedbir kararının davanın esasına etki edecek bir karar olmadığını, davacının korunmasında menfaati olacak herhangi bir hakkının bulunmadığını, davacının derhal korunmasında zorunluluk bulunan herhangi bir durumun mevcut olmadığını, ayrıca davacının ihtiyati tedbirin unsurlarından biri olan davanın esası yönünden kendisinin yaklaşık haklılığını ispat edemediğini belirterek tedbir isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D) İHTİYATİ TEDBİRE İTİRAZIN REDDİ:
Mahkemenin …… tarihli ihtiyati tedbire itirazın reddi kararı ile; “.., tedbir kararı verilmemesi halinde davacının cebri icraya maruz kalabileceği, davanın sonucuna göre davalının alacağını her zaman tahsil imkanı bulunduğu ve 2004 sayılı İİK m. 72/2 hükmü uyarınca icra takibinden önce açılan menfi tespit davalarında icra takibinin durdurulmasına karar verilebileceği dikkate alındığında davacının tedbir talebine ilişkin şartların mevcut olduğu..,” gerekçeleri ile itirazın reddine karar verilmiştir.
E) İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının bir hafta içinde tedbirin uygulanması talebinde bulunmadığını, dolayısı ile tedbirin kendiliğinden kalktığını teminat miktarının düşük olduğunu, tedbir kararının ucu açık bir şekilde verildiğini, mahkemece verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının davacıya borcunu ödememek konusunda hukuki koruma sağladığını, kararın kurum zararı oluşturduğunu ve telafisi güç zararlara sebebiyet verdiğini, tedbir kararının yokluklarında verildiğini ve hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiğini belirterek ihtiyati tedbir kararına yapılan itirazın reddi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
F) DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE :
Davalının istinafı, İlk derece mahkemesince verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılması istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi, Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi uyarınca, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, istinaf kanun yoluna başvuran tarafın sıfatı gözetilerek, kamu düzenine aykırılık teşkil eden ve bu nedenle resen gözetilmesi gereken hususlar değerlendirilerek yapılmıştır.
Geçici Hukuki Koruma tedbirlerinden olan “ihtiyati tedbir” 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389-399. maddelerinde düzenlenmiştir. HMK’nun 389. maddesinde ihtiyati tedbirin şartları, 391. maddesinde ihtiyati tedbir kararının kapsam ve içeriği, 393. maddesinde ihtiyati tedbir kararının uygulanması, 394. maddesinde ihtiyati tedbir kararına itiraz ve uygulanacak usûle yer verilmiştir. HMK’nun 391/3. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebinin reddi kararına karşı ve HMK’nun 394/5. Maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararına itiraz hakkında verilen karar karşı kanun yoluna başvurma olanağı getirilmiştir.
HMK’nun “İhtiyati Tedbirin Şartları” kenar başlıklı 389. maddesinde “(1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
(2) Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır.” hükmü yer almaktadır. Söz konusu maddede ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan hâller, ihtiyati tedbir sebebi ve şartı olarak kabul edilmiştir. Mahkemece, ihtiyati tedbir yargılamasının gerektirdiği inceleme ve ispat kuralları dikkate alınarak, yapılan incelemeden sonra, bu sakınca veya zararı ortadan kaldıracak tedbire karar verilmesi mümkün olacaktır. İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır.
HMK’nun ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuş, “yaklaşık ispat” kavramından bahsedilerek kabul edilmiştir. Yaklaşık ispat durumunda hâkim, o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Yaklaşık ispatta tam ispat aranmamakla beraber basit bir iddia da yeterli kabul edilemez. Karşı tarafı riskle karşı karşıya bırakacak veya onun ticari hayatını ya da yaşantısını zora sokacak nitelikte verilecek tedbir kararının amacına uygun düşeceğinin kabulüne olanak bulunmamaktadır. Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
HMK’nun 392. maddesine göre; ihtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır.
Tüm bu açıklamalar ışığında, Mahkemece verilen ihtiyati tedbir ara kararı, dosyaya kazandırılan belge ve bilgiler ile birlikte değerlendirildiğinde; HMK’nun 389.maddesinde düzenlendiği üzere, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı yada tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâlinin gerçekleştiği, mahkemece, harçlandırılmış dava konusu alacağın %15’ı oranında teminata hükmedilmek suretiyle davaya konu faturanın sadece ..TL’lik kısmının icra takibine konu edilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve tedbire itirazın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu sonucuna varılarak davalı şirket vekilin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Bu itibarla, davalı …. vekilinin ilk derece mahkemesi ara kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davalı …. vekilinin inceleme konusu ara karara yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gereken harç peşin yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf kanun yoluna başvuranlar üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
5-Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesinden sonra HMK’nun 333.maddesi uyarınca ilgililerine iadesine,
6-Temyizi kabil olmayan bu kararın, 6100 sayılı Kanunun 359/3.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılıp harç tahsil işlemlerinin yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Kanunun 362/1-f maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 20/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.