Emsal Mahkeme Kararı Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/293 E. 2022/138 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. DİYARBAKIR BAM 4. HUKUK DAİRESİ
T.C.
DİYARBAKIR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2022/293
KARAR NO : 2022/138

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi)
DAVA TARİHİ : 30/11/2021
KARAR TARİHİ : 03/02/2022

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352.maddesi uyarınca dosya incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, tahakkuk ettirilen faturalara ilişkin menfi tespit talebi ve teminatsız veya uygun görülecek teminat karşılığında dava sonunu kadar elektriğin kesilmemesi, dava konusu tahakkuk ettirilen faturalardan kaynaklı borca ilişkin icra takibi başlatılmaması başlatılmış ise de takibin durdurulması ve güvence tutarının nakde çevrilmemesi ile abonelik sözleşmesinin fesh edilmemesi yönünde yönünde tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir.
Davacının ihtiyati tedbir talebi mahkemece *** tarihli ara karar ile kabul edilmesi üzerine davalı tarafça ihtiyati tedbire itiraz edildiği, davalının ihtiyati tedbire vaki itirazının **** tarihli 1.celsede değerlendirildiği ve “Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesince **** tarihli tensip ara kararıyla verilen; borç miktarı olan *** TL’nin %15’i tutarında teminatı yatırması halinde, davalı kuruma müzekkere yazılarak **** sayılı aboneye ait enerjinin kesilmemesi ve enerjinin kesilmiş olması halinde açılarak dava sonuna kadar İHTİYATİ TEDBİR KONULMASINA ve “somut dosyaya konu borç sebebi ile” güvence tutarının nakde çevrilmemesi ile yine bu borç sebebiyle abonelik sözleşmesinin feshedilmemesine yönelik İHTİYATİ TEDBİR KARARININ DAVACININ TAHAKKUK EDECEK GÜNCEL ELEKTRİK FATURALARINI ÖDEMESİ VE BU DURUMUN DAVALININ DENETİMİNDE GERÇEKLEŞMESİ KOŞULUYLA DEVAMINA” dair karara gerekçe yazılıp, taraf vekillerine tebliğ edilmediği anlaşılmıştır.
Anayasanın 141/3 maddesi “Bütün mahkemelerin her türlü kararlan gerekçeli olarak yazılır.” hükmünü amirdir. Gerekçenin önemi anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup, gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Keza, HMK’nın 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmünü havidir. Bu hüküm genel olarak hüküm sonucuna ilişkin olup, basit yargılamaya tabi davalar açısından hüküm sonucunun tefhimi HMK’nın 321.maddesinde “Kararın tefhimi, mahkemece hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması ile gerçekleşir.” hükmünü içermektedir. (9 HD 17.9.20141. E.-K. 20498-26982)
Doktrin ve Yargıtay içtihatlarında ittifakla vurgulandığı üzere, hâkim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün, kararın doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkemeler de ancak gerekçe sayesinde bir karar veya hükmün hukuku uygunluğu keyfiyetini denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (Kuru, B./Arslan, R./Yılmaz, E.: Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Ankara 2011, s. 472, 3. HD, 29.06.20201. E.-K. 2669-3610).
Mahkemece, gerekçesiz karar yazılması, adil yargılanma hakkının ihlali olup, hatalıdır. Keza, bu durumda, mahkemece yukarıda açıklanan yasa hükümlerine ve içtihada uygun şekilde tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek, gerekçe ile hüküm çelişkisi içermeyen, kendi içinde tutarlı, maddi olaya ve talebe uygun, denetime elverişli gerekçeli karar oluşturulmak gerekirken Anayasanın 141 ve 6100 sayılı HMK’nın 297 ve 391/2 maddelerine aykırı olarak gerekçesiz karar verilmesinde isabet görülmemiştir. (9 HD 06.10.20201.2015/270 E.-2017/16679 K„ 17.HD. 06.10.20201,2016/34 E.-2019/2951 K.)
Tarafların dava veya hukuki koruma tedbir talepleri yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve bölge adliye mahkemesinin hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup resen dikkate alınır. Bu anlamda istinaf kanun yoluna tabi olan ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının HMK’nın 391/2 ve 297. maddelerine uygun ve denetime elverişli gerekçeli biçimde oluşturulması gerekmekte olup anılan niteliklere uygun olmayan kararlar Anayasa’nın 2. maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesini, HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkını ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkını ihlal edecektir.
Netice olarak; ilk derece mahkemesince davalının ihtiyati tedbire vaki itirazı *** tarihli duruşmada değerlendirilerek ihtiyati tedbir itirazının kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, bu hususta ayrı bir gerekçeli kararın oluşturulmadığı ve taraflara tebliğ edilmediği anlaşıldığından Anayasa’nın 141, HMK’nın 297 ve 391/2. maddesindeki hususları kapsar nitelikte *** tarihli ara karara uygun gerekçeli karann yazılması ve akabinde gerekçeli kararın tüm taraflara istinaf dilekçesinin ise karşı tarafa usulüne uygun şekilde tebliği için dosyanın ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
HMK’nın 352. maddesi gereğince, yukarıda belirtilen eksikliklerin giderilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 352. maddesi gereğince kesin olmak üzere 03/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.