Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/570 E. 2022/572 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
DİYARBAKIR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2022/570
KARAR NO : 2022/572

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN ARA KARARLARIN
MAHKEME : DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 31/03/2022

Taraflar arasında derdest davada yerel mahkemece verilen İhtiyati haciz talebinin kısmen kabulüne dair ara kararın her iki taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine dosya istinaf incelemesi için dairemize gelmekle, dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A) İHTİYATİ HACİZ TALEBİ:
Davacı karşı davalı … vekili 10/12/2021 tarihli dilekçesinde özetle; müvekkilinin alacağının 2012 yılından kaldığını, dosya kapsamında daha evvel ihtiyati tedbir kararları verildiğini ve alacağın kesin olarak sübut bulduğunu, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın yaklaşık ispat kurallarına göre ortaya konulmasına bağlı olduğunu, müvekkilinin alacağının mevcudiyetine ilişkin kesinleşmiş Yargıtay İlamı bulunduğunu ve yaklaşık ispat durumunun kemali ile ikmal edildiğini belirterek İİK’nun 257. Maddesi gereğince 402.955,90 TL alacak ve bunun %20 sini oluşturan 80.591,18 TL ile 3.003.461,34 Euro ve bunun %20 sini oluşturan 600.692,27 Euro karşılığı Türk Lirası alacaklarını güvence altına alacak kadar, teminatsız şekilde ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
B) İHTİYATİ HACİZ TALEBİNİN KSIMEN KABUL KISMEN REDDİ KARARI:
Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesinin 20/12/2021 tarih ve … E. sasyılı kararı ile;
“İİK’nın 257. maddesinde rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ancak borçlunun belirli bir yerleşim yerinin bulunmaması veya mallarını gizleme, kaçırma, kaçma gibi alacaklının haklarını ihlal eden eylemlerde bulunması halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. İhtiyati haciz yönünden de talep eden taraf, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır.
İcra ve İflas Kanunun 258. maddesinin 2. cümlesinde “Alacaklı alacağı ve icabında İhtiyati haciz sebepleri ( m.257) hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” denilmektedir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için bir kimsenin aleyhine delil olmak üzere vücuda getirdiği bir belgenin varlığı şart değildir. İhtiyati haciz kararı verilirken dikkat edilmesi gereken hususun alacağın yazılı delille ispatı değil, alacağın varlığı konusunda hakime kanaat verecek dellilerin sunulmasıdır. Hakim, taraflar arasındaki ilişkiye, alacağı doğuran sebebin şekline ve niteliğine göre ibraz edilen delilleri değerlendirerek alacağın varlığı hakkında bir kanaata vardığı takdirde İİK’daki diğer şartlar mevcutsa, ihtiyati haciz talebini kabul edecektir. Alacağın varlığına kanaat getirilmesi yaklaşık ispattır.
İhtiyati hacizde teminat İİK 259. maddede düzenlenmiştir. Maddede, ihtiyati haciz isteyen alacaklının hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun veya üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve HMK 96’ncı maddesinde yazılı teminatı vermeye mecbur olduğu, ancak, alacağın bir ilama müstenid ise teminatın aranmayacağı, ilam mahiyetinde bir vesikaya müstenid ise mahkemenin teminata lüzum olup olmadığını takdir edeceğine yer verilmiştir. Bununla birlikte ihtiyati haciz kararının “tedbirde orantılılık” ilkesine uygun biçimde alacak miktarına uygun olarak belirlenmesi gerekir.
Somut olayda, ihtiyati haciz isteyen davacı-karşı davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davalıdan alacaklı olduğunu ileri sürerek, alacağını teminen davalı borçlunun taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir. İhtiyati hacze konu olan alacak yönünden Yargıtay 15.HD.’nin 2020/230 E., 2020/1103 K. Sayılı ilamının 3. sayfasının son paragrafında “..Diğer taraftan dosya kapsamına göre yüklenicinin 3.003.461,34 Euro ve 402.955,90 TL KDV bakiye alacağı bulunduğu ihtilafsızdır.” şeklinde belirleme yapıldığı, bu belirleme ve tüm dosya kapsamı göz önünde bulundurulduğunda ihtiyati hacze konu alacağın taraflar arasında ihtilafsız olduğu, ihtiyati haciz talep edenin alacağın varlığına ve haciz sebeplerine ilişkin olarak İİK’nın 258. maddesindeki yaklaşık ispat koşulunun sağlanmış olduğu kanaatiyle 402.955,90 TL ve 3.003.461,34 Euro’nun harca esas değeri 6.607.614,00 TL üzerinden ihtiyati haczin teminat karşılığında kabulüne; ancak belirtilen alacak kalemleri yönünden dava sonunda hükmedilmesi talep edilen icra inkar tazminatı hususunda da ihtiyati haciz kararı verilmesi talep edilmişse de, İİK m. 67 gereğince icra inkar tazminatı hususunun nihai kararla değerlendirileceği, bu aşamada davacı- karşı davalının kazanılmış hakkı olarak gözetilemeyeceği, bu hususta yüksek mahkeme ilamında bir belirlemenin bulunmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin bu yönden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” gerekçesi ile “İhtiyati Haciz talebinin kısmen kabulüne, 1-) İhtiyati haciz talep eden vekilinin 6.607.614,00 TL ve 402.955,90 TL olmak üzere toplam 7.010.569,9 TL alacağının varlığı, alacağın vadesinin geldiği ve alacak için bir rehnin bulunmadığı anlaşıldığından İ.İ.K’nın 257. maddesi gereğince, toplam alacağın %15’i tutarında nakdi ya da kesin-süresiz teminat mektubu türünden teminat gösterildiğinde, karşı tarafın gerek elindeki gerek üçüncü kişilerdeki menkul ve gayrimenkul malları ile hak ve alacaklarının borca yetecek miktarının ihtiyati haczine, 2-) Fazlaya dair istemin reddine, 2-İhtiyati haciz talep eden vekilinin haksız çıktığı taktirde İ.İ.K’nın 259. md gereğince karşı taraf ve üçüncü şahısların bu karar nedeniyle uğrayacakları zararı ödemek zorunda olduğuna, 3-İhtiyati haciz talep eden vekili tarafından yukarıda yazılı oranda H.M.K’nın 87. maddesi gereğince nakdi ya da kesin-süresiz teminat mektubu türünden 6.607.614,00 TL ve 402.955,90 TL olmak üzere toplam 7.010.569,9 TL alacağın %15’i tutarında 1.051.585,4 TL teminat gösterildiğinde ihtiyati haciz kararının kendisine verilmesine ve bu kararın Diyarbakır İcra Dairesince yerine getirilmesine,” oy çokluğu ile karar verilmiştir.
C) İHTİYATİ HACİZ KARARINA İTİRAZ:
Davalı/ karşı davacı vekili 21/12/2021 tarihli dilekçesi ile; muaccel olmayan alacaklar yönünden ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için icra ve iflas kanunu m.257/2 sayılan gerekli yasal şartların sağlanması gerektiğini, somut olayda bu şartlar oluşmadığından ihtiyati haciz kararının itirazen kaldırılmasının gerektiğini, vadesi gelmemiş/muaccel olmayan bir borç için ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için İK m.257/2 gereği; borçlunun belirli bir yerleşim yerinin olmaması veya borçlunun borçtan kurtulmak amacıyla haksız ve hileli davranışlar içine girmesi ve alacaklının da bu sebeplerin varlığı hakkında mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesi gerektiğini, her ne kadar müvekkili şirket aleyhine vadesi gelmemiş bir borç sebebiyle ihtiyati haciz kararı verilmişse de müvekkili şirketin tüzel kişi olduğunu, yerleşim yerinin muayyen/belli olduğunu, yine müvekkili şirketin taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisinin kaçmaya hazırlandığı, yahut kaçtığı ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunduğu hususunda da dosyada hiçbir somut delil bulunmadığını, talep olunan alacağın müvekkili şirketin kabulünde olmadığını ve iddia edilen alacağın muaccel hale de gelmediğini, müvekkili şirketin ticari itibarının korunması, alacaklı ve borçlu arasındaki menfaat dengesinin korunması, dosya kapsamı ve müvekkili şirketin alacaklılık durumu, davacı şirketin borca batık olma hali de dikkate alınarak teminat miktarının artırılması veya İİK’nın 257/2. maddesinde muaccel olmayan alacaklar yönünden sayılan yasal koşulların oluşmadığı gözetilerek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı/ karşı davacı vekili 22/12/2021 tarihli dilekçe ile, ihtiyati haciz kararına itirazlarının değerlendirilmesine dair sürecin uzun sürebileceğinden bahisle geçen süre içerisinde davacı şirketin müvekkili şirket aleyhine ihtiyati haciz işlemine başlamasının müvekkili şirketin ticari itibar kaybına uğramasına ve mağduriyetine neden olacağını belirterek, 20/12/2021 tarihli ihtiyati haciz kararı gereği %15 teminat sunulduğu takdirde geçerli olmak üzere İİK m.266 gereği müvekkili şirketçe sunulacak teminat karşılığında İhtiyati haczin kaldırılması (kaydırılması)’nı talep etmiştir.
D) İHTİYATİ HACİZ KARARINA İTİRAZIN REDDİ:
Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/12/2021 tarihli ara kararı ile;
“ihtiyati hacze itiraz eden vekili tarafından İcra ve iflas kanunu m.257/2 maddesi kapsamındaki şartların mevcut olmadığından bahisle ihtiyati hacze itiraz edilmiş ise de; mahkemece ihtiyati haciz kararında yapılan değerlendirme alacağın muaccel olmadığından bahisle yapılmamış olup, bu sebeple davalı vekilinin itirazları değerlendirmeye alınmamıştır. Yukarıda anılan ilgili yasa hükmü gereğince ihtiyati haczin dayandığı sebebin taraflar arasındaki eser sözleşmesi olduğu, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkin tarafların bir itirazının bulunmadığı, ihtiyati hacze itiraz nedenlerinin yasada tahdidi olarak belirlendiği, davalı vekili tarafından sunulan itiraz sebeplerinin bu hususlardan olmadığı anlaşıldığından ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmiştir.
Davalı vekilinin İİK 266.maddesi kapsamında yapmış olduğu talebe ilişkin değerlendirme ile ;
İcra İflas Kanunu 266. Maddesi ile “Borçlu, para veya mahkemece kabul edilecek rehin veya esham yahut tahvilat depo etmek veya taşınmaz rehin yahut muteber bir banka kefaleti göstermek şartı ile ihtiyati haczin kaldırılmasını mahkemeden istiyebilir. Takibe başlandıktan sonra bu yetki, icra mahkemesine geçer.
” düzenlenmiş olduğu, davacı vekili tarafından teminat yatırılmadığından söz konusu ihtiyati haciz kararının uygulanmadığı anlaşılmakla söz konusu talebi değerlendirme yetkisi mahkememizde olduğu anlaşılmakla, esas ve birleşen davalarda yargılamanın devam ettiği, ihtiyati haczin amacına davalı tarafından sunulacak teminat ile ulaşılacağı değerlendirilmekle talebin kabulü ile davalı tarafından ihtiyati hacze esas tutar olan 7.010.569,90 TL nakit veya kesin-süresiz teminat mektubu mahkememize sunulduğu takdirde ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile “1-İhtiyati hacze itirazın reddine, 2-İhtiyati haciz kararının uygulanmadığı gözetilerek İİK 266. maddesi uyarınca davalı karşı davalı karşı davacı … A.Ş tarafından 7.010.569,90 TL nakit veya kesin süresiz teminat mektubunun mahkememize sunulduğu takdirde ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına” karar verilmiştir.
E) İSTİNAF NEDENLERİ:
İlk derece mahkemesinin davacı/karşı davalının ihtiyati haciz talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddine dair 20/12/2021 tarihli kararına karşı davacı/Karşı davalı …. vekili tarafından; ihtiyati hacze itirazın reddine dair 24/12/2021 tarihli karara karşı da davalı/Karşı davacı …. A.Ş. vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
– Davacı/Karşı davalı …. . Şti. vekili 20/12/2021 tarihli ihtiyati haciz kararına itirazında; müvekkilinin karşı taraftan “3.003.461,34 Euro ve 402.955,90 TL KDV bakiye alacağı bulunduğu” hususunun mahkemece Yargıtay 15.HD.’nin 2020/230 E., 2020/1103 K. Sayılı bozma ilamına uyulması ile kesinleştiğini ve bu hususun lehlerine usulü kazanılmış hak teşkil ettiğini, ve kesinleşen alacak kalemleri için ihtiyati haciz kararı talep edildiğini, ilama dayalı alacağa ilişkin talep edilen ihtiyati haciz kararının teminatlı verilmesinin ve ihtiyati haciz kararının takip tutarı altında verilmesinin doğru olmadığını, icra inkar tazminatı koşulları yönünden de yargıtay ilamının kesinleştiğini, Hal böyle iken, ihtiyati haciz taleplerinin 12.018.847,73 TL lik kısım yönünden kabul edilmemiş olmasının yasaya aykırı olduğunu bu nedenlerle 20/12/2021 tarihli ihtiyati haciz kararının tamamını istinaf ettiklerini belirterek 20/12/2021 tarihli ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına; ilama dayalı alacaklarımız için teminatsız olmak üzere toplam (en az) 72.113.086,38 TL üzerinden ihtiyati haciz kararı verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
– Davalı/Karşı davacı … vekili ihtiyati haciz kararına yaptıkları itirazın reddine dair 24/12/2021 tarihli karar yönelik istinaf itirazında; Eser sözleşmesine dayalı dava konusu iş bedelinin, eserin teslimi gerçekleşmediğinden TBK’nun 479/1 maddesi gereği doğmuş/muaccel bir alacak olduğu söylenemeyeceğinden yerel yerel mahkeme kararının açıkça hukuka aykırı olduğunu, muaccel olmayan alacaklar yönünden ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için icra ve iflas kanunu 257/2.maddesinde sayılan gerekli yasal şartların somut olayda oluşmadığını, müvekkili şirketin ticari itibarının korunması, alacaklı ve borçlu arasındaki menfaat dengesinin korunması ilkesi, dosya kapsamı ve davacı şirketin borca batık olma hali de dikkate alındığında yerel mahkeme kararının açıkça hukuka aykırı olduğunu, İhtiyati haciz kararının müvekkil şirketin ticari itibar ve kredibilitesini olumsuz yönde etkiler nitelikte olduğunu, İhtiyati haciz kararının bankaların teminat ve kredi gibi müvekkili şirkete sağladığı finansal desteklerin kesilmesine, banka hesaplarının bloke edilmesine ve müvekkil şirketin ticari itibar kaybına uğramasına sebebiyet vereceğini, dosya kapsamında bilirkişi kurulundan alınan 27/10/2014 günlü raporda müvekkil şirketin davacı-karşı davalı şirketten 40 Milyon TL alacaklı olduğunun belirlendiğini, müvekkil şirketin alacaklılık durumu ve dosya kapsamı nazara alındığında; ihtiyati haciz kararı verilmesini gerekli kılacak ölçüde tehlikenin varlığına ilişkin somut bir delil bulunmadığı gibi, bu hususta değerlendirme yapmaya yeter derecede müvekkil şirketin tehlike yaratacak eylem ve işlemlerine ilişkin delilin de dosyada bulunmadığını, bununla birlikte davacı-karşı davalı şirket ile arasında organik bağ olan …’nin iflasına karar verildiğini, davacı şirketin yalaşık ispat kuralı gereği İİK’nun 257/2. maddesinde sayılan gerekli yasal şartların somut olayda oluştuğunun ispatlanamadığını, yerel mahkeme kararının açıkça hukuka aykırı olduğunu, verilen ihtiyati haciz kararının orantılılık , tedbirle ölçülülük ilkelerine de aykırı olduğunu, belirlenen teminat miktarının düşük olduğunu, ihtiyati hacze itirazlarının reddine dair kararın HK 297/1-c ve Anayasanın 141/3. maddelerine uygun olmadığını, davacı tarafça ihtiyati haciz başvuru harcı yatırılmadığı halde yerel mahkemece ihtiyati haciz kararı verilmesinin de doğru olmadığını belirterek istinaf başvurularını kabulü ile Davacı-karşı davalı şirketin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
F) DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Asıl dava (bozma öncesi …Esas olan …. esas) ve birleşen davalar ( … Esas ile …. Esas) eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir.
Davacı (yüklenici) …. asıl davasında, davalı iş sahibi … ile toz alçı ve alçı plaka fabrikası projelendirilmesi, tedariki, montajı ve işletmeye alınması işine dair sözleşme imzaladıklarını, sözleşmeye göre imâl ettiği çelik binalar için faturaya dayalı bakiye 402.955,90 TL borcun davalı tarafça ikrar edildiği halde ödenmediğini ileri sürerek bu alacak için yaptığı icra takibine davalının itirazın iptâline karar verilmesini istemiştir.
Davacı (yüklenici) …. birleşen …. Esas sayılı dosyadaki davasında davalı ile mutabık oldukları halde ödenmeyen bakiye 3.003.461,34 Euro alacağının tahsili için yaptığı icra takibine davalının itirazının iptâline karar verilmesini istemiş; Birleşen …. Esas sayılı dosyadaki karşı davasında ise sözleşmeye göre iş sahibi tarafından ödenmesi gerekirken kendileri tarafından şantiye binası, elektrik, su, telefon, faks v.b. hizmet bedelleri, şantiyedeki personelin sigorta ve şantiye giderleri olmak üzere 1.000.000 TL civarında bedel ödendiğini ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000 TL’nin karşı tarafta tahsilini talep etmiştir.
Davalı iş sahibi …. şirketi 2012/710 E. sayılı dosyada yüklenicinin dava konusu entegre fabrikayı süresinde ve sözleşme koşullarına uygun tesim etmemesi nedeniyle meydana gelen zarardan dolayı fabrikanın eksik ve hatalı çalışması sürecinde fazladan üretim ile fire kayıpları verdiğini, eksik kapasite çalıştığından brüt satış kaybı vs. gelir kaybı oluştuğunu, gecikmesinden dolayı sözleşmede cezai şart bulunduğunu ileri sürerek uğradıı zarara karşılık ıslahen 40.722.537,03 TL nimn karşı taraftan tahsilini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen davaların Diyarakır … Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılaması sonunda verilen 12/05/2020 tarih ve E…, K… sayılı karar temyiz incelemesini yapan Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 12/05/2020 tarih E., K… sayılı kararı ile bozulmuştur.
Bozma ilamında; “Dava konusu somut olayda yüklenici şirketin bakiye 3.003.461,34 Euro imalât bedeli ve 402.955,90 TL KDV alacağının bulunduğu ihtilafsızdır. Nitekim davalı/birleşen … Esas sayılı dosyanın davacısı iş sahibi, 20.02.2012 günlü hesap durum cetveline ilişkin e-maili ile 25.04. 2012 tarihli kur farkı faturası hakkındaki e-mailinde yüklenici ….’ne 3.003.461,34 Euro ve 402.955,90 TL KDV borçlu olduğunu, başka bir ifadeyle yüklenicinin 3.003.461,34 Euro ve 402.955,90 TL alacağı ile ilgili mutabakat sağlandığını kabul etmiştir. Uyuşmazlık yüklenicinin bakiye iş bedeli alacağına hak kazanıp kazanmadığı, asıl ve ek sözleşmelerin konusu entegre fabrikanın ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıpların giderim bedelinin ne kadar olduğu, iş sahibinin fabrikadaki kapasite düşüklüğü ve ayıplı imalât nedeniyle uğradığı zararlarının bulunup bulunmadığı ve varsa bu zararların tutarı hususlarından kaynaklanmaktadır…. yüklenicinin 3.003.461,34 Euro ve 402.955,90 TL KDV bakiye alacağı bulunduğu ihtilafsızdır. Buna rağmen mahkemece davacının talebinin sözleşmeden dönme olarak değerlendirilip, asıl ve birleşen …. Esas sayılı dosyalardaki davaların reddi ile iş sahibinin açtığı birleşen …. Esas sayılı dosyada hesaplanan alacağın makinelerin iadesi şartına bağlanması doğru olmamıştır.” tespitlerine yer verildikten sonra, ‘sözleşmenin kapsamında bulunan imalâtların niteliği gereği konusunda uzman makine, Elektrik, Elektronik, Fizik ve Kimya Mühendisi bilirkişilerden oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyetinden alınacak rapor ile iş sahibinin açtığı birleşen dava yönünden eksik/ayıpların giderilmesi bedeli ile ayıp nedeniyle uğranılan zararın hesaplattırılıp, makinelerin iade şartına bağlanmaksızın vekalet ücretinin de saptanacak bedele göre hesaplanıp sonucuna göre bir karar verilmesisözleşmenin kapsamında bulunan imalâtların niteliği gereği konusunda uzman makine, Elektrik, Elektronik, Fizik ve Kimya Mühendisi bilirkişilerden oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyetinden alınacak rapor ile iş sahibinin açtığı birleşen dava yönünden eksik/ayıpların giderilmesi bedeli ile ayıp nedeniyle uğranılan zararın hesaplattırılıp, makinelerin iade şartına bağlanmaksızın vekalet ücretinin de saptanacak bedele göre hesaplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi’ yönünde inceleme konusu kararın bozulmasına karar verilmiş; tarafların anılan bozma ilamıma yönelik karar düzeltme itirazları da Yargıtay 15. HD’nin 31/05/2021 tarih v eE.2020/2453, K.2021/2359 sayılı kararı ile reddedilmiştir.
Bozma sonrası …. E. sırasına kaydedilen dosyada, Mahkemece 11/11/2021 tarihli celsede bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmasına karar verilmiştir.
Davacı/Karşı davalı … 10/12/2021 tarihinde ihtiyati haciz talebinde bulunmuş, alacağın mevcudiyetine ilişkin olarak Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 12/05/2020 tarih ve E.2020/230, K.2020/1103 sayılı kararın işaret ederek 402.955,90 TL ve bu rakamın % 20’sini oluşturan 80.591,18 TL ile 3.003.461,34 Euro ve bu rakamın %20’sini oluşturan 600692,27 Euro karşılığı Türk lirası alacağını güvence altına alaca kadar teminatsız şekilde ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiş; Mahkemenin 20/12/2021 tarihli kararı ile ihtiyati haciz talebinin kısmen kabulüne, 6.607.614 TL + 402.955,90 TL alacak için, %15’i tutarında teminat karşılığında karşı tarafın gerek elindeki gerekse üçünü kişilerdeki menkul, gayrimenkul malları ile hak ve alacaklarının borca yetecek miktarının ihtiyati haczine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; aleyhine ihtiyati haciz kararı verilen …’nin ihtiyati haczi kararına itirazı ise Mahkemenin 24/12/2021 tarihli kararı ile reddedilmiştir.
Davacı/Karşı davalı …. vekili, mahkemenin 20/12/2021 tarihli kararına karşı ihtiyati haciz kararının talep edilen miktarın tümü üzerinden ve teminatsız olarak verilmesi gerektiğinden bahisle istinaf başvurusunda bulunmuş; Davalı /Karşı davacı… vekili ise ihtiyati hacze itirazının reddine dair 24/12/2021 tarihli karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İstinaf incelemesi, Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve re’sen kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İhtiyati haciz, İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 257. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. İİK’nun 257. maddesinde düzenlenen ihtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararı ile borçlunun mallarına (önceden) geçici olarak el konulmasıdır.
HMK’nun 406/2. maddesinde geçici hukuki koruma olarak kabul edilen ihtiyati haczin koşullarını düzenleyen İİK’nun 257. Maddesinde;
“Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.
Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa;
Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder” hükmüne yer verilmiştir. Maddenin birinci fıkrasında vadesi gelmiş borçlar için ihtiyati haciz talep etme koşulları; ikinci fıkrada ise vadesi gelmemiş borçlar için ihtiyati haciz istenebilecek haller düzenlenmiştir.
Gerek birinci, gerekse ikinci fıkra hükümleri dikkate alındığında, ihtiyati haciz talep edebilmek için, öncelikle ortada bir para borcunun bulunması, bir diğer deyişle ihtiyati haciz talep eden kişinin talep konusu borcun alacaklısı sıfatına sahip olması gerekir.
Maddenin birinci fıkrasına göre ihtiyati haciz isteyebilmek için, alacağın kural olarak vadesinin gelmiş olması gerekir. Vadesi gelmiş borçlar için ihtiyati haciz istenebilmesinin diğer bir şartı ise alacak rehin ile temin edilmemiş olmalıdır. Rehin ile temin edilmiş olan bir alacak teminata haiz olduğu için ihtiyati hacze gerek yoktur.
Fakat rehinli malın kıymetinin rehinli alacağı karşılamayacağı tahmin ediliyorsa, karşılanamayacağı (açık kalacağı) tahmin edilen bölümü için, ihtiyati haciz istenebilir. Yine alacağın rehin ile temin edilmiş olmasına rağmen, istisna olarak, ilk önce rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmak zorunluluğu olmayan hallerde, alacaklı (rehinle temin edilmiş olan alacağı için) ihtiyat haciz isteyebilir (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El kitabı)
Yukarıda belirtilen şartların bulunması halinde, vadesi gelmiş bir borcun alacaklısı, ihtiyati haciz için gerekli “yaklaşık ispat” şartının da gerçekleşmesi durumunda başka bir şart aranmaksızın ihtiyati haciz isteme hakkına sahiptir.
Vadesi gelmemiş bir borçtan dolayı ihtiyati haciz talep edilebilmesi ise; İİK’nun 257. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir. Söz konusu fıkraya göre, borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa, borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa, bu hallerde ihtiyati haciz talep edilebilecektir.
İİK’nun “ihtiyati haciz kararı” kenar başlıklı 258. maddenin birinci fıkrasının 2. cümlesinde “Alacaklı alacağı ve icabında İhtiyati haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” denilmektedir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için bir kimsenin aleyhine delil olmak üzere vücuda getirdiği bir belgenin varlığı şart değildir. İhtiyati haciz kararı verilirken dikkat edilmesi gereken hususun alacağın yazılı delille ispatı değil, alacağın varlığı konusunda hâkime kanaat verecek dellilerin sunulmasıdır. Hâkim, taraflar arasındaki ilişkiye, alacağı doğuran sebebin şekline ve niteliğine göre ibraz edilen delilleri değerlendirerek alacağın varlığı hakkında bir kanaata vardığı takdirde İİK’daki diğer şartlar mevcutsa, ihtiyati haciz talebini kabul edecektir. Alacağın varlığına kanaat getirilmesi yaklaşık ispattır.
Yapılan bu açıklamaların ardından tarafların istinaf itirazlarının incelenmesine gelince;
– Davalı/ Karşı davacı …. vekilinin ihtiyati hacze itirazını reddeden 24/12/2021 tarihli ara karara yönelik istinaf itirazlarının incelenmesi;
Davalı/ Karşı davacı …. vekili, koşulları gerçekleşmediğinden ihtiyati haciz talebinin reddi gerektiğini ileri sürmektedir.
Somut olayda, ihtiyati hacze konu olan alacak davacı/ Karşı davalı ….’nin asıl ve birleşen …. E sayılı itirazın iptali davalarına konu ettiği 3.003.461,34 Euro imalat bedeli ve 402.955,90 TL KDV alacağıdır.
Mahkemece hükmüne uyulmasına karar verilen Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 12/05/2020 tarih ve sayılı kararında davacı/Karşı davalı Erişimin şirketinin karşı yandan 3.003.461,34 Euro imalat bedeli ve 402.955,90 TLKDV alacağı bulunduğunun ihtilafsız olduğu açıkça belirtilmiş olmakla, yaklaşık ispat şartının gerçekleşmediğini söylemek mümkün değildir. Mahkemece belirtilen miktar üzerinden %15 oranında teminat mukabilinde ihtiyati haciz kararı verilmesinde usûl ve yasaya uymayan bir yön görülmemiş, Davalı/ Karşı davacı … vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
– Davacı/ Karşı davalı …. vekilinin ihtiyati haciz talebi üzerine verilen 20/12/2021 tarihli ara karara yönelik istinaf itirazlarının incelenmesi;
Davacı/ Karşı davalı …. vekilinin istinaf itirazı icra inkar tazminatı talepleri yönünden ihtiyati haciz istemlerinin reddine karar verilmesine ve ihtiyati hacze teminat karşılığı hükmedilmesine yöneliktir.
Davacı/ Karşı davalı …. vekilinin ihtiyati hacze konu alacağın ilama dayalı olduğu ileri sürmektedir.
Her ne kadar, Yargıtay bozma ilamında 3.003.461,34 Euro imalat bedeli ve 402.955,90 TL KDV alacağın varlığına ilişkin bir tespit yapılmış ise de, bu tespit ihtiyati hacze teminatsız olarak hükmedilmesinin şartı olan alacağın bir ilama bağlanması koşulunun gerçekleştiği anlamına gelmemektedir. Ortada henüz ilama dayalı bir alacak olmadığından ihtiyati hacze %15 teminat mukabilinde karar verilmesinde yasaya uymayan bir yön görülmemiştir.
Öte yandan, ihtiyati haciz talebine konu edilen icra inkar tazminatı alacağının varlığı yargılamayı gerektirmekte olup, bu kalem alacaklar için yaklaşık ispat şartı gerçekleşmemiştir.
Hâl böyle iken, Davacı/ Karşı davalı … vekilinin istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir.
Bu itibarla her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-) Davacı/ Karşı davalı …. vekilinin Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesinin 20/12/2021 tarih ve … E. sayılı ara kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-) Davalı/ Karşı davacı …. vekilinin Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/12/2021 tarih ve … E. sayılı ara kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
3-) Alınması gereken istinaf karar harcı taraflardan peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-) Alınması gerekli 80, 70 TL ihtiyati haciz başvuru harcının davacı/Karşı davalı …’den tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-) İstinaf talebinde bulunan taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-) İstinaf incelenmesi dosya üzerinden yapıldığından, vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-) Temyizi kabil olmayan işbu Dairemiz kararının taraflara tebliği, harç tahsili ve avans iade işlemlerinin HMK’nun 359/4 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 31/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.