Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
DİYARBAKIR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2662
KARAR NO : 2023/1242
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 28/09/2023
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sırasında ilk derece mahkemesince verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen ara karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla; dosya incelendi. Gereği düşünüldü;
A) DAVACININ TALEBİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili ile davalı arasında …. tarihli alüminyum doğrama ve dış cephe giydirme yapım işi konulu sözleşme imzalandığını, müvekkilinin tekstil üretim fabrikası olup, inşaatının yapılması aşamasında davalı ile çalışıldığını, sözleşmede işin teslim süresinin …olarak belirlenmiş olduğunu fakat iş tesliminin belirlenen tarihte yapılmadığını, iş karşılığı yapılacak ödemenin, sözleşmede düzenlendiği gibi; peşin olarak çek ve nakit banka havalesi ile toplam … TL olarak yapıldığını, müvekkilinin ödeme yükümlülüğünü yerine getirdiğini, davalının işi belirlenen tarihte teslim etmeyip, eksik kusurlu ve hatalı olarak bıraktığını, bu durumun Diyarbakır … Sulh Hukuk Mahkemesinin… D.İş dosyası ile de belirlendiğini, tarafların aralarında düzenledikleri sözleşme madde 5’te, tarafların gecikme tazminatı bedelini günlük 10.000 TL olarak belirlediklerini, fatura kesim tarihinin … olduğunu, işin tam olarak bitirilmeyip …. tarihi itibariyle eksik bırakılarak fiilen iş alanından ayrıldığını, bu sebeple fatura kesim tarihinin kendilerince fiili teslim tarihi olarak tespit edildiğini, davalı şirketin şahıs şirketi olup, şahsına yahut firmaya kayıtlı taşınmaz mal, araç ve banka hesaplarındaki nakdin müvekkiline ödeme yapmamak amacı ile kaçırılacağının şifaen öğrenildiğini, alacağın kaçırılması riskinin mevcut olduğunu belirtmiş, bu nedenle davalının, alacakların tahsilini imkansız hale getirmek için şirket ve şahıs hesaplarında bulunan nakdin, şirket ve şahıs adına kayıtlı taşınmaz ve araçlarının elden çıkarıp çıkarmadığının mahkeme tarafından araştırılmasını, bu sebeple müvekkilinin hak kaybı yaşamaması için şirketin ve şahsın banka hesaplarının tümüne, şirket ve şahsın adına kayıtlı taşınmaz ve araçlarına ihtiyati tedbir konmasını talep etmiştir.
B) İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ :
Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarihli ve …. Esas sayılı ara kararı ile; ” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun onuncu kısmının birinci bölümünde düzenlenen ihtiyati tedbir müessesesi, 389. madde başlığında; “geçici hukuki korumalar” olarak vasıflandırılmış ve aynı maddenin birinci fıkrasında şartları belirtildikten sonra, takip eden maddelerde bu konudaki talep, verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanması gibi sair hususlarda yapılması gerekli usul ve prosedür açıklandığını, Anılan bu yasal düzenleme uyarınca, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için tedbir konulması talep edilen mal ya da hakkın uyuşmazlık konusu olması gerektiğini, eş söyleyişle ihtiyati tedbirin ancak taraflar arasında çekişmeli olan dava konusu hakkında verilebildiğini, somut olayda, talebin taraflar arasında akdedildiği iddia olunan sözleşme nedeniyle iadesi istenen meblağ üzerinden ihtiyati tedbire ilişkin olduğunu, İhtiyati tedbir konulması talep edilen davalılara ait araç ve mal varlığı değerlerinın uyuşmazlık konusu olmadığı” gerekçesiyle davacının ihtiyati tedbir talebinin REDDİNE karar verilmiştir.
C) İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili istinafında; Müvekkili ile davalı arasında 01.08.2022 tarihli Alüminyum doğrama ve dış cephe giydirme yapım işi konulu sözleşme imzalandığını, müvekkilinin tekstil üretim fabrikası olup, inşaatının yapılması aşamasında davalı ile çalışılarak, sözleşmede işin teslim süresi 30.09.2022 olarak belirlendiğin, fakat iş tesliminin belirlenen tarihte yapılmadığını, iş karşılığı yapılacak ödemenin sözleşmede düzenlendiği gibi; peşin olarak çek ve nakit banka havalesi ile toplam 2.580.000 TL olarak yapıldığını, müvekkilinin ödeme yükümlülüğünü yerine getirdiğini, davalının işi belirlenen tarihte teslim etmeyip, eksik kusurlu ve hatalı olarak bıraktığını, bu durumun Diyarbakır 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2022/56 D.İş dosyası ile de belirlendiğini, tarafların aralarında düzenledikleri sözleşme madde 5’te, tarafların gecikme tazminatı bedelini günlük 10.000 TL olarak belirlediklerini, fatura kesim tarihinin 18.01.2023 olduğunu, işin tam olarak bitirilmeyip 18.01.2023 tarihi ile eksik bırakılarak fiilen iş alanından ayrıldığını, bu sebeple fatura kesim tarihinin fiili teslim tarihi olarak tespit edildiğini, davalı şirketin şahıs şirketi olup, şahsına yahut firmaya kayıtlı taşınmaz mal, araç ve banka hesaplarındaki nakdin müvekkiline ödeme yapmamak amacı ile kaçırılacağının şifaen öğrenildiğini, alacağın kaçırılması riskinin mevcut olduğunu, bu nedenle davalının, alacakların tahsilini imkansız hale getirmek için şirket ve şahıs hesaplarında bulunan nakdin, şirket ve şahıs adına kayıtlı taşınmaz ve araçlarının elden çıkarıp çıkarmadığının mahkeme tarafından araştırılmasını, bu sebeple müvekkilinin hak kaybı yaşamamasını belirterek tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
D) DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbirin reddine dair ara kararının kaldırılması ve ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkindir.
Dava; davacı iş sahibi ile davalı yüklenici arasında imzalanan Alüminyum doğrama ve dış cephe giydirme yapım işi konulu Eser Sözleşmesindeki yükümlülüklerin yüklenici tarafından tam olarak yerine getirilmemesi ve sözleşmeye aykırı hareket edilmesi nedeniyle davacının uğradığı iddia edilen eksik, kusurlu imalatlar nedeniyle gecikmeden kaynaklı cezai şart bedeli ile nefaset alacağı ve manevi tazminat talebinin tahsiline ilişkin alacak/tazminat davasıdır.
İstinaf incelemesi, dairemizce 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve re’sen kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İhtiyati tedbir, 6100 sayılı HMK’da 389 vd. maddelerinde düzenlenmiştir.
HMK’nın 389/1. maddesinde; ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir…” hükmü düzenlenmekle ihtiyati tedbir açıklanmıştır. Mezkur maddede ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, ihtiyati tedbir sebebi ve şartı olarak kabul edilmiştir. Mahkemece, ihtiyati tedbir yargılamasının gerektirdiği inceleme ve ispat kuralları dikkate alınarak, yapılan incelemeden sonra, bu sakınca veya zararı ortadan kaldıracak tedbire karar verilmesi mümkün olacaktır. İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin sadece uyuşmazlık konusu hakkında verileceği düzenlemiştir.
Bu açıklamalardan sonra somut olay değerlendirilecek olursa; Davacı taraf dava dilekçesi ile ihtiyati tedbir talebinde bulunmuştur. Davacı yukarıda ayrıntılı olarak nitelendirilen işbu dava dosyasıyla esasında para alacağını (gecikmeden kaynaklı cezai şart bedeli ile nefaset alacağı ve manevi tazminat talebini) teminat altına almayı hedeflemektedir. Dolayısıyla ihtiyati tedbir konulması istenilen taşınır (araç) ve taşınmaz malların aynı ile ilgili taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlık konusunun para alacağına ilişkin olduğu anlaşıldığından davacılar vekilinin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 389. maddesi gereğince şartları oluşmayan ihtiyati tedbir talebinin ilk derece mahkemesince reddine karar verilmesinde usul ve esas bakımından hukuka aykırılık görülmemiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve esas bakımından hukuka aykırı bir yön bulunmamasına göre; davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf sebeplerinin 6100 sayılı Kanunun 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. tarihli, …. Esas sayılı ara kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanunun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken … TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan ….TL’nin mahsubu ile kalan ….TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf kanun yoluna başvuran tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderinin dava sonunda verilecek nihai karada dikkate alınmasına,
6-Temyizi kabil olmayan işbu kararın tebliğ, kesinleştirme, harç tahsil ve artan istinaf avansının iade işlemlerinin HMK’nın 359/4. Maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-f maddesi gereğince KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 28/09/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.